Türkiye: Suriyeli mülteciler, öngörülen ‘güvenli bölge’ kurulmadan hukuka aykırı şekilde savaş ortamına sınır dışı edildi

“Türkiye sekiz yıldan uzun bir süredir 3 milyon 600 binin üzerinde Suriyeli kadın, erkek ve çocuğa barınma sağladığı için takdiri hak ediyor. Ancak bu cömertliğini, uluslararası hukuk ile iç hukuku ihlal ederek insanları aktif bir çatışma bölgesine sınır dışı etmenin bahanesi olarak kullanamaz.”

Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) yaptığı yeni araştırma, Türkiye’nin kuzeydoğu Suriye’de yürüttüğü askeri harekattan önceki aylarda, sınırın Suriye tarafında “güvenli bölge” olarak adlandırılan bölgeyi kurma girişimlerinden önce, Suriyeli mültecileri savaş nedeniyle harap olmuş bir ülkeye zorla sınır dışı ettiğini ortaya koyuyor.

UAÖ’nün yüz yüze veya uzaktan görüştüğü mülteciler, Suriye’ye geri dönmek istediklerini belirten belgeleri imzalamaları için Türkiye polisi tarafından darp veya tehdit edildiklerini söyledi. Gerçekte ise Türkiye Suriyeli mültecileri savaş bölgesine geri dönmeye zorlayarak hayatlarını ciddi tehlike altına soktu.

UAÖ Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı Anna Shea konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Suriyeli mültecilerin öylece çatışmanın sürdüğü bir bölgeye geri dönmeyi tercih ettiğini söyleyen Türkiye’nin bu iddiası tehlikeli ve yanıltıcıdır. Araştırmamız, mültecilerin geri dönmeye zorlandığını veya bunun için kandırıldığını gösteriyor” dedi. Shea, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye sekiz yıldan uzun bir süredir 3 milyon 600 binin üzerinde Suriyeli kadın, erkek ve çocuğa barınma sağladığı için takdiri hak ediyor. Ancak bu cömertliğini, uluslararası hukuk ile iç hukuku ihlal ederek insanları aktif bir çatışma bölgesine sınır dışı etmenin bahanesi olarak kullanamaz.”

Resmi istatistiklerin olmadığı bir durumda kaç kişinin zorla sınır dışı edildiğini tahmin etmek zor. Ancak Savaş bölgesine geri gönderildiler: Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik hukuka aykırı sınır dışı uygulamaları’ başlıklı raporumuz için Temmuz ile Ekim 2019 arasında gerçekleştirdiğimiz onlarca görüşme sonucunda, son birkaç ayda sınır dışı edilen Suriyeli mültecilerin sayısının yüzlerce olduğunu tahmin ediyoruz. Türkiye yetkilileri ise toplamda 315.000 kişinin tamamen gönüllü bir şekilde Suriye’ye gittiğini öne sürüyor.

Mültecilerin ağır insan hakları ihlallerine uğrama tehlikesi altına girebileceği Suriye’ye sınır dışı edilmesi hukuka aykırıdır.

Anna Shea, “Türkiye ile Rusya arasında bu hafta imzalanan mutabakatta, mültecilerin henüz ortada olmayan bir ‘güvenli bölge’ye ‘güvenli ve gönüllü şekilde geri dönmesi’ konusunda uzlaşılması tüyler ürpeticidir. Şimdiye kadarki geri göndermeler güvenli ve gönüllü olmanın dışında her şeye benziyor. Şimdi ise milyonlarca Suriyeli mülteci daha risk altında” değerlendirmesinde bulundu.

Zorla geri göndermeler “gönüllülük” adı altında gizlendi

Türkiye hükümeti Suriye’ye geri dönen herkesin gönüllü bir şekilde geri döndüğünü öne sürüyor. Fakat UAÖ’nün yaptığı araştırma birçok mültecinin “gönüllü geri dönüş” belgelerini imzalamaya zorlandığını veya bu belgeleri imzalamaları için yanlış yönlendirildiğini gösterdi.

