Gezi Parkı Hak Savunucuları Davası

28 Mayıs – 30 Ağustos 2013 tarihlerinde gerçekleşen Gezi Parkı protestolarını organize ettikleri suçlamasıyla, aralarında sivil toplum ve iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu, gazeteci, yazar, avukat, oyuncu, mimar, sivil toplum kuruluşu çalışanlarının yer aldığı 16 kişi hakkında iddianame düzenlendi. “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlaması da dahil çok sayıda suçlama iddianamede yer aldı.

[SCROLL DOWN FOR ENGLISH]

Arka Plan Bilgisi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 19 Şubat 2019 tarihli iddianamede, profesyonel sivil toplum çalışanı veya aktörü 16 kişi hakkında; en ağırı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren 9 ayrı suçlama kapsamında hapis cezası ile cezalandırılma talep edildi.

Hazırlanan iddianame, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

İddianamede yer alan suçlar;

  • Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK Madde 312)
  • Mala Zarar Verme (TCK Madde 151/1)
  • Mala Zarar Verme Suçunun Nitelikli Hali (TCK Madde 152/1-a, 152/1-f, 152/2-a)
  • Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması veya El Değiştirmesi (TCK Madde 174)
  • İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme (TCK Madde 153)
  • 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet (Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun)
  • Nitelikli Yağma (TCK Madde 149/1-a-c-d)
  • Nitelikli Yaralama (TCK Madde 86/1, 86/3-c, 87/3)
  • 2863 Sayılı Yasaya (Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu) Muhalefet

olarak sıralanıyor.

İddianamede 746 kişi ise suçlamalar arasındaki “Malvarlığına Karşı Suçlar” ve “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” kapsamında müşteki ve yine dönemin (61. Hükümet Dönemi) Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlar Kurulu üyeleri de iddianamede mağdur sıfatıyla yer alıyor.

İddianamedeki temel iddiayı ise, 16 kişinin; “Gezi Parkı olayları olarak anılan kalkışma meydana gelmeden çok önce mevcut yönetimi yıkmak amacıyla çeşitli eğitimlerden geçerek uygun ortamı buldukları 2013 yılı Mayıs ayı itibariyle planlarını devreye soktukları” ve bu yolla mevcut Hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye çalıştıkları oluşturuyor.

İddianamede bu 16 kişinin birbirleri ile irtibatlı oldukları ileri sürülüyor ve bu kişiler arasında “gevşek de olsa hiyerarşik ve iş bölümüne dayanan bir ilişkinin bulunduğu, koordineli olarak hareket ettikleri” iddia ediliyor.

Bu doğrultuda iddianamede, sivil itaatsizlik yöntemlerinin kullanıldığı, profesyonel eylemci yetiştirmek maksadıyla gizli ve açık toplantılar ve eğitimler yapıldığı, yurt dışından eğitimciler getirildiği, Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi yerlerde görevli şahıslarla görüşmeler yapılarak Gezi eylemleriyle ilgili kamuoyu oluşturulması için çalışmalar yapıldığı ve Gezi Parkı eylemlerinin organize edildiği belirtiliyor.

İddianame; atılı suçlamalara dair bir diğer delil olarak Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş. faaliyetleri ile diğer dernek, STK ve sivil gruplara Anadolu Kültür A.Ş. tarafından aktarılan banka hesap ve kayıtları ile açık olan fonlar gösteriliyor.

Davanın ilk duruşması 24 Haziran 2019 günü görülecek.

 


 

[1] Mehmet Osman Kavala, Gökçe Yılmaz Tüylüoğlu, Ali Hakan Altınay, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Yiğit Aksakoğlu, Çiğdem Mater Utku, Yiğit Ali Ekmekçi, Memet Ali Alabora, Handan Meltem Arıkan, Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, İnanç Ekmekçi, Mine Özerden, Ayşe Pınar Alabora


The trial of HRD’s over Gezi Park protests

Background Information

In the indictment prepared by Istanbul’s Office of the Chief Prosecutor on 19 February 2019, 16 prominent civil society figures[1] are accused of 9 different criminal charges, the heaviest of which carry heavy imprisonment for life.

The indictment was accepted by Istanbul 30th Heavy Penal Court.

Charges contained in the indictment are enumerated as follows:

  • Attempting to overthrow the government of the Republic of Turkey or prevent it from fulfilling its duties (TCC[2] Article 312)
  • Damage to property (TCC 151/1)
  • Qualified Damage to Property (TCC 152/1-a, 152/1-f, 152/2-a)
  • Possession or Exchange of Hazardous Substances Without Permission (TCC Article 174)
  • Damaging Places of Worship and Cemeteries (TCC 153)
  • Violating the Law No. 6 136 for The Firearms and Knives and Other Tools
  • Qualified Robbery (TCC 149/1-a-c-d)
  • Qualified Injury (TCC Article 86/1, 86/3-c, 87/3)
  • Violating the Law on the Conservation of Cultural and Natural Property

Also, in the indictment, 746 individuals are referred to as plaintiffs under “Offences Against Property” and “Offences Against Physical Integrity,” while the Prime Minister of the time Recep Tayyip Erdoğan and the members of the Cabinet are referred to as the injured party.

