Japonya: Bira üreticisi Kirin’in Myanmar ordusuna yaptığı ödemeyle ilgili soruşturma başlatılmalı
- Japon bira firması, kendisine bağlı alt kuruluşun Arakan Eyaleti’nde yakın zamanda yaşanan şiddet ortamında orduya üç kez bağışta bulunduğunu kabul etti.
- Bağışı aldığı sırada görüntülenen ordu başkanı, bu bağışın güvenlik güçleri için yapıldığını söyledi.
- Kirin isimli firma, yaptığı bağışların nasıl kullanıldığını bilmediğini kabul ediyor.
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), çok uluslu bira üretim devi Kirin’e bağlı alt kuruluşun, 2017 sonunda, Arakanlıları hedef alan etnik temizlik harekatının en şiddetli döneminde, Myanmar ordusuna ve yetkililere yaptığı ödemelerle ilgili olarak Japonya yetkililerinin derhal soruşturma başlatması gerektiğini söyledi.
Kirin Holdings Company, Inc. (13 Haziran’da gönderilen açıklayıcı bir not da dahil olmak üzere) UAÖ’ye ilettiği yazılı cevabında Myanmar Brewery isimli alt kuruluşunun 1 Eylül ile 3 Ekim 2017 tarihleri arasında yetkililere toplamda 30.000 Amerikan Doları tutarında üç ayrı bağışta bulunduğunu söyledi.
Kirin, ödemelerin şiddet mağdurlarına yardım etmeyi amaçladığını söyledi. Ancak UAÖ, ilk bağışın Myanmar Brewery çalışanları tarafından 1 Eylül 2017’de başkent Nay Pyi Taw’da düzenlenen ve televizyonda yayınlanan bir tören sırasında Myanmar silahlı güçlerinin başkomutanı, Kıdemli General Min Aung Hlaing’a yapıldığını, Kıdemli Generalin kişisel Facebook sayfasına bakarak tespit etti. Kirin daha sonra 6.000 Amerikan Doları tutarında bir bağışın o tarihte yapıldığını doğruladı. Min Aung Hlaing de bağışların bir kısmının Arakan Eyaletinde görev yapan “güvenlik personeli ile eyalet hizmetleri personeline” aktarılacağını ifade etti.
UAÖ İş Dünyası ve İnsan Hakları Başkanı Seema Joshi konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Herhangi bir uluslararası yatırımcının Myanmar ordusuna, tam da ordu güçlerinin Arakan Eyaletinin kuzeyindeki Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik uyguladığı bir zamanda bağış yapabilmesine açıklama getirmek imkansız” dedi.
“Bu bağışların aslında insanlığa karşı işlenen suçlarda sorumluluğu bulunan askeri birimlerin harekatlarını finanse etmiş olması tehlikesi var. Bunun yanı sıra Myanmar’ın üst düzey ordu liderleriyle bir bağış töreninde görüntü verme seçimi, Myanmar Brewery şirketinin, ordunun Arakanlı Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği askeri faaliyetleri onayladığına ilişkin kaygı verici bir mesaj da iletiyor” diyen Joshi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Japonya, nerede faaliyet gösterdiklerinden bağımsız olarak tüm şirketlerinin insan hakları ihlallerinde pay sahibi olmamasını sağlamakla yükümlüdür. Japonya yetkilileri bu kuşkulu bağışlara yönelik derhal soruşturma başlatmalıdır.”
Kirin’in Myanmar’daki yatırımları
Kirin 2015’te Myanmar’ın en büyük bira üreticisi Myanmar Brewery’nin yüzde 55’lik hissesini 560 milyon Amerikan Doları karşılığında satın aldı. Eski ve görevini sürdüren ordu mensuplarının sahibi olduğu güçlü bir şirket olan Union of Myanmar Economic Holdings Limited (Myanmar Economic Holdings Limited olarak da bilinen UMEHL, yani Myanmar Ekonomik Varlıklar Birliği) kalan yüzde 45’lik hisseyi elinde tutuyor.
Myanmar hükümeti 29 Ağustos 2017’de UMEHL ile başka bir ortak girişim olan Mandala Brewery şirketinin yüzde 51’lik hissesi karşılığında 4.3 milyon Amerikan Dolarlık daha yatırım yapması için Kirin’e gümrük izni verdi. Kirin bu yatırımlardan sonra Myanmar’ın büyüyen bira pazarının yüzde 80’ini kontrol ettiğini açıkladı.
