2. Duruşma

Davanın ikinci duruşması 18 Temmuz günü görüldü.

Bir önceki duruşmada, duruşmaya iki günlük süre ayrılmasına rağmen, Mahkeme Heyeti Başkanı duruşmanın, adli tatilin yaklaşmış olması ve iş yoğunluğunu gerekçe göstererek tek bir günde görüleceğini açıkladı.

Duruşmada yine kalabalık bir izleyici grubu, basın, milletvekilleri hazır bulundu.

Bir önceki duruşmada savunmalarını sunan sanıkların avukatları, bu duruşmada savunmalarını yaptılar.

Avukatlar, sanıkların üzerine atılı TCK’nun 312. Maddesinde yer alan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngören “Hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçunun maddi unsurlarının cebir ve şiddet olduğunu, bu unsurlar bulunmadan suçun işlendiğinin kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, iddianamede ve dosya kapsamında ise sanıklardan hiçbirinin cebir veya şiddet eylemlerinin faili veya azmettiricisi olduklarına dair tek bir delil dahi olmadığını aktardılar.

Yine, delillerin toplanmasındaki ve değerlendirilmesindeki hukuk dışılık ile davanın toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğüne dönük orantısız ve bu anlamda Yüksek Mahkeme ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatına aykırı bir müdahale anlamına geldiğini açıkladılar.

Atılı suçun bir örgüt ilişkisi olmadan gerçekleştirilemeyeceğini ancak iddianamenin gevşek bir hiyerarşik bağ iddiası olsa da, ne bu bağı ne de bir örgütün varlığını ortaya koyamamasının önemine vurgu yapıldı.

Son olarak Osman Kavala ve avukatı ayrı ayrı söz alarak tahliye talebinde bulundular.

Mahkeme ise ara kararında, oy çokluğu ile Osman Kavala’nın tahliye talebinin reddi ile tutukluluğunun devamına karar verdi. Bu karara bir önceki tutukluluğun devamı gerekçesi ile aynı olacak şekilde;

  • Mehmet Osman KAVALA'nın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti ile öngörülen cezanın üst sınırı,
  • kuvvetli suç şüphesinin varlığına işaret eden somut olgu ve kanıtlar bulunması (tape kayıtları, teknik ve fiziki takip tutanakları, tanık beyanları ve sair dosyaya yansımış deliller)
  •  sanığa atılı suçun tutuklama nedenlerinin yasal karine olarak varsayıldığı 5271 sayılı CMK.nun 100/3-a maddesinde sayılan katalog suçlardan oluşu,
  •  sanığa atılı suçun kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırının kaçma kuşkusunu somutlaştırması, yargılama sonucunda eylemlerinin sübutu halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin Anayasanın 13. maddesi ile AİHM kararları bağlamında orantılı ve ölçülü oluşu,
  • tutuklama sebep ve koşullarında bu aşamada herhangi bir değişiklik olmaması, tüm bu nedenlerle bu aşamada adlî kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetimin sağlanamayacağı yönünde oluşan kanaat

gerekçe gösterildi.

Mahkeme aynı zamanda, iddianamede yer alan bir kısım tanıkların da bir sonraki celsede dinlenmek üzere hazır edilmelerine karar verdi.

Bir sonraki duruşma, 8-9 Ekim 2019 tarihlerinde görülecek.