İran: İşçi hakları aktivistleri yeniden işkence görme tehlikesi altında
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bir açıklama yayımlayarak, İran’da geçen yıl gözaltında maruz kaldıkları darp ve diğer ihlalleri anlattıkları gerekçesiyle tekrar gözaltına alınan iki işçi hakları aktivistinin yeniden işkence görebileceği konusunda uyarıda bulundu.
İsmail Bakşi ve Sepideh Kolian, 20 Ocak’ta Huzistan eyaletine bağlı Ahvaz kentinde şiddet uygulanarak gözaltına alındı. Bakşi ve Kolian’ın Kasım ve Aralık 2018’de gözaltında tutuldukları sırada maruz kaldıkları işkenceye dair açıklamaları kamuoyunda büyük tepki yaratmıştı. Yeniden gözaltına alınmalarının yaptıkları açıklamalara karşı misilleme olduğu anlaşılıyor.
UAÖ Orta Doğu ve Kuzey Afrika Araştırma ve Savunuculuk Direktörü Philip Luther konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bir kez daha gözaltına alınan İsmail Bakşi ve Sepideh Kolian’ın yine işkenceye uğramalarından ciddi endişe duyuluyor. Gözaltının zamanlaması, Bakşi ve Kolian’ı susturmaya ve daha önce uğradıkları korkunç ihlallere dair konuştukları için onları cezalandırmaya yönelik kötü niyetli bir çabanın varlığına işaret ediyor. Yetkililer işçi hakları aktivistlerini derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakmalı, işkence iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasını sağlamalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır” dedi.
Aktivistler ilk olarak 18 Kasım 2018’de Huzistan eyaletine bağlı Şuş kentindeki valilik binası önünde düzenlenen barışçıl protestoya katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Yetkililerle görüşerek Haft Tapeh Şeker Fabrikası’nda çalışan binlerce işçinin ödenmeyen ücretleri hakkında konuşmak istiyorlardı.
İsmail Bakşi ve Sepideh Kolian, Aralık ayı ortasında serbest bırakıldıktan sonra UAÖ’ye, hem Şuş’ta hem de Ahvaz’da güvenlik polisi ve İstihbarat Bakanlığı görevlileri tarafından işkenceye uğradıklarını anlattı. Aktivistler gözaltı sırasında durmadan dövüldüklerini, duvara çarpıldıklarını, yerlerde sürüklendiklerini, aşağılandıklarını ve kırbaçlama, cinsel şiddet ve ölümle tehdit edildiklerini söyledi. Sepideh Kolian, UAÖ’ye, sabah 10:00 sularında başlayan ve bir sonraki günün sabah saatlerine kadar süren sorgulamalarda, istihbarat yetkililerinin kendisine defalarca cinsel saldırıda bulunduğunu, “fahişe” dediklerini, onu işçilerle cinsel ilişkiye girmekle suçladıklarını ve “namus adına” ailesi tarafından öldürtmekle tehdit ettiklerini anlattı.
İsmail Bakşi ise gözaltına alındıktan hemen sonra yaşadıklarını 4 Ocak 2019’da Instagram hesabında şu sözlerle anlattı: “[Yetkililer] artık öleceğimi sandığım ana kadar bana işkence yaptılar. Yumruklar ve tekmelerle o kadar çok dövdüler ki tutulduğum hücrede 72 saat boyunca hareket edemedim. Acıdan uyuyamıyordum. Aradan iki ay geçmesine rağmen bugün bile kırılan kaburgalarım, böbreklerim, sol kulağım ve testislerim ağrıyor.” Bakşi, işkence uygulayan yetkililerin aynı zamanda onlara “cinsel içerikli iğrenç küfürler” ettiğini söyledi. İsmail Bakşi paylaşımının sonunda İstihbarat Bakanı Mahmud Alevi’ye çağrıda bulunarak, onu uğradığı işkence hakkında konuşmak üzere televizyonda canlı yayınlanacak bir programa davet etti.
