Fransa: Olağanüstü Hal süresince terörle mücadele gerekçe gösterilerek barışçıl protestolar engellendi

Uluslararası Af Örgütü yayımladığı yeni raporunda, Fransa’da Olağanüstü Hal kapsamında tanınan yetkilerin toplanma özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldığını belirtti.

Uluslararası Af Örgütü tarafından yayımlanan yeni rapora göre, Fransa’da terörle mücadele kapsamında tanınan yetkiler defalarca barışçıl protestoları engellemek için kötüye kullanıldı.

Tehdit değil, bir hak: Fransa’da Olağanüstü Hal süresince eylemlere karşı orantısız kısıtlamalar başlıklı rapor, ülkede terörle mücadele görüntüsü altında, serbest dolaşım ve barışçıl gösteri haklarını herhangi bir gerekçeye dayanmaksızın sınırlayan yüzlerce düzenlemenin uygulamaya konulduğunu gözler önüne serdi.

Rapora ilişkin bir açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü Fransa Araştırmacısı Marco Perolini, “Fransız halkını terör tehdidinden korumak amacıyla çıkarılan Olağanüstü Hal yasaları, aksine barışçıl gösteri haklarını sınırlamak için kullanılıyor” dedi.

Perolini, “Yüzlerce aktivistin, çevrecinin ve çalışma hakkı savunucularının protesto haklarının Olağanüstü Hal maskesi altında ellerinden alınmasıyla beraber, protestolara katılmaları hiçbir meşru gerekçe olmadan yasaklandı” ifadelerini kullandı.

Paris’te 13 Kasım 2015’te gerçekleştirilen korkunç saldırılardan bir gün sonra yürürlüğe konulan Olağanüstü Hal bugüne kadar beş kere yenilenerek, insanların kişisel haklarına müdahale eden bir dizi düzenlemenin normalleşmesine sebep oldu. Bu düzenlemeler arasında muğlak nedenlerle gösterileri yasaklama ya da vatandaşların protestolara katılmalarını engelleme gibi yetkiler de bulunuyor. Geçen hafta, Cumhurbaşkanı Macron Fransız Parlamentosu’ndan Olağanüstü Hali altıncı kez uzatmasını isteyeceğini belirtti.

Olağanüstü Hal, valilere herhangi bir toplantıyı ‘kamu düzenine tehdit’ gibi son derece geniş ve yeterince tanımlanmamış bir sebeple tedbir amaçlı olarak yasaklama yetkisi veriyor. Barışçıl gösteri özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bu yetkiler çoğu zaman orantısız olarak kullanıldı.

Fransa’da yetkililer, Kasım 2015 ile 5 Mayıs 2017 arasında Olağanüstü Hal yetkilerini kullanarak kamusal alanda gösterileri yasaklayan 155 kararname çıkardı. Ayrıca, mevcut olağan mevzuata dayanılarak onlarca gösteri yasaklandı. Bunun yanı sıra, Fransız yetkililer bazı belirli kişilerin kamusal gösterilere katılmasını engelleyen 639 düzenlemeyi de uygulamaya koydu. Bu düzenlemelerden 574’ü, hükümet tarafından önerilen bir çalışma yasası reformunu protesto eden kişileri hedef alıyordu. Dahası, basında yer alan haberlere göre, yetkililer 7 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun ardından, vatandaşların protestolara katılmasını engellemek için buna benzer onlarca düzenleme daha getirildi.

Uluslararası Af Örgütü’nün konuştuğu çalışma yasasını protesto eden göstericilerden biri bu düzenlemeleri “Sanki hareketin içinde en aktif olan kişilere saldırmak için ellerindeki her imkânı kullanıyorlar” şeklinde değerlendirdi.

Charles adında Paris’te yaşayan genç bir öğrenci, hakkında bir suçlamada bulunulmamış olsa da daha önce bir eylemde gözaltına alındığı için çalışma yasası reformuna karşı düzenlenen iki gösteriye katılmaktan men edilmiş. Yaşadıklarını Uluslararası Af Örgütü’ne anlatan Charles, “Beni şiddet kullanan göstericilerden biri olmakla suçladılar… bana adeta bir terörist, tehlikeli biri gibi davrandıklarını hissettim” diyor. 

Tüm bu sınırlamalar uluslararası hukukta yer alan, yetkililer tarafından aksi kanıtlanmadığı sürece gösterilerin barışçıl varsayılması gerektiği karinesini ihlal ediyor. Gösteriler temel bir haktan ziyade, potansiyel bir tehdit olarak görülüyor.

