Irak: Protestolarda 600’ün üzerinde kişi öldürüldü, güvenlik güçlerinin şiddetli baskıları sürüyor

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Irak’taki son duruma ilişkin açıklama yaptı. Af Örgütü açılamasında, Bağdat ve Irak’ın güneyindeki şehirlerde gerçekleşen, büyük ölçüde barışçıl protestoculara, güvenlik güçlerinin planlı ve ölümcül bir şiddet uygulamayı sürdürdüğünü açıkladı.  Irak’ta yalnızca bu hafta 12 kişinin öldürüldüğü bildirildi. 

Irak Meclisi’ne bağlı Irak İnsan Hakları Yüksek Komisyonu’nun bildirdiğine göre, 20-22 Ocak arasında yeniden başlayan protestolarda Bağdat, Basra, Kerbela ve Diyala şehirlerinde en az 10 kişi öldürüldü. Basra’daki aktivistlerse dün iki kişinin daha öldürüldüğünü bildirdi. Bununla birlikte Ekim ayından bu yana öldürülenlerin sayısı 600’ü aştı. Yüzlerce kişi yaralandı ve gözaltına alındı, bazı kişilerse gözaltına işkence ve diğer türde kötü muameleye uğradı.

UAÖ Kriz Durumlarında Kanıt Toplama ve İnceleme Laboratuvarı son günlerde farklı noktalardan çekilen video görüntülerini inceledi ve silahsız protestoculara karşı yine atış mühimmatı kullanıldığını, ayrıca Kasım ayından bu yana ilk kez askeri mühimmat sınıfına giren öldürücü biber gazı atıldığını doğruladı. 

‘Şiddet düzeyi kaygı verici bir biçimde artıyor’

UAÖ Orta Doğu Araştırma Direktörü Lynn Maalouf konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Elimizdeki kaygı verici kanıtlar, Iraklı güvenlik güçlerinin ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma haklarını kullanan protestoculara planlı ve ölümcül bir şiddet uygulamaya devam ettiğini gösteriyor. Son dönemde şiddet düzeyindeki bu artış, Irak yetkililerinin ağır ihlallere gerçek anlamda son vermeye hiç niyetleri olmadığının açık bir işaretidir” dedi. Maalouf, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Muhalefeti bastırmak amacıyla öldürücü güç kullanımına derhal son verilmelidir. Yetkililerin protestoları şiddetle bastırmaktan vazgeçmek için aylarca zamanı oldu. Protestocuların güvenlik güçlerinden onları keyfi şekilde öldürmeleri ve sakat bırakmaları yerine korumalarını bekleme hakkı var.”

Atış mühimmatı kullanıldı

UAÖ’nün görüştüğü iki erkek, Bağdat’ta, Tahrir Meydanı’nın yaklaşık 1.2 kilometre kuzeydoğusunda yer alan ve Ekim ayından bu yana protestoların merkezi noktalarından biri haline gelen Muhammed El Kasım Otobanı’nda 21 Ocak’ta yaşanan tüyler ürpertici olayları anlattı.

Bu kişilerden biri, güvenlik güçlerinin protestolara müdahalesinin ardından yaşananları şöyle tarif etti: “Başından vurulan üç protestocu öldü. Protestocuların bazıları otobanın üzerindeydi, güvenlik güçleriyle çatışmalar oldu. Güvenlik güçleri otobandaki protestocuları dağıtmak için atış mühimmatı kullandı, bazı durumlardaysa protestocuları kollarından tutup üst geçitten aşağı attılar. Otobanla zemin arasında beş ila yedi metrelik bir mesafe var.” 

UAÖ Kriz Durumlarında Kanıt Toplama ve İnceleme Laboratuvarı, 21 Ocak’ta otoban üstgeçidinde yaşanan olayların bazılarını gösteren çok sayıda videonun konumunu tespit etti ve doğruladı. Videolardan birinde, üzerinde Irak Başbakanı’na bağlı Özel Silahlar ve Taktikler Birimi’nin (SWAT) logolarının bulunduğu araçlar açıkça görülüyor.

Biber gazı protestocuları dağıtmak için değil, öldürmek için kullanıldı

21 Ocak’ta Muhammed El Kasım Otobanı’nda kaydedilen çok sayıda videoda, maskeli ve üniformalı kişilerin, kısa mesafeden doğrudan protestocuların başına biber gazı bombaları attığı görülüyor. UAÖ daha önce, İran’da ve Sırbistan’da üretilen ve askeri mühimmat sınıfına giren biber gazı ve sis bombalarının kullanımıyla Ekim ve Kasım aylarında onlarca protestocunun öldürüldüğünü belgelemişti. Iraklı bir fotoğrafçının çektiği bir videoda saldırganlardan biri, aşağıdaki protestoculara ateş ettikten sonra zafer dansına benzer şekilde dans ederken görülüyor.

21 Ocak’ta orada bulunan protestoculardan biri şunları söyledi:

“Çevik kuvvet polislerinden birinin, bir erkek çocuğun yüzüne doğru biber gazı kapsülü ateşlediğini gördüm. Çocuğun yaşı çok küçüktü. Polis yüzüne ateş ettiğinde aralarında sadece bir-iki metre kadar mesafe vardı. Şok ediciydi, infaz gibiydi. Anlık bir kaos yaşandı. Çocuğun kesinlikle öldüğünü düşündüm; hayatta kaldı ama durumu ağır. Başına kapsül isabet eden başka bir erkek çocuk dün öldü, onu kendi gözlerimle görmemiştim.”

Sosyal medyada paylaşılan şiddet içerikli birçok video, bu saldırılara uğrayan kişilerin apar topar üç tekerlekli araçlara bindirilerek oradan uzaklaştırıldığı anları gösteriyor. 

Video görüntüleri ve görgü tanıklarının anlattıklarına göre, yaralı protestoculara yardım eden sağlık görevlisi genç bir kadın, güvenlik görevlilerince gözaltına alındı ve ertesi gün serbest bırakıldı.

Sivillerin yaşadığı mahalleye silahlı baskın gerçekleştirildi

21 Ocak’ta Bağdat şehir merkezinde yaşanan şiddetin ardından bir görgü tanığı, UAÖ’ye, o gece Cumhurbaşkanlığı Muhafızları’nın, şehir merkezinin birkaç kilometre güneyinde sivil ve ticari bir yerleşim yeri olan El Dora bölgesinin caddelerinde protestocuları kovaladığını söyledi. 

Ekim ayından beri protestolara katılan genç bir erkek UAÖ’ye şunları aktardı: “Orada ana kontrol noktasında bulunan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı güçler takviye edildi. Bir kamyon dolusu [muhafız]. Hepsi silahlıydı, havaya ateş açıp herkesi kovalamaya başladılar. İnsanları dövdüler ve yerde sürüklediler. Küçük yaştaki erkek çocukları bile… El Tuma caddesi boyunca koşmaya başladık. O caddede kafeler ve bir spor salonu var, insanlar kafelere doğru kaçıştı. Kaçanları kafelerin içine kadar kovalayıp, protestoculara yardım etmeye çalışanlarla birlikte yaka paça dışarı çıkardılar. Olayları kaydedenlerin telefonlarını aldılar, telefonunu vermek istemeyenleri de sürükleyerek götürdüler.”

UAÖ, 21 Ocak akşamı El Dora’da güvenlik güçlerinin kaçan protestocuların üzerine atış mühimmatı sıktığını gösteren video görüntülerini doğruladı.

Basra’da protestolar kanlı bir şekilde bastırıldı

Basra’daki aktivistler, 21 ve 22 Ocak’ta güvenlik güçlerinin bazı durumlarda protestocuları ağır şekilde darp ettiğini, bazı durumlarda ise atış mühimmatı sıkarak protestocuları şiddetle dağıttığını ifade etti.

Protestoculara ilk yardımda bulunan bir aktivist şunları anlattı: “Güvenlik güçleri protestocuları dağıtmak için en ağır, en çirkin yöntemleri kullanıyordu. Kıyafetleri paramparça olana ve bazıları bilincini kaybedene dek protestocuları dövdüler. Sonra da onları Şok Güçleri’ne [İçişleri Bakanlığı’na bağlı Basra merkezli güvenlik güçleri] ait araçların arkasına götürdüler.”

UAÖ, bir protestocunun sırtındaki ağır yaralanmaları gösteren fotoğrafları inceledi. Yara izleri, işkence kapsamına girebilecek darp sonucunda meydana gelen yaralanmalarla örtüşüyor. Sosyal medyada paylaşılan ve El Makal Polis Müdürlüğü civarında çekildiği anlaşılan videoda gözaltındaki kişilerin çığlıkları duyulabiliyor.

İnsanlar korkutuluyor, toplu halde gözaltına alınıyor ve işkenceye uğruyor

Basra’daki bir protestocu Uluslararası Af Örgütü’ne, son günlerde farklı güvenlik güçlerinin protestoları dağıtmak için şehre gelmesiyle şiddetli baskıların tırmandığını söyledi ve şunları aktardı:

“Protestoları dağıtmaya çalışıyorlardı; hatta her türlü toplanmayı aşırı güç kullanarak dağıtmaya çalıştılar. Birçok durumda güvenlik güçlerinin insanları yerde sürüklediğini ve darp ettiğini gördüm. Bazıları en fazla 14-15 yaşında çocuklardı. Dövülen protestocular protesto alanına geri döndüklerinde vücutlarında cop ve sopa izleri vardı.  Son iki gece, güvenlik güçleri sokakta daha az protestocunun kaldığı 23:00 - 24:00 saatleri arasında gelip ateş etmeye başlıyordu. Sanki bizi öldürmeye gelmişlerdi.”

21 Ocak’ta çekilen videolardan biri, yaralandığı anlaşılan bir kişinin Dinar Caddesi boyunca taşındığını gösteriyor.

“Kasten öldürme, işkence ve baskıya dayalı bu korkunç yöntemler derhal son bulmalı” diyen Lynn Maalouf, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Son dört ayda binlerce Iraklı hukuka aykırı şekilde öldürüldü, yaralandı ve keyfi gözaltına alındı. Irak yetkilileri güvenlik güçlerini acilen dizginlemeli, ağır ihlallerden sorumlu memurların görevine son vermeli, bunun yanı sıra sorumlulardan hesap sormak ve şiddete uğrayanlar ile ailelerine onarım sağlamak üzere kapsamlı ve bağımsız soruşturmalar başlatmalıdır. Tüm dünya durumu izliyor ve bu adımların mutlaka atılmasını bekliyor.”