“Dünyayı kadınlar yönetiyor”: Haklarımızı savunan yedi kadın

Çin’den Suriye’ye, Kenya’dan Mısır’a kadar tüm dünyada kız çocukları ve kadınlar başkaldırıyor ve inandıkları şeyleri savunmak için hayatlarını tehlikeye atıyor. Aktivist, avukat, kız kardeş ve öğrenci olan bu kadınlar hayatlarını riske atarak hem sevdikleri için mücadele etti hem de hiç tanımadıkları insanları savundu. Şimdi öne çıkma sırası onlarda. Tüm dünyada insan haklarını savunan bu ilham verici kadınlarla tanışın.

Shackelia Jackson, Jamaika

Yaşadığı yas, Shackelia Jackson’ı aktivist yaptı. 20 Ocak 2014’te Shackelia’nın erkek kardeşi Nakiea Jackson çalıştığı restoranda öğle yemeği için hazırlık yaptığı sırada polis tarafından vurularak öldürüldü. Polis, Nakiea’nın bir hırsızlık olayından sonra peşine düştükleri kişinin tarifine uyduğunu söyledi. Shackelia o zamandan beri polisin gözdağı ve tacizlerine cesaretle karşı koyarak sorumluların adalet önüne çıkarılması için mücadele ediyor.

“Ailemle birlikte duyduğumuz acı, beni erkek kardeşim ve polis şiddetinin tüm mağdurları için mücadele etmeye zorladı,” diyen Shackelia, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Başkaları unutmasın diye sesini yükselten kederli bir kız kardeş oldum.”

Shackelia, Jamaika’da benzer trajediler yaşayan ve polis şiddetine son vermek için el ele veren onlarca diğer aileye katıldı.

“Jamaika’da herkes için adaleti güvence altına alacak ve devlet şiddeti ile terörüne son verecek yasal değişiklikler ile politika değişikliklerinin yapılması amacıyla hayatımı değiştiren bir yola çıktım, çünkü gelecekte hayatlar böylelikle kurtarılabilir. Jamaika yetkilileri hiç durmadan bunu başarmamı engellemeye çalışsa da kararlıyım, vazgeçmeyeceğim,” ifadelerini kullanan Shackelia, sözlerini şöyle sonlandırıyor:

“Kararlıyım çünkü yola devam etmek için güçlü bir destek gördüm. Uluslararası Af Örgütü ve partnerleri bu haksızlık tarihini yeniden yazmam için bana küresel bir zemin sağladı. İyilik, bana kırıldığımı ama yok olmadığımı hatırlattı.”

Wu Rongrong, Çin

Wu Rongrong, Çin’de “Feminist Beşli” olarak bilinen ve cinsel tacizle mücadele etmek için kampanya yürüttükleri gerekçesiyle 2015’te tutuklanan beş kadından biri. Dünya Kadınlar Günü’nde yapılan tutuklamalar uluslararası olarak tepkilere yol açtı ve Hillary Clinton da dahil olmak üzere çok sayıda kişiden destek gördü. Beş kadın daha sonra serbest bırakılmış olsa da “Feminist Beşli” hala gözlem altında tutuluyor.

Wu Rongrong tutuklanmadan önce cesur ve yaratıcı eylemleriyle kamuoyunun dikkatini toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve cinsiyetçiliğe çeken Kadın Hakları Eylem Grubunun lideriydi. Grup yaptığı bazı eylemlerde, yüksek öğrenime kabul sürecinde kadın adaylara yönelik uygulanan ayrımcılığı protesto etmek için saçlarını tıraş etmişti ve ev içi şiddeti protesto etmek için de üzerinde kırmızı mürekkep lekeleri olan gelinlikler giymişti.

“Kadınlar hayatları boyunca birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor, ancak çoğu zaman bunlar görünmez olarak kalıyor,” diyen Wu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Örneğin cinsel tacizden sağ kalanlar sadece tarifi mümkün olmayan acılar çekmekle kalmıyor, aynı zamanda da etkin yasal korumadan mahrum bırakılıyor. Mağdurlar suçlanmak yerine onarım talep etmek üzere cesaretlendirilirse, cinsel taciz vakalarında azalma sağlanabilir.”

Wu Rongrong savunuculuk faaliyetinin yanı sıra sosyal hizmet görevlisi ve kayıtlı danışman olarak çalışıyor. Wu ayrıca İnsan Hakları Hukuku bölümünde yüksek lisans öğrenimini sürdürüyor.