Olağanüstü Hal kapsamında uygulanan tüm bu sınırlamalara karşın çok sayıda kişi eylemlerini sürdürdü. Ancak güvenlik güçleri, kısıtlamalara meydan okuyanlara çoğu zaman gereksiz ya da aşırı güç kullanarak müdahale etti. Herhangi bir şekilde kamu düzenine karşı bir tehdit oluşturdukları görülmeyen barışçıl göstericiler, cop, plastik mermi ve biber gazına maruz kaldı.


© Martin Barzilai

Her ne kadar bu kamusal gösterilerde yer alanların bir kısmı şiddet eylemlerine katılmış olsa da, yüzlerce hatta binlerce protestocu bizzat polis tarafından yaralandı. İlk yardım çalışanlarının kurduğu Sokak Doktorları adındaki oluşumun tahminine göre, çalışma yasası reformuna karşı sadece Paris’te düzenlenen gösterilerde, polis yaklaşık bin protestocunun yaralanmasına neden oldu. Uluslararası Af Örgütü, Paco adında 16 yaşında bir öğrencinin dört polis görevlisi tarafından tekmelenerek dövülmesine delil oluşturan görüntüleri izledi. Olaya ilişkin iki tanık Uluslararası Af Örgütü’ne Paco’nun polisin saldırısına uğradığında herhangi bir şiddet eyleminde bulunmadığını söyledi.

Polis tarafından ateş edilen bir plastik mermi sonucu sol gözünü kaybeden Jean-François adında 20 yaşında bir öğrenci ise Uluslararası Af Örgütü ile mülakatında “Çok öfkeliyim. Oysa eskiden polise güvenirdim” dedi.

Perolini açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verdi: “Fransa’daki OHAL, barışçıl gösteri özgürlüğünü sınırlama çıtasını ciddi ölçüde aşağıya çekerek, terörle mücadele için öngörülen olağanüstü önlemlerin göz göre göre kötüye kullanılmasına sebep oldu. Barışçıl bir şekilde gösteri haklarını kullanan vatandaşlar, kaba bir terörle mücadele ağına takıldı.”  

Emmanuel Macron’un seçimler öncesinde Fransa’da protesto hakkını koruyacağına söz verdiğini hatırlatan Perolini, “O şimdi Cumhurbaşkanı. Sözlerini eyleme dönüştürmesi gerekiyor. Çalışma yasası reformu konusunda yeni cumhurbaşkanı ile sendikalar arasında saflar şimdiden çizildi bile. Böylesine bir ortam karşısında, Cumhurbaşkanı Macron terörle mücadele adına tanınan yetkilerin barışçıl protestoları sınırlamak için kötüye kullanılmasına son vermeli, Fransa’nın kalıcı bir Olağanüstü Hal’e doğru tehlikeli ve baş döndürücü ilerleyişini de durdurmalıdır” dedi.

Arka Plan: Olağanüstü Hal yetkileri orantısız kullanıldı

Fransa’daki OHAL yasaları, valilere herhangi bir toplantıyı ‘kamu düzenine tehdit’ gibi çok geniş ve yeterince tanımlanmamış bir sebeple tedbir amaçlı olarak yasaklama yetkisi veriyor. Barışçıl toplanma özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bu yetkiler çoğu zaman orantısız olarak kullanıldı.


© Martin Barzilai

Yetkililer, kamusal gösterilere yönelik yasaklara gerekçe olarak kamu düzenini korumak için yeterince polis gücüne sahip olmamalarını gösterdi. Bu açıklamaya göre yetkililer kaynaklarını öncelikli olarak halka karşı şiddet içeren saldırı tehdidine karşı kullanmaları gerektiğini savunuyor. Ancak, barışçıl göstericilere karşı yoğun bir şekilde polis kaynaklarının seferber edildiği stratejiler uygulanması bu açıklamanın sorgulanmasına neden oluyor.

Uluslararası Af Örgütü gözlemcileri 5 Temmuz’da barışçıl bir gösteride polisin, ciddi miktarda polis gücü gerektiren bir taktik uygulayarak yüzlerce kişiyi saatlerce Concorde köprüsünde çembere almasına tanıklık etti. 

---

Raporun İngilizcesini indirmek için tıklayın.

Daha fazla bilgi veya mülakatlar için Uluslararası Af Örgütü Medya Direktörü Stefan Simanowitz ile bağlantıya geçin: [email protected]; +44 2030365599