Hak savunucularının 'göstermelik davası' başlıyor: Tüm dünyanın gözü Türkiye’ye çevrili
- Hak savunucularına yönelik asılsız terör suçlamaları gözler önüne serildi;
- Bilirkişiler tarafından yapılan incelemeler Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı’nın Bylock uygulamasını telefonuna indirmediğini ortaya koydu.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın da aralarında bulunduğu 11 insan hakları savunucusu hakkında açılan davanın ilk duruşması 25 Ekim Çarşamba günü İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görülecek. Duruşma öncesinde bir açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü, hak savunucularına en ufak bir incelemeyle çürütülebilecek asılsız terör suçlamaları yöneltildiğini belirtti.
Hak savunucuları davasında da adı iddianameye eklenen Uluslararası Af Örgütü Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç, farklı bir davada 26 Eylül’de İzmir’de mahkeme karşısına çıkacak. 15 yıla kadar hapis cezası istenen hak savunucuları tamamen temelsiz suçlamalarla karşı karşıya.
Konuyla ilgili bir açıklamada bulunan Uluslararası Af Örgütü Avrupa Direktörü John Dalhuisen, “gözaltına alındıkları andan itibaren bu yargılamaların siyasi bir amaç taşıdığı ve Türkiye’deki eleştirel sesleri susturmayı hedeflediği açıktır” dedi.
Dalhuisen şu ifadeleri kullandı: “Türkiye yetkilileri, hiçbir bir gerekçe veya dayanak olmaksızın, İdil, Taner ve diğer dokuz insan hakları savunucusu aleyhine bir dava inşa etmeye çalıştı ve bunda başarısız oldu. Savcı üç aydan biraz daha uzun bir sürede, hiçbir şey bulamadı. Hak savunucularının aleyhine açılan bu davanın düşürülmesi, yargıcın yarım saatten fazla zamanını almamalı.”
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser’in de içinde olduğu 10 insan hakları savunucusu 5 Temmuz’da gözaltına alınmıştı. Uluslararası Af Örgütü Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç ise bu tarihten bir ay önce İzmir’de farklı bir soruşturmada gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Hak savunucuları, “terör örgütüne üye olmak” ile suçlanıyor.
Hak savunucularına yöneltilen suçlamalar, standart insan hakları faaliyetlerinin, terör örgütlerine destek amacıyla gerçekleştirildiği gibi mantık dışı iddialardan oluşuyor. Bu suçlamalar arasında biber gazı satışlarının durdurulması için çağrıda bulunmak, proje için fon talebinde bulunmak veya açlık grevi eyleminde bulunan eğitimcilere yönelik kampanya düzenlemek gibi çalışmalar yer alıyor. İddianamede İdil Eser birbirleriyle ilgisi olmayan ve taban tabana zıt ideolojilere sahip üç terör örgütü ile ilişkilendiriliyor. Ona yöneltilen bazı iddialarda ise daha henüz Uluslararası Af Örgütü’nde çalışmaya başlamadığı dönemde yayımlanan belgelere atıfta bulunuluyor.
Bekleneceği üzere, savcı gözaltıların yapıldığı Büyükada’daki çalıştayın “Gezi benzeri bir kalkışma organize etmek için düzenlenen gizli bir toplantı” olduğunu ya da hak savunuculardan herhangi birinin yasa dışı bir faaliyette bulunduğunu destekleyebilecek herhangi bir delil sunamadı. İddianameyle ilgili Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan detaylı bir analizde 11 hak savunucusuna yöneltilen suçlamaların her biri ele alınıyor.
11 hak savunucusu hakkında bugün İstanbul’da başlayacak olan davanın ardından yarın Taner Kılıç İzmir’de, “Fethullahçı Terör Örgütü üyeliği” suçlamasından ayrı bir davanın ilk duruşmasında mahkeme önüne çıkacak.
Kılıç, Gülen hareketi tarafından iletişim amaçlı kullanıldığı iddia edilen Bylock mesajlaşma uygulamasını telefonuna indirmek ve kullanmakla suçlanıyor. Ancak, Uluslararası Af Örgütü tarafından alınan iki ayrı bağımsız bilirkişi incelemesi Kılıç’ın telefonunda hiçbir Bylock izine rastlanmadığını ortaya koydu.
Dava başlarken, hak savunucularının serbest bırakılması için Türkiye’nin üzerindeki baskı da artıyor. Geçtiğimiz hafta, hak savunucularının özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarının 100. gününde, ardından da İdil Eser’in doğum gününde dünyanın dört bir yanında protesto eylemleri düzenlendi. Bu kapsamda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland, Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani ve Avrupa İnsan Hakları Komitesi Başkanı Antonio Panzeri hak savunucularının serbest bırakılması için çağrıda bulundu.