Büyük bir uluslararası bira üreticisi olan Kirin, kendi markalarının yanı sıra Avustralya ve Yeni Zelanda’daki Lion içecek firmasının ve Filipinler’deki San Miguel şirketinin yüzde 48.6’lık hissesinin de sahibi.
Söz konusu bağışlar, Myanmar güvenlik güçlerinin Arakanlı Müslüman kadın, erkek ve çocuklara zulmettiğine ve on binlerce Arakanlının komşu ülke Bangladeş’e sığındığına ilişkin haberlerin küresel medyada sıklıkla yer aldığı bir süreçte yapıldı.
11 Eylül 2017’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Arakanlılara yönelik saldırıyı “etnik temizliğin tipik bir örneği” olarak nitelendirdi. UAÖ’nün yaptığı kapsamlı araştırmalar ise Myanmar güvenlik güçlerinin insanlığa karşı suçlar kapsamına giren çok sayıda suç işlediğini ortaya çıkardı. Myanmar güvenlik güçlerinin işlediği suçlar uluslararası ölçekte defalarca rapor edildi, ancak Kirin’in de açıkladığı gibi şirket, tüm bunlardan sonra bile 23 Eylül ve 3 Ekim 2017’de Arakan Eyaleti yetkililerine daha fazla bağışta bulundu.
Açık kaynaklardan elde edilen kanıtlar ‘insani yardım’ iddialarını çürütüyor
Kirin, Nisan 2018’de UAÖ’ye yazdığı bir mektupta –ikisi maddi yardım, biri pirinç ve yemeklik yağdan oluşan ayni yardım olmak üzere– bağışların her üçünün de Arakan Eyaleti hükümeti tarafından şiddet mağdurları için insani yardım talebinde bulunması üzerine yapıldığını belirtti. Fakat Kirin’in bağışların orduya yapılmadığına ilişkin iddiaları Myanmar’ın Başkomutanı Kıdemli General Min Aung Hlaing’in internette paylaştığı açıklamalar da dahil olmak üzere açık kaynaklardan elde edilen kanıtlarla çelişiyor.
UAÖ Dijital Doğrulama Birimi, Kıdemli Generalin Facebook hesabından paylaştığı videoları inceledi ve teyit etti. Videolardan biri, General ile diğer üniformalı ordu yetkililerini, 1 Eylül’de yapılan resmi bir törende çeşitli Myanmar şirketlerinin temsilcilerinin verdikleri bağışları kabul ederken gösteriyor.
Bu görüntüler, Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu (ARSA) isimli silahlı grubun 25 Ağustos 2017’de bir dizi saldırı gerçekleştirmesiyle birlikte Arakan Eyaletinde yaşanan en son krizin başlangıcından bir hafta sonra kaydedildi. UAÖ ve diğer kurumlar, öldürmeler, tecavüz ve diğer türde cinsel şiddet, işkence, köy yakma, açlığa zorlama taktikleri ve uluslararası hukuk gereğince insanlığa karşı suçlar kapsamına giren diğer ihlaller de dahil olmak üzere Myanmar ordusunun verdiği şiddetli karşılığı ayrıntılarıyla belgeledi. 693.000’in üzerinde Arakanlı Müslüman Bangladeş’e sığınmaya zorlandı ve hala Bangladeş’te bulunuyor.
Min Aung Hlaing 1 Eylül 2017’de televizyonda yayınlanan konuşmasında askeri harekatları savundu ve şirketlerden gelen bağışların “ulusal savunma ve güvenlik görevlerini omuzlayarak hayatlarını tehlikeye atan güvenlik personeli ve eyalet hizmetleri personeli ile ARSA’nın şiddetli saldırıları nedeniyle evlerini terk eden etnik yerliler için yapılan nakit bağışlar” olduğunu söyledi.
Ortak girişimlerin bağışları
UAÖ’nün bildiği kadarıyla Kıdemli General, Kirin’in yaptığını itiraf ettiği diğer bağışlarla ilgili kamuoyuna yönelik bir açıklama yapmadı.
Ancak General, 11 Eylül’de Facebook’ta UMEHL ve 18 ortak girişiminin orduya 19.200 Amerikan Doları tutarında bağış yaptığı başka bir törenle ilgili görüşlerini ifade eden bir paylaşımda bulundu. Kirin, bu bağışa da katkı sunup sunmadığını belirtmedi.
Min Aung Hlaing bu bağışların, “Arakan Eyaleti’nde kendini feda etme riskini göze alarak Eyalet savunması ve güvenliği görevlerini yerine getiren güvenlik birlikleri ve teşkilat personeli ile ARSA’nın terör saldırıları nedeniyle yaşadıkları yerleri terk eden yerel halk için… ve sınır bölgesine dikenli tel örgü inşa edilmesi için” yapıldığını söyledi.
UAÖ ve medyada yer alan haberler ise bundan yalnızca birkaç gün öncesinde Myanmar güvenlik güçlerinin sınır hattındaki tel örgüler civarında uluslararası yasaklı kara mayınları kullandığını belgelemişti. Bangladeş hükümeti de Myanmar yetkililerine kara mayını kullanımlarıyla ilgili resmi bir şikayet iletmişti.
Resmi belge verilmedi
Kirin’in bildirdiğine göre Myanmar Brewery, “ne doğrudan ne de [U]MEHL aracılığıyla Arakan Eyaletinde veya başka bir yerdeki ordu harekatlarını desteklemek amacıyla herhangi bir bağışta bulunmadı.”
Ayrıca Kirin, UMEHL ile yaptığı ortaklık koşulları gereğince “Myanmar Brewery fonlarının askeri amaçlarla kullanılmasını açıkça yasaklayan” bir hükmün mevcut olduğunu da belirtti. Fakat şirket, UMEHL’in bu hükme uygun hareket ettiğinden emin olmak üzere gerekli kontrolleri yaptığına ilişkin hiçbir kanıt sunmadı. Zorlandığında ise anlaşma şartlarının gizli olduğunu söyledi. Üstelik, Kirin’in UMEHL ile yaptığı ortak girişim anlaşmasının buna benzer bağışları kapsayıp kapsamadığı da belirsiz.
Kirin UAÖ’ye bağışları UMEHL’in talep ettiğini, sonrasında ise doğrudan Arakan Eyaleti hükümetine ait bir banka hesabına yatırdığı konusunda Kirin’i bilgilendirdiğini söyledi. Ancak şirket, ne söz konusu banka mevduatlarıyla ilgili kanıt sundu ne de paranın sonuçta nasıl harcandığına ilişkin hesap verebildi. Bu durumu da “Böyle bir şeyin yapılması için sonuçta hangi aracın sorumlu olacağına dair ayrıntıları yeterince takip etmedik” sözleriyle kabul etti.
Bağışların alıcısı ordu yerine Arakan Eyaleti hükümeti olsa da bu konu insan haklarıyla ilgili ciddi endişeler yaşanmasına neden oluyor, çünkü UAÖ daha önce Arakan Eyaleti hükümeti Arakanlı Müslümanlara yönelik uzun vadeli sistemsel ayrımcılığın kurulması ve sürdürülmesinden sorumlu olduğunu tespit etti. Sistemsel ayrımcılık, insanlığa karşı işlenen bir suçtur.
Seema Joshi, “Myanmar Brewery orduya ve/veya Arakan Eyaleti yetkililerine bağışta bulunarak uzun zamandan beri ayrımcılığa uğrayan Arakanlı Müslümanlar ve diğer etnik gruplar açısından insan hakları durumunu daha da ağırlaştırma riskine girdi. Şirketin söz konusu fonların sonuçta nereye ulaştığına dair hesap verememesi son derece kaygı vericidir” dedi.
Şirket sorumluluğu
Kirin’in insan haklarına saygı gösterme yükümlülüğü, Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkelerinde belirtiliyor. Uluslararası ölçekte kabul gören bu standart gereğince Kirin gibi şirketler, faaliyet gösterdikleri yerlerde tüm insan haklarına saygı göstermekle yükümlüdür.
Şirketler bu yükümlülüğü yerine getirmek için iktisadi faaliyetlerinin insan hakları istismarlarına yol açmamasını veya bu istismarların ortaya çıkmasında pay sahibi olmamasını güvence altına almalıdır. Risk temelli ayrıntılı incelemeler yaparak insan hakları üzerindeki olası veya mevcut etkilerini tespit etmeli ve değerlendirmelidirler.
UAÖ’ye ilettiği mektuplarda sağladığı bilgilere göre Kirin, buna benzer adımları atmadı ve sonuç olarak hem yetkililere bağışlar yaparak hem de ordunun Arakan Eyaletindeki faaliyetlerini onaylar gibi görünerek Myanmar’da yaşanan insan hakları istismarlarında pay sahibi olma tehlikesine girdi.
Kirin Şubat 2018’de yeni bir küresel insan hakları politikası oluşturdu ve UAÖ’ye Myanmar Brewery’nin ülkede yürüttüğü işlerin gözden geçirilmesine öncelik vermeyi planladığını söyledi. Ayrıca, tüm bağışların askıya alındığını da duyurdu.
“Bu aşamada söz konusu şüpheli bağışlardan dört ay sonra yürürlüğe giren bir politika temelinde şirket içi bir değerlendirme yapmak çok geç ve çok yetersiz bir adımdır. Olası bir zararın çoktan verilmiş olması muhtemel” diyen Seema Joshi, konu hakkındaki sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu durum, şirketlerin niçin insan haklarıyla ilgili ayrıntılı inceleme yapması gerektiğinin tipik bir örneği. Açıkça ifade etmek gerekirse, UAÖ iş dünyasına Myanmar’ı boykot etme çağrısında bulunmuyor. Yabancı şirketlerin Myanmar’da yatırım yapmasına da karşı değiliz. Ancak Kirin’i ve diğer şirketleri duyarlı davranmaya ve yüksek riskli bir ortamda insan hakları ihlallerinin işlenmesini kolaylaştırmamak için hangi adımları attıklarını açıklama çağırıyoruz.”
Japonya da Myanmar’da iş yapan Japon şirketlerinin insan hakları istismarlarına yol açmamalarını veya bu istismarların ortaya çıkmasında pay sahibi olmamalarını güvence altına almakla yükümlüdür. Japonya yetkilileri bu ödemelere yönelik soruşturma yapmalı ve Japon şirketlerinin Myanmar’da yatırım yapmadan veya iktisadi faaliyetler gerçekleştirmeden önce ayrıntılı inceleme yapmalarını şart koşmalıdır.”
Kirin’in yanıtı
Japonya saatiyle bu sabah, bir halkla ilişkiler şirketi Kirin adına kamuoyuna bir açıklama yaparak yürüttüğümüz soruşturmaya yanıt verdi. Sonradan yapılan iki bağışla ilgili 13 Haziran’da tarafımıza gönderdikleri açıklayıcı notu da kapsayan yanıt, 1 Eylül’de yapılan bağışla ilgili bulgularımıza ilişkin herhangi bir itirazda bulunmuyor. İddialarımızı son derece ciddiye aldıkları, 1 Eylül’de yapılan ödemeyle ilgili acil bir soruşturma yürüttükleri ve bu soruşturma süresince “Myanmar’da yeni şirket bağışlarının tümünü derhal geçerli olmak üzere durdurdukları” ifade ediliyor.
UAÖ ile Kirin arasındaki yazışmaya şuradan ulaşılabilir: https://app.box.com/s/1zxkmaey5oi3hmy3z133cldtuh7j03y9
Arka Plan
2016’da Japonya Hükümeti, İş Dünyası ve İnsan Haklarına Dair Ulusal Eylem Planı (UEP) oluşturmayı planladığını resmi olarak duyurdu. İnsan haklarına saygı göstermelerini güvence altına almak için şirketlerin yürütme biçimlerini düzenleme çabaları elbette gereklidir. Bu noktada UAÖ, UEP’nin bir an önce tamamlanması için çağrıda bulunuyor. Ancak Japonya hükümeti oluşturulma süreci devam eden UEP’yi, şirketlerin kusurlarıyla ilgili zaman kaybetmeden yapılması gerekenleri geciktirmek için bir bahane olarak kullanmalıdır.
Basın Açıklamaları
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: Netanyahu, Gallant ve El Masri kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü UCM’de adalet önüne çıkarılmalı
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir