Myanmar: Ordu Arakan Eyaleti’ne yönelik harekatta savaş suçları işlemeye devam ediyor
- Hükümetin silahlı grubun “yok edilmesi” talimatı vermesi sonrasında yeni ihlaller işleniyor.
- Geçmişteki katliamlardan sorumlu askeri birlikler savaş suçları işliyor, ek birimlerin konuşlandırılmasıysa üst düzey generallerin de harekata katıldığına işaret ediyor.
- Uluslararası toplum Myanmar’da yaşananlara karşı harekete geçmiyor. Durum acilen Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınmalıdır.
Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) yakın zamanda Arakan Eyaleti’nde yaptığı araştırma, Myanmar ordusunun savaş suçları ve diğer insan hakları ihlalleri işlediğini gösteren yeni kanıtlar ortaya çıkardı. Askeri harekatin devam etmesi, ordunun yeni suçlar işleme olasılığını artırıyor.
“Bizi kimse koruyamaz”: Myanmar’ın Arakan Eyaletinde işlenen savaş suçları ve ihlaller başlıklı yeni rapor, Tatmadaw olarak da bilinen Myanmar ordusu tarafından Ocak 2019’dan bu yana gerçekleştirilen gelişigüzel saldırılarda sivillerin yaralandığını ve öldürüldüğünü ortaya koyuyor. Tatmadaw güçleri yargısız infazlar, keyfi gözaltılar, işkence ve diğer türde kötü muamele ile zorla kaybetmelerde de sorumluluk taşıyor.
Rapor, etnik Arakanlı silahlı bir grup olan Arakan Ordusu’nun 4 Ocak 2019’da polis noktalarına yönelik koordineli saldırıları sonrasında başlayan yoğun askeri harekatlar dönemini inceliyor. Son yapılan harekat, hükümetin Arakan Ordusunun ‘yok edilmesi’ talimatı üzerine başlatıldı.
UAÖ Doğu ve Güneydoğu Asya Bölgesel Direktörü Nicholas Bequelin, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Myanmar ordusu, tüm dünyanın Arakanlılara yönelik kitlesel katliamlara tepki göstermesinin üzerinden daha iki yıl bile geçmeden Arakan Eyaletindeki etnik gruplara yönelik korkunç ihlallere yeniden başladı” dedi. Bequelin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Arakan Eyaleti’ndeki yeni harekatlar, yaptıklarından hiçbir pişmanlık duymayan, değişim geçirmeyen ve kimseye hesap vermeyen Myanmar ordusunun sivillere dehşet saçtığını ve bilinçli bir taktik olarak yaygın ihlaller işlediğini gösteriyor.”
UAÖ, Mart 2019 sonunda, 54’ü Arakan Eyaletinde sahada, 27’si de çatışmalardan etkilenen yerlerde yaşayan insanlarla uzaktan olmak üzere 81 görüşme gerçekleştirdi. Görüşme yapılan kişiler arasında inanç açısından Budist, Hıristiyan ve Müslüman olan etnik Arakanlı, Mro, Arakanlı Müslüman ve Khami köylüleri bulunuyordu. UAÖ ayrıca fotoğraflarla video ve uydu görüntülerini inceledi, insani yardım yetkilileri, insan hakları aktivistleri ve diğer uzmanlarla görüşmeler gerçekleştirdi.
Etnik Arakanlı topluluklar uzun zamandan beri Myanmar’ın merkezi hükümetiyle siyasi sorunlar yaşıyor, ancak Arakan Ordusu’na daha ziyade genç kuşak etnik Arakan milliyetçileri yön veriyor. Mevcut durumda Arakan Ordusu’nun yaklaşık 7.000 birlikten oluşan bir savaş gücü olduğu tahmin edilmektedir. 2009’da kurulan Arakan Ordusu, Myanmar’ın kuzeyindeki diğer silahlı örgütlerle birlikte savaştı ve son yıllarda Arakan Eyaleti ile ona komşu olan Çin Eyaleti’nde belirli aralıklarla ordu ile çatışmalara girdi. Arakan Ordusu ile Myanmar güvenlik güçleri arasındaki savaş 2018 sonlarında şiddetlendi.
Yeni konuşlandırılan birlikler, aynı türde vahşetler
UAÖ’nün yeni raporu, geçmişteki katliamlarda sorumluluk taşıyan askeri birliklerin işlediği ihlallere ilişkin kanıtları ortaya çıkarıyor. Batı Komutanlığı’na bağlı belirli bölükler ve taburlar da bu birlikler arasında bulunuyor. Üstelik UAÖ, 22. ve 55. Hafif Piyade Bölüklerine bağlı olan ve yeni konuşlandırılan birliklerin son zamanlarda gerçekleştirilen ihlallerin birçoğundan sorumlu olduğunu doğruladı.