Böylece daha önce hak savunucularının serbest bırakılması çağrısı yapan, Avrupa Komisyonu, ABD Dışişleri Bakanlığı, BM yetkilileri, Angela Merkel ve Almanya, Avusturya, İrlanda ve Belçika hükümetleri gibi çok sayıda kurum, siyasi kişilik ve hükümete bu isimler de katılmış oldu.
“Bu iki göstermelik dava Türkiye adalet sistemi için zorlu bir sınav olacak. İnsan haklarını savunmanın Türkiye’de bir suç haline gelip gelmediğini gösterecek.” diye John Dalhuisen açıklamasını şöyle noktaladı:
“Adaletin, absürt ve asılsız suçlamalarla örülü distopik bir kurgu tarafından işlevsiz kılınması durumunda bu Türkiye için kara bir gün, ülkenin yargı sisteminin kusurlarını ortaya döken bir gün olur. Tüm dünyanın gözlerinin İzmir ve İstanbul’daki mahkemelere çevriliyken, çalışma arkadaşlarımızın çok gecikmiş de olsa koşulsuz serbest bırakılmalarının zamanı geldi.”
11 hak savunucusu hakkındaki davanın ilk duruşması 25 Ekim’de İstanbul 35. Ağır Mahkemesi’nde görülecek. Taner Kılıç hakkında farklı bir iddianameden açılan davanın ilk duruşması ise 26 Ekim’de İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşecek.
Uluslararası Af Örgütü, her iki davaya da gözlemci gönderecek ve davalarla ilgili mülakat talepleri alacak.
Arka Plan
10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da Büyükada’da dijital güvenlik ve bilgi yönetimi üzerine bir çalıştaya katıldıkları sırada polis baskınında gözaltına alındı. 18 Temmuz’a kadar İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tutulduktan sonra, savcının tutukluluk talebi üzerine hakim karşısına çıkarıldılar. 4 Ekim’de Büyükada’da gözaltına alınan 10 hak savunucusu ve çalıştayın hazırlıklarından haberdar, İdil ve diğer hak savunucularla da iletişimde olduğunu öne sürülen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Taner Kılıç hakkında bir iddianame hazırlandı.
Halen tutuklu olan sekiz insan hakları savunucusu şunlar: İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Özlem Dalkıran (Yurttaşlar Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Gharavi (IT stratejisi danışmanı), Peter Steudtner (şiddetsizlik ve esenlik eğitimcisi), İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu) ve Nalan Erkem (Yurttaşlar Derneği). Büyükada’daki eğitim gözaltına alınan iki hak savunucusu ise şartlı tahliye edildi: Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi) ve Nejat Taştan (Eşit Haklar için İzleme Derneği).
Uluslararası Af Örgütü’nün hak savunucuları davasına ilişkin bilgi notu için tıklayın: http://bit.ly/2yJIs20
Uluslararası Af Örgütü’nün Taner Kılıç davasına ilişkin bilgi notu için tıklayın: http://bit.ly/2iy6f0Q
---
Daha fazla bilgi veya mülakatlar için Avrupa Medya Direktörü Stefan Simanowitz veya Türkiye Şubesi Basın Sorumlusu Özgün Özçer ile bağlantıya geçebilirsiniz:
Stefan Simanowitz: [email protected]; +44 (0) 20 7413 5566
Özgün Özçer: [email protected]; +90 (0) 531 105 4267
Basın Açıklamaları
- İsrail/İşgal Altındaki Filistin Toprağı: Netanyahu, Gallant ve El Masri kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü UCM’de adalet önüne çıkarılmalı
- Ukrayna: Rusya’nın savaş suçu kapsamına giren saldırılarında çocuklar öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediyor
- ABD, İsrail’in insani yardımları engellemesine karşılık ABD yasalarını uygulamıyor
- Türkiye: “Etki ajanı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekilmesi sivil toplum için önemli bir kazanım
- Küresel: FIFA 2034 Dünya Kupası adaylık sürecini durdurmalı ve 2030 için güvenilir bir insan hakları stratejisi talep etmeli
- COP29: Liderler adil iklim finansmanı sağlamayı ve fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmayı taahhüt etmeli
- Uluslararası Af Örgütü ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın ikinci döneminde de insan haklarını savunacak
- Türkiye: ‘Etki ajanı’ yasası olarak bilinen yasa teklifi sivil topluma yönelik bir saldırıdır ve reddedilmelidir