• Dava Gözlem

Kemal Kurkut Davası

Kemal Kurkut, 2017’de Diyarbakır Nevruz kutlama alanına girmek isterken polis tarafından vurularak öldürüldü. Sanık polis Y.Ş., Kurkut'un bir canlı bomba olduğu şüphesiyle ateş ettiğini söyledi ancak daha sonra gazeteci Abdurrahman Gök'ün çektiği fotoğraflar bu iddiayı tartışmalı hale getirdi. Fotoğraflarda Kurkut, belden yukarısı çıplak halde alana girmişken, polis tarafından sırtından vuruluyordu. Y.Ş. ilk mahkemede delil yetersizliği gerekçesiyle beraat ettirildi. 2022'de Diyarbakır Bölge İstinaf Mahkemesi bu kararı bozdu. Yerel mahkemeye dönen yargılama sonucunda, katil zanlısı polise ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi.

Arka Plan Bilgisi
Her yıl 21 Mart’ta kutlanan Nevruz Bayramı nedeniyle 2017'de Diyarbakır Nevruz Meydanı’nda toplantı tertip edildi. Meydan çevresinde polis tarafından güvenlik önlemleri alındı. Alana giriş için kademeli kontrol noktaları oluşturuldu.

Olay günü 22 yaşında olan İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi Kemal Kurkut, polis tarafından açılan ateşle vuruldu.

Kurkut, kutlama günü saat 07.50 civarında kutlama alanı çevresindeki bir kasaptan, öğrenilemeyen bir sebepten, bir bıçak tedarik etti. Alana giden ilk kademeyi üzeri giyinik ve sırt çantalı vaziyette, kendini aratmadan aştı. Bir noktada çantasını bıraktı ve belden yukarısını kapatan kıyafetleri çıkardıktan sonra elinde bıçakla, basına ayrılmış olan ikinci kontrol noktasına geldi. Buraya kadar, sanık Y.Ş.’nin aktarımına göre “kendisini takip eden ve yakalamaya çalışan”herhangi polis memurunun müdahalesiyle karşılaşmadı. Kurkut, bıçağı göğsüne doğrultarak yaklaşık 30 polisin bulunduğu ikinci kontrol noktasına yaklaştığında polis tarafından fark edildi. Önünden geçtiği polisler, Kurkut’a “dur” ihtarında bulunarak havaya ateş açmaya başladılar. Kontrol noktasına gelen Kurkut bıçağı bir kez savurarak alana giriş yaptı. Alana girdikten yaklaşık sekiz metre sonra polis tarafından açılan ateşle göğüs hizasından vuruldu. Kısa süre sonra yere yığıldı.

İddianame
2 Ekim 2017’de düzenlenen iddianameye göre olay yerinde 13 adet mermi kovanı bulundu. Kurkut’un vücudundan bir mermi çekirdeği çıkarıldı. Bedeninin sol arka tarafından ve elinden vuruldu. Şüpheli polis Y.Ş.’nin, Kurkut’un ayaklarına doğru nişan alarak değil, vücut hizasında maktule ateş ettiği ve “hayati bölgesinden yaralanmaksızın etkisiz hale getirilebilecek iken Y.Ş.’nin atışı sonucunda hayatını kaybettiği” değerlendirildi.

İddianamede, “görevli polis memurları hakkında görevi ihmal ve suç delillerini karartma ve gizleme” suçlarından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yürütülmekte olduğu bilgisi yer aldı.

Diyarbakır Valiliği olay günü yaptığı açıklamada Kurkut’un canlı bomba olduğu şüphesiyle vurulduğunu, olay sırasında "Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim" diye bağırdığını ileri sürdü.

“(…) miting alanına girmeye çalışan sırt çantalı bir şahıs, alanın güvenliğini sağlamakla görevli güvenlik kuvvetlerince aranmak istenmiş ancak şahıs kendini aratmak istememiş, ‘Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim’ diyerek güvenlik güçlerine bıçaklı saldırıda bulunmuş ve etkinliğin yapılacağı yöne doğru koşmaya başlamıştır.

Şahıs, güvenlik güçlerinin tüm uyarılarına rağmen elindeki bıçağı atmamış ve alana doğru koşmaya devam etmiştir. Söz konusu şahsın canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden ve alanda bulunan katılımcıların can güvenliği göz önünde bulundurulduğundan dolayı, arama noktasında görevli güvenlik güçlerince müdahale edilmiştir.”

