Türkiye: Seçim öncesi muhalif medya kuruluşlarının devralınması ifade özgürlüğüne büyük bir darbedir

Uluslararası Af Örgütü Türkiye yetkililerini, Koza İpek grubuna bağlı medya kuruluşlarının, Salı günü grubun üstdüzey yönetiminin yerine kayyum atanmasından sonra özgür ve bağımsız bir şekilde haber yapabilmelerini sağlamaya çağırmaktadır. Bu baskınlar Türkiye'de gazetecilere ve ifade özgürlüğüne yönelik şok edici saldırılardan biridir ve pazar günü gerçekleşecek önemli genel seçimlerden sadece dört gün önce yaşanmıştır.

Koza İpek grubu, aralarında Millet ve Bugün gazeteleri ile Bugün ve Kanaltürk haber kanalının da bulunduğu televizyon, basılı ve dijital medya kuruluşlarını bünyesinde bulundurmaktadır. Sözü geçen yayın organlarının tümü Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetinin sert muhalifidir. Dün yaşananlar, gazetecilerin, insan hakları savunucuların, aktivistlerin ve sıradan vatandaşların kendi meşru fikirlerini barışçıl bir şekilde ifade ettiği için rutin olarak sorgulandığı ve mahkemeye çıkarıldığı bir ortamda gerçekleşmiştir.

Dün, Kanaltürk ve Bugün haber kanallarının yayınları, kayyumların yolu zorla açan polisle birlikte binaya girmesinden sonra kesilmiştir. Medyada yer alan haberlere göre, Kanaltürk kanalının genel yayın yönetmeni Tarık Toros görevinden alınmıştır ve polis tarafından kelepçelenerek binadan götürülmüştür. Daha sonra kayyum yetkililer Millet ve Bugün gazetelerin basılmasına engel oldular.

Pazartesi günü bir Ankara mahkemesi, savcının talebi üzerine Koza İpek grubu üstdüzey yönetimi yerine kayyum atanmasına karar vermişti. Karar, (grubun) "kuvvetli suç şüphesinin mevcut olduğu" şeklinde gerekçelendirilmişti.  

Eylül ayında ise söz konusu grup ile hükümetin tanımına göre 'Fethullah Gülen terör örgütü' arasında bağlantı olduğu iddiasıyla, Koza İpek grubunun merkezine terör faaliyetlerine para sağlama soruşturmasının bir parçası olarak bir baskın yapılmıştı.

Hükümet ile hükümetin eski yakın bir müttefiki Fethullah Gülen arasındaki kırılma, Aralık 2013'te yetkililerin, daha sonra Başbakan Erdoğan'ı da içine alan yolsuzluk iddiasına yönelik cezai soruşturma başlatmasıyla yoğunlaşmıştı.

Hükümet soruşturmayı polis ve yargı içindeki Fethullah Gülen destekçisi 'paralel yapı'nın bir darbesi olarak tanımlamış ve Fethullah Gülen ile onun taraftarlarına karşı daha fazla harekete geçme sözü vermiştir.

Bu hafta başında Başsavcılık onayının ardından , aralarında Fethullah Gülen'in de bulunduğu 122 kişiye yönelik "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamalarının da dahil olduğu iddianameyi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.