Ortak açıklama: Türkiye’deki LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi ve planlı saldırılara son verilmeli
Aşağıda imzası bulunan insan hakları örgütleri olarak bizler, yakın zamanda, Türkiye'deki dini ve siyasi kurumların kıdemli temsilcileri tarafından LGBTİ+’lara karşı nefret içeren söylemlerin yükseldiğine tanıklık ettik ve bu durumdan kaygı duyuyoruz. Bu çabalar, insan hakları konusunda çeşitli azınlıkları hedef alan kapsamlı bir gerilemenin parçasıdır. Türkiye LGBTİ+ hareketinin 2017’den beri Türkiye yetkililerinin kontrolünde deneyimlediği sistematik saldırılar ve yasaklar göz önünde bulundurulduğunda, Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklaması ve sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteklediği ifadeler, devlet kurumları tarafından LGBTİ+’lara yönelik süregelen saldırıların bir başka boyutudur. Ayrıca ülkedeki LGBTİ+ hak savunucularının çalışmalarını daha da tehlikeye sokmaktadır. LGBTİ+’lara yönelik saldırılar, ne yazık ki Türkiye hükümetinin ülkedeki insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü zayıflatma çabalarına emsal oldu.
Türkiye hükümetinin küresel COVID-19 pandemisini toplumdaki ötekileştirilmiş grupların temel haklarını zayıflatmak için kullanması özellikle kaygı vericidir. Nefreti teşvik etmek, mevcut eşitsizlikleri daha da ağırlaştırabilir ve kriz dönemlerinde hayati önem taşıyan sağlık hizmetleri, istihdam ve diğer hizmetlerin sağlanmasında daha fazla ayrımcılığa yol açabilir. Ayrıca bu durum, kolluk kuvvetlerinin hükümetin bu ihlallere göz yumduğunu veya bu durumu teşvik ettiğini düşünmesine sebep olarak; keyfi tutuklamalara, kötü muameleye, zulme ve gözetime sebebiyet verebilir.
Türkiye hükümeti, herkesi nefret suçu ve ayrımcılıktan korumakla yükümlüdür. Hükümet, LGBTİ+lar da dahil olmak üzere azınlık gruplarına karşı nefret suçlarını teşvik edebilecek veya bu grupları hedef alan herhangi bir açıklamanın parçası olmamalıdır. Türkiye hükümeti, tüm temsilcilerinin; lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseksler (LGBTİ+) ile HIV ile yaşayan kişileri damgalayacak veya bu kişileri saldırılara ve tacize uğrama tehlikesi altına sokacak açıklamalar yapmaktan sakınmasını temin etmelidir. İnsan hakları savunucuları, devlet yetkilileri tarafından yapılan homofobik açıklamalara karşı çıktıkları için suçlu haline getirilmemelidir. Bu nedenle, Ankara ve Diyarbakır Barosu gibi bu konuda sesini yükselten kurumlara karşı açılan soruşturmalar derhal düşürülmelidir.
Birleşmiş Milletler din ve inanç özgürlüğünden sorumlu Özel Raportörün açıklamasını yeniden vurgulamak isteriz: Dini inançlar hiçbir koşulda LGBTİ+ hakları ihlallerini haklı göstermek için veya LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ve şiddetin meşru ‘gerekçesi’ olarak kullanılamaz. Din özgürlüğü, dinleri değil kişileri korur.
Birleşmiş Milletler’in kurucu üyelerinden olan Türkiye'nin, insanlık ailesinin tüm üyelerinin, doğuştan varlıklarına özgü onurunu ve eşit ve devredilemez haklarını koruma sözü verdiğini hatırlatıyoruz. Ayrıca, Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış bir devlet olarak Türkiye, insan haklarının ayrımcı bir şekilde uygulanmasını yasaklayan Avrupa insan hakları hukukuna uygun davranmalıdır.
