İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprakları: Filistinli tutuklulara yönelik işkence ve alçaltıcı muamele içeren korkunç vakalar kaydedildi
İdari gözaltı, kişilerin devlet yetkilileri tarafından, kişinin kendisi veya avukatlarının inceleyemediği gizli güvenlik gerekçeleriyle alıkonulduğu bir gözaltı biçimidir. Bu uygulama, uluslararası hukukta özgürlüğünden mahrum bırakılan herkes için güvence altına alınan adil yargılama sürecini fiilen devre dışı bırakmaktadır. Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in idari gözaltını istisnai ve seçici bir biçimde kullanılan bir önleyici tedbir olarak değil, Filistinlilere zulmetmek için sistematik bir şekilde bir araç olarak kullandığını tespit etmiştir.
Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı açıklamada, İsrail yetkililerinin, işgal altındaki Batı Şeria genelinde Filistinlilere karşı bir keyfi gözaltı türü olan idari gözaltı uygulamasını artırdığını, tutuklulara yönelik insanlık dışı ve alçaltıcı muameleyi kolaylaştıran olağanüstü hâl uygulamalarını genişlettiğini ve son dört hafta içinde kaydedilen gözaltında işkence ve ölüm vakalarını soruşturmadığını belirtti.
Filistinli Mahkumlar Kulübü verilerine göre, İsrail güçleri 7 Ekim’den bu yana 2 bin 200’ün üzerinde Filistinli kadın ve erkeği gözaltına aldı. İsrail merkezli insan hakları örgütü HaMoked’in açıkladığına göre, 1 Ekim ile 1 Kasım arasında, suçlama veya yargılama olmadan idari gözaltında tutulan Filistinlilerin toplam sayısı bin 319’dan 2 bin 70’e yükseldi.
Serbest bırakılan tutuklular ve insan hakları avukatlarının tanıklıkları ve video görüntüleri ile fotoğraflar, mahkumların son dört haftadır İsrail güçleri tarafından maruz bırakıldığı bazı işkence ve diğer kötü muamele biçimlerini ortaya koyuyor. Mahkumları başları eğik durmaya, sayım yaparken yere çökmeye ve İsrail şarkıları söylemeye zorlamak gibi aşağılama amaçlı uygulamalar ve ağır fiziksel şiddet buna dahildir.
“Son bir ay içinde İsrail’in, suçlama veya yargılama olmadan süresiz uzatılabilen bir gözaltı türü olan idari gözaltı uygulamasında büyük bir artışa tanık olduk. Bu uygulama, 7 Ekim’de çatışmaların şiddetlenmesinden önce zaten son 20 yılın en yüksek seviyesindeydi. İdari gözaltı, İsrail’in Filistinlilere karşı apartheid sistemini uyguladığı temel yöntemlerden biridir. Tanıklıklar ve video kanıtları da son derece kötü koşullarda alıkonulan Filistinlilere yönelik ağır fiziksel şiddet ve kasten aşağılama dahil İsrail güçlerinin işkence ve diğer türde kötü muamele uyguladığı pek çok vakaya işaret ediyor”
Heba MorayefUluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktörü
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktörü Heba Morayef konu hakkındaki açıklamasında, “Son bir ay içinde İsrail’in, suçlama veya yargılama olmadan süresiz uzatılabilen bir gözaltı türü olan idari gözaltı uygulamasında büyük bir artışa tanık olduk. Bu uygulama, 7 Ekim’de çatışmaların şiddetlenmesinden önce zaten son 20 yılın en yüksek seviyesindeydi. İdari gözaltı, İsrail’in Filistinlilere karşı apartheid sistemini uyguladığı temel yöntemlerden biridir. Tanıklıklar ve video kanıtları da son derece kötü koşullarda alıkonulan Filistinlilere yönelik ağır fiziksel şiddet ve kasten aşağılama dahil İsrail güçlerinin işkence ve diğer türde kötü muamele uyguladığı pek çok vakaya işaret ediyor” dedi. Morayef sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hamas ve diğer silahlı grupların 7 Ekim’deki yargısız infaz ve rehin almaları savaş suçlarıdır ve bu şekilde kınanmalıdır; ancak İsrail yetkilileri bu saldırıları, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde yürüttükleri kendi hukuka aykırı saldırılarını ve sivillere yönelik toplu cezalandırmayı, Filistinli mahkumlara yönelik işkence, keyfi gözaltı ve diğer hak ihlallerini haklı göstermek için kullanamaz. İşkence yasağı, bu gibi dönemler dahil ve başta olmak üzere hiçbir zaman askıya alınamaz ve ihlal edilemez.”
Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları, alıkonulduktan sonra serbest bırakılan altı kişi, alıkonulanların üç yakını ve son gözaltı vakaları üzerine çalışan üç avukatın aralarında bulunduğu 12 kişiyle görüştü. Araştırmacılar aynı zamanda, serbest bırakılan diğer kişilerin paylaştığı tanıklıkları inceledi ve video görüntülerini ve fotoğrafları analiz etti.
İşkence ve aşağılama
Uluslararası Af Örgütü on yıllardır İsrail yetkililerinin Batı Şeria genelindeki alıkoyma merkezlerinde uyguladığı yaygın işkenceyi belgeliyor. Ancak son dört haftadır, alıkonulan Filistinlilere yönelik işkence ve aşağılama özellikle tüyler ürpertici biçimde sergileniyor ve İsrail askerlerinin Filistinlileri gözleri ve elleri bağlı ve çıplak halde alıkoydukları sırada fiziksel şiddete maruz bıraktığını ve aşağıladığı dehşet verici sahneleri gösteren videolar ve fotoğraflar yaygın olarak internette paylaşılıyor.
Uluslararası Af Örgütü Kanıt İnceleme Laboratuvarı’nın incelediği bir fotoğrafta, gözleri bağlı ve kıyafetleri çıkartılmış üç Filistinli erkek, İsrail kara kuvvetlerinin giydiğine benzer zeytin yeşili bir üniforma giyen bir askerin yanında görülüyor. 19 Ekim’de yayımlanan bir Haaretz araştırmasına göre fotoğraf 12 Ekim’de Ramallah’ın doğusunda yer alan Vadi El Seek köyünde çekildi. Fotoğrafta görülen üç kişiden biri, Uluslararası Af Örgütü’ne, önce yerleşimciler tarafından alıkonulduğunu ve dövüldüğünü, iki saat sonra ise İsrail’e ait bir askeri cipin geldiğini söyledi. Ardından yaşananları ise şöyle anlattı:
“Gelen İsrailli subaylardan biri bana doğru yaklaştı ve sol tarafımı tekmeledi, ardından iki ayağıyla başımın üstüne atlayarak yüzümü çamura itti ve ellerim arkadan bağlı halde, başım çamurun içindeyken tekmelemeye devam etti. Sonra bir bıçak alıp iç çamaşırım hariç tüm kıyafetlerimi parçaladı ve parçalardan biriyle gözlerimi bağladı. Bu sırada vücudumun kalan kısmına vurmaya devam etti, bir noktada sırtıma çıktı ve üç-dört kez ‘geber, geber pislik’ diye bağırdı. Tüm bunlar nihayet bitmek üzereyken bir başka subay gelip yüzüme ve vücuduma işedi, ‘geberin’ diye bağırıyordu.”
Uluslararası Af Örgütü, işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan bir polis merkezinde 14 saat boyunca keyfi olarak alıkonulan iki kadınla da görüştü. Burada alçaltıcı muamele ve çıplak aramaya maruz bırakıldılar, Hamas’la alay etmeleri ve gruba küfretmeleri istendi. Daha sonra suçlama olmadan serbest bırakıldılar.
