Türkiye: Son Zamanlarda Yaşanan Milliyetçi Saldırıları Soruşturun

Uluslararası Af Örgütü, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kürt bireyler, ve diğer grup ve organizasyonları; Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Türk güvenlik güçleri arasında yaşanan silahlı çatışmalarla ilgili varsayılan duruşları nedeniyle hedef alan kalabalık grupların şiddet içeren saldırılarıyla ilgili olarak Türkiye yetkililerini hızlı, kapsamlı ve tarafsız soruşturma yürütmeye çağırmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü bazı örneklerde süreklilik arz etmiş saldırılar sırasında polisin bu gruplara karşı yeterli koruma sağlayamamasına yönelik mağdur ifadelerinden endişe duymaktadır ve yetkilileri ileride yaşanabilecek herhangi bir saldırı olayında vatandaşların güvenliğinin korunması ve ifade özgürlüğü hakkının barışçıl bir şekilde kullanılması için güvenli koşulların sağlanması yükümlülüklerini uygulamaya çağırmaktadır.

Bazıları şiddet içeren saldırılara dönüşen Türkiye genelindeki gösterilerde; PKK'nın 6 ve 8 Eylül 2015 tarihlerinde Hakkari ve Iğdır illerinde gerçekleştirdiği ve 16 asker ile 14 polis memurunun hayatını kaybettiği iki saldırı protesto edildi. Bu iki saldırı; Temmuz sonunda PKK ve güvenlik güçleriyle silahlı çatışmaların patlak vermesinden beri PKK tarafından gerçekleştirilen en ölümlü saldırılardı. 8 Eylül'de, kalabalık bir grup HDP'nin Ankara'daki genel merkezine saldırdı, uzun süren bu saldırı sırasında grup; polis tarafından dağıtılmadan önce binanın bir kısmını ateşe verdi ve büyük hasara neden oldu. Ankara Valiliği bu saldırıda yaklaşık 200 kişilik bir grubun yer aldığını açıkladı. Olayla ilgili bir kişi gözaltına alındı, HDP polisin saldırı sırasında yeterli bir şekilde müdahale etmediğini iddia etti. Parti bürosunun ateşe verildiği güneydeki Alanya şehri de dahil olmak üzere; Türkiye genelinde partinin binalarına ve görevlilerine karşı sayısız saldırı gerçekleşti.

Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) parti binalarına karşı da iki saldırının gerçekleştiği bildirildi. 7 ve 9 Eylül'de, hükümeti eleştiren Hürriyet gazetesinin İstanbul bürosuna, Cumhurbaşkanının kendi konuşmasıyla ilgili yapılan haberi kınamasının ardından gruplar saldırdı. Medya raporlarına göre altı kişi saldırılarla ilişkili olarak gözaltına alındı.

Kürtlere ait olduğu düşünülen işyerleri ve geniş sayıda Kürt sakini barındıran mahalleler çok sayıda saldırının hedefi oldu. Başbakan basına ve siyasi partilere yönelik saldırıları kınadı, ancak 13 Eylül'de Bolu'da Kürt inşaat işçilerine karşı gerçekleşenin de aralarında bulunduğu saldırıların devam ettiği bildirildi.

İçişleri Bakanlığı'na göre Türkiye genelinde gerçekleşen saldırılar, iki vatandaşın ölümü, 41 polis memuru ve 51 kişinin yaralanması, 69 siyasi parti binası, 30 ev ve işyeri ve 8 aracın zarar görmesiyle sonuçlandı. İçişleri Bakanlığı olaylarla ilgili olarak 310 kişinin gözaltına alındığını belirtti. Saldırıların ana hedefi olan HDP, 7 ve 8 Eylül'de parti binalarına, Kürt işyerlerine ve bireylere yönelik 400'den fazla saldırının gerçekleştiğini ve sadece protestoların ilk gecesinde 126 parti binasına  saldırı gerçekleştiğini ifade etti.

Bir ölüm olayında görgü tanıkları, 6 Eylül gecesi 21 yaşındaki Sedat Akbaş'ın telefonda yüksek sesle Kürtçe konuştuğu duyulduktan sonra milliyetçi bir grup tarafından bıçaklanarak öldürüldüğünü iddia etti. Aileyi temsil eden avukata göre, görgü tanık ifadelerinde Akbaş'ın bıçaklanmadan önce bir grup saldırgandan kaçarken görüldüğü iddia edildi. Avukat Uluslararası Af Örgütü'ne; hastanede aileye polis memurları tarafından, saldırının Sedat Akbaş'ın telefonda yüksek sesle Kürtçe konuştuğu duyulduktan sonra başlayan tartışmanın ardından gerçekleştiğinin söylendiğini ifade etti. Polis tarafından gözaltına alınan altı kişinin ifadelerine göre, Sedat Akbaş evlerinin önünde otururken başlayan tartışma fiziki münakaşaya dönüştü ve Akbaş'ın da bıçağı vardı. Ailenin avukatı Uluslararası Af Örgütü'ne, soruşturma belgelerinde Akbaş'ın bıçak taşıdığına dair bir kanıtın yer almadığını söyledi. Gözaltına alınan 6 kişiden 4'ü salıverildi; diğer ikisi ise tutuklandı.

Kürt sakinlerin yaşadığı bölgelere ve Kürt olduğu düşünülen bireylere yönelik saldırılar ulusal ve yerel medyada geniş bir şekilde yer buldu. Medya raporlarına göre Ankara'nın Beypazarı ilçesindeki ve Konya'daki Kürt işçiler milliyetçi grupların saldırısına uğradı.  Türkiye'nin doğusu ve güneydoğusuna seyahat eden otobüsler saldırıya uğradı, bunun sonucunda bir tanesi hariç tüm otobüs firmaları protesto olarak 9 Eylül'de Diyarbakır'a planlanmış yolculuklarını iptal etti. Muğla'da bir Kürt işçinin sosyal medya üzerinden örgütlenen bir grup yerel milliyetçi tarafından dövüldüğü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün heykelini öpmeye zorlandığı bildirildi.

Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerini; barışçıl toplanma hakkına saygı gösterirken aynı zamanda da gelecekteki gösterilerde kalabalığın saldırılarına meydan vermemeye ve güvenliği etkin şekilde sağlanmaya çağırmaktadır. Devletler, şiddet içeren protestolar sırasında bireyleri koruma, aynı zamanda da kolluk kuvvetlerinin herhangi bir güç kullanımının uluslararası insan hakları standartlarına sıkı sıkıya bağlı kalmasını sağlama yükümlülüğüne sahiptir. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi altındaki; şiddet içeren saldırılarda olası herhangi bir nefret saikini soruşturma yükümlülüklerini hatırlatmaktadır. Bu çerçevede; Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerini son zamanlarda gerçekleşen bu saldırıları hızlı, tarafsız ve kapsamlı bir şekilde soruşturmaya ve suç işleyen kişilerin adalet önüne getirilmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya çağırmaktadır.