• Basın Açıklamaları

'Türkiye, gazeteciler için bir zindana dönüştü'

  • Türkiye’deki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü için düzenlenen küresel eylem gününde ülkedeki korku iklimini anlattı.
  • Dünyanın her yerinden gazeteciler ve ünlüler, Uluslararası Af Örgütü’nün diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte düzenlediği kampanyaya katılarak hapisteki gazeteci ve medya çalışanlarının serbest bırakılması çağrısında bulundu, siyasi gerekçelerle yürütülen davaları ve gazetecilerin karşı karşıya oldukları hapis cezalarını kınadı.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana 120’den fazla gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alındı ya da tutuklandı. Hapisteki gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle düzenlenen küresel eylem öncesinde gazeteciler, Türkiye’nin medya alanını kuşatan boğucu korku iklimi hakkında Uluslararası Af Örgütü’ne (UAÖ) konuştu.

Gazeteciler, baskılar sonucu karşı karşıya kaldıkları zorlukları anlattı ve uluslararası dayanışmaya duydukları acil ihtiyacı dile getirdi. Bazıları, yaşadıklarını cezaevinden yazdı. Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni de dahil olmak üzere 13 gazeteci ise yakın zamanda hapis cezasına mahkum edildi. Tüm gazeteciler, yalnızca gazetecilik faaliyetleri veya barışçıl fikirlerini ifade ettikleri için keyfi olarak gözaltına alınma, yargılanma ve mahkum edilme tehlikesi altında.

Ekim 2016’da kapatılan ve tüm çalışanlarını kadınların oluşturduğu Jin haber ajansı (JINHA) editörü ve sanatçı Zehra Doğan, yaptığı bir resim ve gazete yazıları nedeniyle yaklaşık 3 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Doğan, hükümlü olarak bulunduğu Diyarbakır cezaevinden şunları yazdı:

“Kendimi tutsak hissetmediğimi bir kez daha yinelemek istiyorum. Sanatın ve gazeteciliğin esir alınamayacağını bu vesileyle bir kez daha gösterdik. Tüm tutuklu gazetecilere özgür kalana kadar mücadele etmeye ve gazetecilik suç değildir demeye devam edeceğiz.”

İnternet haber portalı Gazete Karınca’nın editörü Çağdaş Kaplan ise UAÖ’ye yaptığı açıklamada “Ceza tehdidi altında çalışmak çok kötü ve zor. Ama gazetecilik bizim mesleğimiz. Bunu yapmamız gerekiyor. Bir gerçek var Türkiye'de, ortada olan, ama toplumun bunu görmesi istenmiyor. Birilerinin bunu yapması gerekiyor, biz de bunu yapmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

‘Tek yol dayanışma’

Kasım 2016’da kapatılan Özgür Gazeteciler Cemiyeti, şimdiki ismiyle Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü Hakkı Boltan ise şunları söyledi:

“Türkiye, gazeteciler için bir zindana dönüştü. Kapatıldığımızda 400 üyemiz vardı. Şu an üyelerimizin 78 üyemiz hapiste. Bu durumun aşılabilmesi için tek ve yegane yol gazetecilerin yan yana mücadelesinden geçiyor. Bu birlikteliği yakalamak için tüm gazetecilerin ellerinden ne geliyorsa onu yapmaları çağrısında bulunuyorum.”

Terör suçlamalarıyla 25 Nisan’da 7 buçuk yıl hapis cezasına mahkum edilen Cumhuriyet gazetesi editörü Murat Sabuncu “Ülkemi ve mesleğimi seviyorum. Hem Türkiye’de hem de dünyanın her yerinde özgürlük istiyorum; yalnızca kendim için değil, cezaevinde tutulan tüm gazeteciler için. Bunun başarmanın tek yolu da dayanışma” değerlendirmesinde bulundu.

3 Mayıs Basın Özgürlüğü gününde dünyanın her yerinden gazeteciler ile destekçilerin “Free Turkey Media” (Türkiye Medyasına Özgürlük) kampanyası kapsamında düzenlenen küresel eylem gününe katılımıyla birlikte güçlü bir eleştiri ortaya konacak.

UAÖ’nün yürüttüğü kampanyaya PEN Uluslararası Yazarlar Birliği, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Article 19, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sansür Endeksi (Index on Censorship) ve diğer örgütler destek veriyor.

Çok sayıda gazetecinin yanı sıra sanatçı Ai Weiwei, yazar Elif Şafak, aktör ve televizyoncu Ross Kemp ve karikatürlerini sosyal medyada paylaşan onlarca karikatürist de dahil olmak üzere diğer çok sayıda kişi kampanyaya destek vermişti.

UAÖ Avrupa Direktör Yardımcısı Gauri van Gulik, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Seçimler yaklaşırken Türkiye’nin özgür medyaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Cesur gazeteciler mevcut korku ikliminde işlerini yapmayı sürdürüyor. Dünya, Türkiye yetkililerine, dışardaki cesur gazetecileri ve cezaevinde çürüyen onlarca gazeteciyi unutmayacağımızı göstermelidir” dedi. Van Gulik, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Türkiye’de tanık olduğumuz şey, bağımsız gazeteciliğe tamamen son verilmesi girişimidir. Yalnızca işlerini yaptıkları için ömür boyu hapis cezasına mahkum edilen bazı gazetecilerle birlikte Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine dönüştü. Gelecek hafta Zaman gazetesi davasında verilecek kararla birlikte daha fazla gazeteci cezaevine konabilir. Dünya, bunun gerçekleşmesine izin vermemeli.”


Özgür basın için HAREKETE GEÇ!