Bu paylaşımlar kamuoyunda İran’ın gözaltı merkezlerinde uygulanan işkenceye dair büyük tepki yarattı. Yetkililer başlangıçta işkence iddialarını soruşturma sözü verdi. Devlet medyası resmi bir heyetin soruşturma yapmak üzere Huzistan eyaletine gönderileceğini duyurdu. Cumhurbaşkanının bir danışmanı ise iddiaların acilen incelenmesi için kesin talimat verdiğini söyledi.
Fakat kısa süre içinde bu vaatlerin boş olduğu ortaya çıktı. Birkaç gün sonra ülkenin Başsavcısı ve yargı erki başkanı ile Cumhurbaşkanının özel kalemi de dahil olmak üzere üst düzey devlet yetkilileri İsmail Bakşi’nin öne sürdüğü işkence iddialarının asılsız olduğu yönünde açıklamalar yaptılar. Cumhurbaşkanı özel kalemi ayrıca İslam Cumhuriyeti’nin itibarını zedelediği gerekçesiyle İsmail Bakşi’ye yönelik suç duyurusunda bulunma yetkisine sahip olduklarını söyledi.
İki aktivistin gözaltına alınmasından sadece bir gün önce, 19 Ocak’ta, devlet televizyonu, aktivistlerin “itiraflarını” yayınladı. Videolarda İsmail Bakşi ve Sepideh Kolian, İran dışındaki Marksist ve Komünist gruplarla iş birliği içinde işçi grevleri ve protestoları düzenleyerek siyasal sistemi yıkmayı amaçladıklarını “itiraf ediyor.” Aktivistler daha önce bu ifadelerin işkence ve diğer türde kötü muamele altında alındığını söylemişlerdi.
İran yetkilileri zorla edinilen itirafları yayınlayarak, gözaltındaki kişilerin soruşturma aşamasında sessiz kalma hakkı da dahil olmak üzere adil yargılanma haklarını ihlal etmiş ve işçilerin haklarını savunan aktivistleri devleti yıkmayı amaçlayan düşmanlar olarak göstermeye çalışmıştır.
“İran yetkilileri, gözaltında işkenceye dair sahip oldukları kötü şöhreti onarmayı gerçekten istiyorsa, gözaltında tutulan kişilerin her türlü işkence ve kötü muameleden korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almalıdır. Gözaltına alınan kişilerin gözaltı anından itibaren ve soruşturma aşamasında avukatlarına erişiminin sağlanması, bunun yanı sıra işkence altında alınan bilgilerin duruşmada kanıt olarak kullanılmaması da bu tedbirlere dahil” diyen Philip Luther, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“İran yetkilileri işkenceye karşı çıkan aktivistleri gözaltına almak yerine, İran’daki insan hakları üzerine çalışan BM Özel Raportörü de dahil olmak üzere uluslararası gözlemcileri gözaltı merkezlerinde bağımsız soruşturmalar yürütmeleri için davet etmelidir.”
UAÖ, İran yetkililerine, işkenceyi somut biçimde suç olarak tanımlayacak bir yasa çıkarma ve İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Alçaltıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’yi imzalama çağrısında bulunuyor. İran, tüm dünyada bu sözleşmeyi imzalamayan ve onaylamayan yalnızca 26 devletten biridir.
İsmail Bakşi, Haft Tapeh Şeker Fabrikası işçilerinin kurduğu bağımsız işçi sendikasının sözcüsüdür. Sepideh Kolian ise Haft Tapeh Fabrikası işçilerinin halen sürdürdüğü protestoları destekleyen genç bir işçi hakları aktivistidir. Bakşi ve Kolian ilk kez gözaltına alındıklarında İstihbarat Bakanlığı’nın Huzistan eyaletine bağlı Ahvaz kentindeki gözaltı merkezinde Aralık ayının ortasına kadar avukatlarına erişimleri olmaksızın tutulmuş, Aralık ortasında ise adli kontrolle serbest bırakılmıştı.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’