İsviçre: Her beş kadından biri cinsel şiddete uğruyor
Yeni anket sonuçları, tecavüz ve cinsel şiddetin son derece yaygın olduğunu ancak yaşanan vaka sayısının çok az bildirildiğini ortaya koyuyor.
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) tarafından yaptırılan yeni anketin sonuçlarına göre, cinsel şiddetin genelde düşünüldüğünden çok daha yaygın olduğu İsviçre’de kadınlar ve kız çocuklar tehlikeli ve çağ dışı yasalarla yüzüstü bırakılıyor.
16 yaş ve üzeri 4.495 kadın ve kız çocuğuyla yapılan mülakatları da kapsayan araştırma, ankete katılan her beş kadından birinin cinsel şiddete, ankete katılan kadınların yüzde 10’undan fazlasının ise tecavüze uğradığını ortaya koyuyor. Buna karşılık, anket yapılan kadınların yalnızca yüzde 8’i saldırıya uğradığını polise bildirmiş.
UAÖ İsviçre Şubesi Direktörü Manon Schick konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Anket sonuçları kadınlara yönelik tecavüzün ve cinsel şiddetin inanılmaz derecede yaygın olduğunu, ancak olduğundan çok daha az bildirildiğini gösteriyor” dedi. Schick, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu bulgular, İsviçre yetkilileri için bir uyarı işareti olmalı ve İsviçre’nin tecavüzle ilgili çağ dışı yasalarında acilen değişiklik yapılmasını sağlamalıdır.”
ARKA PLAN
İsviçre’nin 2017’de imzaladığı İstanbul Sözleşmesi gereğince tecavüz ve cinsellikle ilgili rızaya dayalı olmayan diğer tüm fiillerin cezai suç kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor. Buna karşılık, İsviçre hukuku tecavüzü halen rızanın yokluğu temelinde tanımlıyor. Aksine fiziksel şiddet, tehdit veya zorlamanın söz konusu olup olmamasına dayalı bir tanım kullanılıyor.
Tecavüze uğrayan kişinin fiziksel olarak direnmediği takdirde rıza gösterdiğine ilişkin yasalarda ve uygulamada başvurulan varsayım son derece sorunludur. Uzmanlar, “istemsiz felç” ve “donup kalma” tepkilerinin, cinsel saldırıya uğrayan kişilerin çok sıklıkla verdiği fizyolojik ve psikolojik tepkiler olduğunu açıklamıştır.
Rıza yerine direnme ve şiddete odaklanan bu yaklaşım, tecavüzün bildirilmemesiyle sonuçlanıyor ve ayrıca cinsel şiddetle ilgili genel farkındalığı da olumsuz etkiliyor. Üstelik bu iki konu, tecavüzün engellenmesi ve cezasızlığın sona erdirilmesinde büyük önem taşıyor.
UAÖ, Avrupa’da 31 ülkede tecavüzü cezalandıran yasaları inceledi ve 31 ülkeden sadece 8’inde rızayı temel alan yasaların yürürlükte olduğunu tespit etti. Bu ülkeler ise İsveç, Birleşik Krallık, İrlanda, Lüksemburg, Almanya, Kıbrıs, İzlanda ve Belçika.
Diğer Avrupa ülkelerinde, bir suçun yasalarda tecavüz olarak kabul edilmesi için örneğin kaba kuvvete veya tehdide başvurulmuş olması gerekiyor, ancak tecavüz vakalarının birçoğunda durum böyle değil.
Basın Açıklamaları
- Türkiye: Barışçıl muhalefete yönelik baskılara son verin
- Suriye: Toplu katliamlara ilişkin kanıtlar korunmalı
- İsrail: Hizbullah’ın hukuka aykırı saldırılarında hedef hassasiyetinden yoksun silahlar kullanması uluslararası hukukun ihlalidir
- Türkiye: Onur Yürüyüşleri’ne yönelik hukuksuz yasaklamaların caydırıcı etkisine rağmen aktivistler mücadeleye devam ediyor
- İran: Yeni zorunlu başörtüsü yasası kadınlara ve kız çocuklarına yönelik baskıları artırıyor
- Küresel: Küresel düzenin çöküşü insan haklarını tehdit ederken Uluslararası Af Örgütü, adaletsizlikle mücadele etmek için mektup yazma kampanyası başlatıyor
- Türkiye: Gezi Davası’nda yargılananlar beraat ettirilmeli ve adaletsizliğe son verilmeli
- Suriye: Devlet Başkanı Esad yönetiminde onlarca yıldır devam eden ağır insan hakları ihlallerini sona erdirmek ve telafi etmek için tarihi fırsat değerlendirilmeli