Uluslararası Af Örgütü Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlaması ile Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan da dahil olmak üzere altı gazeteciye bugün ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi hakkında şunları söyledi:

“Bugün Türkiye’de basın özgürlüğü ve adalet adına karanlık bir gün ve bu karar uydurma ‘terörizm’ suçlamaları ile benzer durumda olan diğer gazeteciler için ürkütücü bir emsal oluşturuyor.

Siyasi nedenlerle verilen bu acımasız cezalar - günde 23 saate varabilecek olan hücre hapsi ile 30 yıl hapis cezası ve şartlı tahliyenin imkansızlığı – çok açık bir şekilde insanların içine korku salma amacı taşıyor. Böyle bir hükmün uygulanması ifade özgürlüğünü yok saymakla kalmıyor aynı zamanda işkence ve diğer kötü muamele yasağını ihlal ediyor" diyen Gauri van Gulik sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Mahkemenin bu kararı, bugün serbet bırakılan gazeteci Deniz Yücel için yapılan kutlamaların da neşesini soldurdu. Deniz Yücel, büyük bir kısmı hücre hapsinde olmak üzere, bir yıldır hakkında iddianame olmadan cezaevindeydi."

Arka Plan

Geçen ay, Mehmet Altan’ın tutukluluğunun ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna ve serbest bırakılması gerektiğine dair Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karardan sonra “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek”ten suçlu bulunmasının acı ironisi de gözlerden kaçmıyor. Davanın görüldüğü mahkeme anayasayı yok sayarak ve hükümetin Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı yaptığı eleştirinin bir yansıması olarak, Anayasa Mahkemesi’nin kararını reddetti.

Uzun süreli hücre hapsi -15 günden fazla günde 22 saat ya da daha fazla hiçbir insanla anlamlı bir iletişim olmaksızın - BM Mahkumlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar’ın (Nelson Mandela Kuralları) direkt olarak ihlalidir. Bu uygulama, özellikle aylarca ve yıllarca uygulandığında, işkence kapsamına girebilecek zalim, insanlık dışı veya onur kırıcı cezalandırmayı oluşturur.