MİT Mensuplarının Cenazelerinin Haberleştirilmesi Davası

Libya’da hayatını kaybettiği ifade edilen MİT mensubu kişilerin ölümleri ve düzenlenen cenaze töreni hakkında haber yapan  gazetecilere, "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak, istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçlamalarıyla dava açıldı.

Arka Plan Bilgisi
Türkiye Cumhuriyeti’nin Libya’ya asker göndermesine dair tezkere TBMM’nin 2 Ocak 2020 tarihli olağanüstü oturumunda kabul edildi. Cumhurbaşkanı’nın 22 Şubat’ta İzmir’de yaptığı bir konuşmada “Birkaç tane şehidimiz var. Ama şunu da söyleyeyim ki, o birkaç tane şehidimizin karşılığında da 100'e yakın orada o lejyonerlerden etkisiz hale getirdik” ifadelerini kullanmasının ardından Libya’da hayatını kaybeden kişiler kamuoyunun gündemine geldi.

Cenaze ve Soruşturma Süreci
Libya’da hayatını kaybettiği ifade edilen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu S.C. 19 Şubat 2020’de Manisa Akhisar’da düzenlenen cenaze töreniyle defnedildi. Cenaze törenine dair çeşitli bilgiler S.C.’nin yakınları tarafından sosyal medya hesaplarından paylaşıldı. Defin işlemi ayrıca mahalle muhtarı tarafından yapılan paylaşımda da S.C.’nin açık ismi, defnedileceği mezarlığın ismi, baba adı ve fotoğrafı ile yer aldı.

22 Şubat 2020’de Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel Libya’da hayatını kaybeden kişiler hakkında tweet attı:

“Libya'da şehit olan ve birkaç şehidimiz var diyerek geçiştirilen, tören dahi yapılmadan defnedilen Case Officer meslek memuru kahraman şehitlerimizin isimleri S*** C*** ve O*** A***dır.”

Diğer yandan Libya’da albay rütbeli bir kişinin hayatını kaybettiği bilgisi, mezun olduğu askeri okuldaki dönem arkadaşlarından müteşekkil dernek tarafından sosyal medyada paylaşıldı. Bu kişinin ismi çok sayıda basın kuruluşunda yer aldı. Aydın’daki cenazesi muhtelif basın kuruluşlarınca haberleştirildi, sosyal medyada paylaşıldı.

Yeniçağ gazetesi 23 Şubat’ta, Ağırel’in sosyal medya hesaplarının ele geçirildiği bilgisini kamuoyuyla paylaştı. Gazetenin açıklamasına göre, Ağırel’in Libya’da hayatını kaybettiği söylenen MİT mensuplarının ölümüne dair tweetleri silindi, “Google servisleri ile ilgili yaptığı tüm hareketler indirildi ve arşivlendi, tüm tweetleri arşivlendi.” Ağırel 25 Şubat 2020’de basına verdiği demeçte, Twitter hesabının bağlı olduğu kişisel e-posta adresi ve kişisel telefon numarasının, tweeti attıktan 43 dakika sonra ele geçirdiğini ifade etti. Ağırel, hesabını ele geçiren kişilerin bir süre sonra kendisiyle iletişime geçerek hesaplarını iade ettiklerini dile getirdi.

23 ile 24 Şubat 2020’de Yeni Yaşam gazetesinin matbu nüshaları ve internet sitesinde "Libya'da Bir Albay Yaşamını Yitirdi”, "Asker Ölümü Gizlendi Libya'da Birkaç Tane!", "Mızrak Çuvala Sığmıyor” başlıklı haberler yer aldı.

26 Şubat 2020’de milletvekili Ümit Özdağ TBMM’de gerçekleştirdiği bir basın toplantısında, isimlerini zikrederek, iki Milli İstihbarat Teşkilatı mensubunun hayatını kaybettiğini söyledi:

“Türk ordusu Türkiye’den 2 bin km uzaklıkta Libya’da da bir Arap iç savaşına müdahil hale gelmiştir ve hala çatışmaların içindedir. Milli İstihbarat Teşkilatı mensubu iki istihbaratçımız O*** A***, emekli bir albay, ve S*** C***  1 Libya’da limanda bombalanmaya çalışılan bir geminin yanındaki deponun patlaması sırasında şehit olmuşlardır.”

