Mısır'ın protesto ile ilgili yasa tasarısı tekrar kan dökülmesi için zemin hazırlıyor

Uluslararası Af Örgütü, bugün Mısır'ın protestolarla ilgili yeni yasa tasarısının daha fazla kan dökülmesine yol açacağı konusunda uyardı. Geçici Cumhurbaşkanı Adil Mansur tarafından imzalanırsa, hem barışçıl toplanma özgürlüğü hakkı keyfi bir şekilde kısıtlanacak, hem de güvenlik güçlerine, devrik Cumburbaşkanı Muhammed Mursi destekçileri de dahil olmak üzere göstericilere yönelik özgür bir şekilde aşırı ve ölümcül güç kullanımına izin verilmiş olacak.

Tasarı uyarınca, güvenlik güçleri izinsiz barışçıl gösterileri dağıtmak için tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve copla kullanabilecek. Yasa tasarısı aynı zamanda, herhangi bir açıklama sağlamadan "mali çıkarları" korumak adına güvenlik güçlerinin ölümcül güç kullanmasına izin veriyor ki, bu hareket muhtemelen güvenlik güçleri tarafından hak ihlallerine yol açacak şekilde yorumlamalarına izin verecek.

Uluslararası Af Örgütü, Mısır yetkililerinin, arkasında yüzlerce ölü bırakan geçmiş olaylardan ders çıkarmayı reddettiğini belirtti. Güvenlik güçlerini kontrol altına alacak acil önlemler almak yerine, barışçıl göstericilere birer suçlularmış gibi davranan ve güvenlik güçlerine göstericileri ezebilecekleri yeni güçler veren bir yasa teklif ettiler. Yasa tasarısı, hali hazırdaki Mısır yasasında bulunan hak ihlallerini sağlamlaştırıyor.

3 Temmuz'dan bu yana, 1300'ün üzerinde insan siyasi şiddet yüzünden gösterilerde hayatını kaybetti. Bu ölümlerden 483'ünü, 14 Ağustos günü Kahire'de, Rabiatül Adeviyye Meydanı ve El-Nahda'da güvenlik güçlerinin zor kullanarak dağıttığı Mursi yandaşları ve dokuz güvenlik gücü mensubu oluşturuyor.

Uluslararası Af Örgütü ayrıca birçok olayda güvenlik güçlerinin gösterileri etkili bir biçimde kontrol altına alamaması üzerine Mursi yandaşları ve karşıtlarının kanlı sokak kavgalarına tutuştuğunu belgeledi.

Uluslararası hukuk uyarınca, Mısır toplantı yapma özgürlüğü hakkını korumalıdır. Uluslararası hukuk ve standartları, hayatı korumak ya da ciddi yaralanmaları önlemek dışında güvenlik güçlerinin hiçbir şekilde ölümcül güç kullanmamaları gerektiğini belirtiyor.

BM standartları da, yasa dışı fakat şiddet içermeyen toplantıları dağıtırken güvenlik güçlerinin güç kullanmaktan kaçınmaları, gerekirse en düşük düzeyde güç kullanabileceklerini belirtir.

BM Kolluk Kuvvetlerinin Kuvvet ve Ateşli Silahlar Kullanımına Dair Temel İlkeleri’ne göre, şiddet içeren gösterilerde, nefsi müdafaa ya da diğerlerini ciddi yaralanma ve ölümden koruma dışındaki durumlarda güvenlik güçlerinin güç kullanmayabileceklerini belirtir.

Mısır yasaları hali hazırda, "kamu güvenliği"ni tehdit eden gösterileri dağıtmak ya da insan hayatını, mali çıkarları ve altyapıyı korumak adına güvenlik güçlerine silah ateşleme iznini veriyor.

Yasa tasarısına göre, gösterileri düzenleyenler bir dizi bürokratik engelle karşılaşacak. Ayrıca yetkililere, "güvenlik ya da kamu düzeni", "vatandaşın çıkarlarına engel olmak" ya da "trafiği aksatmak" gibi muğlâk tanımlamalara dayandırarak herhangi bir planlanmış gösteriyi keyfi reddetme olanağını verecek.

Uygulamada, yetkililer yasayı kuvvetle muhtemel Muhammed Mursi ya da Müslüman Kardeşler lehine bütün gösterileri yasaklamak için kullanacaklar.

