Fransa: Polis protestoculara ve lise öğrencilerine karşı aşırı güç kullanımına son vermeli

  • ‘Sarı yelekliler’ protestolarında 1.400’ün üzerinde kişi yaralandı.
  •  Lise öğrencilerine, gazetecilere ve protestoculara karşı aşırı güç kullanıldı.
  • “Plastik mermi atıldığını duydum ve bir öğrencinin düştüğünü gördüm. Yanağı yarılmıştı.”

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Fransız yetkililerinin Cumartesi günü gerçekleştirilmesi planlanan protestoları denetlerken itidalli olması ve “sarı yelekliler” ile liseli öğrenci hareketlerinin protestolarına karşı aşırı sert müdahaleler nedeniyle meydana gelen yaralanmaların tekrarından kaçınması gerektiğini söyledi. Polis, kamu düzenini tehlikeye atmayan ve çoğunluğu barışçıl protestoculara karşı plastik mermiler, ses bombaları ve biber gazı kullandı. UAÖ, polisin defalarca aşırı güç kullanımına başvurduğunu belgeledi.

UAÖ Batı Avrupa Araştırmacısı Rym Khadhraoui konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Biber gazı bulutları dağıldığında polisin çoğunluğu barışçıl protestoculara, gazetecilere ve hatta çocuklara karşı aşırı güç kullandığını gösteren tablo daha net bir şekilde ortaya çıktı” dedi. Khadhraoui, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Protestoları denetlemek zor ve bazı protestocular hukuka aykırı ve şiddet içeren eylemler gerçekleştirmiş olsa da, hem Fransa hukukuna hem de uluslararası insan hakları hukukuna saygı gösterilmesi şart. Polis, kamu düzenini sağlamakla yükümlü ve bunu yaparken yalnızca kaçınılmaz hallerde güç kullanabilir. Ancak polis, kaçınılmaz olduğu durumlarda dahi itidalli biçimde güç kullanmalıdır.”

Resmi verilere göre protestoların başladığı 17 Kasım’dan bu yana 46’sı ağır, 1.407 protestocu yaralandı. Toplamda 717 polis memuru ile jandarma ve itfaiye görevlisi de şiddetten zarar gördü. Yetkililer protestocuların şiddet eylemlerini defalarca ve meşru biçimde kınamış olsa da, polisin aşırı güç kullanımına ilişkin kaygı veya ilgi göstermediler. Polisin aşırı güç kullanımına yönelik bağımsız, tarafsız ve etkin bir soruşturma yürütülmelidir.

Protestoculara ve gazetecilere karşı plastik mermiler kullanıldı

Mağdurların ve görgü tanıklarının ifadelerinin yanı sıra UAÖ’nün incelediği görüntüler, polisin uygunsuz şekilde plastik mermi kullandığını ve kalabalıklara ateş açtığını gösteriyor. Ayrıca polisin, kamu düzeninin söz konusu olduğu durumlarda kesinlikle kullanmaması gereken ses bombaları da attığı görülüyor. 8 Aralık’ta Paris’te yapılan protestolarda resmi sayılara göre 225 protestocu yaralandı. Görgü tanığı bir doktor olan Audrey UAÖ’ye yaptığı açıklamada, kendi sağlık ekibinin tedavi ettiği 15 kişiden 10’unun plastik mermilerle yaralandığını söyledi. Bunlardan biri başından yaralanmıştı.

Protestocuların yanı sıra çok sayıda gazeteci de yaralandı. Gazetecilerin bazıları kasten hedef alındıklarını öne sürdü. UAÖ’nün incelediği görüntüler, basın bareti takan bir gazetecinin polis hattından uzaklaştığı sırada ses bombasıyla sırtından vurulduğunu gösteriyor. Foto-muhabir Thierry Olivier UAÖ’ye “Fotoğrafçıların mutlak surette hedef alındığını düşündüğünü” söyledi. İsminin verilmesini istemeyen başka bir gazeteci de kendisinin ve meslektaşlarının “Polis tarafından defalarca plastik mermilerle vurulduğunu” anlattı. Bir diğer gazeteci, Thomas Morel-Fort, her iki yanında açıkça “basın” yazılı bir baret takmasına rağmen plastik mermiyle vuruldu ve bu nedenle ellerinin çeşitli yerlerinde kesikler oluştu.

