İnsan Hakları Savunucularına Yönelik Keyfi Tutuklamaya Son Verin!
Temel meseleleri, insan hak ve özgürlükleri, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insani güvenliği savunmak olan 10 insan hakları savunucusu, içinde bulunduğumuz ortamın ortaya çıkardığı ve insan hakları savunucularının çalışmalarını doğrudan etkileyen tehdit ve riskleri anlamak, bu risklere karşı donanımlarını artırmak, kendilerini, yaptıkları çalışmaları ve birlikte çalıştıkları hak öznelerini dijital ve sanal ortamın tehditlerinden korumak için açık ve şeffaf bir ortamda, insan hakları örgütlerinin bilgisi, onayı ve inisiyatifleri ile İnsan Hakları Ortak Platformu’nun bir etkinliği olarak gerçekleştirilen toplantının dördüncü gününde, İstanbul Adalar Başsavcılığının talimatıyla 5 Temmuz 2017 sabah saatlerinde gözaltına alınmalarıyla başlayan ve 8’inin tutuklu ikisinin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasıyla devam eden sürecin üzerinden 40 gün geçti. Bu sürece ilişkin bilgilerin yer aldığı Bilgi Notu'na buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nin insan hakları sözleşmelerinin yükümlülüğü altında olan ve TC Anayasasının 90. Maddesi gereğince de bu yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu olan bir devlettir. İnsan hakları savunucularına yönelik olarak, bir gizli tanığın ifadesinden hareketle, elde herhangi bir delil bulunmadan keyfi olarak gerçekleştirilen uzun gözaltı süreci ve ardından gelen keyfi tutuklama kararları, Olağanüstü Hal süreçlerinde dahi kısıtlanamayacak insan hak ve özgürlüklerini tanımlayan TC Anayasasının 15. Maddesini ve 90. Maddesini ihlal etmektedir. Keyfi olarak tutuklu bulunan insan hakları savunucusu arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Soruşturma sürecinde insan hakları ihlâllerinin önlenmesi, delillerin zamanında ve usulüne uygun toplanması, kişi ve kurumların mağdur edilmemesi ve daha da önemlisi, toplumun yargıya olan güveninin tesisi için soruşturma işlemini yürüten Cumhuriyet savcılarının bu hususlarda azamî ölçüde hassas davranması gerektiğini, Hâkimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu’nun B.03.1.HSK.0.70.12.04- 010.06.02-135-2011 Sayılı ve 10 No’lu ve 18.10.2011 tarihli genelgelerinde yer aldığını hatırlatmak isteriz.
Ulusal mevzuat ve uluslararası insan hakları hukuku bir suçla itham edilen bireyin görevli ve yetkili bir mahkeme tarafından her türlü şüpheden uzak bir şekilde suçlu olup olmadığına dair verdiği bir hükme kadar bu kişinin maddi ve manevi varlığının her türlü haksız saldırıdan korunması gerektiğine işaret eder. Kolluk ve savcılıktaki usul işlemlerini kapsayan soruşturma evresinin “gizli” olmasının temel nedeni de şüphelinin adının kötüye çıkmasını önlemek, şeref ve haysiyetini korumaktır. Ancak bu koruma gerçekleşmemiştir.
Arkadaşlarımızın gözaltına alındığı günden itibaren yazılı ve görsel medyada belirli medya kuruluşlarınca hiçbir biçimde gerçek olmayan, adeta bir takım senaryolar üzerinden hareketle, gerek soruşturmayı yürüten savcılık makamı, gerekse de kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu yayın kuruluşları savunma avukatlarının dahi erişemediği ve bırakalım tutuklanma nedeni olmayı, kesinlikle suç delili bile sayılamayacak bazı dokümanları, “ele geçirilen belgeler” olarak yayınlamış ve her gün yeni bir senaryo üreterek gerçekleri çarpıtmıştır. Bunları yapanlara karşı herhangi bir tedbir alınmamış, yapılan tekzipler sonuçsuz kalmıştır.
Son derece yasal ve açık bir eğitim toplantısının kasıtlı bir biçimde kriminalize edilmesi, bu toplantıya moderatör ve katılımcı olarak katılanları sürekli olarak suçlu gösterme gayreti, hukukun bütün ilkelerini ve değerlerini ortadan kaldırmaktadır. İlgili makamların bu duruma seyirci kalması kabul edilemez bir durumdur.
Biz insan hakları örgütleri olarak bu duruma seyirci kalmayacağımızı ve gerekli önlemlerin alınması için ulusal ve uluslararası hukuki süreçlere başvuracağımızı kamuoyu ve yetkililere duyururuz.
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği,
Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği,
İnsan Hakları Gündemi Derneği,
Kadın Koalisyonu,
Türkiye İnsan Hakları Vakfı,
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi,
Yurttaşlık Derneği
Basın Açıklamaları
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: Netanyahu, Gallant ve El Masri kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü UCM’de adalet önüne çıkarılmalı
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir