Türkiye'deki İnsan Hakları Hareketinin En Değerli İsimlerinden Tahir Elçi'nin Cenazesinde; Kaybımız Çok Büyük
Andrew Gardner
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı
Cumartesi günü öldürülen insan hakları avukatı Tahir Elçi'nin cenazesine 100 bine yakın kişi katıldı. Soğuk ve kasvetli bir Diyarbakır sabahı, morgdan Yeniköy mezarlığına kadar Elçi'nin naaşına eşlik eden uzun yürüyüşün hüznüne eşlik etti. O, ne pahasına olursa olsun, çıkarlardan bağımsız olarak, inandığı şeyler uğruna konuşmaya hazır, barış ve insan haklarının ilkeli ve belagatli bir savunucusuydu. Tahir Elçi çok özlenecek...
Yaşamı boyunca Tahir Elçi fevkalade şeyler başardı. 1990'larda, Türkiye'nin en sıkıntılı köşelerden biri olan Cizre'de avukatlık yapmanın neredeyse imkansız olduğu bir dönemde, kendi hayatını riske atarak gözaltına alınanların, işkence görenlerin, zorla kaybedilenlerin haklarını savundu. Cizre'yi terk etmeye zorlandığında, işini Diyarbakır'da yapmaya devam etti. Seçkin bir avukat olarak davaları yerel mahkemelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyor, ulusal ve uluslararası insan hakları örgütleriyle beraber çalışıyordu. Sonradan Diyarbakır Barosu'nun başkanı olarak Türkiye'nin güneydoğu genelinde keşif heyetlerine liderlik etti. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin kurucu üyelerinden biri olarak, bize hep dost ve rehber oldu.
Elçi'nin görüşlerini herkes onaylamıyordu. En son ekim ayında, barış sürecinin sona erişinde hükümetin rolünü eleştirerek, "PKK bir terör örgütü değildir, önemli bir desteği olan silahlı siyasi bir harekettir" demişti. Bu sözlerinin ardından bir gözdağı ve taciz kampanyasına maruz kaldı. Gözaltına alındı ve yedi buçuk yıl hapis istemiyle "terör örgütü propagandası yapmak" ile suçlandı. Bu PKK'nın ihlallerini de cesur şekilde eleştiren birine yönelik saçma bir iddiaydı. Bu öfkenin ortasında telefon ve sosyal medya üzerinden ölüm tehditleri aldı.
Ölümü aniden, cumartesi günü başına isabet eden tek kurşunla oldu. PKK'nın gençlik kanadı ve devlet güçleri arasındaki çatışmaların izlerini ve çiziklerini taşıyan tarihi bir yerde yaptığı basın açıklamasının ardından yaşandı olay. Kaydedilen son sözleri ise "burada silahlar, çatışmalar, operasyonlar istemiyoruz" oldu. Ölümünün ayrıntıları ise hala belirgin değil. Birçok kişi ölümünden devleti sorumlu tutarken, hükümet soruşturmanın sonuçlanmasını beklemeden PKK'yı sorumlu ilan etti.
Tahir Elçi hayatını gerçekleri açığa çıkarmaya adamıştı. Oysa Tahir Elçi cinayetinin soruşturmasının şimdiden üzeri kapatılmaya çalışılıyor.
Cumartesi günü olay yeri incelemesini yürütecek savcıya eşlik eden avukatlar, Elçi'nin öldürüldüğü yerde kordon altına alınmış bölgeye varır varmaz silah seslerinin başladığını bildirdi. Olay yeri soruşturmasının iptal edilmesi ve Tahir Elçi'yi öldüren merminin henüz bulunamamış olmasından kaynaklı, gerçeklerin ve failin-faillerin kimliğinin ortaya çıkma şansı düşük görünüyor.
Yas tutanlar Tahir Elçi'yi defnetmeye hazırlanırken, silah sesleri duyulabiliyordu. Cenaze töreni bitmeye yakınken, ilçede bir kadının vurulduğu ve ciddi şekilde yaralandığı haberleri dolaşmaya başladı. Bir polis memuru ise cenazeyi takiben, Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi'ye yönelik çoktan bir tweet atmıştı: "Sıra sende canikom!" Türkiye'de insan haklarının bu kasvetli günlerinde, Tahir Elçi'nin ölümü yeri doldurulamayacak bir boşluk yarattı. Tahir Elçi çok özlenecek.
Blog
- İnsanlığın geleceğini güvence altına almak için küresel olarak harekete geçmeliyiz
- 2024’ün ilk yarısında elde edilen insan hakları kazanımları
- Gazze'de acil bir ateşkes, uluslararası toplumun kendisini yeniden yaratması için bir zorunluluktur
- “Temas kurmak, güvenli alanlar yaratmak ve varoluşumuzu kutlamak için Trans Onur Yürüyüşü’ne ihtiyacımız var”
- Oyun Fransa için değişmiyor: Paris Olimpiyatları ve sporda başörtüsü yasağı
- Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Yeri Galatasaray Meydanı’dır!
- Bölünmez Bütünün Bölünmez Bütün Mücadelesi
- İşgal Altındaki Filistin Topraklarında İsrail’in Apartheid Rejimi