Taner Kılıç Kim ve Neden Tutuklandı?

9 Haziran 2017’de arkadaşımız ve meslektaşımız, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç tutuklandı. 13 aydan fazla tutukluluğun ardından 15 Ağustos 2018’de özgürlüğüne kavuştu ama hakkındaki suçlamalar devam ediyor. 


Taner Kılıç ve diğer hak savunucularına yönelik tüm suçlamaların düşürülmesi için imzalayın!


Taner Kılıç Kimdir?

Taner Kılıç bir avukat ve insan hakları savunucusudur. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin kurucularından. 2014 -2018 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı ve 2018 Mart ayındaki genel kurulda Onursal Başkan seçildi.

Taner, en çok mültecilik alanında gerçekleştirdiği çalışmalardan dolayı tanınıyor. Henüz bu konu kendine gündemde hiç yer edinemezken Türkiye’de mültecilerin koşullarına eğilen ilk hukukçulardan biri oldu. Hukukçu ve hak savunucusu olarak yüzünü görmediği yüzlerce mültecinin hakları için gecesini gündüzüne kattı.

Onu tanıyan herkes, Taner’in hak çalışmalarını yürütürken duygusal yönünün ona itici güç olduğunu söylüyor. “Kendisinden uzakta, dünyanın herhangi bir yerinde acı çeken, haksızlığa uğrayan bir kişi Taner'in yaşam enerjisinin düşmesi için yeterlidir,” diye anlatıyor eşi Hatice. “Onların dertlerini kendi derdi olarak görüp elinden gelenin fazlasını yapmak için yıllarca uğraşmıştır.”

25 yıldır evli olan Hatice ve Taner’in üç kızı var. Taner’in yoğun mesaisinden arta kalan zamanını sivil toplum çalışmalarına adamasına tüm ailesi destek olmuş. “Bütün bu çalışmaları avukatlık mesleğiyle birlikte yürüttü. Her ikisini birlikte yürüttüğü için genel olarak hafta sonlarını bu çalışmalara ayırdı. Ailesi olarak da bu konuda ona destek olduk,” diyen Hatice ekliyor: “Bu çalışmaları bizzat hissederek, yaşayarak gönüllü olarak yaptı. Kötü bir haber izlerken onun o olayı yaşadığını net bir şekilde görebilirsiniz. Sessiz gözyaşları da ona bu konuda eşlik eder.”

Taner bizim arkadaşımız, meslektaşımız ve haksız bir şekilde aylardır cezaevinde. “Silahlı terör örgütü üyeliğiyle” suçlanıyor ve suçlu bulunursa 15 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.

Ancak Taner, yanlış hiçbir şey yapmadı.



Öyleyse tüm bunlar Taner’e niçin yaşatılıyor?

6 Haziran sabahı saat 06.30’da polis, Taner’in İzmir’deki evine geldi ve onu apar topar polis merkezine götürdü. Taner, bundan üç gün sonra, “Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği” ile suçlanarak tutuklandı ve Şakran Cezaevi'ne gönderildi.

Taner'in yargılandığı davada ilk duruşma 26 Ekim’de İzmir'de gerçekleşti. Mahkeme Taner'in tutukluluğunun devamına ve dosyasının 5 Temmuz'da gözaltına alınan 10 hak savunucusuna yönelik dava ile birleştirilmesine hükmetti. Hak savunucuları gözaltına alındıklarında dijital güvenlik ve bilgi yönetimi üzerine olağan bir çalıştaya katılıyordu ve benzer temelsiz suçlamalarla karşı karşıya. Yetkililer, Taner’in bu sözde gizli ve ülkeyi yıkma amacı taşıdığı iddia edilen toplantıdan haberdar olduğunu öne sürüyor.



Taner’in ne yaptığı iddia ediliyor?

Temmuz 2016'da gerçekleşen ve Türkiye yetkililerinin Fethullah Gülen’i sorumlu tuttuğu kanlı darbe girişiminden beri muhalif veya muhalif olduğu düşünülen kişilere yönelik çok büyük bir baskı ülkenin her yerinde hızla yayıldı. Binlerce kişiye karşı kullanılan en temel iddialardan biri, ByLock isimli az bilinen güvenli mesajlaşma uygulamasını indirmek ve kullanmak.

Yetkililer, ByLock uygulamasının 2014’te Taner’in telefonuna indirildiğini iddia ediyor ve buna dayanarak Taner’i Gülen hareketiyle ilişkilendirmeye çalışıyor.

Halbuki Taner, ByLock uygulamasını indirmediği ve kullanmadığı gibi, darbe girişimine kadar böyle bir uygulamanın varlığından dahi haberdar değildi. Uluslararası Af Örgütü’nün Taner’in telefonuna yaptırdığı bağımsız iki teknik bilirkişi incelemesi ByLock uygulamasının indirildiğine ilişkin hiçbir iz bulunmadığını ortaya çıkardı. Nitekim Savcılık, bugüne kadar bu iddiayı destekleyen geçerli hiçbir kanıt sunamadı. ByLock'ın indirildiği ve kullanıldığı iddiası doğru olsaydı bile, bu kendi başına bir suça dair kanıt oluşturamaz. ByLock tüm dünya genelinde indirilebilen ücretiz bir uygulamaydı.