Bazı mülteciler dövülerek veya şiddet uygulama tehditiyle belgeleri imzalamaya zorlandıklarını söyledi. Bazılarına ise gözaltı merkezinin onlara battaniye verdiğini doğrulayan veya Türkiye’de kalmak istediklerini belirten bir form imzalandıkları söylendi.

UAÖ, doğrulanmış 20 zorla sınır dışı vakasını belgeledi. Bunların her birinde mülteciler, plastik kelepçelerle elleri bağlı olan ve zorla sınır dışı edildiği anlaşılan diğer onlarca kişinin de bulunduğu otobüslerle sınırın diğer tarafına götürüldü.

39 yaşında Halepli bir baba olan Kasım* Konya’da bir polis merkezinde altı gün gözaltında tutulduğunu ve memurların kendisine şöyle dediğini söyledi: “Seçim senin: Bir-iki ay veya bir yıl hapis yatarsın ya da Suriye’ye gidersin.”

Suriyeli Hristiyan John Türkiye’deki göç yetkililerinin kendisine, “Avukat talep edersen seni altı-yedi ay tutarız ve canını yakarız” dediğini anlattı.

Yunanistan’a geçmek isterken Türkiye sahil güvenliği tarafından yakalanan ve sınır dışı edilen John, Suriye’ye vardıktan sonra İdlib’de bir hafta boyunca El Kaide’yle bağlantılı İslamcı bir grup olan El-Nusra tarafından alıkonulduğunu söyledi ve “Sağ çıkmam bir mucizeydi” dedi.

Suriyeli mülteciler Türkiye polisi veya göç yetkilileriyle herhangi bir şekilde karşılaştıklarında, örneğin belgelerinin geçerlilik süresini uzatmak için bir görüşme gerçekleştirdiklerinde veya sokakta kimlikleri sorulduğunda, gözaltına alınma veya sınır dışı edilme tehlikesi altına girebiliyor.

Sınır dışı edilen insanlara, sınır dışı edilme nedeni olarak genellikle kayıtlı olmamaları veya kayıtlı oldukları ilin dışında bulunmaları gösteriliyor. Fakat ikamet illerinde geçerli kimlik belgeleri olan mülteciler de sınır dışı edildi.

Sınır dışı edilenlerin büyük çoğunluğunun toplu halde otobüslerle Hatay üzerinden İdlib’deki Bab El-Hava sınır kapısına götürülen yetişkin erkekler olduğu anlaşılıyor.

Diğer yandan 23 yaşındaki Halepli mülteci Kerim, 15 ve 16 yaşlarında kayıtlı olmayan iki mülteci çocukla birlikte İstanbul’dan sınır dışı edildiğini söyledi. Anlattığına göre anneleri, çocuklarının bindirildiği otobüsün dışında yetkililere yalvardı fakat jandarma çocukların kimlik belgesi olmadığını, bu nedenle yasaları çiğnediklerini ve sınır dışı edileceklerini söyledi.

Eşi ve iki yaşında bir oğlu olan Nebil, UAÖ’ye, Haziran 2019’da ailesi ve diğer 100’ün üzerinde mülteciyle birlikte Ankara’da gözaltına alındıklarını söyledi. Bekar üç erkek dışında gözaltına alınanların tamamı ailelerden oluşuyordu. Nebil, gözaltına alındıktan üç gün sonra kendilerine Hatay’daki bir kampa götürüldüklerinin söylendiğini, ama otobüsle İdlib’e sınır dışı edildiklerini ifade etti.

“Türkiye yetkilileri mültecileri Suriye’ye zorla geri göndermeye son vermeli, sınır dışı edilen mültecilerin Türkiye’ye yeniden güvenli bir şekilde girebilmesini ve temel hizmetlere tekrar erişebilmesini güvence altına almalıdır” diyen Anna Shea, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Avrupa Birliği ve uluslararası toplumun geri kalanı enerjilerini sığınmacıları topraklarından uzak tutmaya harcamak yerine, Türkiye’den gelen Suriyeli mültecilere ayrılan yeniden yerleştirme kotalarını büyük ölçüde artırmalıdır.”


* Araştırma kapsamında görüşme yapılan Suriyelileri korumak için yalnızca takma isimler kullanılmıştır.