İsrail, Uluslararası Af Örgütü çalışanının İsrail’e girişini engelliyor
Uluslararası Af Örgütü bir açıklama yayımlayarak İsrail’in Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi çalışanının işgal altındaki Batı Şeria’ya girmesini engelleme kararının çok açık bir şekilde kurumun insan hakları çalışmalarına karşı bir misilleme olduğunu söyledi. Uluslararası Af Örgütü bu kararın, İsrail yetkililerinin muhalif seslere yönelik giderek büyüyen tahammülsüzlüğüne ilişkin tehlikeli bir işaret olduğunu ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Savunuculuk Direktörü Raed Cerrar, yakın zamanda babasını kaybetmesi üzerine İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda yaşayan ailesini ziyaret etmek üzere yola çıktı ve 30 Ekim’de Ürdün ile İsrail işgali altındaki Batı Şeria arasında kalan Allenby/Kral Hüseyin geçidinde durduruldu. İsrail yetkilileri tarafından ziyaretinin nedenleri, İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda yaşayan ailesi, Uluslararası Af Örgütü’ndeki çalışmaları ve özellikle de kurumun Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerini kınayan çalışmaları hakkında sorguya çekilen Cerrar’ın sorgulama sonrasında İsrail’e girmesi engellendi ve Ürdün’e geri gönderildi. Uluslararası Af Örgütü, Cerrar’ın İsrail’e girişinin neden engellendiğine ilişkin İsrail yetkililerinden resmi bir açıklama talep edecek.
Uluslararası Af Örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Araştırma ve Savunuculuk Direktörü Philip Luther, konu üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Raed Cerrar’ın Uluslararası Af Örgütü’nde yürüttüğü çalışmalar hakkında sorgulandıktan sonra İsrail’e girmesinin engellenmiş olması, bu adımın, kurumun İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda insan hakları ihlalleri çalışmalarına karşı bir misilleme olarak atıldığını düşündürüyor.”
Luther, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu adım, İsrail hükümetini eleştiren insan hakları örgütleri ve aktivistlerini susturmaya yönelik İsrail yetkililerinin kararlılığını kaygı verici biçimde ortaya koyuyor. İsrail hükümetinin sürekli olarak belirttiği İsrail’in hoşgörülü ve insan haklarına saygılı bir devlet olduğu iddialarıyla ters düşüyor.”
Raed Cerrar, Uluslararası Af Örgütü Kuzey Amerika kampanyacısı Alli McCracken ile birlikte seyahat ediyordu. McCracken da Batı Şeria’ya daha önce gerçekleştirdiği ziyaretler hakkında sorgulandı. McCraken’ın ülkeye girmesi engellenmedi ancak kendisi Raed Cerrar olmaksızın ülkeye girmemeye karar verdi.
Sorgulama esnasında Raed Cerrar’dan Uluslararası Af Örgütü’nün çalışmalarını ve kendisinin kurum içindeki görevinin niteliğini açıklaması istendi. Bir noktada yetkililer, Cerrar’a, “Uluslararası Af Örgütü’nün İsrail [ile] niçin sorunu var?” diye sordu. Cerrar herhangi bir sorun hakkında bilgisinin olmadığını söyleyince yetkililer, kurumun “Batı Şeria yerleşimleri” hakkındaki çalışmalarından söz etti – bu açıkça Uluslararası Af Örgütü’nün son zamanlarda yürüttüğü ve devletlere İsrail yerleşimlerinde üretilen ürünlerin ithalatını yasaklama çağrısı yaptığı kampanyaya yapılan bir gönderme. Daha sonra yetkililer, Uluslararası Af Örgütü’nün yerleşimler üzerine yürüttüğü çalışmaları kurumun web sitesinde okuduklarını söyledi. Cerrar’dan Uluslararası Af Örgütü’nün Tel Aviv’de bulunan İsrail Şubesi ve Kudüs’te bulunan Uluslararası Sekretarya Şubesi çalışanlarının isimlerini vermesi istendi.
Sorgulama bittikten sonra Raed Cerrar’a, İsrail’in “kamu güvenliği” ya da “kamu düzeni” kaygıları ve “yasadışı göçün önlenmesi” ile ilgili nedenlerin zikredildiği İsrail’e Giriş Yasası gereğince ülkeye girmesinin engellendiğini doğrulayan bir belge verildi. Durum hakkında açıklama yapılmasını talep ettiğinde Cerrar’a, kendisiyle ilişkilendirilen kamu güvenliği ve kamu düzeni gerekçeleri ifade edildi ancak yetkililer daha ayrıntılı bir açıklamada bulunmadı.
Philip Luther, konu hakkındaki sözlerini şöyle sonlandırdı: “İsrail’in gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini eleştiren bir kurumda çalıştıkları için insan hakları savunucularının ülkeye girmesini engellemek, ifade özgürlüğünü açıkça hedef alan bir saldırıdır.”
Geçen ay İsrail medyasında Uluslararası Af Örgütü’nün Haziran 2017’de yerleşimler üzerine yürüttüğü kampanya nedeniyle İsrail Maliye Bakanlığı’nın İsrail’in 2011’de çıkarttığı tartışmalı “Boykot-Karşıtı Yasa” gereğince kuruma karşı harekete geçmeyi planladığı haberleri yer almıştı. Uluslararası Af Örgütü bu konuda İsrail yetkililerinden açıklama talep etti ancak şimdiye dek herhangi bir resmi yanıt almadı.
Söz konusu kampanya, tüm dünya devletlerine, İsrail yerleşimlerinde üretilen ürünlerin kendi iç pazarlarına girmesini engellemek ve ülkelerindeki şirketlerin İsrail yerleşimlerindeki faaliyetlerini durdurmak suretiyle İsrail’in istismar edici ve hukuk dışı yerleşim politikasını mali olarak desteklemeyi sonlandırma çağrısı yapıyor. İşgal Altındaki Filistin Toprakları’ndaki İsrail yerleşimlerinin hukuk dışı olduğu ve uluslararası hukuku ihlal ettiğine dair uluslararası mutabakat mevcut. Bu yerleşimler aynı zamanda Filistinlilere yönelik kitlesel ihlalleri körüklüyor. Uluslararası Af Örgütü’nün yaptığı çağrı, uluslararası hukuk gereğince devletlerin, İsrail yerleşimlerinin oluşturduğu gibi hukuk dışı bir duruma destek olmama veya bu durumu yasal olarak tanımamaya ilişkin yükümlülüklerini esas alıyor.
Arka Plan
Uluslararası Af Örgütü’ne katılmadan önce Raed Cerrar dört kez İsrail’i ve İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nı ziyaret etti ve hiçbirinde İsrail’e girişi engellenmedi. Alli McCracken daha önce altı kez Batı Şeria’da bulundu ve yıllık zeytin hasadı gibi dayanışma etkinliklerine katıldı.
İsrail’in 2011’de çıkarttığı “Boykot-Karşıtı Yasa,” tüm İsrail vatandaşları veya kurumları için işgal veya İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda hukuk dışı yerleşimleri nedeniyle İsrail kurumlarını veya şirketlerini boykot etme çağrısında bulunmayı haksız fiil sayıyor. Bunun yanı sıra Mart 2017’de kabul edilen İsrail’e Giriş Yasası’nda yapılan değişiklik, “Boykot-Karşıtı Yasa” gereğince boykot çağrısında bulunan veya boykotu destekleyen herkesin İsrail’e veya İşgal Altındaki Filistin Toprakları’na girmesini engelliyor. Her iki yasa da İsrail’in ifade özgürlüğü ve siyasi düşünce temelinde ayrımcılığa uğramama haklarını korumaya yönelik yükümlülüğüne aykırı.
Uluslararası Af Örgütü boykotların tarafı değildir ancak boykotları savunma hakkını ifade özgürlüğü hakkının koruduğu bir savunuculuk biçimi olarak destekler.
Basın Açıklamaları
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: Netanyahu, Gallant ve El Masri kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü UCM’de adalet önüne çıkarılmalı
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir