Türkiye: Suriye’deki askeri harekatı eleştirenlere yönelik baskı ortamında yüzlerce kişi gözaltına alındı

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bugün yayımladığı raporda, Türkiye’nin yakın zamanda Suriye’nin kuzeydoğusunda yürüttüğü askeri harekatla ilgili haber veya yorumları nedeniyle Türkiye’de yüzlerce kişinin gözaltına alındığını ve bu kişilerin hükümetin karşıt fikirlere yönelik baskılarını artırdığı bir dönemde absürt suçlamalarla karşı karşıya olduğunu ifade ediyor.

 “Şikayet edemeyiz: Türkiye’de “Barış Pınarı” Askeri Harekatını Eleştirenlere Yönelik Süregelen Baskı Ortamı” başlıklı rapor, geçen ayki ‘Barış Pınarı Harekatı ile Türkiye’de hükümetin resmi çizgisinden ayrılan herkesin hedef haline geldiği baskıların bir arada yürütüldüğünü ortaya koyuyor. Gazeteciler, sosyal medya kullanıcıları ve protestocular “terör” ile suçlanarak haklarında soruşturma açıldı, keyfi gözaltılar yapıldı ve seyahat yasakları getirildi. Bu kişiler suçlu bulundukları takdirde uzun süreli hapis cezalarına mahkum edilebilir.

UAÖ Avrupa Direktörü Marie Struthers konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bir yandan tanklar Suriye sınırına doğru giderken, diğer yandan da hükümet ülke içinde basın, sosyal medya ve sokaklarda ifade edilen muhalif fikirleri yok etme harekatı başlatmak için bu durumu fırsat bildi. Kürtlerin hakları ve siyasetle ilgili konularda eleştirel yorumlarda bulunmak hepten yasak bölge haline geldi” dedi. Struthers sözlerini şöyle sürdürdü:

“Askeri harekatı konu eden dil sıkı takip altına alındı ve Türkiye’nin askeri harekatına dair muhalif görüşlerini ifade eden yüzlerce kişi yakalandı. Bu kişiler hakkında terörle mücadele yasaları gereğince soruşturma yapılıyor.”
 

Gazeteciler susturuldu

Harekatın başladığı günden bir gün sonra, 10 Ekim’de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) medya kuruluşlarının dikkatine bir açıklama yayınlayarak, “[…] askerlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyecek, terörün amacına hizmet eden eksik ya da yalan ve taraflı bilgilerle vatandaşlarımızı yanlış yönlendirebilecek yayınlar konusunda asla müsamahamız olmayacaktır” uyarısında bulundu. 

Aynı gün, iki gazeteci gözaltına alındı. Birgün gazetesinin internet sorumlusu Hakan Demir, gazetenin resmi Twitter hesabından NBC kanalının “Türk savaş uçakları sivil bölgelere hava saldırısı düzenlemeye başladı” başlıklı haberini paylaştığı gerekçesiyle sorgulandı.

Diken haber sitesinin sorumlu yazı işleri müdürü Fatih Gökhan Diler de “DSG’nin iddiası: İki sivil hayatını kaybetti” başlıklı bir haberi yayınladığı gerekçesiyle gözaltına alındı. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” ile suçlanan her iki gazeteci daha sonra yurtdışına çıkış yasağı konularak adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Polis 19 Ekim’de sabaha karşı saat 05:00’te gazeteci ve insan hakları savunucusu Nurcan Baysal’ın evine baskın düzenledi. Baysal UAÖ’ye şunları söyledi: “Evimin ağır silahlı ve maskeli yaklaşık otuz polis tarafından basılması, çocuklarıma karşı terör estirilmesi… Tüm bunların yalnızca barış çağrısında bulunan bazı sosyal medya paylaşımları nedeniyle yapılmış olması, Türkiye’deki ifade özgürlüğü üzerindeki baskının geldiği düzeyi gösteriyor.”

Aynı gün gazeteci Özlem Oral kendisine ait olmayan bir Twitter hesabından paylaşılan ve ‘Barış Pınarı Harekatı’nı eleştiren tweetler nedeniyle gözaltına alındı ve ifade verdi. Oral ertesi gün ikamet ettiği şehir olan İstanbul’dan çıkış yasağı ve haftada bir gün polis merkezine giderek imza vermek şartıyla serbest bırakıldı.