ODATV Haberi

Manisa’da yaşayan ve ODATV internet gazetesine zaman zaman haber yapan serbest muhabir Hülya Kılıç, Libya’da hayatını kaybeden bir askerin cenaze törenini haberleştirmek üzere mahalle muhtarıyla iletişim kurdu. 2 Mart 2020 sabahı S.C.’nin defnedildiği Manisa Akhisar’a geldi. 19 Şubat’taki cenaze töreninde fotoğraflar çeken Akhisar Belediyesi’ne bağlı bir basın çalışanıyla irtibat kurarak bilgi aldı. Cenazeye dair “Sessiz Sedasız ve Törensiz Defnedilen Libya Şehidi Mit Mensubunun Cenaze Görüntülerine ODATV Ulaştı, Siyah Çelenkte Bakın Ne Yazıyor?” başlıklı haber ODATV’de Hülya Kılıç imzasıyla 3 Mart 2020’de yayımlandı. Haberde O.A.’nın ismi verildi, soy ismi verilmedi; cenazeye Akhisar Kaymakamı, siyasi partilerin ilçe başkanları ve vatandaşların katıldığı bilgisi ve yedi fotoğraf yer aldı. 

ODATV’nin Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Hülya Kılıç haberin yayımlanmasının ertesi günü gözaltına alınıp 4 Mart’ta tutuklandılar. 5 Mart itibariyle Kılıç’ın cenazeden haberdar olmasını sağlayan paylaşım, mahalle muhtarına ait Facebook hesabında hala erişilebilir durumdaydı.

Gazeteci Barış Pehlivan’a kötü muamele iddiası

Savcılıkta ifadeye çağrılan ODATV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan tutuklama istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından 7 Mart 2020’de tutuklandı. Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na götürülen Pehlivan’a kayıt işlemleri sırasında bir infaz koruma memurunun aşağılayıcı ifadeler kullandığı ve Pehlivan’ı kötü muameleye maruz bıraktığı iddia edildi, cezaevinin güvenlik kamerası görüntüleri basında yer aldı. Konu hakkında Pehlivan’ın avukatının gerçekleştirdiği suç duyurusu sonrası 23 Mart’ta ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ dair karar verildi.

ODATV’ye Erişim Engeli
2007 yılında kurulan odatv.com sitesine yayın hayatında ilk kez 6 Mart 2020’de Bilişim Teknolojileri Kurumu tarafından erişim engeli getirildi. 1 Eylül 2020 itibariyle odatv.com adresine hala erişilemiyor.

Murat Ağırel 6 Mart’ta ifadeye çağrıldı. Ağırel çıkarıldığı mahkemece adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağıyla serbest bırakıldı. Savcılığın itirazı üzerine hakkında yakalama kararı çıkarılan gazeteci, kararı öğrenmesinin ardından 8 Mart’ta İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ifade vermeye gitti. Sevk edildiği İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nce “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçlamasıyla tutuklandı. Tutuklama kararının gerekçeleri arasında “haberin etkisi” ibaresi yer aldı.

Yeni Yaşam gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik İstanbul’da, 6 Mart’ta ifadeye çağrıldılar. Tutuklama talebiyle sevk edildikleri Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğince; haberin iddia olarak verilmesi, haberde MİT ibaresinin geçmemesi ve hayatını kaybeden MİT mensuplarının isim ve fotoğraflarını kullanmamış olmaları gerekçe gösterilerek adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağıyla serbest bırakıldılar. Mehmet Ferhat Çelik 8 Mart’ta gözaltına alınıp, tutuklandı.

İddianame
Gazeteciler Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılıç, Aydın Keser, Mehmet Ferhat Çelik, Erk Acarer ve Akhisar Belediyesi basın biriminde sözleşmeli memur olarak çalışan bir kişinin “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama, istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” ile suçlandığı iddianame 23 Nisan 2020’de tamamlandı.

“Şüpheli Murat AĞIREL’in 22.02.2020 tarihinde yaptığı suça konu ifşa eyleminde MİT mensubu şehitlerin fotoğrafları ve kimlik bilgileri ile birlikte bilerek ve isteyerek özellikle kullandığı ‘case officer meslek memuru’ teknik ifadesini MİT mensuplarının yurtdışı faaliyetlerini deşifre etmek kastıyla kullandığı, bu şekilde şehitlerin MİT mensubu olduklarının ve yürütülen MİT faaliyetinde şehit düştüklerinin soruşturma kapsamındaki tespitler doğrultusunda ilk olarak şüpheli Murat AĞIREL tarafından sosyal medyada ifşa edildiği, söz konusu paylaşımda “case officer” vurgusu yapılarak şehitlerin Libya Ülkesi’nde yürüttükleri görevlerin yabancı istihbarat birimlerince de anlaşılacak şekilde bilgi verildiği anlaşılmıştır.”