31 Ekim’de ilk olarak sosyal medyada paylaşılan ve Uluslararası Af Örgütü Kanıt İnceleme Laboratuvarı tarafından incelenen bir video, alıkonulan ve belirgin aksanlarından Filistinli oldukları anlaşılan dokuz erkeği gösteriyor. Gözleri bağlı ve elleri kelepçeli halde, bazılarının çırılçıplak, diğerlerinin yarı çıplak soyulduğu ve çevrelerinde zeytin yeşili üniforma giyen ve M4A1 veya Tavor X95 taarruz tüfekleri taşıyan en az 12 askerin olduğu görülüyor. Bu üniforma ve silahlar İsrail kara kuvvetlerinin standart teçhizatıdır. Askerlerden birinin, alıkonulan bir kişinin kafasını tekmelediği görülüyor. Kanıt İnceleme Laboratuvarı’nın incelediği, 31 Ekim’de X’e (önceki adıyla Twitter) yüklenen bir başka video ise muhtemelen Filistinli olan gözleri bağlı bir kişiyi, yanında ise onunla alay eden ve etrafında dans eden bir İsrailli ordu mensubunu gösteriyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’te bir süre alıkonulduktan sonra yakın bir zamanda serbest bırakılan ve isminin açıklanmaması şartıyla Uluslararası Af Örgütü’ne konuşan bir Filistinli, Kudüs’te bir alıkoyma merkezi olan Rus Yerleşkesi’nde (El Maskubiye) İsrailli sorgu görevlilerinin kendisine ve diğer kişilere fiziksel şiddet uyguladığını, bunun sonucunda vücudunun yara bere içinde kaldığını ve üç kaburgasının kırıldığını söyledi. Ayrıca, İsrail polisinden sorgu görevlilerinin başlarını devamlı aşağıda tutmaları için onlara bağırırken bir yandan da sürekli vurduğunu ve “İsrail’i övün, Hamas’a küfredin” diye emrettiğini belirtti. “Koğuşta bizimle birlikte alıkonulan 12 kişiden biri bunu yapsa da dayak ve aşağılama durmuyordu” dedi.
İsrail yetkililerine göre, 7 Ekim’den bu yana dört Filistinli tutuklu, İsrail’in gözaltı merkezlerinde, hâlâ tarafsız olarak soruşturulmayan koşullarda hayatını kaybetti. Bu kişilerden ikisi işgal altındaki Gazze Şeridi’nde işçiydi, İsrail ordusu tarafından askeri gözaltı merkezlerinde hiç kimseyle görüştürülmeden alıkonuldular ve ölümleri ordu tarafından ancak İsrail gazetesi Haaretz’in soruları üzerine açıklandı.
Uluslararası hukuk uyarınca, koruma altında olan kişileri işgal altındaki bir bölgede işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakmak savaş suçudur. İşgal Altındaki Filistin Toprakları’ndan olan ve İsrail’de tutulan Filistinli mahkumların durumunda olduğu gibi, koruma altında olan kişilerin işgal altındaki bölge dışında alıkonulması da zorla nakil kapsamına girdiği için uluslararası insancıl hukukun ihlalidir.
Cezaevlerindeki insanlık dışı ve alçaltıcı muamele
İsrail Cezaevleri Müdürlüğü, insan hakları grubu HaMoked’e, 1 Kasım itibariyle cezaevlerinde 6 bin 809 Filistinli mahkumun olduğu bilgisini verdi. 31 Ekim’de İsrail yetkilileri, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanlığı’na, hüküm giyen mahkumların avukatları ve aileleri tarafından ziyaret edilmesini yasaklamak, mahkumları aşırı kalabalık koğuşlarda tutmak, açık havada egzersiz yapmalarını yasaklamak ve uzun saatler boyunca su ve elektriği kesmek gibi gaddarca toplu cezalar uygulamak konusunda neredeyse sınırsız yetkiler tanıyan ve böylelikle işkence ve diğer türde kötü muamele yasağına aykırı olarak, tutuklulara yönelik zalimane ve insanlık dışı muamelenin artmasına fiilen izin veren “cezaevlerinde olağanüstü hâl” uygulamasını bir ay süreyle uzattı.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, 7 Ekim’den beri Filistinli mahkumların aileleri ve avukatlarıyla iletişim kurmasına izin verilmediğini doğruladı. Ölümcül hasta olan Filistinli mahkum Velid Dakka’nın eşi Sena Salameh, Uluslararası Af Örgütü’ne, 7 Ekim’den beri ne kendisinin ne de avukatının Dakka’yla görüşebildiğini ve sağlık durumuyla ilgili bilgi alamadıklarını belirtti. Salameh, “İhtiyacı olan tıbbi bakımı görebiliyor mu bilmiyorum. Hiçbir şekilde iletişim kuramıyoruz, elimde içimi rahatlatacak bir bilgi kırıntısı bile yok” dedi.
