Suudi Arabistan: Özel Ceza Mahkemesi, muhalif sesleri susturmak için siyasi bir araç olarak kullanılıyor
Af Örgütü Suudi Arabistan Özel Ceza Mahkemeleri’nin çalışmalarını raporladı: Adil olmayan yargılamalarla ifade özgürlüğü hedef alınıyor. Çok sayıda kişi yargılamalar sonucu öldürüldü. Onlarca insan ölüm cezasıyla karşı karşıya.
Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) yayımladığı rapora göre Suudi Arabistanlı yetkililer, Özel Ceza Mahkemesi’ni sistematik olarak muhalefeti susturmak için bir silah gibi kullanıyor. Af Örgütü yayımladığı raporun yanı sıra, Suudi Arabistan’da barışçıl fikirleri nedeniyle gözaltında tutulan tüm insan hakları savunucularının derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması için bir kampanya başlatıyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün, “Muhalif sesleri susturmak: Suudi Arabistan’ın Özel Ceza Mahkemesi’nde siyasi yargılamalar” başlıklı raporunda; insan hakları savunucuları, yazarlar, ekonomistler, gazeteciler, din görevlileri, reform yanlıları ve siyasi aktivistlerle birlikte Şii azınlığa mensup kişilerin Özel Ceza Mahkemesi’nde adil olmayan bir şekilde yargılandıkları belgeleniyor. Rapor, bu grupların terörle mücadele ve siber suçlarla mücadele yasaları gibi muğlak yasalar gereğince ölüm cezası da dahil olmak üzere ağır cezalara mahkum edildiğini ve bu durumun tüyler ürpertici sonuçlar yarattığını ortaya koyuyor.
Uluslararası Af Örgütü, raporu hazırlarken mahkeme belgelerini, hükümetin açıklamalarını ve iç hukuku kapsamlı bir şekilde inceledi. Bunun yanı sıra aktivistler, avukatlar ve belgelenen vakalarda sözü geçen kişilerin yakınlarıyla görüşmeler gerçekleştirdi.
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktörü Heba Morayef konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Hükümete muhalif kişileri susturmak için terörle mücadele yasasını istismar eden Suudi Arabistan hükümeti, hukuka uygun davranıyormuş gibi bir hava yaratmak için Özel Ceza Mahkemesi’nden faydalanıyor. Özel Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sürecinin her bir aşaması, gözaltındaki kişilerin avukata erişiminin engellenmesinden, hücre hapsinde tutulmalarına ve işkence ile elde edilen sözde ‘kanıtlara’ dayalı mahkumiyet kararlarına kadar çeşitli insan hakları ihlalleriyle lekelenmiştir” dedi. Morayef, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaptığımız araştırma, hükümetin Özel Ceza Mahkemesi gibi bir mahkemeyi, itirazını sesli bir şekilde dile getirecek, insan haklarını savunacak ve elle tutulur reformlar talep edecek kadar cesur davranabilen kişileri pervasızca bastırmak için kullandığını ortaya çıkartıyor. Araştırmamız, reform yanlısıymış gibi bir imaj oluşturmak isteyen Suudi Arabistan’ın bu yeni ve cilalı imajının gerçek olmadığını kanıtlıyor.”
‘Perde önünde reform deyip perde arkasında hak savunucusu kadınlar hedef alınıyor’
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın göreve gelmesinin ardından hükümetin daha sık dile getirdiği reform söylemleri, ülkedeki insan haklarının gerçek durumuyla tam bir tezat oluşturuyor. Yetkililerin kadın haklarıyla ilgili birtakım olumlu değişiklikler yaptığı dönemde, bir yandan da bu değişiklikler için yıllarca mücadele eden en önemli insan hakları savunucusu kadınlar ve değişimi destekleyenler üzerinde yoğun bir baskı uyguluyor.
Özel Ceza Mahkemesi, terörle bağlantılı suçlar isnat edilen kişileri yargılamak üzere Ekim 2008’de kurulmuştu. Mahkeme, 2011’den beri sistematik olarak, kişileri, çoğunlukla barışçıl siyasi faaliyetleri terörle bağlantılı suçlarla aynı kefeye koyan muğlak suçlamalarla yargılamak için kullanılıyor. ‘Terör’ ve ‘terör suçu’na ilişkin son derece geniş ve muğlak tanımlar içeren terörle mücadele yasasında, fikirlerin barışçıl biçimde ifade edilmesini suç haline getiren hükümler bulunuyor.