İddianamede ‘ifşa’ fiilinin yazılı basında ilk kez Yeni Yaşam gazetesi tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülüyor.

İddianamedeki sanıklardan Akhisar Belediyesi basın birimi çalışanı E.E. cenaze görüntülerini gazeteci Hülya Kılıç’la paylaşmakla suçlanıyor. E.E. ifadesinde, belediyenin basın birimindeki görevlerinden birinin de cenazenin fotoğraflanması olduğunu ifade etti.

“Bana şehidin MİT mensubu olduğuna ilişkin herhangi bir şey söylenmedi. Zira yukarıda da belirtmiş olduğum gibi ben şehidi Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olarak biliyordum. Bunun üzerine Hülya KILINÇ'a whatsapp isimli mesajlaşma programı üzerinden iki fotoğraf gönderdim. Göndermiş olduğum fotoğraflardan birinde şehidin cenazesinin vatandaşlar tarafından taşınırken ki bir fotoğraf, diğerinde ise şehidin naaşı ve protokol vardı. Ancak Hülya KILINÇ sadece kendisine göndermiş olduğum vatandaşların tabut taşırken çekmiş olduğum fotoğrafı kullanmış, milletvekilinin ve protokolün bulunmuş olduğu fotoğrafı ise kullanmadığını haber yayınlandıktan sonra gördüm.”

“Açıkçası ben Hülya KILINÇ tutuklandıktan sonra bu haberi gördüm ve şehidin MİT mensubu olduğunu da bu haberi okuduktan sonra öğrendim. Zira şehidin MİT mensubu olduğunu bilseydim bu fotoğrafları kendisine kesinlikle göndermezdim. Şehidin Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu diye bildiğimden dolayı ve Hülya KILINÇ'ın da sadece incelemek için fotoğrafı istemiş olduğundan dolayı iki fotoğrafı gönderdim”

Ayrıca; Birgün gazetesi yazarı Erk Acarer’in de Murat Ağırel’le “eş zamanlı olarak” kaleme aldığı ileri sürülen, 22 Şubat 2020 tarihli tweetler de iddianamede alıntılanarak Acarer’in buradaki beyanlarına suç isnat edildi.

MİT’in Suç Duyurusu
İddianamede MİT’in 4 Nisan 2020’de savcılığa ilettiği iki suç duyurusu dilekçesi yer aldı.

MİT’in şikayet metinlerinin ilkinde; Murat Ağırel ve Erk Acarer’e ait Twitter hesapları ile Yeni Yaşam gazetesi için “MİT personelini, kimlik bilgilerini ve fotoğraflarını paylaşılmak suretiyle ifşa eden ve MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin hususlar ile devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklayan” ifadeleri kullanıldı. İlgili Twitter paylaşımları ve haberlerin “ifade özgürlüğü ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı” ileri sürüldü. İlgili tweetlerdeki ifşa kastı şu ifadelerle temellendirildi: “Yazılma amacının merhum MİT personelini ve MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin hususları ifşa etmek ile devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak olduğu açıktır.”

İkinci metinde ise; ODATV internet sitesinde yayımlanan habere atıf yapıldı. Hayatını kaybeden MİT mensubu dışında herhangi MİT mensubunun bahsinin bulunmadığı haberdeki “cenaze görüntülerinde merhum dışında başka MİT personelinin de fotoğraflarına yer verilerek deşifrelerine yol açıldığı“ iddia edildi.

Kötü Muamale İddiaları
Pehlivan’a cezaevinde uygulanan kötü muamele iddianamede “Soruşturmaya Başlanıldıktan Sonra Yürütülen Dezenformasyon Faaliyetleri” başlığıyla yer aldı.

2 Mayıs’ta altı gazetecinin tutukluluğunun devamına karar verildi.

Tanık Beyanları

İddianamede; biri Manisa Akhisar’da cenaze töreninin yapıldığı mahallenin muhtarı C.M.  olmak üzere iki tanık beyanına yer verildi.

