Keyfi Tutuklamalar ve Aşikar Bir Şekilde Adil Olmayan Yargılamalar PYD'nin Terörle Mücadelesini Lekeliyor
Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları, Kuzey Suriye'de PYD'nin liderlik ettiği özerk yönetimin kontrolü altında bulunan cezaevleri ziyaret etti ve bazı tutuklularla görüştü. Araştırmacılar, bölgedeki ziyaretlerin ardından konuyla ilgili bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Kuzey Suriye'de Demokratik Birlik Partisi (PYD) liderliğindeki özerk yönetim; terörizme ve kendilerine İslam Devleti adı veren silahlı gruba karşı verilen mücadeleyi, iddia edilen terör gruplarının sempatizanları veya üyeleri olduğuna inanılan barışçıl muhalifleri ve sivilleri hukuka aykırı bir şekilde tutuklamak ve adil olmayan şekilde yargılamak için bir bahane olarak kullanıyor" denildi.
Kuzey Suriye'de bir durum tespit misyonundaki araştırmacılar, PYD'nin liderlik ettiği özerk yönetim idaresindeki iki cezaevinde 10 tutuklu ile görüşmeler gerçekleştirdi.
Bazıları bir yıla yakın bir süredir suçlama veya yargılama olmaksızın keyfi şekilde tutuklu halde idi. Yargılananlar ise yargılama öncesi uzun gözaltı süresinden ve muamelelerin aşikar bir şekilde adil olmadığından mustarip olduklarını söylediler. Bu kişiler kendilerini savunma, aleyhlerindeki delilleri görme, avukata ve ailelerine erişim haklarının da aralarında bulunduğu temel haklardan mahrum edildiler.
Konuyla ilgili açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü Kıdemli Kriz Danışmanı Lama Fakih, "PYD'nin liderlik ettiği özerk yönetim terörizme karşı savaşlarını, kontrol altında tuttukları bölgelerdeki bireylerin haklarını ihlal etmek için kullanamaz" dedi.
Fakih sözlerine şöyle devam etti: "Güvenlik adına, şüphelileri delil olmaksızın, görüşlerine veya belirsiz bağlantılarına dayanarak hapse atmak gibi ağır taktiklere başvurmak sadece olumsuz sonuçlar doğurur ve güvenliği geliştirmez. İddia edilen suça bakılmaksızın tutuklu bulunanların adil yargılanma ve keyfi göz altıya uğramama gibi temel hakları korunmalıdır."
PYD liderliğindeki özerk yönetim Suriye hükümet kuvvetlerinin çekilmesinin ardından, 2014'den beri Kuzey Suriye'nin bazı bölgelerini yönetmektedir. Kendi polis kuvvetine, mahkemelere, cezaevlerine ve yasalara sahiptir.
PYD liderliğindeki yönetimin kontrolü altındaki bölge İŞİD'in düzenli saldırılarına hedef olmaktadır. IŞİD, Asayiş ve YPG (PYD kontrolü altındaki kuvvetler) güvenlik mevzilerinin yanı sıra PYD liderliğindeki hükümetin kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan sivilleri de doğrudan hedef almakta, sakinlerini öldürmekte, yerlerinden etmekte ve kaçırmaktadır.
2014 yılında yönetim, terörizm şüphelilerinin tutuklanması ve kovuşturulmasında kullanılan yeni bir terörle
mücadele kanunu çıkarmıştır.
De-facto bir idare organı olarak PYD liderliğindeki yönetim, keyfi gözaltı yasağı ve adil yargılamayı da içeren uluslararası insan haklar hukuku ve uluslararası insancıl hukuka uymakla yükümlüdür.