UAÖ’nün yayımladığı rapor, 2011 ile 2019 yılları arasında Özel Ceza Mahkemesi’nde yargılanan, mahkum edilen veya davası süren çoğunluğu erkek 95 kişinin durumunu belgeledi. Barışçıl ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarını kullandıkları için gözaltına alınan en az 11 kişi halen Özel Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Beş ila 30 yıl arasında değişen hapis cezalarına mahkum edilen 52 kişiyse bu nedenle cezaevinde.
18 yaşın altındayken işledikleri öne sürülen ‘suçlar’ nedeniyle, Özel Ceza Mahkemesi’nde adil olmayan bir şekilde yargılanan ve ölüm cezasına mahkum edilen, aralarında Suudi Arabistanlı Şiilerin de bulunduğu gençler her an öldürülme tehlikesi altında. 2016’dan bu yana Şii azınlığa mensup en az 28 Suudi Arabistan vatandaşına ölüm cezası uygulandı. Bu kişilerin birçoğu, Özel Ceza Mahkemesi’nde yalnızca işkence ile elde edilen ‘itiraflar’ nedeniyle ölüm cezasına mahkum edilmişti.
Yargılamalar adil değil
UAÖ, Özel Ceza Mahkemesi’nde yargılanan 68 Şii’den sekizinin dava dosyasını inceledi. Bu kişilerin çoğunluğu hükümet karşıtı protestolara katıldıkları için, 27’si ise barışçıl ifadeleri ve insan hakları aktivizmi nedeniyle yargılanmıştı. Toplamda 95 kişinin dava dosyasını inceleyen UAÖ, bu yargılamaların hiçbir şekilde adil olmadığını tespit etti. Suçlanan kişiler barışçıl muhalefeti suç haline getiren muğlak hükümler veya şiddetle bağlantılı suçlamalarla mahkum edildi. Birçok durumda, ölüm cezasına başvuruldu.
UAÖ’nün incelediği dava dosyalarında en sık kullanılan suçlamalar arasında ‘yöneticiye itaatsizlik,’ ‘yetkililerin ve yargı sisteminin bütünlüğünü sorgulamak,’ ‘gösterilere katılmaya çağrı yaparak karışıklık çıkarmak’ ve ‘izinsiz örgüt kurmak’ gibi suçlamalar yer alıyor. Ancak bunların tümü; ifade özgürlüğü ile toplanma ve örgütlenme hakkının koruma altında aldığı fiilleri tanımlıyor.
Özel Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamalar arasından UAÖ’nün incelediği dosyalardaki tüm kişilerin gözaltına alındıktan sonra ve soruşturma boyunca avukata erişimi engellendiği görüldü. Mahkemeye yapılan itirazlar kapalı kapılar ardında, yargılanan kişilerin avukatlarının hazır bulunmadığı ve katılmadığı bir ortamda değerlendirildi.
Özel Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamalarda görülen en önemli hata ise mahkemenin işkence ile elde edilen ‘itirafları’ sorgusuz sualsiz esas almasıdır. Özel Ceza Mahkemesi’nin yargıladığı en az 20 Şii erkek buna benzer ‘itiraflar’ esas alınarak ölüm cezasına mahkum edildi, 17’sinin ölüm cezası ise uygulandı.
Barışçıl sesler bastırılıyor
Suudi Arabistan’da insan hakları savunucuları, yazarlar ve din görevlileri de dahil olmak üzere neredeyse tüm bağımsız sesler, barışçıl ifade veya aktivizmle bağlantılı suçlamalarla karşı karşıya kalıyor. Bu kişiler, 2011’den beri Özel Ceza Mahkemesi ile diğer mahkemelerin verdiği uzun süreli hapis cezaları nedeniyle parmaklıklar ardında tutuluyor veya halen yargılanıyor.
Özel Ceza Mahkemesi’nin yargıladığı kişiler arasında, yetkililerin 2013’te yasakladığı bağımsız insan hakları gruplarının kurucu üyeleri var. Örneğin, Suudi Medeni ve Siyasal Haklar Derneği’nin 11 kurucu üyesi, insan hakları çalışmaları nedeniyle son yıllarda yargılandı ve hapis cezalarına mahkum edildi. İnsan Hakları Birliği’nin kurucu üyelerinden Muhammed El-Otaibi de bağımsız bir insan hakları örgütü kurmaya çalıştığı için 14 yıl hapis cezasına mahkum edildi. El-Otaibi mevcut durumda uluslararası insan hakları örgütleriyle iletişim kurduğu ve sığınma başvurusu yapmaya çalıştığı için yeni suçlamalarla karşı karşıya.