UAÖ yaptığı görüşmeler ve uydu görüntüleri de dahil diğer kanıtlar aracılığıyla, 14 sivilin öldürülmesi ve en az 29 sivilin yaralanmasıyla sonuçlanan hukuka aykırı en az yedi saldırıyı belgeledi. Bu saldırıların birçoğu gelişigüzel saldırılardı, bazıları ise doğrudan sivilleri hedef alıyordu. Ocak ayı sonunda, Rathedaung Kasabası’na bağlı Tha Mee Hla köyünde yedi yaşında etnik Arakanlı bir çocuk, büyük olasılıkla Arakan Ordusu ile savaşan Myanmar ordusu tarafından ateşlenen hava topunun patlaması sonucunda öldü. Erkek çocuğun aldığı ağır yaralara rağmen Myanmar ordusu ailesinin onu hastaneye götürmesine ancak saatler sonra izin verdi. Çocuk ertesi gün öldü.
Mart ayı ortasında yaşanan başka bir vakada, Mrauk-U Kasabasına bağlı Ywar Haung Taw köyünde Myanmar ordusunun ateşlediği bir havan topu, en az dört kişinin yaralanmasına ve 37 yaşındaki etnik Arakanlı Hla Shwe Maung’un evinin yıkılmasına yol açtı. Maung, o gün yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Bir patlama sesi duydum. Çok şiddetliydi, her yanımıza kocaman ateş topları düştü. Kızımı kucakladım, arkamıza baktığımızda evimizin çatısının yarısı gitmişti.”
Uydu görüntüleri üzerinde yapılan inceleme, Ywar Haung Taw köyünde bir binanın yıkıldığını ve yakınlardaki polis üssünde yeni topların bulunduğunu doğruluyor.
Myanmar ordusunun süregelen harekat sırasında işlediği ihlaller ağırlıklı olarak etnik Arakanlı toplulukları hedef alıyor, ayrıca Arakanlı Müslümanların da aralarında bulunduğu diğer topluluklar da büyük acılar çekiyor. 3 Nisan 2019’da askeri bir helikopter bambu ağacı kesen Arakanlı tarım işçilerinin üzerine ateş açarak en az 6 erkeği ve erkek çocuğu öldürdü, en az 13 kişiyi de yaraladı. Saldırıdan hayatta kalan bir kişi UAÖ’ye şunları anlattı: “Helikopter dağın arkasından geldi. Dakikalar içinde çok sayıda roket ateşledi. Ailemi düşünüp hayatımı kurtarmak için kaçtım ve öyle hayatta kalabildim.” Doğrudan sivilleri hedef alan saldırılar ile sivillerin ölmesine veya yaralanmasına yol açan gelişigüzel saldırılar savaş suçudur.
Ayrıca UAÖ, ordunun Mrauk-U Kasabasında bulunan antik tapınaklarda mevzilendiğini ve sorumsuzca etrafa ateş açtığını belgeledi. Uydu görüntüleri tapınakların yakınında topların bulunduğunu doğrularken, fotoğraflar da tapınak alanlarındaki yıkımı gösteriyor. UAÖ saldırılardan kimin sorumlu olduğunu henüz belirleyemedi, ancak Myanmar ordusunun anıtların yakınında üs kurması tarihi ve kültürel yapıları zarara ve yıkıma uğratmasına neden oldu. Bu durum, uluslararası insancıl hukukun ihlalidir.
UAÖ Ocak 2019’dan bu yana Arakan Eyaletinde yedi keyfi gözaltı vakasını da belgeledi. Çoğunlukla savaşabilecek yaştaki etnik Arakanlı erkekler keyfi olarak gözaltına alındı. Arakan Ordusu hakkında bilgi edinmek için gözaltına alınanlara işkence ve diğer türde kötü muamele uygulandı. 33 yaşındaki etnik Arakanlı erkek yaşadıklarını şöyle anlattı: “[Asker] ‘Arakan Ordusu silahlarını nerede saklıyor?’ diye sordu. ‘Bilmiyorum, ben Arakan Ordusundan değilim’ dedim. Bir yumruk ve bir tekme yediğimi hatırlıyorum, sonra tüfekle kafama vurdular. Ellerimle başımı korumaya çalıştım ama [beni] tekmelemeye ve dövmeye başladılar. Ellerim, yüzüm ve başım kan içindeydi."
UAÖ Şubat ayı ortasında biri etnik Mro, diğer beşi ise etnik Arakanlı olan altı erkeğin zorla kaybedilmesini de belgeledi. Bir görgü tanığı bir erkeğin askerlerce gözaltına alındığını gördüğünü söyledi. O zamandan beri aileleri, sevdiklerinin akıbetini ve nerede tutulduğunu bilmiyor.
Son zamanlarda yaşanan şiddet olaylarında 30.000’in üzerinde kişi yerinden edildi, ancak Myanmar yetkilileri şiddetten etkilenen bölgelere insani yardım erişimini engelliyor.