Daha sonra gazeteci Abdurrahman Gök’ün çektiği fotoğrafların ortaya çıkmasıyla bu iddia tartışmalı hale geldi.

İddianamenin sonunda, olayla ilgili soruşturulan polis memurlarından O.M.’nin hakkında “olası kastla adam öldürme” suçlamasından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğine değinildi.

 

Kovuşturma
Hakkında iddianame düzenlenen polis memuru Y.Ş. tutuksuz yargılandı. Üç ay görevden uzaklaştırıldı.

Yargılama, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Aralık 2017’deki ilk duruşmayla başladı. Katılan avukatlarının talebiyle mahkeme Ulusal Kriminal Büro (UKB) isimli bilirkişi firmasından olaya ilişkin rapor istedi. 28 Şubat 2019’daki duruşmada sunulan raporda Y.Ş.’nin Kurkut’u hedef alarak vurduğu saptandı. Bu duruşmada, UKB’nin raporundaki eksiklikler nedeniyle raporun yeniden alınmasına karar verildi. 30 Mayıs 2019 tarihli duruşmada mahkemeye sunulan yeni raporda ise Korkut’un Y.Ş.’nin yerden seken mermisiyle vurulduğu belirtildi.

14 Ocak 2020 tarihli duruşmada, mahkemenin Adli Tıp Kurumu’ndan talep ettiği, çelişkileri gidermesi beklenen rapor yaklaşık yedi ay sonra mahkemeye sunuldu. Raporda Kurkut’un “yerden seken mermiyle” vurulduğu değerlendirildi. 16 Haziran 2020’deki duruşmada savcı mütalaasını mahkemeye sundu. Sanığın “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçlamasıyla cezalandırılması talep edildi. 

17 Kasım 2020 tarihli karar duruşmasında mahkeme sanığın “delil yetersizliği” nedeniyle beraatına karar verdi.  Katılan avukatları kararı temyiz etti.

İstinaf Kararı

Diyarbakır Bölge İstinaf Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 8 Şubat 2022’de açıkladığı kararında yerel mahkemenin kararını bozdu. İstinaf mahkemesi değerlendirmesinde, gerekçeli kararda polisin “zor ve silah kullanma yetkisi hiç tartışılmadan” karar verildiğine dikkat çekti.

Bozma Sonrası Yargılama

İstinaf Mahkemesi’nin bozma kararı sonrasında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlayan duruşmaların ilki 22 Mart 2022’de görüldü.

 

[Bozma Sonrası] 2. Duruşma

Kemal Kurkut'un katil zanlısı polis memuru Y.Ş.'nin “bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçlamasıyla Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın bozulmasının ardından görülen ikinci duruşma 15 Eylül 2022'de görüldü.

İzleyiciler
Duruşmayı izlemek üzere Mezopotamya Haber Ajansı ve Faili Belli web sitesi temsilcileri hazır bulundu.

Yargılama
Duruşma salonunda bir sanık avukatı ve iki müşteki avukatı hazır bulundu.

Duruşmanın başlamasından itibaren; üye hakim ve savcı oldukları değerlendirilen iki kişinin cübbelerini giymedikleri görüldü. Duruşma başlangıcından kısa süre sonra savcı cübbesini giydi.

Mahkeme heyeti başkanı sanık polis hakkında yürütülen disiplin soruşturmasının dava dosyasına girdiğini zapta geçirdi.

Müşteki Avukatlarının Beyanları
Avukat Mehmet Emin Aktar, yargılama sürecinin başından beri ısrarla “delilerin tüm çıplaklığıyla sanığın maktulü kasten öldürdüğünü gösterdiğini” ileri sürdü.

“Sanık bizim güvenliğimizi sağlamakla yükümlü olan, kendine bunun için silah verilen bir şahıstır. Silahsız bir şahsı kasten öldürmüştür. Delil durumu ve bu durumun toplumda yarattığı etki nedeniyle sanığın tutuklanmasını talep ediyoruz.”

Avukat Serdar Çelebi, ilk yargılamada verilen beraatın delil yetersizliğinden verildiğini hatırlattı. Bu kararın kendilerinin dinlenmesini istedikleri tanıklar dinlenmeden verildiğini vurguladı.