The main accusation in the indictment is that those 16 individuals, “having received several trainings to oust the existing administration long before the insurrection, known as Gezi Park events, executed their plans by May 2013 when they thought it was the right time,” and that they therefore, attempted to overthrow the government or prevent it from fulfilling its duties.

It is alleged in the indictment that these 16 individuals were in contact with each other and “albeit loose, there was a hierarchical relationship based on a division of labor among them” and that “they acted in a coordinated manner.”

Accordingly, it is stated in the indictment that the methods of civil disobedience were exercised; that open and closed meetings and trainings aiming to raise professional protestors were conducted; that officials at the European Union, European Commission and European Court of Human Rights were approached with the intention to create a public opinion about Gezi events; and that Gezi Park protests were thus organized.

Activities of Open Society Foundation and Anadolu Kültür, bank transfers and registers as well as open funds from Anadolu Kültür to other civic groups and NGOs are presented as yet other evidences of the accusations.

The first hearing of the trial is taking place on 24 June 2019.

 

[1] Mehmet Osman Kavala, Gökçe Yılmaz Tüylüoğlu, Ali Hakan Altınay, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Yiğit Aksakoğlu, Çiğdem Mater Utku, Yiğit Ali Ekmekçi, Memet Ali Alabora, Handan Meltem Arıkan, Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, İnanç Ekmekçi, Mine Özerden, Ayşe Pınar Alabora.

[2] Turkish Criminal Code.


 

Davanın ilk duruşması 24-25 Haziran 2019 tarihlerinde Silivri’de görüldü. Duruşmayı kalabalık bir izleyici grubu ile birlikte milletvekilleri, çok sayıda basın ve gözlemci takip etti.

Duruşmada haklarında yakalama kararı bulunan 6 sanık ve duruşmaya katılamayan 1 sanık dışında, 9 sanık hazır bulundu.

Duruşmada hazır bulunan sanıklar, iki gün süresinde ilk savunmalarını sundular.

Sanıklar, haklarında iddianamede yer alan delil ve suçlamaları tek tek yanıtladı.

Davada tutuklu bulunan iki sanıktan Osman Kavala; hakkındaki suçlamaları haysiyet kırıcı bulduğunu, hayatının hiçbir döneminde özgür seçimler dışında bir yöntemle Hükümet değişikliği düşüncesine yakın olmadığını, 1980’lerin başından itibaren aktif olduğu iş hayatında, önemli olduklarına inandığım projeleri ve yatırımları gerçekleştirirken, ülkenin demokrasi kültürüne ve kültürel birikimine katkıda bulunmaya gayret ettiğini anlattı.

Yine hiçbir zaman gizli bir planı, faaliyeti, bir örgütle, cemaat yapısıyla gizli bir ilişkisinin olmadığını belirtti. İddia edilen kalkışma planını hangi örgüt aracılığı ile yürüttüğünün iddianamedeki belirsizliği ve yokluğu; farklı kuruluşlarda, farklı faaliyetlere katılmış olan iddianamedeki kişilerin, aynı amaç için ortak bir irade gösterdiklerine, birbirleriyle sistematik bir ilişki içerisinde olduklarına, kendisinden talimat aldıklarına, bu talimatlar doğrultusunda eylemde bulunduklarına dair hiçbir kanıt, bulgu, işaretin mevcut olmadığını aktardı.

Diğer tutuklu sanık Yiğit Aksakoğlu ise savunmasında, sivil toplum ve sosyal kalkınma alanlarında araştırma ve çalışma yapan bir uzman olduğunu, hayatı boyunca diyalogdan yana olduğunu, hiçbir zaman şiddeti veya şiddetle gelecek bir değişimi savunmadığını ve demokratik seçim sürecinin dışında gerçekleşecek bir değişimden yana olmadığını; bu nedenle iddianamedeki hakkında yer alan suçlamaların hem kanıttan yoksun hem de inandığı ve yaptıklarıyla ters düştüğünü ifade etti.

İddianamede özellikle kendisi ile ilgili olarak ön plana çıkan “şiddetsiz eylem”in iddianamede geçtiği gibi olayları kaosa, şiddete dönüştürmekle bir ilgisinin olmadığını, sivil toplumun da yöntem olarak şiddeti hiçbir koşulda teşvik etmediğini, şiddeti dışladığını, eylemleri ve araçlarının şiddet içermediğini anlattı. Bu haliyle de cebir ve şiddet kullanarak hükümeti yıkmanın hiçbir şekilde sivil toplumun alanı olamayacağını ne hükümeti devirmek, ne de cebir ve şiddet kullanmanın eğitimini aldığı, pratikte uyguladığı ve siyaseten yanında olduğu bir tutum olmadığını, şiddeti öven, teşvik eden ya da hükümeti devirmekle ilgili de herhangi bir konuşmasının bulunmadığını aktardı.

Duruşmada hazır bulunan sanıkların savunmalarının tamamlanmasından sonra, Aksakoğlu ve Kavala avukatları tahliye taleplerini ilettiler.

Mahkeme, ara kararında, oyçokluğu ile Yiğit Aksakoğlu’nun tahliyesine Osman Kavala’nın ise tutukluğunun devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 18-19 Temmuz olarak belirlendi.