Buna rağmen, görüşme yapılan tutukluların bir çoğu cezai suç olarak tanımlanmayan eylemlerden dolayı yakalanmıştır ve çoğunlukla ihlallerinin kanıtı bulunmamaktadır. Bazı tutuklulara kendilerine karşı yöneltilen suçlamalar hiçbir zaman söylenmemiş ve savcı veya hakim önüne getirilmemişlerdir. Terörizm suçlamalarından mahkum olan beş tutukludan dördü, suçluluklarını kanıtlayacak delil olmaksızın hayli adil olmayan yargılamalar sonrası hüküm giydiklerini söylemişlerdir.
Keyfi tutuklamalar
Birkaç tutuklu Uluslararası Af Örgütü'ne barışçıl şekilde muhalefet etmelerine veya PYD otoritelerini eleştirmelerine karşılık olarak veya terörist gruplarla ilişkilendirildikleri için yetersiz, içi boş delillerle tutuklandıklarını söyledi.
Üç oğluyla birlikte iki aydır tutuklu bulunan Haseke şehrinden 65 yaşında bir Arap, Fahid, Uluslararası Af Örgütü'ne, kendisinin grupla hiçbir bağlantısı ve anlaşmasının olmadığını söylemesine rağmen, gelininin akrabalarının İslam Devleti ile ilişkileri oldukları gerekçesiyle Asayiş -yerel polis- tarafından tutuklandığını söyledi.
Bir diğer olayda Haseke şehrinden 30 yaşında bir Arap, Ömer, yaklaşık bir aydır tutuklu bulunduğunu ve adının aranan bir adamın ismiyle benzer olduğu gerekçesiyle terörist olmakla suçlandığını söyledi. Uluslararası Af Örgütü'ne aleyhinde başka hiçbir delilin kendisine gösterilmediğini söyledi. Ömer, Haseke'den tanıdığı bir düzineden fazla diğer Arap erkeğin terörist eylem şüphesiyle tutuklandıklarını ve aleyhlerinde delil olmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmadan önce 15-20 gün ttutulduklarını söyledi.
Rakka'dan 35 yaşında bir Arap olan Malek, Uluslararası Af Örgütü'ne terörizmle suçlandığını, fakat kendisi aleyhindeki tek delilin PYD'yi eleştiren, tehditkar olmayan veya şiddet içermeyen Facebook paylaşımları oluştuğunu söyledi.
Asayiş kuvvetleri terörle mücadele kanununu PYD'yi eleştiren muhalif Kürt grupları tutuklamak ve kovuşturmak için de kullanmaktadır. Kürt bir muhalefet partisi olan Suriye Demokratik Kürt Partisi (PDK-S) Uluslararası Af Örgütü'ne; yine PYD liderliğindeki yönetim kontrolü altında bulunan Afrin'de partilerinin 12 üyesinin 2014 yılında keyfi olarak tutuklandığını ve doğrulanmış herhangi bir delil olmadan terör eylemleri işledikleri gerekçesiyle hapse mahkum edildiklerini söyledi.
Uluslararası Af Örgütü, PYD liderliğindeki özerk yönetimi keyfi tutuklamaları sona erdirmeye ve hukuksuz bir şekilde tutulan tüm tutukluları serbest bırakmaya çağırdı. Yakalamalar bir tutuklama müzekkeresi olmadan veya devam eden suçları durdurmak söz konusu değilken yapılmamalıdır. Keyfi yakalamalar, Ocak 2015'te kabul edilen bir anayasal döküman olan ve keyfi tutuklanmamayı bir hak olarak garanti eden yönetimin kendi Toplumsal Sözleşmesi'ne aykırıdır.
Uluslararası Af Örgütü'nün görüştüğü terörizmle suçlanan tüm tutuklular, merkez cezaevlerindeki hapsedilme koşullarının yeterli olduğunu söyledi. Araştırmacılar cezaevi hücrelerinin çok kalabalık olmadığını ve yatak, yeterli ışık ve banyo imkanlarına sahip ekipmanla iyi donatıldığını gözlemledi. Ziyaret edilen merkez cezaevlerindeki tutuklular cezaevinde kötü muameleye veya işkenceye maruz kaldıklarını iddia etmedi. Tutuklular günde üç öğün yemek verildiğini ve günde en az bir saatlerini cezaevinin avlusunda harcamaya izinlerinin olduğunu, ihtiyaçları oldukları zaman tıbbi tedaviye erişimlerinin olduğunu, haftada bir aile ziyareti ve haftada bir telefon haklarının olduğunu söyledi.