Azza Soliman, Mısır

Azza Soliman, Mısır’da işkence, keyfi gözaltı, ev içi istismar ve tecavüzden sağ kalanlar için cesaretle mücadele ediyor. Azza, yoksul kadınlara ve kız çocuklarına hukuki yardım, destek ve okur yazarlık dersleri veren Mısırlı Kadınlar İçin Hukuki Destek Merkezi ile Adalet ve Barış İçin Hukukçular örgütünün eş kurucularından.

Azza, cesaret ve özveriyle yürüttüğü çalışmaları nedeniyle Mısır yetkilileri tarafından ajan ve ulusal güvenlik tehdidi olarak damgalandı. Aralık 2016’ta tutuklandı ve yetkililerce sorguya tabi tutuldu. Kısa süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı, ancak Mısır’ın imajını lekelemek amacıyla yabancı fonlar almak gibi suçlamalarla karşı karşıya. Azza’nın seyahat etmesi yasaklandı, varlıkları donduruldu ve hapis cezasına mahkum edilme riski altında. Fakat bu harika kadın mücadeleden vazgeçmedi.

“Kadınları ve insan haklarını geliştirme ve savunma mücadelesi uzun ve yorucu,” diyen Azza, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yine de umutluyum. Uluslararası Af Örgütü’nün Haklar İçin Yaz kampanyası aracılılığıyla aldığım çok sayıda destek ve sevgi mesajı, yalnız olmadığımı ve çalışmalarımın takdir ve kabul gördüğünü hatırlatıyor. Yeni nesillerin mücadeleyi devralarak daha iyi bir geleceğin öncüsü olduğunu görebiliyorum. Günün birinde bu engellerin ve zorlukların üstesinden geleceğiz – buna inanmak yola devam etmemi sağlıyor.”

Nura Gazi Safadi, Suriye

Suriyeli insan hakları avukatı Nura Gazi Safadi için düşünce mahkumlarının hakları için mücadele etmek aşk, umut ve aileyle ilgili bir konu. 1981 yılında Şam’da doğan Nura, insan hakları, gözaltılar ve kaybetmelere odaklanarak uzun yıllardır avukatlık yapıyor. Nura, babası tutuklandığında düşünce mahkumlarına yönelik insan hakları ihlalleriyle erken bir yaşta tanışmış oldu. Dijital aktivist olan ve Suriye hükümeti tarafından 2012’de tutuklanan eşi Basil Hartabil Safadi, 2015’te infaz edildi.

“Babam birçok kez düşünce mahkumu oldu,” diyen Nura, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Babamı Adra cezaevinde ziyarete gider, duruşmalarına katılırdım. Bir seferinde onu mahkemeye götüren birliğin komutanıyla tartıştım. Ona ve babama avukat olup düşünce mahkumlarını savunacağıma dair yemin ettim. 12 yaşındaydım. Eşim Basil tutuklandığında ise kendi düşünce mahkumluğumu savunmak saplantım haline geldi.”

“Eşim infaz edildiğinden beri tüm mahkumların davaları benim meselemmiş ve onlar için mücadele etmekle sorumluymuşum gibi hissediyorum. Suriye’nin geleceğini inşa etmekte üstlendikleri öncü rol nedeniyle kadınlar, bu konuyla ilgilenmek için de en doğru konuma sahip. İster güvenlikle ilgili olsun ister toplumla veya genel anlamda hayatla ilgili olsun, kadınlar karşılarına çıkan tüm engellerin üstesinden gelebileceklerini gösterdiler.”

Joy Wathagi, Kenya

Kenya’nın başkenti Nairobi’de Uluslararası Af Örgütü gençlik çalışmalarının yürütücüsü olan Joy Wathagi, binlerce kilometre uzaktaki başka bir genç kadın için mücadele ediyor. 18 yaşındaki Taibeh Abbasi, Norveç’te yaşayan ve doktor olmak isteyen bir öğrenci, ancak hiç görmediği Afganistan’a sınır dışı edilme tehlikesi altında. Joy, Taibeh’in sınıf arkadaşlarının protestolar düzenlediğini öğrendiğinde dayanışmak istedi ve Taibeh’in durumuna dikkat çekmek üzere sosyal medya üzerinde yürütülen #TellNorway kampanyasına katılmaya karar verdi.