7 Ekim’den bu yana her hafta en az dört tutukluyu ziyaret eden Filistinli avukat Hasan Abadi ise, Filistinli tutukluların açık havada egzersiz yapma hakkının engellendiğini ve maruz bırakıldıkları aşağılama yöntemlerinden birinin sayım sırasında diz çökmeye zorlanmak olduğunu ifade etti. Abadi aynı zamanda, Filistinli tutukluların tüm kişisel eşyalarına el konulduğunu ve bazen de kitaplar, günlükler, mektuplar, kıyafetler, yiyecek ve benzeri eşyalarının yakıldığını bildirdi. El Damon Cezaevi’nde yetkililer, Filistinli kadın mahkumların hijyenik pedlerine el koydu. Abadi ayrıca bir müvekkilinin kendisine, El Halil yakınındaki Kiryat Arba polis merkezinde gözleri bağlı halde gözaltında tutulduğu sırada bir görevlinin onu tecavüzle tehdit ettiğini söylediğini aktardı.
Keyfi gözaltılarda artış
HaMoked verilerine göre, Filistinlilere yönelik idari gözaltı 2023 boyunca artış gösterdi ve 1 Ekim 2023’te bin 319 kişiye ulaştı. 1 Kasım itibariyle bu sayı, idari gözaltında tutulan en az 2 bin 70 Filistinliye yükseldi. İsrail’in “güvenlik mahkumu” olarak sınıflandırdığı Filistinliler genellikle suçlama veya yargılama olmadan ve çoğunlukla her altı ayda bir süresiz olarak yenilenebilen idari gözaltı emirleri doğrultusunda alıkonuluyor.
İdari gözaltı, kişilerin devlet yetkilileri tarafından, kişinin kendisi veya avukatlarının inceleyemediği gizli güvenlik gerekçeleriyle alıkonulduğu bir gözaltı biçimidir. Bu uygulama, uluslararası hukukta özgürlüğünden mahrum bırakılan herkes için güvence altına alınan adil yargılama sürecini fiilen devre dışı bırakmaktadır. Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in idari gözaltını istisnai ve seçici bir biçimde kullanılan bir önleyici tedbir olarak değil, Filistinlilere zulmetmek için sistematik bir şekilde bir araç olarak kullandığını tespit etmiştir.
İsrail yetkilileri aynı zamanda, uluslararası hukukta kabul görmeyen bir kategori olan “Yasadışı Militanlar” Yasası’nı, 7 Ekim’de Hamas önderliğindeki saldırı sırasında İsrail’e giren, işgal altındaki Gazze Şeridi’nden en az 105 Filistinliyi suçlama veya yargılama olmadan süresiz alıkoymak için uygulamayı seçti. Bu kişilerin kaçının saldırılarla bağlantılı olarak tutulduğu bilinmiyor. İlaveten, İsrail yetkilileri, İsrail’e giriş izni olan, çoğunluğu işçi binlerce Gazzeli Filistinliyi, İsrail ve Batı Şeria’daki iki askeri gözaltı üssünde en az üç hafta hiç kimseyle görüştürülmeden alıkonuldukları üçüncü bir keyfi gözaltı uygulamasına maruz bıraktı. Bu kişilerin birçoğu serbest bırakıldı ancak İsrail yetkilileri kaçının hâlâ gözaltında olduğunu açıklamıyor.
“İsrail yetkilileri Filistinli mahkumlara yönelik insanlık dışı olağanüstü hâl tedbirlerini acilen kaldırmalı ve avukatlarına ve ailelerine erişimlerini derhal sağlamalıdır. Keyfi olarak alıkonulan tüm Filistinliler serbest bırakılmalıdır. İsrail’i, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin cezaevleri ve alıkoyma merkezlerine acil ziyaretler gerçekleştirmesine ve Filistinli mahkumların koşullarını gözlemlemesine izin vermeye çağırıyoruz” diyen Heba Morayef sözlerini şöyle sonlandırdı:
“İsrail’in yargı makamları da işkence ve diğer türde kötü muamele bildirimlerini tarafsız ve bağımsız olarak soruşturmalı ve işkence emri vermek ve uygulamaktan sorumlu kişileri adil bir biçimde yargılamalıdır.”
Basın Açıklamaları
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir
- Türkiye: Osman Kavala haksız tutukluluğunun yedinci yıldönümünde, “gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” diyor