2. Duruşma

Gazeteci Hayri Demir’in “terör örgütüne üye olma” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından yargılandığı davanın 2. duruşması, soruşturmanın başlamasının 45. ayında, 23 Ekim 2019'da Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.  

Duruşma, 10.30’da vaktinde başladı. 

Katılımcılar 

Duruşmayı Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Sendikası ve muhtelif gözlemciler izledi. Sanık Hayri Demir ve müdafi avukatı Gulan Çağın Kaleli de davada hazır bulundular. 

Sanık Savunması 

Sözlerine davayı izlemeye gelen meslektaşlarına ve avukatlarına teşekkür ederek başlayan Demir, görülmekte olan davada gazetecilik mesleğini icra ettiği için yargılandığını belirtti. Dosyada mutat “gazetecilik faaliyetleri dışında delil olmamasına” işaret etti. 

Gazeteciyi “kamuoyu oluşturan, taraf olmayan ve siyasi sorumluluk etrafında mesleğini yerine getiren kişi” olarak tanımlayan Demir; “bir yerde bir olay olduğunda buraya herkes gidemez, gazeteci gider” diyerek belirtilen tarihte Suriye’de bulunmasını habercilik kaygılarıyla açıkladı. 

Demir’in sözünü kesen mahkeme heyeti başkanı, ondan üzerine atılı eylemlere dair savunma yapmasını istedi. 

Demir, dosyanın bütünü itibariyle bir “kumpas dosyası olarak önünde durduğunu” vurguladı. Soruşturmanın başlamasına sebep olan ve Şubat 2016'da ikamet ettiği evde gerçekleşen hırsızlık olayına ilişkin bazı noktalara dikkat çekti. Evine giren hırsızın, çekmecenin içindeki kumbaraya bile dokunmadan sadece fotoğraf makinasını almış olmasındaki tuhaflığı vurguladı. Tutanaklarda ilgili SD kartların nasıl edinildiğine dair 3 farklı beyan olmasının bir çelişkiye işaret ettiğini ileri sürdü. Savunmasını yapabilmesi için dijital materyallerin bir örneğinin kendisine verilmesini talep etti. 

Soruşturmanın, gerçekleşen hırsızlık olayının hemen ertesi günü emniyete teslim edilen ancak tutanaklara göre tam olarak nasıl teslim edildiği belli olmayan çalıntı hafıza kartıyla başladığına dikkat çekti.   

Demir, iddianameye mesnet teşkil eden 12 sosyal medya paylaşımına dair atılı suçlamalara tek tek cevap verdi. İddianamedeki suçlamaların ilgili paylaşımlarla birlikte ana kaynağını teşkil eden SD kart içindeki görüntüler için de “bana ait olmayan konuşmalar, iddianamede bana aitmiş gibi yazılmış” dedi. 

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarihli Deniz Yücel kararını hatırlatan Demir, örgüt üyeleriyle yaptığı görüşmelerin gazetecilik faaliyeti olduğunu ifade etti. 

İfade ve basın hürriyeti konularında AİHM’de en çok mahkum olan ülke olduğumuzu belirten Demir, “biz mesleğimizi icra etmek için burada olmalıyken, mesleğimizi savunmak için şu an burada mesai yapıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

 

Müdafi Avukat Savunması 

Avukat Gulan Çağın Kaleli davanın hukuka aykırı elde edilen deliller ve değişen konjonktürün etkisi olmak üzere 2 temele dayandığını belirtti.  

Delillerin adli birimlere nasıl ulaştığına dair dosyada bulunan 3 farklı anlatıyı ayrıntılarıyla ele alan Kaleli, delil tesliminin hukuki olabilmesi için delilleri hangi kolluk teslim aldıysa o kolluğa dair teslim tesellüm tutanağının dosyada bulunması gerektiğini ifade etti.  

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda lehte ve aleyhte delillerin toplanması gerektiği açıkça belirtilmesine rağmen, iddia makamının mevcut davada buna uymadığını ileri sürdü. 

Dava konusu suçlamaların konjonktürelliğini; İçişleri Bakanlığı, Yargıtay ve diğer mahkemelerin muhtelif kararlarıyla örneklendirdi. Yargıda yeknesaklığın oluşabilmesi için lehteki diğer mahkeme kararlarının dikkate alınması gerektiğini söyledi. 

Delillerin adli birimlere nasıl ulaştığına dair; dosyada bulunan 3 farklı anlatıyı ayrıntılarıyla ele alan Kaleli, delil tesliminin hukuki olabilmesi için delilleri hangi kolluk teslim aldıysa o kolluğa dair teslim tesellüm tutanağının dosyada bulunması gerektiğini ifade etti. 

Ara Karar 

Mahkeme heyeti; ilgili hafıza kartlarının bir dijital kopyasının savunmalarını yapabilmeleri için savunma makamına verilmesine, sanığa ait materyallerin iadesine ve davanın bir sonraki duruşmasının 23 Ocak 2020 saat 11:00'da görülmesine karar verdi.