İtalya’nın Roma Kentinde Tecrit Kampları – Roma Şehrinde Kırık Umutlar

Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı bir raporda, Roma belediyesi yetkililerinin binlerce Romanı yeterli barınma erişimden mahrum bırakacak çift yollu, ayrımcı bir konutlandırma sistemi yürüttüğünü dile getirdi.

Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, “Roma belediyesi binlerce Romanı toplumun sınırlarında tutuyor. Yürüttüğü desteklenen konutlandırma sistemi binlerce Romanı sadece etnik farklılıklarına dayanarak, hizmetten ve yerleşim yerlerinden uzak, standartların altındaki tecrit edilmiş kamplarda yaşamaya mahkum edecek şekilde tasarlanmış ve uygulamaya konmuş. Bu, Roma kentinin umutlarının kırılmasıdır. Bu, İtalyan hükümeti ile açıkça söylenmemiş bir suç ortaklığı ile gerçekleştiriliyor ve hükümet ülke çapında herkesin yeterli barınmaya eşit bir şekilde erişimini güvence altına alma konusunda başarısız oluyor. Bu, hükümetin ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik hem uluslararası hukuk hem de Avrupa Birliği hukuku uyarınca sahip olduğu uluslararası yükümlülüğünün ve yeterli barınma hakkını idame etme yükümlülüğünün açık bir ihlalidir” dedi.

Uluslararası Af Örgütü’nün Çifte Standartlar: İtalya’nın konutlandırma politikaları Romanlara yönelik ayrımcılık yapıyor” adlı raporu, Roma’daki izinli kamplarda yaşayan 4,000’i aşkın Romanın nasıl sistematik olarak ayrımcılığa maruz kaldığını, bunların arasında sosyal konutlandırılma talebinde bulunanlar da var, gözler önüne seriyor.

Zorla tahliyelerin akabinde, bu kişiler prefabrik konteynerlere veya belediye yetkilileri tarafından inşa ve idare edilen, aşırı kalabalık ve ayrık, çitlerle çevrili kamplarda bulunan taşınabilir evlere kondu. Bu durum toplumun daha geniş kesimleriyle entegre olmalarını ve düzenli bir iş bulmalarını büyük oranda kısıtlıyor.

Kötü yaşam koşullarına rağmen, on yılı aşkın bir süredir uygulanan önceliklendirme kriteri onları sosyal konutlandırmaya erişimden mahrum etmektedir. Başvuru yapanlar kiraladıkları özel konutlardan kanuni şekilde tahliye edilmiş olduklarını kanıtlamak zorunda – kamplarda yaşayan veya buralardan zorla tahliye edilen Romanlar için imkânsız bir durum.

2012’nin sonunda yeni konutlanma kriterleri getirildi ve hayır kurumları ya da bizzat belediye tarafından sağlanan, ciddi biçimde dezavantajlı geçici konutlarda yaşayanlara öncelik tanındı. Fakat izinli kamplardaki Romanlar başvurmaya başlayınca Roma belediyesi böyle bir kriterin kendileri için geçerli olmadığını açıklamakta gecikmedi.

2008’de, Roma’nın önceki belediye başkanı, resmi olmayan yerleşimleri kapamak ve burada yaşayanları sadece Romanların kaldığı, yerleşim bölgelerinden uzakta tecrit etmek için bir “Göçebe Planı” geliştirdi. Kısmen uygulanan plan yüzlerce Romanın zorla tahliyesiyle sonuçlandı. Birçokları umutsuzluğa terk edildi; tecrit edilmeye, toplumdan dışlanmaya ve fakirliğe mahkûm oldu.

Dalhuisen “‘Göçebe Planı’nın tekrar gözden geçirilmesi ve terk edilmesi gerekir. Bu, Romanların barınma ihtiyaçlarını ve bu kişilerin topluma entegre edilmesine yönelik daha geniş çaptaki soruna cevap vermekten tamamen uzak kalmış dolambaçlı bir çalışmadır. Ulusal hükümet bile, büyük tecrit kamplarının Roman nesillerin hayatlarını mahvettiğini tartışmasız bir şekilde kabul etti. Belediye Başkanı Ignazio Marino bu durumu değiştirme cesaretini göstermelidir. Uluslararası Af Örgütü başkentteki kamplarda yaşayanlara konutlandırma konusunda öncelik tanınması çağrısı yapmamaktadır. Yapılan çağrı etnik kökenden bağımsız olarak eşit koşulların sağlanmasıdır” dedi.

Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal konut arzı oldukça yetersiz olmakla beraber, herkesin eşit erişimi olmalıdır. Yeni seçilen belediye başkanı artık bu ayrımcı dışlamayı ortadan kaldırmak için harekete geçmelidir. Uluslararası Af Örgütü herkes için eşit barınma hakkını savunur – ve Roma belediyesinin ve açıkçası hükümetin de, başkentte acilen karşılanması gereken konut ihtiyacı içindeki binlerce aileye sunulan konut arzının arttırılması için elinden geleni yapması konusunda çağrı yapmaktadır.”

İtalya’da yaşayan Romanların yaklaşık yarısı İtalyan vatandaşıdır. Diğerleri eski Yugoslavya topraklarından gelip mülteci statüsü tanınanlar, çoğunlukla Romanya veya Balkanlardan gelen göçmenler ve statüsü tanınan veya fiilen devletsiz olan kişilerdir.

Dalhuisen, “Romanlar İtalyan toplumunun ayrılmaz bir parçasıdır. Fakat Roma ve diğer birçok İtalyan şehrinde oldukça yetersiz barınma koşulları ve yaygın ayrımcılıktan en ağır şekilde etkilenenler arasındalar,” dedi.

Gerek yerel gerekse ulusal yetkililer ayrım gözetmeme prensibini benimsemekle yükümlüdür. Kamplardaki Roman ailelerin tecrit edilmesi sadece, sosyal konutlandırma da dâhil olmak üzere, diğer konutlandırma şekillerine eşit erişimlerine izin verilmesi ile son verilebilir.

Dalhuisen, “Konutlandırma politikalarında ayrımcılık yapmanın mazereti veya haklı bir sebebi olamaz. İtalyan hükümeti barınma yasalarını ve uygulamalarını tekrar gözden geçirmeli ve Romanları tecrit eden, onları kamplarda tutsak eden her türlü engeli ortadan kaldırmalıdır. Eğer İtalyan yetkililer derhal yeterli bir şekilde harekete geçmez ve ayrımcılık karşıtı AB yasalarını bu kadar açık bir biçimde çiğnemeye devam ederse, AB Komisyonu’nun İtalya’ya yönelik anlaşma ihlali prosedürüne geçmesi her zamankinden daha da elzem hale gelir” diye konuştu.

Tanıklıklar

Miriana Halilovic, aralarında 2013’ün ortasında doğan ikizlerin de olduğu dört çocuk annesi bir İtalyan vatandaşı. 2010’da resmi olmayan bir yerleşim yerinden zorla tahliye edilmelerinin ardından, Salone’deki izinli bir kampta bulunan küçük bir taşınabilir eve yerleştirildiler. “Bizi Casilino 900’den çıkardıklarında bunun kısa bir süreliğine olduğunu söylediler. Şu anda üç buçuk senedir buradayım. Burada tüm dünyadan izole edilmiş bir haldeyiz. Küçük oğlum sorup duruyor: ‘Buradan ne zaman gideceğiz? Neden evimiz yok?’ Çocuğuma ne söylemeliyim? Diğer insanların bizden daha iyi olduğunu mu?” Miriana sosyal konutlandırma başvurusunun sonucunu öğrenmeyi bekliyor.

Hanifa 23 yaşında ve üç senedir Roma’daki izinli Castel Romano kampında kocası ve beş çocuğuyla yaşıyor. “Otobüs durağını kaldırdılar. Bu cezaevinde olmak gibi bir şey. Arabanız yoksa yiyeceksiz bile kalıp ölebilirsiniz!”

Georgescu Vassile 1999’da eşiyle Romanya’dan İtalya’ya gelen bir fırıncı: “2001’de sosyal konutlandırma için başvurdum, eski listede sekiz puan aldım, çok az. Tek bir konteynerde üç aile yaşıyoruz; oğullarım, eşleri ve üç torun da bunlar arasında. Bir yer kiralamayı düşündük ama bu çok zor. 11 kişi için 1000 Euro vermemiz gerekir. Harcamaları da eklerseniz 1.500 Euro’yu buluyor. Bunu karşılayamayız. Sadece iki maaşımız var.”