Suudi Arabistan: Ölüm cezasına mahkum edilen kişilerin 12 kişinin ailesi, cezanın her an infaz edilmesinden endişe ediyor
Suudi Arabistan’ın Şii azınlığına mensup olan ve geçen yıl ölüm cezasına mahkum edilen on iki kişinin davası, devlet güvenliğini ilgilendiren tüm konuları ele almaya yetkili ve Kral’ın doğrudan yetkisi altındaki Devlet Güvenlik Başkanlığı’na taşındı. Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü Heba Morayef konu hakkında yaptığı açıklamada, “On iki erkeğin ailesi, söz konusu gelişmeden ve sevdiklerinin davalarının ne durumda olduğuyla ilgili kendilerine bilgi verilmemesinden ötürü son derece kaygılı. Suudi Arabistan’ın yargılama süreçlerinin gizlilik içinde yürütüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, bu gelişmenin on iki erkeğin her an öldürülebileceğinin işareti olmasından endişe ediyoruz” dedi.
“Suudi Arabistan yetkilileri, İran adına ajanlık yapmakla suçlanan on iki erkeği, 2016’da hiçbir şekilde adil olmayan bir yargılama sonucunda ölüm cezasına mahkum etti. Dünyanın en yüksek sayıda ölüm cezası uygulayan ülkelerinden biri olan Suudi Arabistan, ölüm cezasını devamlı olarak ülkenin Şii azınlığı tarafından ortaya konulan muhalefeti bastırmak için siyasi bir araç olarak kullanıyor ve bu şekilde insan hayatının değerini tamamıyla hiçe saydığını gösteriyor” diyen Morayef, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“On iki kişinin hayatını kurtarmak için henüz geç değil. Suudi Arabistan yetkililerine bu cezaları derhal bozma ve ölüm cezasını tamamıyla ortadan kaldırma yönündeki ilk adım olarak infazların ertelenmesi yasasını çıkarma çağrısında bulunuyoruz.”
Arka Plan
2013 ve 2014’te Suudi Arabistan’ın çeşitli yerlerinde gözaltına alınan 32 kişi, arasından 15 kişi, hiçbir şekilde adil olmayan toplu yargılamalar sonucunda 6 Aralık 2016’da ölüm cezasına mahkum edilmişti. Söz konusu on iki erkek de bu 15 kişilik grubun bir parçası. Aileler, Aralık 2017’de Yüksek Mahkeme’nin on iki kişiye verilen ölüm cezalarını onadığını öğrendi. Bu durumda, Kral’ın da onaması halinde ölüm cezaları her an uygulanabilir. Suudi Arabistan’daki yargı süreçlerinin gizlilik içinde yürütülmesi nedeniyle ailelere davanın mevcut durumu hakkında ya çok sınırlı bilgi veriliyor veya hiç bilgi verilmiyor. Çoğu zaman, yakınlarına verilen ölüm cezalarının ne zaman uygulanacağı ailelere bildirilmiyor. Uluslararası Af Örgütü, Suudi Arabistan’da Şii azınlığa mensup olan ve aralarından dördü çocuk olmak üzere en az 34 kişinin ölüm cezalarının uygulanmasını beklediğini belgeledi. Bu kişilerin tümü, ‘ulusal güvenliğe yönelik tehlike oluşturduğu’ addedilen eylemlerle suçlanıyor.
Temmuz 2017’de Kral, İçişleri Bakanlığını soruşturma ve yargılama yetkilerinin büyük çoğunluğundan yoksun bırakan bir kraliyet kararnamesi çıkartarak Devlet Güvenlik Başkanlığı’nı kurdu. Yeni bir iç güvenlik kurumu olan Devlet Güvenlik Başkanlığı; Soruşturma Genel Müdürlüğü, Özel Güvenlik Güçleri ve daha önce İçişleri Bakanı’na bilgi veren diğer organları kapsıyor. Bu kurumun doğrudan Kral’a bilgi vermesi, İçişleri Bakanlığı’nın yetkilerini önemli ölçüde azaltıyor ve yetkileri Kral’ın elinde topluyor. Uluslararası Af Örgütü, suçun niteliği, failin özellikleri ya da devletin mahkumu öldürmek için kullandığı yöntem her ne olursa olsun istisnasız tüm davalarda ölüm cezasına karşı çıkıyor.
Ölüm cezası, yaşam hakkının ihlalidir ve en acımasız, insanlık dışı ve alçaltıcı cezadır.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’