Ancak iki tutuklu, Türkiye sınırındaki Amuda kasabasındaki Asayiş'in nezarethanesinde kötü koşullar ve kötü muamele tarif etti. Muhammed (röportaj yapılanın ismini korumak için değiştirilmiştir) Ağustos 2014'den itibaren altı ay Amuda'da tutuldu. Yer altında bir hücreyi 12 farklı kişiyle paylaştığını söyledi. İlk ay boyunca duş almaya, dışarı çıkmaya veya güneşi görmeye izin verilmediğini söyledi. Muhammed ayrıca İŞİD kontrolü altındaki bir bölgede yaşadığı için gardiyanlar tarafından sözlü olarak kötü muameleye uğradı.
Muhammed, "Gardiyanlar, İslam Devleti'nin bir taraftarı olmakla suçlandığım için beni aşağıladı. Yer altındaki bir hücrede kilitli olmaktan daha beterini hakettiğimi söylediler" dedi. Aynı tesiste tutulan ve ayrı ayrı görüşülen bir başka tutuklu da aynı kötü muamele ve suiistimale uğradığını söyledi.
Uzun süreli tutukluluk ve aşikar bir şekilde adil olmayan yargılamalar
Birçok tutuklu Uluslararası Af Örgütü'ne bir yıla yakın süredir tutuklu bulunduklarını söyledi. Bazıları hiçbir şekilde resmen suçlanmadıklarını ve hiçbir zaman savcıyı görmediklerini veya mahkemeye gitmediklerini belirtti.
Bunların biri de Uluslararası Af Örgütü'ne konuştuğu sırada resmi olarak hiç suçlanmadan, bir savcıyı görmeden ve bir hakim önüne çıkmadan bir yıla yakın süredir tutuklu bulunan bir yabancı uyruklu olan Safwan'dı. PYD'nin kendi yönetmeliklerine göre gözaltındakiler, savcı tarafından suçlanmadan önce en çok 72 saate kadar gözaltında tutulmalı ve duruşmayı beklemek üzere merkez cezaevine sevkedilmelidir.
İssam adında bir tutuklu Uluslararası Af Örgütü'ne Rakka'ya giderken İŞİD tarafından kaçırıldığını ve YPG kontrol noktalarının yerlerini vermeye zorlandığını söyledi. "Ben saldırıyı önlemek için zamanında Asayiş'e kendim teslim oldum. Suçlu olabilirim ama adil bir yargılanma bekledim" dedi. Bunun yerine altı ay gözaltında kaldı, yedi yıl hapis yedi yıl da sürgüne mahkum edilmeden önce kendisine yönelik suçlamalar hakkında bilgilendirilmedi. İssam, "Bir odanın içinde bir avukat veya kendimi savunma şansım olmadan, bir hakim tarafından mahkum edildim" dedi.
Ağustos 2014'de tutuklanan Muhammed de adil olmayan yargılanmayı tarif eti: Sorgucu bana masum olduğumu ve 15 gün içinde salıverileceğimi söyledi... Bunun yerine bir hakimi 10 dakikalığına gördükten sonra 10 yıl hapse mahkum edildim. Hakim bana aleyhimdeki delileri göstermeyi reddetti."
Bir başka olayda da, bir sivil tutuklu askeri mahkeme önünde yargılandı.
