Nedim Türfent Davası

2012’den itibaren Dicle Haber Ajansı Yüksekova muhabiri ve İngilizce haberler editörü olan Nedim Türfent 12 Mayıs 2016'da gözaltına alındı. İddianame Türfent'in tutukluluğunun 300. gününde tamamlandı. İlk duruşma tutukluluğunun 399. gününde görüldü. “Terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla  verilen 8 yıl 9 ay hapis cezası Türfent'in tutukluluğunun 1099. gününde Yargıtay tarafından onandı.

Gazeteci Nedim Türfent hakkında ‘terör örgütüne üye olma’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamalarını içeren 07.03.2017 tarihli iddianame Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 14 Haziran, 9 Ağustos, 1 Kasım, 17 Kasım ve 15 Aralık 2017 tarihlerinde görülen 5 duruşmanın sonucunda Türfent hakkında ‘terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla 8 yıl 9 ay hapis cezasına hükmedildi. Cezası Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından 21 Mayıs 2019’da onandı. Türfent’e verilen ceza 2020 Temmuz itibarıyla halen Van Cezaevi’nde infaz ediliyor.

Arka Plan Bilgisi
Nedim Türfent 2012’den itibaren Dicle Haber Ajansı (DİHA) Yüksekova muhabiri ve İngilizce haber editörü olarak çalışıyordu. Türfent’in çalıştığı ajans Türfent tutukluyken 29 Ekim 2016’da 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldı.

Güvenlik güçlerinin 5 Ağustos 2015’te Yüksekova’daki bir şantiyede gerçekleştirdiği bir baskın sırasında işçilerin elleri arkadan bağlı vaziyette yere yatırılması olayını haberleştirdi. Haberdeki görselde bir polis amirinin yerdeki işçilere oldukça yüksek bir sesle “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü göreceksiniz! Hepinizi tanıyorum ben. Kim ki hainlik yapıyor kim ki ihanet ediyor karşılığını görecek. Ne yaptı lan bu devlet size? Hepiniz karşılığını göreceksiniz. Türk’ün gücünü göreceksiniz! Herkes yere baksın.” diye bağırdığı görülüyordu. Bu haberin yayımlanması sonrasında operasyonu gerçekleştiren polisler hakkında soruşturma başlatıldı. Türfent, kendisine Musa Anter Gazetecilik Ödülü’nü getiren bu haberin ardından ölüm tehditleri aldığını açıkladı.

Gözaltı Süreci

Nedim Türfent 12 Mayıs 2016’da bir akrabasıyla Van’a girmek üzereyken bulunduğu otomobil kontrol noktasında güvenlik güçleri tarafından durdurularak gözaltına alındı ve bir gün sonra 13 Mayıs 2016’da tutuklandı.

Kötü muamele ve tehdit iddiaları
Türfent’in gözaltında ve mahkemedeki beyanlarına göre, aracı polisler tarafından durdurulduktan sonra araçtan indirildi ve kelepçelendi. Yere yatırıldı ve maskeli bir polis memuru, ayağını Türfent’in başına bastırarak ve kafasına silah dayayarak selfie fotoğraf çekti. Türfent, daha sonra diğer polislerin de üzerine çıkarak kendisini darp ettiklerini ve kendisine yönelik şiddetin polis aracında da devam ettiğini ifade etti. Emniyeti Müdürlüğüne getirildikten sonra karanlık bir odada polislerin kendisini “Seni Yüksekova’da Orman Mahallesi’ne götürüp kafana sıkıp yanına da silah koyacağız” diyerek tehdit ettiklerini söyledi. Bu muamelelerin avukatının gelmesiyle son bulduğunu ifade etti. Bu polisler hakkında yaptığı suç duyurusunu mahkeme huzurunda yineledi.

Savcılık sorgusu

Türfent savcılıktaki sorgusunda; suç isnat edilen görüntü ve resimleri kendisinin çekmediğini, bunların diğer DİHA muhabirlerince çekilmiş olabileceğini veya başka şekillerde DİHA’ya ulaştırılmış olabileceğini söyledi. Suçlandığı haber içerikleri ve fotoğraflara cevap verdi:

“Sokağa çıkma yasağı süresince Yüksekova'da bulunmadım. Köyümdeydim. Twitter sayfamdaki yazılar haber ajansının kendilerinin düzenlemiş olduğu yazılardır. Ben muhabir olarak bunları görevim gereği yayınladım. Metinleri kendim kaleme almadım.”

Türfent, işi gereği hareket eden bir gazeteci olarak haber değeri taşıyan olayları haberleştirmek için elinden geleni yaptığını ifade etti:

“Barikat vb. yapıların fotoğraflarını, halay çekenlerin fotoğraflarını gazetecilik mesleği gereği çekmem gayet olağandır. Bunun dışında YPS'nin kuruluş videosunu çekerek örgütün amaç ve propagandası dahilinde bunları yayınladığım doğru değildir.”