Bunun yanı sıra Taner, "kendi kişisel mali çıkarlarına ters düşecek şekilde" Bank Asya’da bir hesap bulundurmakla suçlanıyor. Bu suçlamayla Taner’in Gülen bağlantılı bir bankaya destek vermek amacıyla hesabına para yatırdığı ve bunun da örgüt üyeliğine kanıt oluşturduğu ima ediliyor.

Evet, Taner’in Türkiye’deki diğer binlerce kişi gibi Bank Asya’da hesabı vardı. Taner bu hesabı kızının öğrenim gördüğü okulun ödemelerini doğrudan yapmak amacıyla kullanıyordu. Bir bankada hesap açmanın "silahlı terör örgütü" üyesi olmak bir yana, böyle bir örgütün gerçekleştirdiği iddia edilen ve suç teşkil eden hedeflerine sempati duymak suçlaması için bile gerekçe gösterilmesi çok net bir şekilde mümkün değildir.



Adaletsizlik Devam Etti

31 Ocak 2018’deki duruşmada İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi Taner’in tahliyesine karar verdi. Duruşma salonundaki onlarca hak savunucusu, avukatlar, izleyenler kararı sevinçle karşıladı. Ancak, ailesi ve arkadaşları Taner’in çıkışını cezaevi önünde beklerken, savcı tahliye kararına itiraz etti. Taner nezarette bekletildi. Ertesi sabah, bir gün önce tahliye kararı veren mahkeme, Taner’in tutukluluk halinin devamına hükmetti ve bir sonraki duruşma için 21 Haziran 2018 tarihini verdi.



21 Haziran

Son duruşmada, telefonunda ByLock uygulamasının hiç kurulmadığının uzun süredir beklenen polis raporlarıyla tespit edilmesine, iddianamede kendisine yöneltilen diğer tüm temelsiz suçlamalar tek tek çürütülmesine ve mahkemenin Taner’in tutukluluğuna devamına hükmetmesine yönelik delil kalmamasına rağmen, Taner yine özgürlüğüne, ailesine ve işine geri dönemedi. 21     Haziran'daki duruşmadan önce dava dosyasına gelen ve Taner’e ait dijital materyaller üzerinde İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, Taner’in telefonuna hiçbir zaman Bylock uygulamasının indirilmediği kesin olarak tespit edildi. Mahkeme, yine de, duruşmadan önce ek bir yazıyla bu hususu tekrar Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne sormuş ancak gelen ek cevapta da bir kez daha kesin olarak Bylock’un bulunmadığı, hiç indirilmediği ve silinmediği açıkça belirtilmişti.

Taner’in tutuklama gerekçesi olarak davanın başından beri ortaya konulan iddianın, esasında bu raporla tamamen aksi ispatlanmış oldu. Ancak Mahkeme, bu kez de BTK kayıtlarını gerekçe göstererek, “telefonda güncelleme ve fabrika ayarlarına döndürme işlemi yapılıp yapılmadığının” incelenmesi için rapor alınması gerektiği yönündeki bir gerekçeyle Taner’in tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma tutuklu bir dosya için de oldukça ileri bir tarih olan 7 Kasım 2018’e verildi.



Tahliye

15 Ağustos 2018 tarihindeyse, dosya üzerinde yapılan aylık tutukluluk incelemesi neticesinde, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi Taner Kılıç’ın tahliyesine karar verdi. Kılıç’ın yargılanması tutuksuz olarak devam ediyor. 



Taner’in cezaevinde tutulmasının gerçek nedeni ne?

Bu soruşturmalar Türkiye’de muhalif sesleri susturmaya yönelik girişimlerin bir örneği.

Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminden beri süren ceza soruşturmaları yaklaşık 150.000 kişiyi hedef aldı.

Geçen yıl 180’den fazla medya kuruluşu kapatıldı ve tahmini 2.500 gazeteci ve diğer medya çalışanı işini kaybetti. 140’tan fazla gazeteci ve medya çalışanı tutuklu yargılanıyor.

Muhalif olmak Türkiye’de tehlikeli bir hal aldı. Mevcut durumda insan hakları savunucuları bile hedef alınıyor.

Taner ve 10 hak savunucusu, hayatlarını diğer insanların haklarını savunmaya adadı. Hiçbiri yanlış hiçbir şey yapmadı. Türkiye, cezaevine koyduğu yüzlerce gazeteci ve diğerleri gibi bu insanları da insan hakları savunucularının tehlikeli olduğu ve durdurulmaları gerektiği gibi bir propagandayı körükleyerek cezaevine koydu. Bu propaganda gülünç ve en basit ifadeyle gerçeği yansıtmıyor.