Libya: Ulusal Birlik Hükümeti korkunç ihlallerden sorumlu milisleri ve silahlı grupları meşru göstermemeli
Uluslararası Af Örgütü bugün bir açıklama yayımlayarak, Libya’nın doğusunda aktif olan güçlü silahlı grupların oluşturduğu İç Güvenlik Ajansı üyelerinin, muhalifleri ve karşıtları susturmak için keyfi gözaltı, zorla kaybetme ve işkence dahil olmak üzere korkunç insan hakları ihlalleri işlediğini belirtti.
Libya parlamentosunun Temsilciler Meclisi mevcut durumda hükümetin 2021 bütçe teklifini değerlendiriyor. Teklif, İç Güvenlik Ajansı’nın da aralarında bulunduğu, geçmişte ihlaller işlediği bilinen milisler ve silahlı gruplar için fon tahsis edilmesini öngörüyor. Uluslararası Af Örgütü, Ulusal Birlik Hükümeti’ne, ihlallerle bilinen milisleri ve silahlı grupları meşruiyet ve maaşlarla ödüllendirmeme çağrısı yaptı.
Denetimsiz güçlere sahip, kötü anılan bir güvenlik ve istihbarat birimi olan İç Güvenlik Ajansı’nın, Muammer Kaddafi döneminden kalma güvenlik görevlileri, son yıllarda, İç Güvenlik Ajansı’nın adını kullanan ve General Halife Hafter komutasında kendisini Libya Arap Silahlı Kuvvetleri (LASK) olarak adlandıran silahlı güçlerin kontrolündeki bölgelerdeki silahlı güçlerin içinde yeniden ortaya çıktı.
“İç Güvenlik Ajansı’na bağlı silahlı gruplar Kaddafi döneminden kalma görevlileri saflarına aldı ve şiddetli baskı taktiklerini yeniden devreye soktu. Libya’nın doğusundaki iktidar sahiplerine yönelik her türlü eleştiriyi bastırmak için yüzlerce kişiyi mensup oldukları kabile nedeniyle veya görüşlerine misilleme olarak kaçırdılar, zorla kaybettiler veya bu kişilere işkence uyguladılar”
Heba MorayefOrta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktörü
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktörü Heba Morayef konuya ilişkin açıklamasında, “İç Güvenlik Ajansı’na bağlı silahlı gruplar Kaddafi döneminden kalma görevlileri saflarına aldı ve şiddetli baskı taktiklerini yeniden devreye soktu. Libya’nın doğusundaki iktidar sahiplerine yönelik her türlü eleştiriyi bastırmak için yüzlerce kişiyi mensup oldukları kabile nedeniyle veya görüşlerine misilleme olarak kaçırdılar, zorla kaybettiler veya bu kişilere işkence uyguladılar” dedi. Morayef sözlerini şöyle sürdürdü, “Ulusal Birlik Hükümeti ve belirli bölgeleri fiilen kontrol eden güçler, uluslararası hukuk suçları işlediği düşünülen silahlı grupları devlet kurumlarına almak ve kendilerine tabi olmasını sağlamaya ya da onlara mali destek vermek suretiyle siyasi açıdan puan kazanmaya çalışmak yerine faillerden hesap sormak için adım atmalıdır. Milislerin veya silahlı grupların üyelerini dahil etmeye yönelik tüm girişimler, titiz ve kapsamlı bireysel incelemelere dayanmalıdır.”
Uluslararası Af Örgütü bir süre alıkonulduktan sonra serbest bırakılan kişiler, mağdurların aileleri, aktivistler ve avukatların da aralarında yer aldığı 15 kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi ve İç Güvenlik Ajansı’na bağlı silahlı grupların Bingazi, Marj, Ecdebiye, Derne ve Sirte’de kabile aidiyetleri temelinde kişileri ve bunun yanı sıra aktivistleri, gazetecileri, LASK muhaliflerini ve onlarla bağlantılı silahlı grupları hedef aldığını tespit etti. Bu kişiler 2020 ve 2021’de ihlallere maruz kaldı.
Kaddafi döneminin baskıcı uygulamalarına dönüş
Uluslararası Af Örgütü, İç Güvenlik Ajansı ile bağlantılı ve büyük oranda silahlı kişilerin erkekleri, kadınları ve çocukları evlerinde, sokaklarda veya diğer kamusal alanlarda izin belgesi olmaksızın durdurduğunu, zaman zaman gözlerini bağladığını veya yüzlerini tamamen örttüğünü ve kaçırma sırasında fiziksel saldırıya maruz bıraktığını tespit etti. Götürülen kişiler İç Güvenlik Ajansı’nın kontrolündeki yerlerde, zorla kaybetme kapsamına giren ve işkence ve diğer türde kötü muameleyi kolaylaştıran koşullar altında, uzun süreler boyunca avukatlara veya ailelerine erişimleri olmaksızın alıkonuldu. İç Güvenlik Ajansı mensupları 2014’ten bu yana LASK’ın kontrol ettiği bölgelerde yüzlerce kişiyi kaçırdı.
Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü kişilerin hepsi İç Güvenlik Ajansı mensuplarının onları bilgi vermeye ya da itirafa zorlamak amacıyla kendilerini veya yakınlarını tüfek sapları ve su boruları gibi çeşitli nesnelerle dövdüğünü ve öldürme, cinsel şiddet, süresiz alıkoyma ve aile üyelerine şiddet uygulamakla tehdit ettiğini söyledi. Alıkonulduktan sonra serbest bırakılan kişiler ayrıca pis, aşırı kalabalık ve havasız koğuşlarda tutulduklarını, kendilerine sınırlı yiyecek verildiğini ve zorla çalıştırmaya maruz bırakıldıklarını belirtti.
Bir erkek, Uluslararası Af Örgütü’ne, 2020 ortalarında Libya’nın doğusunda COVID-19’un yayılmasına karşı alınan tedbirleri eleştiren bir sosyal medya paylaşımında bulunmasının ardından İç Güvenlik Ajansı’na bağlı bir grubun üyeleri tarafından alıkonulduğunu anlattı. İç Güvenlik Ajansı mensuplarının onu sapkın düşüncelere sahip olmak ve Müslüman Kardeşler’i desteklemekle suçladığını ve dört gün boyunca ateşli silahlar ve su borularıyla dövdüğünü, yumrukladığını ve tekmelediğini söyledi.
Uluslararası Af Örgütü Ecdebiye’de Maghabra kabilesinin çok sayıda üyesinin, LASK’a muhalif bir silahlı grup olan Petrol Tesisleri Muhafızları’nın eski lideri İbrahim Cedran’la aynı kabileye mensup oldukları varsayımıyla işkenceye maruz bırakıldığına ilişkin tanıklıklar topladı. Uluslararası Af Örgütü bir erkeğin vücudundaki yaraları gösteren fotoğrafları inceledi. Fotoğraflar, İç Güvenlik Ajansı-Ecdebiye üyeleri tarafından onu su borularıyla dövüldüğünü ve bacağının dikenli telle bağlandığını söyleyen erkeğin anlatımıyla uyuşuyordu.
İç Güvenlik Ajansı tarafından LASK’a muhalif olduğu varsayımıyla kaçırılan ve hukuka aykırı biçimde özgürlüğünden mahrum bırakılan kişiler arasında kadınlar da var. Örneğin, İç Güvenlik Ajansı-Bingazi üyeleri 25 Mart 2021’de, öldürülen avukat Hanan El Barassi’nin kızı Hanin El Abduli’yi, yalnızca annesinin öldürülmesinden sorumlu olanlardan hesap sorulması çağrısında bulunduğu için sokakta kaçırdı ve 28 Haziran 2021’e kadar alıkoydu.
İç Güvenlik Ajansı tarafından bazıları yargılama olmaksızın yıllarca alıkonulan yüzlerce kişi nihayetinde Libya’nın doğusundaki askeri mahkemelere sevk edildi. Diğerleri, LASK ve bağlantılı silahlı grupları sosyal medya dahil hiçbir yerde eleştirmemeyi ve belirli bölgelerden ayrılmamayı taahhüt eden beyanları imzalamaya zorlandıktan sonra herhangi bir suçlama olmaksızın serbest bırakıldı.
İç Güvenlik Ajansı üyeleri ayrıca Libya’nın doğusundaki hakimiyetlerini siyasi muhalifleri, LASK’ı eleştirenleri, demokrasi yanlısı aktivistleri ve insan hakları savunucularını taciz ederek ve korkutarak sürdürdü. Bu kişileri telefonla arayarak aktivizme devam ettikleri takdirde sorguya çağrılacakları ve uzun süreli alıkoyma, işkence ve hatta ölümle karşı karşıya kalacakları tehdidinde bulundular. Alıkonulduktan sonra serbest bırakılan kişiler ve aktivistler, Uluslararası Af Örgütü’ne, misilleme sonucunda veya misillemeye maruz kalma kaygısı ile ifade özgürlüğü haklarını kamusal alanda kullanmaktan kaçındıklarını veya Libya’nın doğusundan çıkmak istediklerini belirtti.
İç Güvenlik Ajansı-Ecdebiye, Kızılay Ecdebiye Şubesi Direktörü aktivist Mansur Atti’yi birçok kez ifadeye çağırdı. Atti aylarca süren bu çağrıların ardından 3 Haziran 2021’de kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından kaçırıldı. Akıbeti ve nerede tutulduğu ise halen bilinmiyor.
