İranlı LGBTİ+ hakları savunucusu ölüm cezasına mahkum edildi
İranlı insan hakları savunucusu Zehra Sedighi-Hamadani ve İlham Çubdar “Yozlaşmayı yaymak” suçlamasıyla ölüm cezasına mahkum edildi. İki kadın, gerçek veya atanan cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri ve LGBTİ+ toplulukları destekleyen sosyal medya faaliyetleri nedeniyle hedef alındı.
İnsan hakları örgütü HENGAW 4 Eylül 2022’de Zehra Sedighi-Hamadani ve İlham Çubdar’ın ölüm cezasına mahkum edildiğini duyurdu. Konunun basında geniş yer bulmasının ardından İran yargısı 5 Eylül 2022’de haberi doğrulayarak, Zehra Sedighi-Hamadani ve İlham Çubdar’ın “kadınları ve kız çocukları kaçırmak” suçundan ölüm cezasına çarptırıldığını açıkladı. Daha önce, 6 Kasım 2021’de Devrim Muhafızları İstihbarat Örgütü, “karmaşık, çok katmanlı ve sınır ötesi bir istihbarat operasyonu ile, İranlı kız çocukları ve kadınları yolsuzluk amacıyla komşu ülkelere kaçıran ve [yabancı] istihbarat servislerinin himayesi altında eşcinsel grupları yönlendiren ve destekleyen bir ağın liderini yakaladık” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Uluslararası Af Örgütü, kaçırma suçlamalarının uydurma ve temelsiz olduğu ve kadınların gerçek veya atanan cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimliklerinden; Zehra Sedighi-Hamadani’nin durumunda ise bunların yanı sıra Hamadani’nin, İran’daki sistematik zulümden kaçan LGBTİ+ sığınmacılarla bağlantısından kaynaklandığı görüşündedir.
Ek Bilgi
İran Devrim Muhafızları Zehra Sedighi-Hamadani’yi 2021 sonunda, İran sınırı yakınında keyfi olarak gözaltına aldı. Hamadani, Türkiye’den uluslararası koruma talebinde bulunmak istiyordu. İlham Çubdar da bundan kısa bir süre sonra gözaltına alındı. Yetkililer iki kadını, “insanları yozlaşmaya ve fuhşa tahrik etmek” ve “dünyada yozlaşmayı yaymak” ile suçladı. Ayrıca Hamadani’ye, “yasadışı yollardan ülkeye girmek” suçlaması yönelttiler. İran ceza hukuku uyarınca, “insanları yozlaşmaya ve fuhşa tahrik etmek” ve “yasadışı yollardan ülkeye girmek” suçlamaları yargılama için Urmiye 111 No’lu 2. Ceza Mahkemesi’ne, “dünyada yozlaşmayı yaymak” suçlaması ise Urmiye Devrim Mahkemesi’ne taşındı. Temmuz 2022’de ceza mahkemesi Hamadani’yi “yasadışı yollardan ülkeye girmek”ten suçlu bularak nakit para cezasına mahkum etti. Mahkeme, aynı kararda, iki kadının aynı faaliyetler nedeniyle “dünyada yozlaşmayı yaymak” suçundan halihazırda Urmiye Devrim Mahkemesi’nde yargılandığını, bu nedenle “insanları yozlaşmaya ve fuhşa tahrik etmek” suçunun, 2. Ceza Mahkemesi’nin yetki alanı dışında kaldığına hükmetti ve her iki kişi bakımından davayı reddetti. Urmiye 111 No’lu 2. Ceza Mahkemesi’nin, Uluslararası Af Örgütü tarafından incelenen kararı, kadınların “çevrimiçi ortamdaki faaliyetlerine” dayalı olarak “dünyada yozlaşmayı yaymak” ile suçlandığını belirtiyor ancak konu hakkında ayrıntılı bilgi vermiyor.