Türkiye'yi, Anayasanın eşitlik maddesinde (Madde 10) öngörülen ve insan hakları sözleşmesi organları tarafından onaylanan hükümler gereğince, ayrımcılık yapmaksızın LGBTİ+ topluluğunun temel haklarına saygı duymaya, topluluğun haklarını güvence altına almaya, korumaya ve bu hakların gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz. Türkiye hükümeti, tüm temsilcilerinin, LGBTİ+’ları ve HIV ile yaşayan kişileri damgalayan ve onları taciz ve saldırıya uğrama tehlikesi altına sokan ifadelerden kaçınmasını sağlamalıdır.
Arka Plan
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 24 Nisan’daki Cuma hutbesinde, LGBTİ+’ları ve HIV ile yaşayan kişileri hedef aldı. “Yılda yüz binlerce insan gayrı meşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi ‘zina’ olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor” diyen Erbaş, eşcinselliğin hastalıklara neden olduğunu ileri sürdü. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanı, COVID-19 salgınına lezbiyen ve geylerin neden olduğunu ima etti. Diyanet İşleri Başkanı ilk kez nefret söyleminde bulunmuyor; ancak bu açıklama, diğer siyasi liderler tarafından da desteklendi.
Sonraki günlerde birçok siyasi lider, Erbaş’ı destekleyen açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın, Ali Erbaş’ın “ilahi hükmü dile getirdiğini” söyledi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Erbaş’ın “Ramazan ayında ailelerimizi ve nesillerimizi korumak adına dini değerlerimizi hatırlattığını” ifade etti. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcüsü Osman Nuri Gülaç, “İnsanlığın geleceği ancak meşru evlilik yoluyla mümkündür” dedi ve LGBTİ+ lobilerinin dünyanın birçok ülkesinde akademi, siyaset ve medya araçlarını kullandığını öne sürdü.
27 Nisan’da İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, “nefret suçları, ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin engellenmesi” için Ali Erbaş hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir Baroları da hutbeyi kınayan çağrılara katıldı ve Erbaş’ın “söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesine” ilişkin kaygılarını dile getirdi. Aynı gün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu hakkında “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama” suçundan soruşturma başlattı. Diyarbakır Barosu hakkında da aynı gerekçelerle soruşturma başlatıldı. Ertesi gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyanet İşleri Başkanlığına yapılan saldırı devlete yapılmış sayılır” dedi. LGBTİ+’ların temel haklarını hedef alan benzeri saldırılar, Türkiye’de genel anlamda temel haklara saygı gösterilmesine yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Uluslararası Af Örgütü
ILGA-Europe – Uluslararası Lezbiyen ve Gey Birliği Avrupa Şubesi
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH)
Front Line Defenders
IGLYO – Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, Kuir ve İnterseks Gençlik ve Öğrenci Örgütü
Civil Rights Defenders
Human Rights without Frontiers
The Netherlands Helsinki Committee
International Rehabilitation Council for Torture Victims
International Partnership for Human Rights (IPHR)
İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT) - Avrupa
Basın Açıklamaları
- Suriye: Toplu katliamlara ilişkin kanıtlar korunmalı
- İsrail: Hizbullah’ın hukuka aykırı saldırılarında hedef hassasiyetinden yoksun silahlar kullanması uluslararası hukukun ihlalidir
- Türkiye: Onur Yürüyüşleri’ne yönelik hukuksuz yasaklamaların caydırıcı etkisine rağmen aktivistler mücadeleye devam ediyor
- İran: Yeni zorunlu başörtüsü yasası kadınlara ve kız çocuklarına yönelik baskıları artırıyor
- Küresel: Küresel düzenin çöküşü insan haklarını tehdit ederken Uluslararası Af Örgütü, adaletsizlikle mücadele etmek için mektup yazma kampanyası başlatıyor
- Türkiye: Gezi Davası’nda yargılananlar beraat ettirilmeli ve adaletsizliğe son verilmeli
- Suriye: Devlet Başkanı Esad yönetiminde onlarca yıldır devam eden ağır insan hakları ihlallerini sona erdirmek ve telafi etmek için tarihi fırsat değerlendirilmeli
- Uluslararası Af Örgütü’nün araştırmasına göre İsrail Gazze’de Filistinlilere soykırım uyguluyor