Tutuklu hak savunucusu Peter Steudtner cezaevinden yazdı

Peter Steudtner, diğer dokuz hak savunucusu ile birlikte 5 Temmuz'da İstanbul'da bir insan hakları çalıştayı sırasında polis tarafından gözaltına alındı. Peter, çalıştayda aralarında direktörümüz İdil Eser'in de bulunduğu farklı insan hakları kurumlarına mensup hak savunucularına eğitim veriyordu. Peter, İdil ve altı hak savunucusu arkadaşımız ilerleyen günlerde tutuklandı ve şu anda cezaevindeler. 

Peter, cezaevindeki hayatını yazdı:

"Düşünceleri ve eylemlerinde yanımda olan herkese!

Bizi destekleyen herkese, özellikle aileme ve arkadaşlarıma (ve onlara destek olanlara), Almanya hükümeti, Bakanlıkları, Büyükelçiliği, Konsolosluğu’na; avukatlarıma, bütüncül güvenlik ekibim HIVOS+KURVE Wustrow’a, serbest bırakılmamızı talep eden tüm kampanyalara tüm kalbimle teşekkürler.

Dört haftadan beri Ali’yle ve diğer insan hakları savunucularıyla hiçbir iletişimim olmadığından bu mektubu yalnızca şahsım adına yazıyorum.

[Haziran ayında] tutuklandım, 1 Ağustos’tan beri Silivri’deyim. Şu an üç kişilik bir hücreyi genç bir Türk tutukluyla paylaşıyorum. Burada bir yatak odamız, bir ortak odamız ve bize ait 28m2’lik bir avlumuz var. Cezaevi memurları bize genel olarak saygılı ve dostane davranıyorlar. Yemekler iyi ve yeterli. Avukatlarımız ve Büyükelçilik/Konsolosluk’un aracılığıyla kitaplar ediniyoruz.

Bu nedenle dışsal, daha çok da içsel anlamda iyi olduğumu söyleyebilirim. Fakat bu aynı zamanda zor bir iş, tutuklanmamız uluslararası insan hakları hukukunun açık bir ihlali ve haberleşme imkanlarımıza getirilen aşırı sınırlamalar çok zorlayıcı: haftada bir gün 1 saatliğine harika avukatlarımız ile, diğer tüm haftalarda telefonda 10 dakikalığına ailelerimiz ile.

Bununla ancak çokça yoga, Tai Chi (bana öğreten herkese teşekkürler) yaparak, avluda (900 tur!) maraton koşarak ve okuyarak başa çıkabiliyorum! Tüm bunları yaparken çok sayıda kişinin beni ve bizi düşündüğünü bilmek yardımcı oluyor. Her akşam Berlin saatiyle 18:00’de, Gethsemane Kilisesi’ndeki arkadaşlarımızla paralel şekilde avluda oturup yüksek sesle şarkı söylüyorum. Bu çok yatıştırıcı bir şey! Hücre arkadaşlarım bile artık şarkıları biliyorlar!

Cezaevinde günlük hayat avlunun 08.00’de açılmasıyla hücrelerin 20.00’de kilitlenmesi arasında geçiyor: yoklama alınması, hücrelerin aranması, çamaşırlarımızı yıkamak, hücreyi temizlemek, (her ikisini de kendimiz yaptığımız) satranç ve tavla oynamak.

Daha sonra, akşamları, oyunlar oynamaya ve sohbet etmeye, günlük yazmaya ve elbette kapalı alan sıkıntısına girmemek ve belirsizlik kaynaklı strese yenik düşmemek için her sabah ve akşam  kas gevşetme egzersizlerine devam ediyoruz. Bunun dışında sivrisinek avlamanın yardımı oluyor!

Durumumuza ilişkin siyasi ve yasal sorumluluğun bir bütün olarak Türkiye’ye veya Türkiye halkına yüklenmemesi benim için çok önemli. Çok derin bir dayanışma deneyimliyoruz ve bu yalnızca Türk avukatlarımızla veya Müslüman oda arkadaşımla günlük olarak yaşadığım dinler-arası diyalogdan ibaret de değil.

Beni tanıyanlar bana çok uygun düşen şu deyimi iyi bilirler: Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git. Uzağa gitmek istiyorsan birlikte git!

Bu ruha sahip olarak insan haklarının şiddetsiz yolunu hep birlikte yürüyelim!

Derin minnet duygularım ve metanetle,

Selamlar,"

Peter

Silivri Cezaevi, Eylül 2017