Gerçekleştirdiği röportajlarda yasayı çiğneme kastıyla değil gazetecilik dürtüsüyle hareket ettiğini belirten Türfent, ‘gazetecilik dışında örgüte angaje olacak şekilde herhangi faaliyetinin bulunmadığını’ söyledi.

“Olaylar ve insanları fotoğrafladım. Bu beni örgüt üyesi yapmaz. Ben sokağa çıkma yasağından önce havalimanı müdürü ile röportaj yaptım. Bu beni havalimanı çalışanı yapmaz. Yine dünyada terör örgütleri ile röportaj yapan gazeteciler var. Bu, gazetecileri terör örgütü üyesi yapmaz.”

İddianame

Türfent’in iddianamesi tutukluluğunun 300. gününde, 7 Mart 2017’de mahkemeye sunuldu. İddianamede ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ ve ‘terör örgütü propagandası yapma’ suçlamaları yöneltildi. İddianamede aleyhindeki suçlamalar, üçü reşit olmayan, 20 tanık beyanına dayandırıldı. Tanıkların çoğunluğu terör suçları isnat edilmiş ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere tanıklık yapan kişilerdi.

Türfent’in 5 Şubat-20 Mart 2016 tarihleri arasında sosyal medya hesabından yaptığı 103 paylaşım da deliller arasında yer aldı.

Yargılama Süreci
Nedim Türfent’in ilk duruşması tutukluluğunun 399.gününde görüldü.

Dosyada Türfent aleyhine 22 açık ve bir gizli tanık ifadesi yer aldı. Mahkeme tarafından dinlenen gizli tanık dışındaki 20 tanıktan 11’i beyan tutanaklarını işkence ve tehdit altında imzaladığını, dördü tutanakları baskı ve tehdit altında imzaladığını, üç tanık ifadelerinin değiştirildiğini, bir tanık ise teşhisinin hatalı olduğunu söyledi. Dosyada ifadesi bulunan iki tanık ise mahkemede dinlenemedi.

Savunmalar
Nedim Türfent SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla yaptığı savunmasında kendisini 2012 yılında üniversitede mezun olduktan sonra Van, Hatay, Diyarbakır ve İstanbul’da ekonomi ve yargı gündemine dair haberler yapmış bir gazeteci olarak takdim etti.

Hakkari Yüksekova'da gazetecilik yaparken yayımladığı ‘Türk'ün gücünü göreceksiniz’ başlıklı haberinden sonra Emniyet’in resmi telefonundan aranıp çağrıldığını, kendisine “Gelmezsen senin için kötü olur” tehdidinde bulunulduğunu söyledi.

Yüksekova'da sokağa çıkma yasağının olduğu ve güvenlik güçlerinin yerleşim yerlerinde operasyon yaptığı günlerde Twitter’da "JİTEM" isimli bir hesaptan fotoğrafının yayımlandığına ve ölümle tehdit edildiğine dikkat çekti. Bu sayfada daha önceleri Yüksekova'da ölmüş kişilerin cesetlerinin fotoğraflarının paylaşıldığının altını çizdi: “Yani ciddiye alınmayacak bir tehdit değildi.”

“Ben örgüt üyesi olmakla suçlanmaktayım. Ben örgüt üyesi olsam yaptığım haberleri neden kendi ismimle yapayım? Örgüt yapılanmasında medya birimi, medya sorumlusu ve çalışanları olur ve bu kişiler kendi isimlerini kullanmazlar. Ben örgüt üyesi olsam kendi ismimi kullanmazdım. Ben yaptığım sayısız haberler sebebiyle her türlü devlet kurumuna girip çıkan bir insandım. Hatta polislerle bile bilgi alışverişi yaptığım zamanlar olmuştur. Ben örgüt üyesi olsam devlet kurumlarının nasıl bu şekilde rahatça girip çıkabilirim? Şu anda bulunduğum cezaevinde haberleri izlerken tüm ulusal Türk kanallarında gerek Suriye'de gerekse Irak'taki örgütlere yönelik görüntüler videolar ve resimler kullanılarak haberler yapılıyor. Benim yaptığım da aynı şeydi. Bu gazetecilik faaliyetinin doğası gereğidir.”

Fiillerinin gazetecilik faaliyetinden ibaret olduğunu ifade eden Türfent, tanık beyanlarına tek tek cevap verdi. Tanıkların hiçbirini tanımadığının altını çizdi. Türkiye’nin AİHM’de ifade hürriyeti davalarından en çok mahkum olan ülkelerden biri olduğunu söyledi. 

