Türkiye: Yetkililer, İstanbul’da her hafta toplanan kayıp yakınlarının barışçıl protesto hakkını güvence altına almalı
İstanbul’da polis, 25 Ağustos 2018 Cumartesi günü kayıp yakınlarının gerçekleştirdiği barışçıl protestoyu engellemek için gereksiz ve ve aşırı güç kullandı. Her hafta düzenlenen bu barışçıl protesto, Beyoğlu’nda 1995’ten beri gerçekleştirilen ve “Cumartesi Anneleri” olarak bilinen protestonun 700. haftasına işaret etmek için düzenlendi. Uzun zamandan beri gerçekleştirilen barışçıl protesto, 1980’ler ve 1990’lardaki yüzlerce zorla kaybetme vakasına karşı kayıp yakınlarının protestosu olarak başladı. Zorla kaybedilen yüzlerce kişinin akıbeti ve nerede olduğu da dahil olmak üzere zorla kaybetme vakalarının birçoğunun tam olarak hangi koşullar altında gerçekleştirildiği hala bilinmezken, sorumlular da hala adalet önüne çıkarılmadı.
Polis, zorla kaybedilenlerin yakınları, insan hakları savunucuları ve milletvekillerinin yanı sıra protestoyu haber yapan gazeteciler de dahil olmak üzere toplanan kişilere karşı biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi kullandı. Orada bulunan avukatların bildirdiğine göre protestoya katılan 47 kişi kötü muameleye uğradı ve gözaltına alındı, ancak ifadeleri alındıktan sonra aynı gün serbest bırakıldı.
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Türkiye yetkililerine, polis memurlarının zorla kaybetmelerle ilgili hesap verilmesi talebiyle toplananlara karşı gereksiz ve aşırı güç kullanımına başvurduğu ve bu kişilere kötü muamele uyguladığı iddialarına yönelik tarafsız, bağımsız ve etkin bir soruşturmayı derhal başlatması çağrısında bulunuyor. Yetkililer, Galatasaray meydanında her hafta toplanan Cumartesi Anneleri’nin barışçıl protesto hakkını güvence altına almalıdır.
Polis, 25 Ağustos 2018’de 700. protestoyu gerçekleştirmek üzere toplananlara, toplantının İçişleri Bakanlığı’nın yetki alanı altındaki Valilik tarafından yasaklandığını, bu nedenle dağılmaları gerektiğini söyledi. Protestoya katılanların dağılmayı reddetmesi üzerine polis, kalabalığı zorla dağıtmak üzere müdahale ederek biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi kullandı.
Protestoya katılan üç kişinin UAÖ’ye anlattığına göre polis, protestocuları darp etti ve yerlerde sürükledi. Kaydedilen video görüntüleri de tanıklıkları doğruluyor. Gözaltına aldığı kişilerin ellerini “plastik kelepçe” olarak bilinen kablolarla arkalarından bağlayan polis, daha sonra bu kişileri üç ayrı polis otobüsüne bindirdi. UAÖ’ye konuşan üç kişi, polis memurlarının darbeleri nedeniyle protestoya katılan bazı kişilerin vücutlarında derin yaralar ve kesikler oluştuğunu söyledi.
Gözaltına alınan kişiler, ifadeleri alınmadan önce yaklaşık yedi saat boyunca elleri kelepçeli bir şekilde polis otobüslerinde tutuldu ve sonrasında ifadeleri alınmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Şimdiye dek, gözaltına alınanlardan 12 kişi, bağımsız doktorlar tarafından yaralanmalarının değerlendirilmesi ve belgelenmesi için Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) başvurdu. UAÖ’ye konuşan TİHV doktorları, polisin aşırı güç kullanımı nedeniyle bir kişinin parmağının, başka bir kişinin ise bileğinin kırıldığını söyledi. Protestoya katılan 12 kişinin tümü, uzun süre ellerinin kelepçeli tutulması sonucunda yaralandı, bazıları ise darp edilmeleri sonucunda ağır şekilde yaralandı. Avukatlar UAÖ’ye, yaralananların gerekli sağlık raporlarını aldıktan sonra uğradıkları ihlal nedeniyle polis memurlarından şikayetçi olacağını söyledi.
Avukatlar UAÖ’ye gözaltına alınan kişilerin ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na karşı gelmek’ ile suçlandığını aktardı. Sınırlandırıcı niteliği ve keyfi olarak uygulanması nedeniyle bu kanun, Türkiye’de barışçıl toplanma hakkının kullanımını engellemek için kullanılıyor. UAÖ yetkililere Cumartesi Anneleri protestosuna katılan ve yalnızca ifade özgürlüğü ile barışçıl toplanma hakkını kullanan kişiler hakkında kovuşturma yürütülmemesi çağrısında bulunuyor.
İşkence ve diğer kötü muamele hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk uyarınca kesin olarak yasaktır. Türkiye yetkilileri, polis memurlarının 25 Ağustos 2018’de gerçekleştirilen Cumartesi Anneleri protestosuna katılan kişilere yönelik gereksiz ve aşırı güç kullanımına başvurduğu ve bu kişilere kötü muamele uyguladığına ilişkin iddiaları zaman kaybetmeksizin soruşturmalıdır. Cezai sorumluluk taşıdığından şüphe edilen herkes, adil yargılamalarla adalet önüne çıkarılmalıdır.
Cumartesi Anneleri, Mayıs 1995’ten beri 699 barışçıl toplantı gerçekleştirdi. Bu süre içinde protestolara katılanların birçoğu gözdağı, taciz, aşırı güç kullanımı, keyfi gözaltı ve adil olmayan yargılamalarla karşı karşıya kaldı. 1999’da protestoyu düzenleyenler her hafta gerçekleştirilen protestoları durdurmaya karar verdi. 2009’da ise tüm zorla kaybetme vakaları için hakikat, adalet ve onarım taleplerinin sürdürülmesi için protestolara kaldığı yerden devam edildi.
UAÖ, İçişleri Bakanı’nın her hafta düzenlenen protestonun gelecekte yasaklanabileceğine ilişkin 27 Ağustos’ta yaptığı açıklamalardan kaygı duyuyor. Zorla kaybedilenlerin yakınları ve 25 Ağustos’taki protestoya katılmak için toplanan diğer tüm kişiler hem iç hukukun hem de uluslararası insan hakları hukukunun güvencesi altında olan ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma haklarını barışçıl bir biçimde kullanıyordu. UAÖ, yetkililere, protestoya katılanlar da dahil olmak üzere herkesin ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkının, 1 Eylül’de yapılması planlanan bir sonraki protestoda ve ondan sonraki protestolarda korunması ve bu haklara saygı gösterilmesini güvence altına alma çağrısında bulunuyor. UAÖ, 1 Eylül Cumartesi günü gerçekleştirilmesi planlanan protestoya gözlemcilerini gönderecek.
Basın Açıklamaları
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir
- Türkiye: Osman Kavala haksız tutukluluğunun yedinci yıldönümünde, “gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” diyor