Türkiye: Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkence iddiaları araştırılmalı
Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkence iddiaları hakkında Acil Eylem başlattı. Mehmet Sıddık Meşe’nin, Diyarbakır Cezaevi’nde gardiyanlar tarafından ağır şekilde fiziksel şiddete uğradığı iddiaları üzerine Uluslararası Af Örgütü, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e hitaben bir acil eylem çağrısını imzaya açtı.
Dolandırıcılık suçlamasıyla Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mehmet Sıddık Meşe iddialara göre, 1 Aralık’ta gardiyanlar tarafından işkenceye uğradı. Meşe’nin acil tıbbi bakıma erişmesine ve adli tıp görevlileri tarafından muayene edilmesine izin verilmedi. 9 Aralık’ta savcı, cezaevi doktorunun hazırladığı rapora dayanarak, şüpheli failler hakkında takipsizlik kararı verdi.
Uluslararası Af Örgütü, imzaya açtığı Acil Eylemde işkence iddialarına yer verdi. Meşe’nin avukatının suç duyurusunun ardından açılan soruşturmanın, işkence ve diğer türde kötü muamele iddialarına yönelik etkili hukuki ve tıbbi soruşturmalar için yol haritası çizen İstanbul Protokolü’ne uygun yürütülmediği belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü, “Mehmet Sıddık Meşe acilen yeterli tıbbi bakıma erişmeli, bağımsız adli tıp personeli tarafından muayene edilmeli, işkence ve diğer türde kötü muamele iddialarına karşı hızlı, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılmalıdır” açıklamasında bulundu.
Acil Eylem kapsamında web sitesinden imza toplayan Uluslararası Af Örgütü, kampanya sonunda imzalarla birlikte mektupları Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e gönderecek.
DİYARBAKIR CEZAEVİN'NDEKİ İŞKENCE İDDİALARI ARAŞTIRMALI
İMZACI OLUNAdalet Bakanı Abdulhamit Gül’e yönelik Uluslararası Af Örgütü tarafından imzaya açılan mektupta ise şu ifadeler yer alıyor:
Sayın Bakan,
Size, Mehmet Sıddık Meşe’nin 1 Aralık 2020’de maruz kaldığı iddia edilen işkence ve diğer türde kötü muamele hakkında yazıyorum. Mehmet Sıddık Meşe, şu anda dolandırıcılık suçundan Diyarbakır 3 No’lu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu olarak yatmaktadır. Meşe’nin avukatına verdiği ifadeye göre, 1 Aralık sabahı dört gardiyan tarafından kaldığı koğuştan alınarak ‘Akvaryum’ denilen ayrı bir yere götürüldü. Meşe burada yaklaşık 40 dakika boyunca, en az dört gardiyan tarafından falaka yöntemiyle ayaklarının altına ve yüzü ile vücudunun çeşitli bölgelerine tahta coplarla vurulduğunu aktardı.
Avukatı 2 Aralık’taki görüşmelerinde, Mehmet Sıddık Meşe’nin yüzünün tamamen mor ve şişmiş olduğunu, iki gözünün de kanlandığını ve iki ayağında morluklar olduğunu doğruladı. Meşe’nin baş dönmesi ile ayağında ve sırtında ağrı şikayetleri vardı. Mehmet Sıddık Meşe, bağımsız bir tıbbı muayene için hastaneye götürülmedi. Cezaevi doktoru tarafından yapılan muayenede ise Meşe’nin fiziksel şiddete uğramadığı raporlandı. Meşe, en az yedi gün boyunca cezaevi revirine götürüldü. Burada gördüğü tek tedavi ise buz ve soğuk su uygulaması oldu.
