Yemen: Husiler, erkek vasi zorunluluğuyla kadınları “nefessiz bırakıyor”
Yemen’de Husilerin kontrolündeki valilikler ve diğer bölgelerde, Husi yetkililerinin, kadınların erkek bir vasi ya da onun yazılı onayını gösteren kanıtlar olmadan seyahat etmesini yasaklayan mahrem (erkek vasi) zorunluluğunun koşulları giderek ağırlaşıyor.
Uluslararası Af Örgütü bir açıklama yayımlayarak, Yemen'deki bu duruma son verilmesi çağrısı yaptı.
Nisan ayından bu yana artan bir şekilde, Husilerin sıkılaştırdığı kısıtlamalar, Yemenli kadınları, özellikle de seyahat etmesi gerekenleri, işlerini yapmaktan alıkoyuyor. Mahrem zorunluluğuyla getirilen kısıtlamalar, saha çalışması yapmakta zorlanan Yemenli kadın insani yardım çalışanları için de geçerli ve bu durum, başta kadınlar ve kız çocuklar olmak üzere insani yardıma ihtiyaç duyan Yemenlilerin yardım erişimini doğrudan etkiliyor.
“Husi fiili yetkilileri mahrem zorunluluğunu derhal kaldırmalı. Bu sınırlandırıcı kural, toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrımcılık biçimidir ve Yemen’de kadınların günlük yaşamda karşılaştığı ayrımcılığı yerleşik hale getirmektedir. Yemenli kadınların acilen çalışmak, sağlık hizmeti talep etmek ve insani yardım ulaştırmak veya almak için ülke içinde hareket edebilmesi gerekiyor.”
Diana SemaanUluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Vekili Diana Semaan konu hakkındaki açıklamasında, “Husi fiili yetkilileri mahrem zorunluluğunu derhal kaldırmalı. Bu sınırlandırıcı kural, toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrımcılık biçimidir ve Yemen’de kadınların günlük yaşamda karşılaştığı ayrımcılığı yerleşik hale getirmektedir. Yemenli kadınların acilen çalışmak, sağlık hizmeti talep etmek ve insani yardım ulaştırmak veya almak için ülke içinde hareket edebilmesi gerekiyor” dedi. Semaan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslararası toplum Husilere, kadınlara mahrem kısıtlamaları uygulamaya son vermeleri için baskı yapmalıdır. Yemen halihazırda feci bir insani kriz yaşıyor ve mevcut durumda, kadın insani yardım çalışanlarının erkek vasi olmadan seyahat etme yasağı devam ederse, kadınlar ve kız çocukların aldığı yardımların durması yönünde son derece somut bir risk var.”
Silahlı çatışmalar, insani kriz ve erkek vasi zorunluluğu
Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, Yemen’de Husiler dahil silahlı çatışmaların tüm tarafları, bağımsız insani yardımların ihtiyaç duyan sivillere hızlı ve engelsiz bir şekilde ulaştırılmasını hızlandırmak ve ayrımcılık yapmaksızın insani yardım personelinin serbest dolaşımını sağlamak zorundadır. Mahrem kısıtlaması, bu yükümlülüğe aykırıdır.
Yemen hukukunda yer almayan mahrem zorunluluğu, Husiler tarafından sözlü talimatlarla uygulanıyor. Nisan ayından beri, Husi yetkilileri; Yemen’in kuzeyinde Sada, Dhamar, Hudeyde ve Hacca valilikleri dahil kontrol ettikleri bölgelerde ve Sana’da kadınların dolaşımını kısıtlamak için mahrem zorunluluğunda gitgide daha fazla ısrar ediyor.
Uluslararası Af Örgütü, Nisan ile Ağustos ayları arasında iş için seyahat etmek istediklerinde mahrem zorunluluğuyla karşı karşıya kalan beş kadın aktivistle ve yerel örgütlerin üyeleriyle, ayrıca mahrem kısıtlamalarının insani yardımların ulaştırılmasını nasıl etkilediği konusunda bilgi sahibi olan yedi uzmanla görüştü.
‘Bizi nefessiz bırakıyorlar’
Ağustos başında, çok sayıda araba kiralama şirketi, iş için Sana’dan Aden Valiliği’ne gitmek isteyen 36 yaşındaki Efra’ya*, bir erkek vasiyle seyahat etmediği sürece araç kiralayamayacağını belirtti.
Uluslararası Af Örgütü’ne, “Mahrem zorunluluğuna uymak ve işim için Aden’e seyahat edebilmek için eşim işinden izin almak zorunda kaldı, kızımı da okuldan almam gerekti” diyen Efra şöyle devam etti, “Araba kiralamak ve seyahat edebilmek için yetkililere kimlik belgelerimizin kopyalarını, evli olduğumuzu kanıtlayan aile cüzdanımızı ve kızımın doğum belgesini sunmak zorundaydık. Mahrem kısıtlaması erkekleri hayatlarımız üzerinde daha fazla söz sahibi yapıyor ve dolaşımımızı ve faaliyetlerimizi en ince ayrıntılarına kadar yönetebilmelerine imkan sağlıyor. Bizi nefessiz bırakıyorlar.”