Ocak 2022 ortasında, Urmiye 6 No’lu Devrim ve Cumhuriyet Savcılığı’nın baş müfettişi Zehra Sedighi-Hamadani’ye, “eşcinselliği özendirmek,” “İslam Cumhuriyeti karşıtı medya kanallarıyla iletişim kurmak” ve “Hristiyanlığı özendirmek” gibi çeşitli eylemler aracılığıyla “dünyada yozlaşmayı yaymak” ile suçlandığını bildirdi. İlk iki suçlama, Hamadani’nin Telegram ve Instagram gibi sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarında ve Irak’ın Kürdistan bölgesinde LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı ihlaller hakkında Mayıs 2021’de yayınlanan bir BBC belgeselinde göründüğü sırada olduğu gibi kamuoyuna açık bir biçimde LGBTİ+ haklarını savunmasından kaynaklanmaktadır. Uluslararası Af Örgütü’nün edindiği bilgilere göre, son suçlama, Hamadani haç biçimli bir kolye taktığı ve yıllar önce İran’da bir kiliseye girdiği için yöneltildi.
Yolculuğunun İran-Türkiye sınırındaki tehlikeli kısmı başlamadan önce görüntülü bir mesaj kaydetti ve güvendiği bir kişiden Türkiye’ye güvenli bir biçimde ulaşamaması halinde bu mesajı yayınlamasını istedi. İran Lezbiyen ve Trans Ağı (6Rang) tarafından 7 Aralık 2021’de yayınlanan mesajında Hamadani şunları söylüyor: “Biz LGBTİ+’ların nasıl bir baskıya maruz kaldığımızı bilmenizi istiyorum. Duygularımız için hayatımızı riske atıyoruz ama yine de gerçek benliğimizi bulacağız. […] Umuyorum ki bir gün hepimiz ülkemizde özgürce yaşayacağız. […] Şimdi, özgürlüğe doğru bir yolculuğa çıkıyorum. Umarım güvenli bir şekilde ulaşabilirim. Bunu başarırsam, LGBTİ+’lara sahip çıkmaya devam edeceğim. Onların arkasında duracak ve sesimi yükselteceğim. Başaramazsam, bu davaya hayatımı vermiş olacağım.”
İran Ceza Kanunu, yetişkinler arasında onaya dayalı eşcinsel ilişkileri ve çocuklar arasındaki eşcinsel ilişkileri suç sayıyor ve bu fiiller için, işkence kapsamına giren kırbaçlama cezası gibi bedensel cezalandırmanın yanı sıra en zalimane, insanlık dışı ve alçaltıcı ceza olan ölüm cezası öngörüyor. Uluslararası Af Örgütü’nün araştırmaları, Devrim Mahkemeleri’nin bağımsız olmadığını ve güvenlik ve istihbarat birimlerinin etkisi altında, hiçbir şekilde adil olmayan, hukuk dışı ve çoğunlukla gizli yürütülen süreçlerle adil yargılanma hakkını zayıflatan yargılamalar sonucunda, insan hakları savunucularına ve diğer kişilere sert cezalar uyguladığını göstermektedir. İran’da insan hakları savunucuları ve avukatlar defalarca Devrim Mahkemeleri’nin anayasal temeli olmadığını ve lağvedilmesi gerektiğini belirttiler. Uluslararası Af Örgütü de daha önce İran yetkililerinin, insan hakları çalışmalarını baltalamak için insan hakları savunucularına karşı, özellikle internette yürütülen karalama kampanyalarıyla hak savunucularını suçlu saydığını belgeledi.
Acil Eylem
- İnsan Hakları Savunucusu Nimet Tanrıkulu Tutuklandı
- Eritreliler Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- Gezi Davası düşünce mahkumları serbest bırakılmalı!
- Galatasaray Meydanı tamamen açılsın
- İsrail ve Filistin’de Tüm Taraflar Ateşkes İlan Etmeli
- İran’da milyonlarca kız çocuğu zehirlenme tehlikesi altında
- İran’daki protestocular infaz riski altında
- Tehlike altındaki iki Gazzeli kadın korunmalı