Biber gazı kullanımı, koruyucu ekipmana el konulması ve önleyici gözaltılar


Polisin bilinçli bir taktikle protestocuların, gazetecilerin ve hatta doktorların koruyucu ekipmanına el koymak amacıyla protestolara doğru ilerleyen herkesi aramak için bariyerler kurduğu görülüyor. Fotoğrafçı Denis Meyer UAÖ’ye polisin baretine, gözlüklerine ve yüz maskesine el koyduğunu, sonrasında ise yakın mesafeden ateşlenen bir plastik mermi nedeniyle yaralandığını anlattı. Meyer, “Kameramı yüzümün önünde tutuyordum, o şekilde yürürken sadece 10 metre mesafeden ateşlenen bir plastik mermiyle vuruldum” dedi.

Kendi koruyucu ekipmanına da el konulan doktor Audrey ise UAÖ’ye şunları söyledi: “Yan tarafında kızıl haç işareti olan beyaz koruyucu baretimle yaralılar için taşıdığım maske ve gözlüklere de el koydular.”

Biber gazı nedeniyle tedavi ettiği kişilerin sayısını unuttuğunu söyleyen Audrey, “Biber gazı sabah 10:00 civarında başladı ve dört-beş saat aralıksız devam etti. İnsanlar kaçışıyordu. Çok fazla biber gazı soluyan bir adam spazm geçirerek dizlerinin üzerine çöktü, her yanı titriyordu” dedi.

Ayrıca polis, önleyici tedbirlere de başvurarak şiddet uygulama tehlikesi arz etmeyen insanlar üzerinde arama yaptı. Koruyucu ekipmanlara el koyuldu ve bazı durumlarda koruyucu ekip bulundurmak insanları gözaltına almak için bahane edildi. 8 Aralık’ta Paris’te protestolara katılmaya giden yaklaşık 400 kişi polis bariyerlerinde aramadan geçirildikten sonra gözaltına alındı. Bu “önleyici gözaltılar,” polisin belirli bölgelerde arama yapmasına izin veren savcılık emri üzerine gerçekleştirildi. Baret, boya veya maske gibi nesneler taşıyan birçok kişi, “zarar verme veya şiddet uygulama maksadı taşıyan bir gruba katılmak” suçlamasıyla gözaltına alındı.

Ertesi gün, gözaltına alınanların birçoğu, delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakıldı. İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı sayılara göre 8 Aralık’ta Paris’te aralarında 100 çocuğun da bulunduğu toplamda 1.082 kişi gözaltına alındı.

Lise öğrencilerine karşı aşırı güç kullanımı

3 Aralık Pazartesi günü liseli öğrencilerin başlattığı “sarı yelekliler” protestoları başlangıçta “Bakalorya” adı verilen üniversiteye giriş sınavı ve kabul prosedürlerindeki değişiklik planlarına değişikliğe itiraz ediyordu. Takip eden hafta içerisinde Fransa’nın dört bir yanında 200’ün üzerinde lise, öğrenciler tarafından işgal edildi.

Paris’in Garges-lès-Gonesse banliyösünde öğretmen olan Mathieu Barraquier, 5 Aralık’ta Simone de Beauvoir lisesinin dışında bir ağacın ateşe verilmesi ve polisin müdahale donanımını giymeye başlamasıyla birlikte gerilimin yükseldiğini anlattı. Bazı öğrenciler taş atmaya başladı. Bir olayda öğrenciler, yaklaşık 30 metre uzaklıkta bulunan polise doğru yanan bir kapsül fırlattı. Barraquier yaşananları şöyle aktardı: “Sonra hiçbir sebep yokken plastik mermi atıldığını duydum. Bir öğrencinin düştüğünü gördüm ve ona doğru koştum. Başını çevirdiğinde yanağının bir nar gibi patlayıp açıldığını gördüm. Taş atmıyordu. Sadece arkadaşlarıyla konuşuyordu.” Söz konusu erkek öğrenci iki gün hastanede yattı.

6 Aralık’ta Paris’in başka bir banliyösü olan Mantes-la-Jolie’deki Saint-Exupery lisesinin öğrencileri ile polis arasında çatışmalar yaşandı. Toplamda, bazıları 13 yaşında olan 163 çocuk gözaltına alındı ve onlarca lise öğrencisinin ya elleri başlarının arkasından bağlı ya da arkadan kelepçeli olarak diz çökmeye zorlandığı görüntüler sosyal medyada yayıldı. Çocukların bazılarını temsil eden avukat Mourad Battikh’in tanıklığına göre çocukların bir kısmı dört saate varan sürelerle bu pozisyonda durmaya zorlandı. Doğrulandığı takdirde, öğrencileri saatlerce elleri bağlı ve dizlerinin üzerinde durmaya zorlamak zalim, insanlık dışı veya alçaltıcı muamele kapsamına girer ve uluslararası hukuk gereğince, koşullar ne olursa olsun, istisnasız bir şekilde yasaktır.

Çocukların bazılarını temsil eden diğer bir avukat UAÖ’ye bir kısmına yiyecek verilmediğini veya sorguya alınmadan önce doktor muayenesinden geçirilmediklerini söyledi. Ayrıca çocukların polisle görüşmeleri, Fransa hukukunun gerektirdiği şekilde sesli ve görüntülü olarak kaydedilmedi. Diğer avukatların polisin yaptığı görüşmelere katılması da engellendi. 15 yaşındaki iki erkek çocuğun avukatı olan Leila Volle şunları söyledi: “Polis merkezine gittiğimde memurlar reşit olmayanlardan birinin sorgusuna başladıklarını söyledi. Onlara ‘Bu kabul edilemez, o daha çocuk’ dedim ve görüşmenin sonlandırılmasını talep ettim. Hak verdiler ama çocuğu benim yokluğumda sorgulamayı sürdürdüler.”

Her iki erkek çocuk da en az altı saat alıkonuldu. Leila Volle UAÖ’ye müvekkillerinin götürüldüğü Versailles polis merkezinde en az sekiz çocuğun avukatlarına erişimleri olmaksızın sorgulandığını söyledi.

“Binlerce kişi yarın sokaklara çıkmaya hazırlanırken yetkililer herkesin güvenliğini güvence altına almalı ve insanların barışçıl protesto haklarını kullanabilmesini sağlamalıdır. İnsanların hayatını ve kamu düzenini korumak için hukuka uygun ve orantılı tedbirlere başvurmalı, aşırı güç kullanımından kaçınmalılar” diyen Rym Khadhraoui, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Biber gazından, plastik mermilerden ya da ses bombalarından korunmak için ekipman giymek şiddet uygulama amacı kapsamına girmez. Yalnızca bu gerekçeyle yargılananlar serbest bırakılmalıdır.”

ARKA PLAN

Plastik mermiyle vurulan barışçıl bir protestocu ile ses bombasıyla vurulan bir gazeteciyi gösteren videoya https://twitter.com/Obs_Violences/ adresinden ulaşılabilir.

Uluslararası hukuki yaptırım standartları polisin “Mutlaka gerekli olduğu durumlarda ve görevini yerine getirmek için gerekli olduğu ölçüde güç kullanabileceğini” açıkça belirtir. Polis, güç kullanımına başvurmadan önce mümkün olduğunca şiddet içermeyen yöntemleri uygulamalı, güç kullanımının kaçınılmaz olduğu durumlarda ise itidalli biçimde ve hukuki yaptırım hedefinin ciddiyeti ölçüsünde kullanmalıdır. Protestocuların şiddet yöntemlerine başvurması halinde bile polis, durumu kontrol altına almak ve kamu düzenini yeniden tesis etmek için gerekli asgari güç kullanımına başvurmalıdır. Bunu yaparken şiddet yöntemlerine başvuranlar ile başvurmayanlar arasındaki fark gözetilmelidir. Yalnızca küçük bir grubun şiddet sergilediği durumlarda protestocuların tamamına karşı güç kullanılması orantılılık ve asgari güç kullanımı ilkelerine aykırıdır.

Plastik mermiler, özellikle baş, yüz ve vücudun üst kısmına isabet ettiğinde ağır yaralanmalara neden olabilir. Polis plastik mermileri kalabalığı dağıtmak için olağan bir araç olarak değil, yalnızca insanlara şiddet uygulayan kişileri durdurmak için ve özellikle bu kişilerin hedef alınmasında kullanışlı olduğu durumlarda kullanmalıdır. Plastik mermiler kalabalığa doğru veya rastgele ateşlenmemeli ve yaralanmaları en aza indirmek için sadece vücudun alt kısmına yöneltilmelidir. Ağır yaralanmalara yol açma tehlikesi taşıyan ses bombalarının, etraftaki insanlara zarar verme tehdidi oluşturmaksızın sadece şiddete başvuran kişileri hedef almak üzere kullanılması mümkün değildir. UAÖ, İçişleri Bakanlığı’na, kamu düzenini ilgilendiren durumlarda ses bombalarının kullanımını yasaklama çağrısında bulunuyor.

Biber gazı yalnızca şiddete başvuran protestocuları değil, protestoları izleyenleri ve barışçıl protestocuları da etkiliyor. Biber gazı yalnızca şiddetin yayıldığı durumlarda bir kalabalığı dağıtmak için veya şiddetin, şiddet sergileyen belirli kişilere odaklanarak tehlikenin kontrol altına alınamayacağı boyutlara ulaştığı durumlarda kullanılmalıdır. Biber gazı sadece insanların dağılma imkanı olduğunda kullanılabilir. Kullanılmadan önce açıkça duyulabilen uyarılar yapılması ve insanlara oradan ayrılmaları için yeterli sürenin tanınması gerekir.