Meşe’nin avukatının yaptığı suç duyurusunun ardından, soruşturma nihayet 3 Aralık’ta başlatılabildi. Cezaevinden sorumlu savcı, 8 Aralık’ta video konferans aracılığıyla Mehmet Sıddık Meşe’nin ifadesini aldı. Ancak, bu işlem avukatın hazır bulunma talebine rağmen Meşe’nin avukatı olmadan gerçekleştirildi. Meşe’nin avukatına göre, soruşturma dosyasındaki kamera görüntüleri eksikti ve sadece iki dakikalık bir süreyi gösteriyordu. Cezaevi savcısı, suç duyurusu kapsamında, işkence ve diğer türde kötü muamele iddialarına yönelik etkili hukuki ve tıbbi soruşturmalar için yol haritası çizen İstanbul Protokolü uyarınca muayene edilmek üzere Mehmet Sıddık Meşe’nin hastaneye götürülmesi talebini işleme koymayı reddetti. Fail olduğundan şüphelenilen gardiyanların ifadeleri ve cezaevi doktorunun herhangi bir darp-cebir bulgusuna rastlanmadığını belirten raporuna istinaden, cezaevi savcısı 9 Aralık’ta delil yetersizliği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, size:
- Mehmet Sıddık Meşe’nin yeterli tıbbi bakıma acilen erişmesi ve bağımsız adli tıp personeli tarafından muayene edilmesi,
- İşkence ve diğer türde kötü muamele iddialarına yönelik yeni, hızlı, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılması ve tüm sorumluların adil bir yargılanmayla adalet önüne çıkarılması çağrısında bulunuyorum.
Arka Plan
Mehmet Sıddık Meşe, dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklanarak 27 Haziran 2020’de Diyarbakır 3 No’lu T Tipi Cezaevine gönderildi. 1 Aralık günü saat 10.00 sıralarında, koğuş sorumlusu olan başka bir tutuklu, diğer tutuklulardan bazılarıyla yaşadığı problemler hakkında Meşe ile konuştu. Mehmet Sıddık Meşe, diğerleri tarafından duyulmamak için, kendisiyle konuşan tutukluya bu konuları cezaevi yönetimine iletmesi gerektiğini belirten bir not yazdı. Meşe ile konuşan tutuklu, koğuşa gelen gardiyanlara bu notu vererek Meşe’nin yazdığını belirtti. Bunun üzerine, gardiyanlar Meşe’yi koğuştan çıkarıp, güvenlik kamerasının görüş alanının poster ve bayrak ile kısmen engellendiği ‘Akvaryum’ denilen ayrı bir odaya götürdü. Bu odada, en az dört hapishane gardiyanı, tahta bir copla Meşe’nin ayaklarının altı da dahil olmak üzere, kendisini, 40 dakikaya kadar sürdüğü iddia edilen ağır bir işkenceye maruz bıraktı.
2 Aralık’ta Mehmet Sıddık Meşe, haftalık telefon görüşmeleri sırasında ailesine maruz kaldığı işkenceyi anlattı. Ailesi tarafından bilgilendirilen Meşe’nin avukatı, aynı gün cezaevine gitti. Avukat, Meşe’nin beden muayenesini yaparak aldığı yaraların tespitini yaptı.
3 Aralık’ta Meşe’nin avukatının suç duyurusunun ardından nihayet bir soruşturma başlatıldı. Mehmet Sıddık Meşe’ye göre, cezaevi doktoru 3 Aralık’ta kendisini detaylı bir şekilde muayene etti ve kapsamlı notlar aldı. Ancak cezaevi doktorunun hazırladığı tıbbi raporda herhangi bir darp-cebir bulgusuna rastlanmadığı belirtildi.
Son yıllarda, Türkiye’de cezaevleri de dahil olmak üzere gözaltı merkezlerindeki işkence iddialarında ciddi bir artış yaşanmaktadır. Türkiye hukuku, savcılıklara tüm işkence ve diğer türde kötü muamele iddialarını resen soruşturma yetkisi verir. Bununla beraber, işkence ve diğer türde kötü muameleye ilişkin şikayetler Kamu Denetçiliği Kurumu ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na da iletilebilir. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Alçaltıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme ve Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol’ünde belirtilen hükümler çerçevesinde ulusal önleme mekanizması olarak çalışmakla görevlidir. Buna karşın, Türkiye’nin ilgili yasal ve kurumsal çerçevesi, işkencenin mutlak olarak yasaklanmasını sağlayamamakta ve cezasızlığı önlemede etkisiz kalmaktadır.
İşkence ve diğer türde kötü muamele hem iç hukuk hem de uluslararası insan hakları hukukuna göre kesinlikle yasaktır.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’