Mütalaaya karşı savunmasında, röportaj yapmış olduğu kişilerin cümlelerinin cımbızlanarak dosyaya eklendiğini, böylelikle bu cümlelerin kendisine aitmiş gibi bir algı yaratıldığını ileri sürdü. Başka pek çok haber kuruluşunun da benzer haberler yaptığını hatırlattı:

“Duruşmadan sonra koğuşuma gittiğimde TRT Radyo’da ‘Musul'da DEAŞ'ın direnişi’ şeklinde bir haber duydum. Yapılan bu haber suç olmuyor da benim hesabımda yayınlanmış ve cımbızlanarak alınmış bu söylem mi suç oluyor? Ne benim için ne de TRT için bu tür haberler suç sayılamaz.”           

Türfent ‘Türk’ün gücünü göreceksiniz’ haberini yapmasaydı mevcut yargılamada sanık olmayacağı kanaatinde olduğunu söyleyerek beraatını ve tahliyesini talep etti.

Avukatların Savunmaları
Türfent’in avukatları yaptıkları savunmada Türfent’in tanıklar tarafından teşhis edilmesi işleminin hukuka uygun yapılmadığını belirtti. Avukatların beyanlarında, teşhis eden kişinin birden fazla fotoğraf içinden şahsı teşhis etmesi gerektiği, fakat bazı tanıklara hiçbir fotoğraf gösterilmediği, bir kısım tanıklara ise yalnızca Türfent’in fotoğrafı gösterilerek tanıyıp tanımadığının sorulduğuna dikkat çekildi. Reşit olmayan üç tanık özelinde ise avukat huzurunda ifade vermeleri, ifade öncesinde pedagog ve psikolog tarafından dinlenmiş olmaları ve ifadelerin kayıt altına alınmış olması gerekliliklerinin yerine getirilmediğini ifade edildi. Dosyada delil olarak gösterilen tek şeyin tanık ifadeleri olduğunu ve bunların büyük kısmının işkence altında alındığını hatırlatarak bu konuda suç duyurusunda bulunulması gerektiğini söylendi.

Türfent’in üyesi olmakla suçlandığı YPS’nin bir terör örgütü olduğuna dair herhangi mahkeme ya da Bakanlar Kurulu kararı olmadığı belirtildi. Türfent’in yargılanmasının asıl sebebinin daha önce yaptığı ‘Türk’ün gücünü göreceksiniz’ haberi olduğu ve dosyasının ‘öç alma saikiyle’ kolluk kuvvetleri tarafından hazırlandığını ileri sürüldü.

Yargıtay'ın içtihatlarında organik bağ, süreklilik ve örgütteki görevi ve yeri ile ilgili tespit olunması gerektiğine dikkat çekilerek müvekkilleri açısından bu durumun söz konusu olmadığı ve bir delil de bulunmadığı ifade edildi.

Türfent’in çalıştığı Dicle Haber Ajansı’nın terör örgütünün yayın organı olarak nitelendirilmesinin, henüz bu yönde verilmiş bir hüküm olmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğu belirtildi. Türfent’in haberi kaynağından alarak olayları haberleştirdiğinin, benzer haberler yapan başka kişiler hakkında ‘soruşturma bile yapılmadığının’ altı çizildi. Tüm avukatları Türfent’in beraatını ve tahliyesini talep ettiler.

Hüküm
15 Aralık 2017 tarihlerinde görülen 5. duruşmada mahkeme heyeti ‘terör örgütü propagandası yapmak’ ve ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ iddiası ile yargılanan Nedim Türfent’in sadece ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla 8 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum edilmesine oybirliği ile karar verdi.

Mahkemenin gerekçeli kararında, duruşmalarda dinlenen tanıkların önceki beyanlarını işkence, baskı veya tehdit altında verdiğini veya ifadesinin değiştirildiğini söylemelerine itibar edilmediği ifade edildi. Soruşturma aşamasında verdiği ifadeyi mahkemede kabul eden tek tanığı örnek göstererek diğer tüm tanıkların da soruşturma aşamasında verdiği beyanların kabul edildiği belirtildi. Türfent’in AİHM kararlarında bahsedildiği gibi devlet ve kolluk kuvvetleri ile ilgili rahatsız edici haberler yapabildiği fakat örgütü rahatsız edecek haber yapmadığı bu nedenle yaptığının gazetecilik faaliyeti olmadığı ifade edildi.

İstinaf Süreci
İstinaf Mahkemesi, 19 Haziran 2018’de Türfent hakkındaki kararı onadı.

Yargıtay Süreci
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 21 Mayıs 2019’da verdiği kararda ilk derece mahkemesinin kararını onadı.