Yasa tasarısının altıncı fıkrasına göre, gösterileri düzenleyenlerin polise gösteriden önce haber vermeleri gerekiyor. Yetkililere, isimlerini teslim etmeleri, gösterinin güzergâhı, zamanı, amacını ve kaç kişinin katılacağını ayrıntılarıyla bildirmeleri gerekiyor.

Gösteriyi belirtilen zamandan sonra yapmak gibi herhangi bir nedenle yasayı çiğneyecek olanlar 100,000 Mısır lirası'na (85,695 TL) kadar bir para cezası ve üç yıla kadar hapis cezasıyla karşılaşacaklar. Diğer durumlarda, para cezası 300,000 Mısır lirası'na (171,390 TL) kadar, hapis cezası da 15 yıla kadar çıkabiliyor.

BM toplantı yapma özgürlüğü uzmanı, devletlerin, göstericilerin barışçıl toplantılar düzenleme niyetinde olduklarını varsayması gerektiği yönünde tavsiye de bulunuyor. Barışçıl toplantı yapma ve toplanma özgürlüğü hakkı Özel Raportörü de, temel özgürlüklerin önceden izne ya da önceden bildirme gibi prosedürlere tabi tutulmaması gerektiğini belirtiyor.

Yasa tasarısı, bir günden fazla süren oturma eylemlerini ve kutsal mekânlarda gerçekleşecek herhangi bir gösteriyi yasaklayarak toplanma özgürlüğünü ciddi bir biçimde kısıtlıyor. Muhammed Mursi yandaşları, Temmuz'da Mursi'nin görevden alınmasından beri sıklıkla kutsal mekânların çevresinde toplanıyor.

Yasa tasarısının 10. fıkrası, gösterileri erteleme, iptal etme ya da güzergâhını değiştirme yetkisini İçişleri Bakanlığı'na veriyor. Tasarıda, gösterileri yasaklamanın meşruiyet kazanması için sadece gerekli olduğu durumlarda ve orantılı olarak uygulanması gerektiği belirtilmiyor.

İçişleri Bakanlığı tarafından alınmış bu gibi kararlara idari mahkemelerde karşı çıkılabilir, tabi bu durum, uygulamada gösterileri düzenleyenleri pahalı ve zaman harcayan hukuk savaşıyla karşı karşıya bırakıyor.

Önerilen hukuk rejimi, uygulamada barışçıl toplanma hakkını, önceden bildirme prosedüründen ziyade, İçişleri Bakanlığı tarafından verilmiş önceden izne tabi tutuyor. Bu da toplanma özgürlüğü hakkında usulsüz kısıtlamalara kadar gidebilecek yolun önünü açıyor.

Uluslararası Af Örgütü, Mısır'ın yeni yasa tasarısının, Muhammed Mursi tarafından önerilen benzer yönetmeliğe göre daha baskıcı olduğunu belirtiyor.

Muhammed Mursi yönetiminde yetkililer, gösteri düzenleyenlerin önüne bürokratik engeller çıkaran ve valilere gösterileri erteleme, ya da kamusal toplanmalara geniş kapsamlı yasaklar getiren bir yasa tasarısı üzerinde tartışmışlardı.

Önceki yasa tasarısı da barışçıl göstericileri dağıtmak için güvenlik güçlerinin tazyikli su, gaz bombası ve cop kullanımına izin veriyordu. Fakat, oturma eylemlerine geniş kapsamlı yasaklar getirmiyor ya da güvenlik güçlerinin ölümcül güç kullanımına izin sağlamıyordu.

Uluslararası Af Örgütü, Cumhurbaşkanı Adil Mansur'un uluslararası hukuku ve standartlarını hiçbir şekilde karşılamayan bu gösteri yasasını imzalamaması gerektiğini belirtiyor.

Örgüt, geçici Cumhurbaşkanının bu tasarıyı feshetmesi ya da hazırlayan komiteye geri göndermesi konusunda çağrı yapıyor.

Kabineden onay aldıktan sonra Başbakanlık tarafından gönderilen yasa tasarısı 10 Ekim'den beri Cumhurbaşkanı Adil Mansur'un imzasını bekliyor.