27 Ekim’de Artı Gerçek haber sitesinin yazarı ve avukat Nurcan Kaya, “Barış harekatı dediğiniz her şeyin nasıl katliam harekatı olduğunu deneyimlerle biliyoruz” şeklinde bir tweet atarak Türkiye’nin askeri harekatını eleştirdiği gerekçesiyle İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı. Kaya ifadesi alındıktan sonra aynı gün serbest bırakıldı, fakat ertesi gün yurtdışına çıkış yasağı konuldu.
 

Sosyal medya kullanıcıları hedef alındı

Resmi sayılara göre, yalnızca harekatın ilk haftasında 839 sosyal medya kullanıcısı hakkında “suç içerikli paylaşımlarda” bulundukları gerekçesiyle soruşturma açıldı. Bu kişilerden 186’sının polis tarafından gözaltına alındığı, gözaltına alınanlar arasından 24 kişinin ise tutuklandığı bildirildi. 

“Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan gözaltına alınan bir sosyal medya kullanıcısı, üç tweeti retweet etmişti ve bunlardan birinde “Rojava kazanacak, Savaşa Hayır” yazıyordu. Diğerleri gibi bu tweetler de uluslararası hukukta suç olarak tanımlanabilecek bir fiile kanıt teşkil etmenin yanından bile geçmiyor.

Yukarıda sözü geçen kişiye yurtdışına çıkış yasağı ve ayda iki kez en yakın polis merkezine giderek bildirimde bulunma zorunluluğu getirildi. Bir avukat UAÖ’ye şunları söyledi: “Savaş, işgal ve Rojava kelimelerini kullanmak suç. Yargı, ‘savaşa hayır diyemezsin’ diyor.”
 

Siyasetçiler ve aktivistler hedef alındı

Hükümet ‘Barış Pınarı Harekatı’nı muhalif siyasetçilere ve aktivistlere yönelik baskıları artırmak için bir bahane olarak da kullandı. “Hükümetin bilmesi gerekiyor; bu haksız bir savaştır ve Kürtlere karşı yapılan bir savaştır” tweeti ve medyada çıkan röportajları nedeniyle soruşturulan Sezgin Tanrıkulu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda milletvekili hakkında ceza soruşturmaları açıldı. 

Şanlıurfa Barosu’ndan avukatların verdiği bilgilere göre, 9 Ekim ve 10 Ekim tarihlerinde en az 54 kişi Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyelerinin yanı sıra sol görüşlü muhalif iki sendikanın üyeleri de bulunuyordu.

Askeri harekatın ilk haftasında birçoğu HDP ile bağlantılı en az 27 kişi terörle ilgili suçlamalarla Mardin’de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Nusaybin ilçesinin seçilmiş belediye başkanı Semire Nergiz de bulunuyordu. Hükümet, daha sonra Nergiz’in yerine ilçe kaymakamını kayyım atadı.

Polis, 12 Ekim’de, yakınları zorla kaybedilen ve 2009 yılından beri her Cumartesi sevdiklerini anmak üzere barışçıl bir şekilde toplanan Cumartesi Anneleri’ne “yapacakları açıklamada ‘savaş’ kelimesinin geçmesi halinde” eylemlerine müdahale edileceğini söyledi. Askeri harekatı eleştiren basın açıklaması başlar başlamaz da bu barışçıl toplantı şiddetle dağıtıldı.

“Türkiye’de halihazırda yerleşik hale gelen sansür ve korku ortamı, ‘Barış Pınarı Harekatı’na yönelik herhangi bir eleştiriyi dile getirme cesareti gösteren az sayıda kişi dahi susturmayı amaçlayan gözaltılar ve uydurma suçlamalarla askeri harekatın başlangıcından bu yana daha da ağırlaştı” diyen Struthers sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Türkiye yetkilileri hoşlarına gitmeyen fikirlerin dile getirilmesine engel olmaya ve süregelen baskılara son vermelidir. Türkiye’nin askeri harekatına yönelik itirazlarını barışçıl şekilde ifade ettikleri için hedef alınan kişilere yönelik tüm suçlamalar derhal düşürülmeli, bu kişiler hakkındaki soruşturmalar kapatılmalıdır.”