Duruşmanın başlangıcından yaklaşık 10 dakika sonra, Av. Çelebi’nin beyanları sırasında üye hakimin cübbesinin dışarıdan getirildiği ve hakimin cübbesini giydiği görüldü.

Av. Çelebi olay anında hangi tanığın nerede olduğunun tespit edilmesinin gerekliliğini vurguladı. Her tanığa olay anında görüntülerin neresinde bulunduğunun sorulması gerektiğini söyledi. Dosyada sicil numaralarıyla bulunan polislerin kendilerine tanıtılmalarını, görüntülerin polislere izletilmesini ve böylelikle tanık polislere çapraz sorgu yapma imkanının kendilerine tanınmasını istedi. Tanığa doğrudan soru sorma hakkına sahip olamadıkları durumda, beyan sahibi polislerin doğru söyleyip söylemediklerinin bilinemeyeceğini savundu:

“Kamerada polis ve sanık görünüyor. Bu görüntüler tanığa sorulmadan, ‘siz bu görüntünün neresindesiniz?’ diye sorulmadan alınmış beyanın eksik beyan olduğunu mahkemeye hatırlatmak istiyoruz.  Bizim de soru sorabileceğimiz bir ortamda dinlenmesini talep ediyoruz.”

Av. Cihan Aydın, yargılama konusu olay ile ilgili bir disiplin cezasının söz konusu olduğunu hatırlattı. Olay anına ilişkin görüntülerin sabit olduğunu, meseleyi eğip bükmenin anlamının olmadığını söyledi. Diyarbakır Valiliği Polis Disiplin Kurulu’nun sanık hakkında verdiği disiplin cezasından bir paragraf okudu.

Kararda, polis memurlarının silah kullanmamaları yönündeki sözlü emre uymadıklarının tespit edildiğini belirtti. Polisler sözlü emirleri duymasalar bile havaya ateş açılması ve silah kullanılmamasıyla ilgili yazılı emre de uymadıklarını ateş eden polis memurları Y*** Ş***, O*** M*** M*** *** ‘nin ilgili KHK’nin 5. Maddesi gereği disiplin hükümlerini yerine getirmediklerinin tespit edildiğini ve bu nedenle bu polisler hakkında meslekten çıkarılma kararının verildiğini aktardı:

“Disiplin kararı ceza yargısı açısından bağlayıcı olmayabilir. Siz daha detaylı bir yargama yapıyorsunuz. Tüm detayları inceliyorsunuz. Bu polis hakkında bir tutukluluk olmaması ve beraat verilmiş olması cezasızlık politikasının devamındır.”

Avukat Serdar Çelebi

Olay yerinde bulunan ve dosyada beyanları bulunan polisler hakkında yalnızca sicil numarası bilgisi verilmiş olması nedeniyle sicil numarası üzerinden polisleri tanıyamadıklarını söyledi. Polislerin dosyada beyanları bulunsa da bu beyanları görüntülerle kıyaslayamadıklarını vurguladı.

Sanık Polis Y.Ş.’nin Beyanları
Y.Ş., hakkında verilen disiplin cezasıyla ilgili idare mahkemesine itiraz etmek üzere Gaziantep’te açtığı davayı kazandığını söyledi ve şöyle devam etti: “Kolluk görevimde yapığım müdahalenin hukuka uygun olduğu yönünde idare mahkemesi kararı mevcuttur. Dosyaya eklenmiştir. Bunun dışında beş sene boyunca hala bu davada kimin bu olayın şüphelisi, kimin bu olayın sanığı olduğu tartışılıyor. Bu davada hakkımda zaten doğru düzgün net bir delil yok beraatımı talep ediyorum. Suçsuzluğumdan dolayı; kolluk görevimi yaptığım için değil.”

Karar
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi ara kararında “katılan vekilinin taleplerinin geçen celse değerlendirilmiş olması nedeniyle” bu konuda yeniden değerlendirme yapmaya yer olmadığına karar verdi. “Dosya delil durumu, dosyanın gelmiş olduğu aşama dikkate alınarak sanığın tutuklanması” talebini reddetti.

Davanın bir sonraki duruşması 17 Ocak 2023 saat 09.05’te görülecek.