Özel Ceza Mahkemesi’ndeki davası devam eden diğer kişilerden biri de Eylül 2017’de gözaltına alınan reformist din görevlisi Selman El-Avde. El-Avde, ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarını barışçıl biçimde kullandığı için ölüm cezasına mahkum edilebilir. UAÖ, Özel Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve mahkum edilen 27 kişinin durumunu belgeledi. UAÖ, bu 27 kişiden 22’sinin hukuka aykırı bir şekilde gözaltında tutulduğu, bu nedenle düşünce mahkumu olduğu kanaatindedir ve derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmaları için çağrı yapmaktadır.
Doğu Bölgesi’nde muhalefet şiddetle bastırılıyor
2011’den bu yana 100’ün üzerinde Suudi Arabistanlı Şii, konuşmalarında veya sosyal medya paylaşımlarında hükümeti barışçıl biçimde eleştirdikleri veya hükümet karşıtı protestolara katıldıkları gerekçesiyle Özel Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Bu kişiler protestoları düzenlemekten desteklemeye, şiddetli saldırılara katılmaktan İran için casusluk yapmaya kadar çok çeşitli ve muğlak suçlamalarla yargılandı.
2 Ocak 2016’da yetkililer, hükümete muhalif duruşuyla bilinen Şii din görevlisi Nimr El-Nimr’in ölüm cezasının uygulandığını duyurdu. Bunun üzerine Doğu Bölgesi’nde protestolar yeniden alevlendi. Temmuz 2017’de, Yusuf El-Muhsihas ile diğer üç Şii erkek, hiçbir şekilde adil olmayan bir yargılama sonucunda ölüm cezasına mahkum edildi. Nisan 2019’da ise çoğunluğu Şii 37 erkeğe verilen ölüm cezaları toplu halde uygulandı.
Ayrıca, Özel Ceza Mahkemesi çok sayıda genci, 18 yaşın altındayken işledikleri suçlar nedeniyle ölüm cezasına mahkum etti ve ölüm cezalarını uyguladı. Bu kararlar, işkence veya baskıyla elde edilen ‘itiraflar’ esas alınarak verildi. Ali El-Nimr, Davud El-Marhun ve Abdullah El-Zaher 2012’de sırasıyla 17, 16 ve 17 yaşlarındayken hükümet karşıtı protestolara katıldıkları gerekçesiyle ayrı ayrı gözaltına alınmıştı. Özel Ceza Mahkemesi’nde hiçbir şekilde adil olmayan yargılamalar sonucunda ölüm cezasına mahkum edilen üç genç bu nedenle her an öldürülebilir.
Acilen reform yapılmalı
UAÖ, tüm düşünce mahkumlarının derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunuyor. Ayrıca, UAÖ, Özel Ceza Mahkemesi’nde yapılacak köklü reformlar ile Mahkeme’nin adil yargılamalar yapmasının ve yargılanan kişilerin keyfi gözaltı, işkence ve diğer türde kötü muameleye karşı korunmasının güvence altına alınmasını talep ediyor. Gözaltında işkence ve diğer türde kötü muamele iddialarına ilişkin bağımsız soruşturmalar yapılmalı ve devlet görevlileri veya devlet adına hareket eden diğer kişiler tarafından işkenceye veya diğer türde insan hakları ihlallerine uğrayan kişilere eksiksiz onarım sağlanmalıdır.
Heba Morayef, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Suudi Arabistan Kralı ve Veliaht Prensi reform söylemlerinde ciddi olduklarını göstermek istiyorlarsa ilk adım olarak tüm düşünce mahkumlarını derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakmalı, bu kişiler hakkında verilen mahkumiyet kararlarının ve cezaların bozulmasını sağlamalı ve ölüm cezasını tamamıyla ortadan kaldırma amacıyla infazların ertelenmesi yasasını çıkarmalıdır.”
BM İnsan Hakları Konseyi Mart ve Eylül 2019’da, Suudi Arabistan’a yönelik daha önce benzeri görülmeyen ortak bir bildiri yayınladı ve insan haklarıyla ilgili acilen reform gerektiren bir dizi konuyu sıraladı. Ancak Suudi Arabistan’da şimdiye kadar bu konularda hiçbir adım atılmadı. BM İnsan Hakları Konseyi üyeleri, Konsey’in incelemelerinin devamlılığını sağlamalı ve Suudi Arabistan’daki insan hakları durumuna yönelik bir gözlemleme ve raporlama mekanizmasının kurulmasını desteklemelidir.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’