“Mahremim olduğu varsayılan erkek kardeşim benden 10 yaş küçük. Yazılı onay notunu verdiğinde, bunu yapmak zorunda kaldığı için benden özür diledi.”
NuraYemen'de yaşayan bir kadın
Temmuz ayında, 48 yaşındaki Nura’ya* kendisinden yaşça küçük erkek kardeşinin yazılı onayı olmadan valilikler arasında seyahat etmek üzere araba kiralayamayacağı söylendi. Nura, “Mahremim olduğu varsayılan erkek kardeşim benden 10 yaş küçük. Yazılı onay notunu verdiğinde, bunu yapmak zorunda kaldığı için benden özür diledi” dedi.
35 yaşındaki İman* Nisan ayında kiralık bir arabayla Sana’dan Aden Valiliği’ne giderken, Sana’da bir güvenlik kontrol noktasında durdurularak altı saat boyunca alıkonuldu. Mahreminin yazılı onayını sunmasına rağmen, kontrol noktası görevlisi onu sözlü tacize maruz bıraktı ve arabadan çıkarsa fiziksel saldırıda bulunmakla tehdit etti.
İman, Uluslararası Af Örgütü’ne şunları aktardı, “Kontrol noktasından sorumlu erkek bana bağırıyordu. ‘Mahremin nerede? Yalnız başına yolculuk etmeye utanmıyor musun? Annen-baban nasıl izin veriyor?’ diyordu. Sonra tüm belgelerimi ve çantamı aldı ve bana nereye gittiğimi ve bir sivil toplum örgütünde çalışıp çalışmadığımı sordu. ‘Sorun çıkmadan gitmene izin vermeyeceğim’ dedi.”
İnsani yardım çalışanlarının erişimi engelleniyor
İnsani durum hakkında bilgi sahibi olan yedi uzmanın verdiği bilgilere ve Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin yakın zamanda Yemen’deki insani yardım erişimi hakkında yayımladığı bir rapora göre, mahrem zorunluluğu, 2022’nin ikinci çeyreğinde, Husilerin kontrolündeki tüm bölgelerde yaygınlaştı. Bu zorunluluk, tüm insani yardım ajansları için Yemenli kadın çalışanların seyahatini son derece zorlaştırdı ve insani yardım teslimatlarının tekrar tekrar iptal edilmesine yol açtı.
Uzmanlar, Uluslararası Af Örgütü’ne, seyahat amacıyla mahremi olmayan kadın yardım çalışanlarının işlerini yapmakta giderek daha fazla zorlandığını belirtti. Bu durum, kadınların ve kız çocukların ihtiyaç duydukları yardımlara ve yalnızca kadın yardım çalışanları tarafından sağlanan sağlık hizmetlerine erişimini bilhassa sınırlandırdı. Uzmanlar ayrıca, mahrem kısıtlamalarının, kadın yardım çalışanlarının insani yardım örgütlerindeki pozisyonlarından ayrılmalarına ve bunun sonucunda, ailelerini desteklemekte de zorlanır hale gelmelerine yol açabileceğini ifade etti.
Bir uzman, “Mahrem zorunluluğu, insani yardım örgütlerinin yardımları zamanında ulaştırmak için toplumun her kesimine ve ülkenin tüm bölgelerine erişme becerisine sekte vuruyor. Bu da kadın insani yardım çalışanlarının kadınlarla ve kız çocuklarla yakın çalışmasını gerektiren insani yardım programını bütünüyle etkiliyor. Kadın çalışanlar ülkenin farklı bölgelerine erişemezse bu yalnızca onları hayat kurtaran çalışmalarını yürütebilmekten alıkoymaz, insani yardım müdahalelerinin niteliğini de olumsuz etkiler” dedi.
İkinci bir uzman ise, “Mahrem zorunluluğu sadece koruma programlarını değil, sağlık ve üreme programlarının yanı sıra yerel kadın çalışanların bulunmasını ve kadınlara ve kız çocuklara yardım ulaştırmasını gerektiren tüm insani yardım çalışmalarını etkiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Arka plan
Mwatana for Human Rights adlı yerel hak örgütünün bildirdiğine göre, Husilerin kadınlara getirdiği kısıtlamalar 2017’den beri gitgide daha baskıcı bir hâl aldı. Kadınların ve kız çocukların üreme sağlığı hizmetlerine erişimi engelleniyor, bazı valiliklerde çalışmaları yasaklanıyor; kamusal alanlarda cinsiyet ayrımına maruz bırakılıyor ve mahrem kısıtlamalarına uymaya zorlanıyorlar.
*Kişilerin kimliğini korumak amacıyla isimler değiştirilmiştir.
Basın Açıklamaları
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir
- Türkiye: Osman Kavala haksız tutukluluğunun yedinci yıldönümünde, “gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” diyor