Durmak Suç Değil

İstanbul’daki Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner’dan bilgilendirme:

Pazartesi akşamı bir kişi Taksim Meydan’ına giderek son günlerde yaşanan şiddet olaylarını sessizce durarak, sembolik bir şekilde protesto etti. Aynı akşam başka bir sürü insan da aynı şeyi yaptı.

Şimdi, oradaki bazı insanlar kulaklıkları takmış, başka kimsenin duymadığı müzikle dans ediyor, ya da kol kola girerek sessizce geleneksel bir Türk dansı yapıyor. Son haftalarda yaşanan saldırganlığın ardınd bu çok pasif fakat aynı zamanda çok etkili ve yaratıcı bir protesto.

Polis 16 kişiyi gözaltına aldı ve birkaç saat sonrasında serbest bıraktı. Durmak hiçbir ceza kanununda suç değil, dolayısıyla bu durum gözaltıların ne kadar keyfi olduğunu ve açıkça göz korkutmayı amaçladığını gösteriyor.

Twitter ve Facebook’ta paylaşılanların silinmesi

Özellikle ana-akım medyanın büyük bir kısmı hükümet korkusu yüzünden oto-sansüre başvurduğu için, sosyal medya süreç boyunca oldukça önemli bir bilgi kaynağı oldu. Geçen Pazar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sosyal medya kullanıcılarının soruşturulacağını söyledi.

Birçok insan şu anda panik halinde Twitter ve Facebook’tan bir şeyleri silmeye çalışıyor. Başbakan ayrıca sosyal medya kullanımını denetleyecek yeni bir yasa tasarısından bahsetti, detayları henüz bilmiyoruz fakat bu açıkça bir tehdit.

Biber gazı ile tanışma

İstanbul’a 5 Haziran’da geldim. Buradaki herkes polis şiddetinin ilk dalgasının şokunu yaşıyordu. Biber gazını ilk defa Salı 11 Haziran’da tecrübe ettim. Taksim Meydan’ında barışçıl protestolar festival havasında sürüyordu. Daha sonra çevik kuvvet kalkanları ve TOMA’larla alana girdi.

Aniden olduğuz yere altı ya da yedi biber gazı kapsülü atıldı. Bir gaz maskem yoktu. Birden bire hissetmiyorsunuz, sadece beyaz duman görüyorsunuz. 

Birkaç saniye sonra gözleriniz yaşarmaya başlıyor, deriniz yanıyormuş gibi hissediyorsunuz, mideniz kötü oluyor ve sadece uzaklaşmanız gerekiyor. Etrafımda insanlar panik oldu, koşarak kaçmaya başladı ve düzgün göremiyordum. Biber gazı geniş bir alanı etkiliyor, dolaysıyla bir süre sisin içinde kalıyorsunuz.

Hemen sonrasında İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile görüşmemiz vardı, dolaysıyla kendisine kullanılan gerekçesiz şiddet ile ilgili doğrudan örnek verebildik. Polisin Gezi Parkı’na müdahale etmeyeceğine dair kamuya güvence vermişti. Fakat sonrasında parktan dalga dalga biber gazı yükseldiğini gördüm.

Biber gazı şiddet içerikli gösterileri dağıtmak için kullanılır. Fakat Türkiye’de barışçıl protestocuları dağıtmak için çok fazla miktarda kullanılıyor, kullanıldığı alanlara kamu binaları, evler gibi kapalı alanlar da dâhil. Bu şekilde kullanıldığında insan sağlığı için ciddi tehlike oluşturuyor. İnsanlar bana aynı zamanda silah olarak da kullanıldığını ve kritik yaralanmalara, hatta ölüme sebep olduğunu söyledi.

Türk Tabipler Birliği, Türkiye genelinde, 59’u ciddi şekilde ve altısı hayati tehlike arz eden yaralanmalar olmak üzere, yaklaşık 8.000 kişinin yaralandığını belgeledi.

TOMA ve ses bombası

15 Haziran Cumartesi akşamı 20.30’u geçince polis araçlarını Taksim Meydanı civarında süremeye ve barışçıl protesto yapan küçük gruplara büyük miktarda biber gazı kapsülü atmaya başladı. Ayrıca müthiş bir patlama sesi çıkararak panik yaratan ses bombası kullanmayı sürdürdü. İnsanlar her tarafa koşuşuyordu.

Bir TOMA son hızla Gezi Parkı’na girdi ve insanlara basınçlı su püskürtmeye başladı. Suyun içinde tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz, fakat bazen açık turuncuya dönen rengi sebebiyle muhtemelen bir tür CS gazıydı.

TOMA tarafından üzerine su püskürtüldükten sonra ciltlerinde yanmalar olan birçok insanla konuştum. Bana su püskürtüldüğünde hemen duş aldım. Ertesi gün muhtemelen iyi yıkayamadığım ellerimde garip kırmızı renk bozuklukları vardı.

İnanılmaz bir öfke taşması

Gezi Parkı’ndan kaçanlar yakındaki otellere sığındı. Divan Otel’in hemen önünde polis su ve gaz kullandı, dolayısıyla gaz doğrudan otelin lobisine girdi.

Taksim Meydanı’nın yanı sıra Gezi Parkı’nı da boşalttıkları için inanılmaz bir kamusal öfke ortaya çıktı. İnsanlar üç haftadır orada barış içinde çadırlarda yaşıyordu ve yetkililer müdahale edilmeyeceğine dair söz vermişti.

İstanbul’un merkezinde on binlerce insan tekrar Taksim Meydan’ına girmeye çalıştı. Yüzlerce protestocunun sloganlar attığını, bağırdığını ve defalarca biber gazı ile engellendiklerini gördüm.

İstanbul’un farklı noktalarında basına röportaj vermek ve toplantılar yapmak olcukça zordu. Doktorların, avukatların, gazetecilerin hedef alındığı haberleri çıkarken ve biber gazı yüzünden meydan bulunmak için çok tehlikeliydi. Bir adım sonra ne olacağını kestirmek mümkün değil.

Tutuklamalar, tokatlama ve tekmeleme

Aynı günün gecesi İstanbul Barosu’ndan çok sayıda gözaltı ile ilgili haber alıyorduk. İnsanlar arayarak arkadaşlarına ulaşamadıklarını ya da birini gözaltına alınırken gördüklerini söylüyorlardı. Sadece İstanbul’da protestoların başlamasından bu yana, yarısı geçen Cumartesi’den bugüne olmak üzere yaklaşık 800 kişinin gözaltına alındığını tahmin ediyorlar.

Pazar günü daha fazla tazyikli su ve biber gazı vardı. Şimdiki fark polisin sokaklarda insanları kovalayarak, döverek, kelepçeleyerek ve götürerek çok sayıda insanı tutuklamaya çalışıyor olmasıydı. Barışçıl protestocular sadece sokaklarda duruyor ve şarkı söylüyordu ve doktorlar yaralılara acil müdahalede bulunuyordu.

Görünüşe göre kısa sürede çok sayıda insan gözaltına alındı ve sonrasında avukatlarla görüştürülmeden serbest bırakıldı. İnsanların polis memurları tarafından tokatlandığı, tekmelendiği, gaz maskelerinin alındığı gibi kötü muamelelerle ilgili haberleri de soruşturuyoruz. Şu anda İstanbul’da insanlar evlerinden alınarak tutuklanıyorlar ve nedenini öğrenmeye çalışıyoruz.