Asayiş Müdürü Civan İbrahim'in tutukluların bir avukata erişim, gözaltına alındıktan sonra ailelerinin nerede olduğundan haberdar edilmesi ve soruşturma tamamlandıktan (genellikle 1 ay) sonra ailelerin ziyaret etme haklarının olduğuna yönelik söylemlerinin aksine, birçok tutuklu avukat taleplerinin yok sayıldığını, aylarca aileleriyle iletişimden yoksun bırakıldıklarını söyledi. Görüşme yapılanlardan sadece bir tutuklu avukatı olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili konuşan Lama Fakih, "Bazı tutukluların, haklarının ciddi ihlali olarak hayli adil olmayan yargılamalarla karşılaştığı açık. Herkes mahkeme önünde kendilerini savunma hakkına sahip olmalıdır. PYD liderliğindeki yönetim, insanların haklarını güvenlik ve terörle mücadele adına çiğnemek yerine tutukluların haklarına saygı gösterildiğinden emin olmalıdır." dedi.
Tüm tutuklular hakim karşısına çıkmadan önce kendilerine yönelik suçlamalardan derhal haberdar olmalıdır, bir avukata ve ailelere erişimleri sağlanmalıdır. Siviller asla askeri mahkemeler önünde yargılanmamalıdır.
Arkaplan
Uluslararası Af Örgütü Ağustos 2015'te, PYD liderliğindeki yönetimin polis gücü Asayiş'in kontrolü altındaki Kamışlı ve Malikiye'de iki merkez cezaevini ziyaret etti. Her iki tesiste de araştırmacılar herhangi bir cezaevi yetkilisinin nezareti olmadan, ayrı bir şekilde, istedikleri tutuklular ile görüşmeler yapabildiler.
Asayiş'in Cezaevleri Müdürü Abir Muhammed Halit'e göre Cizire kantonundai bulunan üç merkez cezaevinde, Kamışlı, Derbesiye ve Malikiye'de 125'e yakın tutuklu bulunuyor. Asayiş Müdürü Civan İbrahim ise PYD kontrolü altındaki üç kanton genelinde Asayiş tarafından tutulan 400 tutuklu bulunduğunu Uluslararası Af Örgütü'ne söyledi.
2014'de PYD, daha küçük siyasi partilerle birlikte Kuzey Suriye'deki ağırlıklı olarak Kürt olan üç kantonda özerk yönetim kurdu: Afrin, Cizire ve Kobani. PYD liderliğindeki yönetimin kendi polis gücü, mahkemeleri, cezaevleri, bakanlıkları ve yasaları bulunuyor. PYD ayrıca bir ordu da kurdu, Halkın Koruma Birlikleri (YPG) ağırlıklı olarak bölgedeki Kürtlerin korunmasından ve askeri mahkemelerden sorumlu.
Açıklamanın tamamı için tıklayınız.
Basın Açıklamaları
- Türkiye: Barışçıl muhalefete yönelik baskılara son verin
- Suriye: Toplu katliamlara ilişkin kanıtlar korunmalı
- İsrail: Hizbullah’ın hukuka aykırı saldırılarında hedef hassasiyetinden yoksun silahlar kullanması uluslararası hukukun ihlalidir
- Türkiye: Onur Yürüyüşleri’ne yönelik hukuksuz yasaklamaların caydırıcı etkisine rağmen aktivistler mücadeleye devam ediyor
- İran: Yeni zorunlu başörtüsü yasası kadınlara ve kız çocuklarına yönelik baskıları artırıyor
- Küresel: Küresel düzenin çöküşü insan haklarını tehdit ederken Uluslararası Af Örgütü, adaletsizlikle mücadele etmek için mektup yazma kampanyası başlatıyor
- Türkiye: Gezi Davası’nda yargılananlar beraat ettirilmeli ve adaletsizliğe son verilmeli
- Suriye: Devlet Başkanı Esad yönetiminde onlarca yıldır devam eden ağır insan hakları ihlallerini sona erdirmek ve telafi etmek için tarihi fırsat değerlendirilmeli