Zorla Yerinden Edilenler
Arka Plan
2015 yılının Temmuz ayında kırılgan barış sürecinin son bulmasını takip eden on ay boyunca, silahlı çatışmalar, on yıllardır sürüp giden çatışma sürecinin önceki dönemlerinin tersine, kırsal alanlarda değil, il ve ilçe merkezlerinde yaşandı. Güneydoğu’nun farklı bölgelerinde yaşanan şiddet olayları, geniş çaplı yıkımlar ve devam eden sokağa çıkma yasakları sonucunda zorla yerinden edilenlerin sayısının en az yarım milyona ulaşmış olması muhtemel.
Sur sakinlerinin yerinden edilme koşulları, başta yeterli konut hakkı olmak üzere devam eden hak ihlalleri Aralık 2016’da yayımladığımız “Yerinden edilen ve Mülksüzleştirilenler: Sur Sakinlerinin Evlerine Geri Dönme Hakkı” başlıklı raporumuzda belgeleniyor. Sur sakinlerinin evlerine ya da önceden yaşadıkları ilçeye geri dönebilmelerinin gitgide daha da uzaklaşan bir ihtimal olduğu da rapordaki vurgulardan biri.
Bölgenin farklı il ve ilçelerinde olduğu gibi Sur’da da, PKK ile ilişkili kişiler hendekler kazıp, barikatlar kurup, “öz yönetim” ilan ettiler. Hukuka ve kamu düzenine karşı ciddi ve zorlu bir durum yaratan bu fiillere cevaben Türkiye yetkilileri süresi belirsiz ve kesintisiz sokağa çıkma yasağı kararlarını uygulamaya geçirdi. Nihai olarak 11 Aralık 2015 tarihinde, halen devam eden, daimi sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokağa çıkma yasağı altındaki diğer kentsel alanlarda olduğu gibi, askeri güvenlik operasyonlarında ağır silahların kullanılması, geniş çaplı yıkımlara ve birçok kişinin ölümüne sebep oldu. Orantısız öldürücü güç kullanımı ve sık sık yaşanan su ve elektrik kesintileri ile birlikte sokağa çıkma yasağı koşullarında hayatta kalmanın zorluğu, Sur’un sokağa çıkma yasağı altındaki altı mahallesinde yaşayan, yaklaşık 24,000 mahalle sakininin tamamının ya da hemen hemen tamamının evlerini terk etmesine neden oldu. Raporun yayımlandığı Aralık 2016’da, dâhi bu mahallelerin büyük bir bölümü halen boş ve sokağa çıkma yasağı devam ediyor.
Silahlı çatışmalar, Sur’da Mart ayında, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği diğer bölgelerde ise Haziran 2016’da son buldu. Güneydoğudaki gelişmeler, önemli ölçüde, Türkiye yetkililerinin 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası verdiği tepkiyle şekillendi. Yetkililer, olağanüstü hal uygulaması altında muhaliflere yapılan kapsamlı ve sistematik saldırıların bir parçası olarak, Kürt medya organlarını kapatma, gazetecilerini tutuklama, bölgenin farklı yerlerinde, seçilmiş yerel yöneticilerin yerine kayyum atama ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine kitlesel bir biçimde son verme suretiyle muhalif Kürtleri de hedef aldılar. Kentte yaşayan yerinden edilmiş ailelere destek sunan iki önemli aktör, Sur ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyeleri’nin eşbaşkanları yerine hükümet tarafından kayyum atandı ve yine yerinden edilenlere doğrudan insani yardım ve destek sağlayan sivil toplum örgütleri kapatıldı.
Bu ortamda, yerinden edilen ve evleri ellerinden alınan ailelerin hakları ihmal ediliyor. Sur’da, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği esas bölgede yaşayan ailelerin büyük çoğunluğu hâlâ zorla yerinden edilmiş durumda. Yetkililerin sunduğu destek ve yardımlar önemli ancak yetersiz ve de mevcut ihtiyaçların tümüne cevap vermekten uzak. Birçok yerinden edilmiş aile yeterli barınma imkânlarına ulaşabilmiş değil. Çocukların eğitim hakkı gibi diğer haklar ise yine yeterli düzeyde tesis edilmiyor. Yerinden edilen ilçe sakinlerinin evlerine ya da yaşadıkları yerleşim yerine geri dönme hakkı da, devam eden sokağa çıkma yasakları, tahribata uğramış ya da yıkılmış altyapı ve konutlar ve de devam eden konut yıkım çalışmaları nedeniyle ciddi tehlike altında. İlçe sakinleriyle istişare edilmeden geliştirilen ve ilçe sakinlerinin Sur’dan uzak semtlere taşınmasını öngören kentsel yenileme projesinin önünü açmak için de Sur ilçesinin en az yüzde 60’ı tamamen kamulaştırıldı.
Bir bütün olarak bakıldığında, bu süreç, altyapıdaki değişiklikler ve nüfus transferi vasıtasıyla güvenliği sağlamak için söz konusu yerlerde ikamet eden kişileri yerinden etme, ve bu yerleri yıkıp yeniden inşa etmeye yönelik önceden tasarlanmış bir planın olduğu izlenimini veriyor.
Bu büyük kriz karşısında yetkililerin Sur’da yerinden edilenler ve bölge genelinde sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilçelerde yerinden edilen yüz binlerce insan için somut bir plan oluşturması gerekiyor. İlçe sakinleriyle tam istişare içerisinde geliştirilecek bu tür bir plan, hızlı bir şekilde oluşturulmalı ve yerinden edilen kişilerin haklarına erişimini sağlamalıdır. Daha da önemlisi bu plan ile devlet, ülke içinde yerinden edilen kişilerin, kendi istekleri ile evlerine ya da sürekli yaşadıkları yerlere geri dönmelerini sağlayacak gerekli koşulları oluşturmalı ve gerekli imkanları sağlamalıdır.
Kampanyamız da bu süreçte Diyarbakır’ın tarihi merkez ilçesi Sur’da yaklaşık 24,000 kişinin zorla yerinden edilmesi ile birlikte yaşadığı hak ihlallerine odaklanıyor ve Sur sakinlerinin evlerine ya da sürekli yaşadıkları yerlere geri dönmeleri için gerekli koşulların oluşturulmasını talep ediyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Yetkililerine Tavsiyeleri:
• Ülke içinde yerinden edilen kişilerin, kendi istekleri ile, güvenli ve insan onuruna yakışır biçimde, evlerine ya da sürekli yaşadıkları yerlere geri dönmeleri veya yine kendi istekleriyle, ülkenin başka bir bölgesine yerleşmeleri için gerekli koşullar oluşturulmalı ve gerekli imkanlar sunulmalıdır;
• Sokağa çıkma yasağı daha fazla gecikmeksizin kaldırılmalı ve mümkün olduğu kadar çok kişinin derhal evlerine geri dönmesi, işyerlerinin açılması ve olağan ekonomik yaşamın yeniden tesis edilmesi için adım atılmalıdır;
• Evinin hasar görmüş olması, kamulaştırılması ya da devam eden sokağa çıkma yasakları nedeniyle, evinde ikamet etmesi mümkün olmayan tüm ilçe sakinlerine, konut sorununa uzun vadeli bir çözüm bulunana kadar, yeterli konut dahil temel sosyoekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak adil ve yeterli finansal destek verilmeli ve bu kişilerin yeterli kamu hizmeti ve altyapıya erişimleri sağlanmalıdır;
• İlçe sakinlerinin belirlenen tazminat bedelleriyle ilgili itirazlarını bağımsız bir merci önüne taşıyabilecekleri bir mekanizma oluşturulmalıdır;
• Sur’un yenilenmesi ve Sur sakinlerinin yerinden edilmelerine ivedilikle son verilmesi için atılacak adımları özetleyen detaylı önergeler derhal yayınlanmalıdır; yeniden inşanın yönünü belirlemek üzere Sur sakinleri samimi bir istişare sürecine dâhil edilene kadar proje durdurulmalıdır;
• Yerinden edilen kişilerin geri dönme, yeniden yerleştirme ve yeniden entegrasyon planlama ve idaresine tam katılımı güvence altına alınmalıdır;
• Hem ev sahipleri hem de kiracılara yeniden inşa projeleri tamamlandıktan sonra Sur’a geri dönme seçeneğinin sunulması güvence altına alınmalıdır;
• Bu doğrultuda, proje dahilinde inşa edilecek binaların, hem ev sahibi hem de kiracı Sur sakinleri için yeterli sayıda, erişilebilir ve yeterli hizmet ve altyapıya sahip olması sağlanmalıdır;
• Sur sakinlerine kamulaştırma kararlarıyla ilgili bilgi verilmeli, ilçenin geleceğine dair kararlar almadan ve somut adımlar atmadan önce mahalle sakinleriyle samimi istişarelerde bulunulmalıdır;
• Kamulaştırma kararlarına itiraz etmek isteyen bireylere bağımsız hukuki yardım sağlanması güvence altına alınmalıdır;
• Güvenlik operasyonları sırasında ortaya çıkan insan hakları ihlalleri kapsamlı olarak soruşturulmalı, hakları ihlal edilen, sokağa çıkma yasağı süresince ve sonrasında alınan idari tedbirler sonucu ayni ve nakdi zarar gören Sur sakinlerinin yasal başvuru yollarına etkin erişimi güvence altına alınmalıdır.