Heba Morayef, “Ulusal Birlik Hükümeti ve Libya Arap Silahlı Kuvvetleri yalnızca eleştirel fikirlerini ifade ettikleri için ya da kabile aidiyetleri nedeniyle alıkonulan herkesin serbest bırakılması yönünde baskı yapılmalı. Libya yetkililerinin İç Güvenlik Ajansı’nın hesap verebilir olmasını sağlamak ve ihlal döngüsüne son vermek yerine, milisleri ve silahlı grupları meşrulaştırmaya ve onlara taviz vermeye devam etmesi kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.
Ulusal Birlik Hükümeti ihlalleriyle bilinen milisleri ve silahlı grupları meşrulaştırıyor ve finanse ediyor
Ulusal Birlik Hükümeti’nin 3 Ağustos’ta sunduğu ve Libya parlamentosundan henüz geçmemiş olan bütçe teklifi, Libya’nın dört bir yanında faaliyet gösteren milislere ve silahlı gruplara fon tahsis ediyor. Teklif, İç Güvenlik Ajansı’na 260 milyon Libya Dinarı (57 milyon Amerikan Doları), LASK’a ise 2.5 milyar Libya Dinarı (550 milyon Amerikan Doları) verilmesini öngörüyor.
Bütçe teklifi aynı zamanda görünürde Ulusal Birlik Hükümeti’nin kontrolü altında olan ve Libya’nın batısında faaliyet gösteren ancak ihlalleriyle bilinen ve hesap verebilir olmayan diğer milislere de fon ayırıyor. Bu kapsamda, Abdül Rauf Kara komutasındaki Caydırıcı Özel Kuvvetler’e (RADA) 146 milyon Libya Dinarı (32 milyon Amerikan Doları), Abdülgani El Kikli yönetiminde Gıneyva Taburu olarak da bilinen İstikrar Destek Ajansı’na 40 milyon Libya Dinarı (8.9 milyon Amerikan Doları) ve Emad El Trabulsi yönetimindeki Kamu Güvenliği Ajansı’na 35 milyon Libya Dinarı (7.8 milyon Amerikan Doları) fon verilmesi öngörülüyor.
Arka Plan
Libya 2014’ten sonra ülkenin doğusunda ve batısında meşruiyet ve egemenlik için birbiriyle rekabet eden iki oluşum ve paralel kurumları arasında bölünmüştü. Bu durum, Ulusal Birlik Hükümeti’nin göreve geldiği Mart 2021’e kadar devam etti. Ancak Libya’nın doğusunda ve güneyinde geniş bölgeler hâlâ silahlı grupların kontrolünde olduğu için Ulusal Birlik Hükümeti Libya toprakları üzerinde etkin kontrol sağlamakta zorlanıyor.
Libya’nın doğusundaki silahlı grupların oluşturduğu, İç Güvenlik Ajansı olarak bilinen güçler 2014 başında General Halife Hafter’in Onur Operasyonu’nu başlatmasının ardından LASK’ın bölgenin kontrolünü ele geçirmesiyle birlikte faaliyet göstermeye başladı. Kaddafi döneminde İç Güvenlik Ajansı’na mensup olan birçok kişiyi kendilerine dahil ettiler. Bu gruplar resmi olarak Genel Soruşturma Dairesi adı altında çalışıyor ancak halk arasında Jihaz Al-Amn al-Dakhli (İç Güvenlik Ajansı) olarak biliniyordu. Haziran 2018’de, Libya’nın doğusunda, Abudallah El Tinni başbakanlığındaki LASK müttefiki geçici hükümet ismini resmen İç Güvenlik Ajansı olarak değiştirdi.
2017’de, LASK ile ittifak halindeki Temsilciler Meclisi, İç Güvenlik Ajansı güçlerini LASK komutası altına sokan bir kararname yayınladı. Uluslararası Af Örgütü’nün topladığı tanıklıklar ve diğer bilgiler, İç Güvenlik Ajansı ile askeri polis, 128. Piyade Tugayı ve Tarık Bin Ziyad Tugayı’nın da aralarında bulunduğu LASK müttefiki silahlı gruplar arasında işbirliği olduğuna ve alıkonulan kişilerin bu güçler arasında değiş-tokuş edildiğine işaret ediyor.
LASK’ın de facto egemenliği altında faaliyet gösteren İç Güvenlik Ajansı’na bağlı silahlı grupların her birinin kendi komutanı var ve görünürde hepsi Aralık 2020’de Temsilciler Meclisi tarafından atanan İmhamed Kamil’e hesap veriyor.
Yine İç Güvenlik Ajansı olarak adlandırılan ve ismen Ulusal Güvenlik Hükümeti Başbakanı’na bağlı olan Lütfi El Hariri yönetimindeki bir başka oluşum da Libya’nın batısında faaliyet gösteriyor.
Basın Açıklamaları
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: Netanyahu, Gallant ve El Masri kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü UCM’de adalet önüne çıkarılmalı
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir