Irak: Kürt yetkililer yüzlerce Arap'ı Kerkük'ten kovdu, evlerini yıktı
Uluslararası Af Örgütü bugün Irak'ın Kerkük kentindeki yıkım ve zorla yerinden edilmeleri ele alan yeni bir brifing yayımladı.
Brifingde, Kürt yetkililerinin Kerkük'te gerçekleştirdiği saldırı dalgası sonucu, evlerin yıkıldığı ve kentteki yüzlerce Arap'ın şehirden dışarı çıkarıldığı, bunun da 21 Ekim tarihinde kendilerine İslam Devleti (IŞİD) adı veren silahlı grup tarafından gerçekleştirilen saldırının intikamı olarak görüldüğü ifade edildi.
'Nereye gitmemiz bekleniyor?: Kerkük'te yıkım ve zorla yerinden edilme' isimli brifing, aralarında çatışmadan ve komşu vilayetlerdeki güvensiz durumdan kaçanların da bulunduğu yüzlerce Sünni Arap sakinin Kerkük kentinden nasıl sürüldüğünü ortaya koyuyor. Brifinge göre Sünni Arapların pek çoğuna menşe yerlerine geri dönmeleri veya IŞİD'in saldırılarının koordine edilmesine destek oldukları şüphesiyle kamplara gönderilmeleri emredildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü Beyrut bölgesel ofisinin araştırmadan sorumlu direktör vekili Lynn Maalouf, "Kerkük'te yetkililer inkar edilemez bir şekilde ciddi bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya, ama bu insanların evlerinin yıkılmasını ve yüzlerce Arap sakinin yerlerinden edilmesinin gerekçesi olamaz. Bundan etkilenenler, halihazırda ülkeyi saran şiddet nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan kişilerdir. Şimdi onlar yine zorla yerlerinden ediliyor veya evsiz hale getiriliyor" dedi.
Uluslararası Af Örgütü tarafından yapılan açıklamada, "21 Ekim tarihinde Kerkük'te sekiz farklı noktada gerçekleştirilen IŞİD'in beklenmeyen saldırılarının sonucunda, pek çok sakin bölgeyi terk etme emri aldıklarını ve kimlik kartlarına el konulduğunu söyledi. Etkilenen tahmini 250 aile daha önce Irak'ın diğer vilayetlerinde yerlerinden edilmişti ve Kerkük'te güvenlik ve sığınma arıyorlardı" denildi.
Açıklamada, "En az 190 aile Kerkük'ün Dibis ilçesindeki Kotan ve Koşkaya köylerinde Kürt Peşmerge ve Asayiş güçleri tarafından zorla yerlerinden edildi. Bunların çoğu yerlerinden edilmiş kişiler için hazırlanan kamplara taşındı veya komşu köylerdeki akrabalarına sığındı. 21 Ekim günü IŞİD güçleri Dibis'teki bir enerji istasyonuna saldırmış ve 12 muhafız ile çalışanı öldürmüştü" ifadesine yer verildi.
Konuyla ilgili konuşan Maalouf, "Kerkük'ün Sünni Arap sakinlerini zorla tahliye ve yerlerinden etmek yasadışı ve zalimanedir. Kürt yetkililer derhal sivillerin mülklerinin yasadışı yıkımına ve zorla yerinden edilmelere bir son vermelidir. Askeri bir gereklilik olmaksızın gerçekleştirilen kasti yıkımlar bir savaş suçudur. Kişilerin kendi güvenlikleri ya da askeri mecburiyet gerektirmedikçe sivillerin yerlerinden edilmesini emretmek de bir savaş suçudur" dedi.
Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı brifing, kanaat önderleri, Irak'ta yerlerinden edilmiş kişiler, sakinler, aktivistler ve yerel siyasetçiler ile yapılan görüşmelere dayanmakta, fotoğraflı kanıtlar ve yetkililerin açıklamaları ile desteklenmektedir.
Kerkük'ün güney batısındaki bir köyden gelen 10 çocuk babası, 40 yaşındaki Muhayman (güvenlik nedeniyle ismi değiştirilmiştir) iki kere Kürt güçleri tarafından zorla yerinden dildi. Birincisi 2015 yılında gerçekleşti, en sonuncusu ise 25 Ekim 2016 tarihinde. Uluslararası Af Örgütü'ne konuşan Muhayman, Kerkük kentinin Vahid Huzayran mahallesinin Manşiya bölgesine askeri üniforma içinde erkeklerin nasıl geldiğini ve sakinlere sabah bölgeyi terk etme emri verildiğini anlattı. Ertesi gün sabah ise zorla tahliye edilmişlerdi ve o gece geç saatlerde evleri dozerlerle yıkılmıştı.
Muhayman şöyle konuştu: "Peşmerge tarafından kendi köyümden çıkmam emredilmişti, ben de burada yeni bir ev inşa ettim. Şimdi tekrardan evsiziz ve hepimiz erkek kardeşime sığınıyoruz. Nereye gitmemiz bekleniyor?"
Muhayman, yüzlerce evden oluşan mahallenin yerle bir edildiğini ve sadece on evin kaldığını anlattı.
25 Ekim'de evi yıkılan Kerkük şehrinin bir sakini olan Ahmet de traktörler ve dozerler mahallesine girerken eşyalarını kurtarmaya çalışan sakinlerin kaotik görüntüsünü tarif etti. Ahmet, bir komşusunun evinin yıkılmasından sonra üzüntüden kendini vurduğunu anlattı. Diğer sakinlerle konuşan Uluslararası Af Örgütü, Ahmet'in bu ifadesini doğruladı.
Ağustos 2014'te ailesi ile birlikte Diyala'dan Kerkük'e kaçan bir kişi güvenlik güçlerinin IŞİD saldırılarından dolayı açık açık kendisini suçladığını söyledi.
Güvenlik güçleri kendisine "Biz DAEŞ'le savaşmak için şehitler veriyoruz ve siz onları buraya getiriyorsunuz, onları bu evlerde barındırıyorsunuz" dediğini söyledi.
Milislerin elindeki Sünni Arapların yasadışı öldürülmeler ve kaçırılmalarına dair çok iyi belgelenen kanıtların varlığına rağmen, akrabalarıyla birlikte Diyala'ya geri dönmeye zorlandı.
Açık olarak Kerkük Valisi, IŞİD kontrolü altındaki veya Musul ile çevre bölgeler gibi çatışmaların devam ettiği bölgelere yerlerinden edilmiş insanları geri göndermeme taahhüdü verdi. Uluslararası hukuk ve standartlar, yerlerinden edilmiş insanların evlerine dönüşünün ancak gönüllü olabileceğini belirliyor.
Uluslararası Af Örgütü, Arap evlerinin ve köylerinin Peşmerge güçleri tarafından yıkılma ve kişilerin zorla yerlerinden edilmelerinin tekrar eden biçimde gerçekleştiğini belgelemiştir. Buna göre Arap köylerinin ve Arap ile Kürtlerin birlikte yaşadığı karma yerleşim yerlerinde, Arap sakinlerin evlerine dönmeleri engellenmektedir.
Brifinge ulaşmak için lütfen tıklayınız.
Haberler
- Türkiye’deki Yüzlerce Eritreli Zorla Geri Gönderilme Riski Altında
- 22. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü Eylem Gözlem Raporu
- Hoşgeldin Onur Ayı: Fobilere Karşı Uçurtmalar Havaya
- “Deprem Ne Kadar Sürer?”: Uluslararası Af Örgütü’nden Şubat Depremlerinin yıldönümünde sergi ve söyleşi
- İran: Güvenlik güçleri “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarını cezasızlıkla bastırmak için tecavüz ve diğer türde cinsel şiddete başvurdu
- Rusya: “LGBT hareketini” aşırılık yanlısı olarak tanımlayan karar feci sonuçlar yaratacak
- Birleşik Krallık: Polis hafta sonu planlanan Gazze’de ateşkes yürüyüşünün yasaklanması yönündeki siyasi baskılara boyun eğmemeli
- Türkiye: Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği hak ihlali kararı ‘gecikmiş bir karar’