Mısır'da Hakimler Davadan Çekilirken Toplu Ölüm Cezalarının Süreceğinden Endişe Ediliyor
Üç hakimin toplu davadan çekildiği haberinin gelmesinin üzerine Uluslararası Af Örgütü, toplu ölüm cezalarının takip ettiği göstermelik davaların Mısır adaleti için üzücü bir alameti farika olduğu konusundaki endişesini koruduğunu hatırlattı.
Bir Mahkeme Kurulu oluşturan üç hakim bugün 494 kişiye yönelik açılan davayı görecekti. Fakat hakimler sanıkların avukatları tarafından dile getirilen itiraz beyanları üzerine davadan çekildi. Kahire Temyiz Mahkemesi, ileri bir tarihte başka bir ceza mahkemesi kurulu planlayacak. Sanıkların çoğu, Uluslararası Af Örgütü'nün uyardığı şekilde bir pantomimden öte başka bir şeye varacak olan, ölüm cezası ile karşı karşıya.
Dava 16 ve 17 Ağustos'ta Kahire'nin Ramses Meydanı'nda -çoğu güvenlik güçleri tarafından dikkatsizce güç kullanımı sonucu- en az 97 kişinin öldüğü protestolar ile ilgili. Suçlananlar arasında -yetişkinlerle birlikte tutulan- reşit olmayan 12 kişinin bulunması doğrudan Mısır yasasının ihlali anlamına geliyor.
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Said Boumedouha, "Bu davanın pantomimden öte bir şey olması için çabalanıyor. Son aylarda Mısır mahkemeleri, zayıf kanıtlara dayanarak ve oldukça kusurlu yargılamaların ardından toplu ölüm cezaları veriyor. Ölüm cezalarının takip ettiği bu göstermelik davalar Mısır'ın üzücü bir alameti farikası olmaya başladı" diye konuştu.
494 sanıktan 400'ü Mısır yasaları uyarınca normalde ölüm ile cezalandırılan cinayet, cinayete teşebbüs ile suçlanıyor. Kalanlar ise kamu malına zarar vermek, izinsiz gösteri, güvenlik güçlerine saldırı ve ulusal kurumların çalışmalarını engellemek gibi eylemlerle suçlanıyor.
Bu 12 çocuk arasında Mısır İrlanda vatandaşı olan ve tutuklandığında 17 yaşında olan İbrahim Halawa da var. İbrahim bu süreçte 18 yaşında bastı. Uluslararası Af Örgütü onun vakasını kapsamlı bir şekilde inceledi.
O ve üç kız kardeşi bir camiye sığındıktan sonra tutuklananlar arasındaydı. Güvenlik güçleri binaya girdiğinde elinden vurulmuştu ama yarası için tıbbi bakım almasına izin verilmedi. Sadece doktor olan hücre arkadaşı yarasına bakım yapmıştı. Çocukların, Çocuk Alıkoyma Merkezleri'nde tutulması ve yetişkinlerden ayrılmasını öngören Mısır Çocuk Yasaları'nın aksine yetişkinlerle aynı yerde alıkonuldu.
Uluslararası Af Örgütü İbrahim Halawa'nın sadece barışçıl bir şekilde ifade özgürlüğü hakkını kullandığı için tutuklandığından dolayı düşünce mahkumu olduğu sonucuna vardı. Örgüt, derhal ve koşulsuz bir şekilde serbest bırakılması ve kendisine yönelik bütün suçlamaların düşürülmesi çağrısında bulunuyor.
Boumedouha, "İbrahim'in vakası, Mısır'daki mahkemelerde görülen adaletsiz vakalardan sadece biri. Bu, hükümetin uluslararası hukuk uyarınca sahip olduğu yükümlülükleri hiçe sayma konusunda ne kadar karalı olduğunu gösteriyor" dedi.
Basında çıkan haberlere göre, en kıdemli dini figür olan Baş Müftü bile geçen hafta Müslüman Kardeşler'e yönelik ölüm cezasını desteklemeyi, suçlamaları destekleyecek yeterli kanıt olmadığını söyleyerek reddetti. Müftü'nün başsavcının yönelttiği suçlamaların tamamen soruşturmalara ve ulusal güvenlik güçlerinin ifadelerine dayandığını eklediği iddia edildi.
Bugünkü vakanın Uluslararası Af Örgütü'nün gördüğü dava dosyasına göre, çoğu polis memuru ve hükümet yetkilisi olan 100 tanık mevcut.
Boumedouha, "Tüm sanıklar ölüm cezasına başvurulmadan adil yargılanma hakkını kullanabilmeli. Kovuşturma davasına karşı çıkmak ve davayı dinlemek için, duruşmada varlık göstererek yargılanmalılar ve bir kişi ya da bir avukat vasıtasıyla savunma yapabilmeliler. Kendi adlarına tanık çağırabilmeliler ve kendilerine karşı getirilen tanıkları sorgulayabilmeliler" dedi.
Arka plan
16 ve 17 Ağustos 2013'te Kahire'nin Ramses Meydanı'nda devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi desteklemek amacıyla protestolar düzenlendi ve ilk başta bu protestolar barışçıldı. Yine de güvenlik güçleri ile çatışmanın ardından protestocular El Fetih Camii'ne sığınıp gece kendilerini oraya kilitledi. Güvenlik güçleri caminin içinde göz yaşartıcı gaz atınca en az bir kadın boğularak öldü.
Güvenlik güçleri ile caminin dışındaki bölgeler arasında çatışma çıktı. Güvenlik güçleri bu çatışmalara protestocuların katıldığını iddia etti. Fakat o sırada orada bulunan Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları, caminin içinde kilitli olan protestocuların güvenlik güçlerine ateş açabilmesinin hiçbir yolu olmadığını söyledi.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’