“Norveç’in genç insanları sınır dışı edeceğini öğrendiğimde çok üzüldüm ve bu konuyla ilgili bir şeyler yapmak istedim,” diyen Joy, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Benim ülkem olan Kenya’ya gelen mültecileri hatırladım. Somali’den, Sudan’dan ve Ruanda’dan gelen insanlarla tanıştım ve onların da burada yaşamayı her Kenyalı kadar hak ettiğini gördüm. Birçok mülteciyle beraber okula gittim, onlarla büyüdüm ve hayat boyu arkadaşlarım oldular. Geri gönderildiklerini görmek asla kabul edebileceğim bir durum değil.

“Afgan mülteciler geride bıraktıkları durumda hiçbir değişiklik olmadığı halde geri gönderiliyor. Bu zalimlik ve adaletsizliktir. Norveç’te toplumun bir parçası oldular ve bu şekilde muamele görmeliler. #TellNorway kampanyasına destek olmak için en önemli gerekçem, insanların hayatını korumak ve insanlık onuru ile hayatta bir amaçlarının olduğu, güvenli bir yaşam sürdürmeleri için onlara fırsat tanımak yönündeki kararlılığımdı. ‘Ülkene geri dön,’ cümlesi duyduğum en düşüncesiz ve bencil cümle. Bunu sürekli duyuyor ve üzülüyorum. Ülkeler olarak yapmamız gereken destek olmak, tel örgüler inşa etmek değil.”

Zhang Leilei*, Çin

Aktivist Zhang Leilei, Çin’de cinsel tacizi sonlandırmaya kendini adamış olan bir kadın. Zhang 2017’de konu hakkında farkındalık yaratmak için metro ilanları tasarladı, fakat metro yetkilileri ilanları reddetti. Bunun üzerine Zhang Leilei kendisini bir ilan panosuna dönüştürdü ve tüm dünyadan kadınlar da aynı eyleme katıldı.

Zhang Leilei aktivizmini şimdi de üniversitelere taşıyor. Bu yıl eski bir öğrencisi tarafından tacizle suçlanan bir profesör işten atıldı. Bu durumun kamuoyunda tartışma yaratması ile birlikte Zhang Leilei, değişim için ısrar etme imkanı yakaladı. Böylece başka insanlarla beraber öğrencilere ve mezunlara, üniversitelerine açık mektup yazarak cinsel tacizin bildirilmesi için gerekli mekanizmaları oluşturmalarını talep etmeleri yönünde çağrıda bulundu. İnsanların buna ikna olması da zor olmadı.

Zhang Leilei çağrısını yayımladıktan sonra iki haftadan az bir süre içinde yaklaşık 70 üniversitenin öğrencileri ve mezunları kendi açık mektuplarını yayımladı. Halihazırda önemli bir etki yarattılar – Çin Eğitim Bakanlığı’nın cinsel tacizi önlemek için yeni sistemler kurmayı planladığı ulusal haberlerde yer alıyor.

*Zhang Leilei takma ismidir

Hortense Lougue, Burkina Faso

Hortense Lougue, Burkina Faso’daki en meşgul kadınlardan biri olmalı. Adaletsizlik ve eşitsizliğin yaygın olduğu, kız çocuklarının evlenmeye veya kadın sünneti olmaya zorlandığı bir ülkede büyüyen Hortense, hayatını toplumsal cinsiyet temelli şiddete son vermeye adadı ve eğitim ile insan haklarını geliştirme amacı taşıyan birçok proje başlattı. Hortense Lougue, evliliğe zorlanan ya da kadın sünnetine maruz kalan kız çocukları ve kadınlarla çalışarak onlara bu konuların üstesinden nasıl gelinebileceğiyle ilgili eğitimler veriyor.

Hortense, çalışmalarını şu sözlerle anlatıyor: “Aktivist olmanın yanı sıra daha önce genel sekreteri ve program koordinatörü olduğum Pugsada Destek ve Farkındalık Merkezi’nin (ADEP) şu an idari direktörüyüm. ADEP, kız çocuklarının yasal statüleri ile sosyoekonomik yaşam koşularını iyileştirmeye odaklanan bir sivil toplum örgütüdür. Burada 10 projeyi yönetiyorum. Kararlılık ve azimle çalışarak Burkina Faso’daki kız çocukları ve kadınların hayatlarını iyileştireceğiz.”

Burada sözü edilen kadınların birçoğu, Uluslararası Af Örgütü’nün yürüttüğü ve tüm dünyada insan hakları savunucularının tanınmasını ve korunmasını güçlendiren Cesur isimli kampanyamızın bir parçasıdır.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.