C.M. savcılıktaki ifadesinde; S.C’nin MİT mensubu olduğundan haberdar olmadığını, kendisini orduda elektrik teknisyeni olarak bildiğini söyledi. Cenaze evinde aileye taziyelerini ilettikten sonra “9 Şubat’ta mahallede şehit olduğuna dair” paylaşım yaptığını ifade etti.  Paylaşımında S.C.’nin MİT mensubu olduğuna dair bir ibare kullanmadığını vurguladı. C.M. Hülya Kılıç’ın “cenazeden bir hafta on gün sonra” kendisine ulaşarak “Sizin orada bir şehit varmış, bu basına yansımadı sizin bir bilginiz var mı” diye sorması üzerine bu bilgiyi teyit ettiğini söyledi.

C.M. Hülya Kılıç’ın daha sonra Akhisar’a gelip kendisiyle görüştüğünü, Libya’da hayatını kaybeden kişinin MİT mensubu olduğunu öğrendiği bilgisini paylaştığını belirterek, “Bana bu konuda bildiklerimi veya ekleyeceğim herhangi bir şey olup olmadığını sordu” dedi.

“Kendisine şahsın uzaktan akrabam olduğunu ve yıllardır Türk Silahlı Kuvvetleri’nde teknisyen olarak çalıştığını bildiğimi, MİT ile herhangi bir alakası olup olmadığını bilmediğimi söyledim, bunun üzerine bana cenazeye kimlerin geldiğini, milletvekili, kaymakam, belediye başkanının cenazede olup olmadığını sordu. Ben de kendisine sadece Akhisar Belediye Başkanı ile Akhisar Milletvekili Ahmet Vehbi BAKIRLIOĞLU’nu gördüğümü söyledim. Başka da herhangi birinin geldiyse de görmediğimi söyledim. Ayrıca bana hiç cenazeye gönderilen çelenk olup olmadığını da sordu. Ben de kendisine bir tane siyah çelengin olduğunu ve üzerinde grup, kurul veya teşkilat başkanı şeklinde bir şey yazdığını ama tam olarak üzerinde ne yazdığını hatırlamadığımı söyledim.”

Altısı tutuklu yedi gazeteci hakkındaki iddianame İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 7 Mayıs 2020’de kabul edildi.

 

-[1] Milletvekili tarafından zikredilen açık isimler gizlenmiştir.

1. Duruşma

34. Ağır Ceza Mahkemesi:

  • Yargılanan tutuklu gazeteciler Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in tutukluluk hallerinin devamına,
  • Yargılanan tutuklu gazeteciler Aydın Keser, Mehmet Ferhat Çelik ve Barış Terkoğlu'nun tahliyelerine,
    • Aydın Keser ve Mehmet Ferhat Çelik’in "ikametlerinin bulunduğu il sınırlarını terk etmemek" suretiyle adli kontrol altına alınmalarına,
  • İstanbul Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler İl Müdürlüğü ile İstanbul Cumhuriyet Başsavculığı Basın Bürosu'na müzekkere yazılarak Yeni Yaşam gazetesinin 24 Şubat 2020 tarihli bir nüshasının onaylı ve okunaklı bir örneğinin, gazetenin Sorumlu Müdür, YayınYönetmeni, Genel Yayın Yönetmeni, Editör ve Basın Danışmanı'nı da belirtir şekilde gönderilmesinin istenilmesine,
  • Soruşturmanın genişletilmesi talebi yoksa dosyanın mütalaasını bildirmek üzere savcıya tevdi edilmesine,
  • Duruşmanın sesli ve görüntülü kayıtlarının bilirkişiye verilmesine,

karar verdi.

2. Duruşma

34. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salona kısıtlı sayıda gözlemci ve gazeteci alınmasına izin vermesi nedeniyle UAÖ gözlemcisi salona giremedi. Ayrıntılı duruşma yazısı daha sonra eklenecek."

Mahkeme 2. duruşmada kararını açıkladı:

·         Hülya Kılınç, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve Eren Ekinci, “gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” (TCK 329) suçlamasından beraat etti.

·         Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci “istihbarat faaaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan “sanıklara yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” gerekçesiyle beraat etti.

·         Mahkeme; Murat Ağırel, Aydın Keser ve Mehmet Ferhat Çelik “devletin istihbarat faaaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçlamasından 3 yıl olan “alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle” 4 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına;

o   Suçun “birden fazla kişiye karşı tek bir fiille zincirleme olarak” işlendiği kanaatine varan mahkeme TCK 43/2 uyarınca cezanın dörtte bir oranında artırılarak 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına;

§  Yargılanan gazetecilerin dava sürecindeki “davranışları lehlerine takdir indirimi” kabul edilerek cezalarının TCK 62 uyarınca altıda bir oranında azatılarak 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi.

·         Barış Pehliven, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç’ın tahliyelerine karar verildi.