“Yetkililer, çocuklar da dahil insanlara ilaç, yiyecek ve insani yardım tedarik edilmesini engelleyerek sivilleri daha da perişan ediyor” diyen Nicholas Bequelin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Arakan Eyaleti’ndeki siviller ordu tarafından gerçekleştirilen saldırıların ve sonrasının en ağır bedelini ödüyor, ancak yine de hükümet giderek derinleşen bu krize dair sessiz kalmayı seçiyor.”
Arakan Ordusunun işlediği ihlaller
Yayımlanan rapora göre, Myanmar ordusu UAÖ’nün belgelediği ihlallerin büyük bir kısmından sorumlu olsa da, Arakan Ordusu da insanların kaçırılması da dahil olmak üzere sivillere yönelik ihlaller işledi. 3 Mayıs’ta Arakan ordusu militanları Rathadaung Kasabasına bağlı Sin Khone Taing köyünden etnik Arakanlı dört erkeği kaçırdı. İki erkek daha sonra kaçtı, ancak diğerlerinin akıbeti ve nerede tutulduğu bilinmiyor.
Zaman zaman sivil köylülere zarar verebilecek bir biçimde harekatlar düzenleyen Arakan Ordusu askerleri, sivillerin hayatını tehlikeye atıyor. Arakan Ordusu ayrıca köyün idarecilerine ve yerel iş insanlarına, silahlı grubun faaliyetlerine karışmamaları konusunda uyarı mektupları yazarak onları tehdit etti ve korkuttu. Her birinden bir mermi çıkan mektupların üzerinde Arakan Ordusu’nun resmi mührü bulunuyordu.
İfade özgürlüğüne yönelik tehditler
Askeri ihlallerle ilgili haberlerin sayısı arttıkça, güvenlik güçleri, orduyu eleştiren habercileri susturmak için daha önce denenmiş taktiklere başvurmaya başladı. Son aylarda Myanmar dilinde yayın yapan üç yerel haber kanalının editörlerine yönelik suç duyurusunda bulunuldu.
Nicholas Bequelin, “Yetkililer, bu ay, 500 günden uzun süre keyfi olarak gözaltında tutulan Reuters muhabirleri Wa Lone ile Kyaw Soe Oo’yu serbest bıraktı, ancak küresel tepkilere rağmen, hükümet, başkalarına ibret olsun diye aynı korku taktiklerine başvurmaktan vazgeçmiyor” değerlendirmesinde bulundu ve şöyle devam etti:
“Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) öncülüğündeki hükümet bu durumu değiştirecek güce sahip. Meclis çoğunluğunu elde tutan NLD, bu gücünü çoğunlukla gazetecilere karşı kullanılan baskıcı yasaları yürürlükten kaldırmak veya değiştirmek için kullanmalıdır.”
Uluslararası baskıları artırmanın zamanı geldi
Arakan Eyaleti’ndeki son askeri harekat, Myanmar güvenlik güçlerinin Arakanlılara yönelik insanlığa karşı suçlar işlemesinin üzerinden 18 aydan kısa bir süre geçtikten sonra başlatıldı. 900.000’in üzerinde Arakanlı mülteci halen komşu ülke Bangladeş’teki kamplarda yaşıyor. UAÖ’nün yeni raporu da Myanmar’ın Arakanlı mültecilerin geri dönmesi için yeterince güvenli olmadığını gösteren ek kanıtlar sunuyor.
Elde edilen yeni kanıtlar, Birleşmiş Milletler’in (BM) Myanmar ordusu tarafından Arakan Eyaleti ile kuzeydeki Kaçin ve Şan Eyaletlerinde işlenen tüm kitlesel suçlara yönelik acilen harekete geçmesi gerektiğinin altını çiziyor. BM Veri Toplama Misyonu, üst düzey askeri yetkililerin insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve soykırım nedeniyle soruşturulması ve yargılanması için çağrıda bulundu.
Ülke içinde hesap verebilirlik mekanizmalarının olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, UAÖ, BM Güvenlik Konseyi’ne Myanmar’daki durumu acilen Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıma ve Myanmar’a kapsamlı bir silah ambargosu uygulama çağrısında bulunuyor. Myanmar’ın uluslararası ortakları da Myanmar’daki askeri liderlikle ilişkilerini gözden geçirmeli, Avrupa Birliği ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği gibi çok uluslu yapılar aracılığıyla üst düzey yetkililere yönelik yaptırımlar uygulamalıdır.
“Myanmar ordusunun her zamanki gibi açıkça ihlaller işlediği mevcut durumda uluslararası baskıların artması gerektiği de su götürmez bir gerçek” diyen Nicholas Bequelin, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Uluslararası toplum bir kez daha Myanmar ordusunu suç işlemekten alıkoymakta ve sivilleri korumakta yetersiz kaldı. Tam olarak bu gibi durumlara müdahale etmesi için kurulmuş olan Güvenlik Konseyi’nin artık sorumluluğunu ciddiyetle yerine getirmesinin zamanı geldi.”
Basın Açıklamaları
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: Netanyahu, Gallant ve El Masri kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü UCM’de adalet önüne çıkarılmalı
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir