Suudi Arabistan: 13 yaşındaki protestocu ölüm cezasına mahkum edilmemeli
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bir açıklama yayımlayarak, Suudi Arabistan’da 13 yaşındayken hükümet karşıtı protestolara katıldığı gerekçesiyle tutuklanan gencin ölüm cezasına mahkum edilmemesi gerektiğini söyledi.
UAÖ, Suudi Arabistan Savcılığı’nın Ağustos 2018’de Murtaza Kureiris hakkında çeşitli suçlardan ölüm cezası istediğini doğruladı. Bu suçların bazılarının işlendiği dönemde Murtaza’nın henüz 10 yaşındaydı. CNN’in bu hafta yayımladığı video görüntülerinde Murtaza’nın 2001’de küçük bir çocukken Suudi Arabistan’ın Doğu Eyaleti’nde düzenlenen bisiklet protestolarına katıldığı görülüyor.
UAÖ Orta Doğu Araştırma Direktörü Lynn Maalouf konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Suudi Arabistan yetkililerinin muhalefeti bastırmak için kendi vatandaşlarına karşı her türlü yönteme başvurmaya hazır, buna kuşku yok. Tutuklandığı tarihte henüz çocuk olan gençleri ölüm cezasına mahkum etmek de buna dahil” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Murtaza Kureiris’in yalnızca 10 yaşındayken katıldığı protestolar nedeniyle de olmak üzere çeşitli suçlamalarla ölüm cezasıyla karşı karşıya kalması dehşet vericidir.”
İnsanların 18 yaşın altındayken işledikleri suçlar nedeniyle ölüm cezasına mahkum edilmesi uluslararası hukuk gereğince kesinlikle yasaktır.
Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan’daki Şii azınlığın yaşadığı Doğu Eyaleti’nde 2011’deki “Arap Baharı” protestoları sonrasında bir dizi protesto gerçekleştirildi. Yetkililer, katılanları yargılamak da dahil olmak üzere çeşitli yöntemlerle bu protestoları seneler içinde bastırdı.
Şu an 18 yaşında olan Murtaza Kureiris, Eylül 2014’te gözaltına alındı ve Ed-Dammam şehrindeki çocuk gözaltı merkezinde bulunan Darül Mülahaza isimli rehabilitasyon birimine gönderildi. Bir ay boyunca tek başına hücre hapsinde tutulan Murtaza, sorgulama sırasında darp edildi ve korkutuldu. Sorgu görevlileri kendisine isnat edilen suçları işlediğini itiraf ettiği takdirde serbest bırakılacağına söz verdi. Murtaza, Mayıs 2017’de 16 yaşında olmasında rağmen Ed-Dammam’da yetişkinlerin tutulduğu Mabahith cezaevine sevk edildi. Tutuklu kaldığı süreçte Ağustos 2018’de Özel Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasının sonrasına kadar avukata erişime izin verilmedi. 2008’de kurulan bu terörle mücadele mahkemesi, giderek daha sıklıkla insan hakları aktivistlerini ve protestocuları ilgilendiren davalara bakıyor.
Murtaza’ya yöneltilen suçlamalar arasında hükümet karşıtı protestolara katılmak, 2011’deki bir protesto sırasında öldürülen erkek kardeşi Al Kureiris’in cenazesine katılmak, “terör örgütü”ne üye olmak, bir polis merkezine Molotof kokteyli atmak ve güvenlik güçlerine ateş etmek yer alıyor. Murtaza şu anda bir sonraki duruşmasını bekliyor.
Lynn Maalouf, “Suudi Arabistan yetkililerinin siyasi muhalefeti yok etmek için ölüm cezasına başvurmak ve hükümet karşıtı protestolara katılanları cezalandırmakla ilgili tüyler ürpertici bir sicili var. Üstelik çocuklar da dahil olmak üzere ülkede zulme uğrayan Şii azınlığa mensup protestocuların hedef alındığı görülüyor” değerlendirmesinde bulundu.
UAÖ, Nisan ayında, 16 yaşındayken tutuklanan Abdülkerim El-Havaj’ın ölüm cezasının uygulandığını doğruladı. Şii olan Abdülkerim, hükümet karşıtı protestolara katıldığı gerekçesiyle çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kalmış ve ölüm cezasına mahkum edilmişti. Abdülkerim’in de aralarında bulunduğu 37 erkek aynı gün öldürülmüştü. Suudi Arabistan’da bu yılın başlarında çok sayıda kişinin ölüm cezası uygulandı.
Hükümet karşıtı protestolara katıldıkları gerekçesiyle 2012 yılında 17 yaşındayken tutuklanan Ali El-Nimr, 16 yaşındayken tutuklanan Abdullah El-Zaher ve 17 yaşındayken tutuklanan Davud El-Marhun’a da ölüm cezası verilmişti. Bu üç Şii erkeğe verilen ölüm cezaları her an infaz edilebilir.
Lynn Maalouf konu hakkındaki açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı: “Suudi Arabistan yetkilileri muhalifleri susturmak için giderek daha sıklıkla ölüm cezasına başvurmak yerine, Ali El-Nimr, Abdullah El-Zaher ve Davud El-Marhun’a verilen ölüm cezalarını derhal bozmalı ve bu gençlerin hayatını kurtarmalıdır. Bu konuda uluslararası topluma da görev düşüyor. Uluslararası toplum bu davalarda kamuoyunun bilgisine açık bir duruş sergilemeli ve Suudi yetkililerden ölüm cezasına başvurmaya kesin olarak son vermelerini talep etmelidir.”
Suudi Arabistan’ın çocuklara karşı da olmak üzere ölüm cezasına başvurmakla ilgili korkunç bir sicili mevcut. Üstelik, ölüm cezaları, işkence edilerek elde edilen itiraflara dayanan ve hiçbir şekilde adil olmayan yargılamalar sonucunda veriliyor. Ölüm cezasına başvurulması her koşulda korkunçtur, ancak özellikle adil olmayan yargılamalar sonucunda uygulanan ölüm cezaları daha da korkunçtur. UAÖ istisnasız her koşulda ölüm cezasına karşı çıkar.
Arka Plan
2014’ten bu yana 100’ün üzerinde Suudi Arabistanlı Şii, Özel Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Bu kişilere, yetkilileri barışçıl biçimde eleştirmek de dahil olmak üzere hükümete muhalefetleri nedeniyle oldukça muğlak ve çeşitli suçlamalar yöneltildi.
UAÖ, birçok Şii aktivistin Özel Ceza Mahkemesi’nde adil olmayan bir biçimde yargılandığını ve mahkum edildiğini belgeledi. Ayrıca, bu davaların birçoğunda, yargılanan kişiler, barışçıl muhalefeti suç haline getiren muğlak suçlamalarla karşı karşıya kaldı ve işkence veya diğer türde baskı yöntemleriyle elde edilen “itiraflara” dayanılarak ölüm cezasına mahkum edildi.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’