Çocukların Çizdiği Resimler Suriye’de Yaşanan Dehşetin Boyutlarını Gösteriyor

Lübnan’daki bir Uluslararası Af Örgütü Araştırmacısı tarafından kaleme alınmıştır. 

Tanklar, top ateşleri ve havan toplarının bir çocuğun çizdiği resme konu olması düşük bir olasılıktı, kanlı bir surat ya da koldan bahsetmiyoruz bile.

Fakat Lübnan’a sığınan Suriyeli çocuklara son günlerde kağıt ve boya kalemi vermem, nasıl da hiçbir çocuğun tanık olmaması gereken şiddet olaylarını gördüklerini anlamamı sağladı.

Bu çocuklar ve aileleri, Suriye sınırı yakınında bulunan Arsal Camii’ne sığınan 50 ailenin arasında. Çatışmadan kaçanların büyük bir çoğunluğu binanın umumi tuvaletinin altyapısına sığınmış durumda.

Humus yakınlarında bulunan El Kuşeyri’den gelen tarım işçisi Necip bana hikayesini anlattı.

Arsal’a ailesiyle birlikte 2012 yılının Ağustos ayının başında gelmiş: “Suriye ordusu El Kuşeyri’ye saldırdığında mahallemizi bombaladılar ve ellerinde silahlar olan askerleri sokaklarda insanlara ateş ederken gördük. Çocukları alıp kaçtık. Nereye gideceğimi bilmiyordum, silah sesleri duyduk ve korktuk. Şehrin dışındaki tarlalara ulaştık ve orada 10 gün kadar ağaçların altında kaldık. Olanları düşününce kendimi çok kötü hissediyorum.”

Necip’in ailesi Arsal’da sınıra geldiklerinde gidecek yerleri yokmuş. Bir hafta sokaklarda kaldıktan sonra, sonunda caminin bodrum katında, merdivenlerin altında yaşayabilecekleri söylenmiş.

Necip sözlerine şöyle devam ediyor: “Hastayım ve böbreklerimden sorunum var. Eğer yapabilseydim para kazanmak için burada bir işe girerdim ama yapamam. Allaha şükür diğer Suriyeli ailelerle iyi ilişkilerimiz var da birbirimize yardım ediyoruz. Eşim hamile ve hamileliğinin altıncı ayında. 

Sezaryen olması gerekiyor ve operasyonun maliyeti 800.000 Lübnan Pound’u (yaklaşık 530 Dolar) ve benim o kadar param yok… Çocuklarım en son okula gideli bir buçuk yıl oldu. Burada okula gidebilecekler mi bilmiyorum, bize beklememiz gerektiği söylendi. Bize yardım eden sivil toplum kuruluşları olduğunu söylediler ama hiçbir yardımın geldiğini görmüyoruz.”

Suriye’den kaçan diğerleri yazın kapalı olan okullara yerleştirildi. Yeni eğitim döneminin yakında başlayacak olması ile okulda kalanlara gitmeleri söylendi. Mültecilerin şehre akması ve yerel yerleşim yerlerinin üzerinde oluşan baskı ile, yerel ve uluslararası kuruluşların yardım çabalarına rağmen, bu insanların nereye gidebileceği belirsiz.

Lübnan hükümeti, Suriye’den gelen çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapma çabaları yüzünden taktir edilmeli. Birleşmiş Milletler mülteci ajansının son dönemde açıkladığı sayılara göre yaklaşık 65.000 birey, mülteci olarak kaydedildi ya da kayıt için bekliyor; gerçek sayılar daha da yüksek olabilir.

Dayanışma ve sorumluluğu paylaşma ruhu adına uluslararası toplum finansal ve diğer yönlerden ihtiyaç duyulan yardımı sağlayarak Lübnan’ı desteklemek -aynı zamanda komşu ülkeleri de- için daha fazlasını yapmalı. Ağustos ayınınsonuna doğru uluslararası toplum BM mülteci ajansının Suriyeli mültecileri desteklemek için ihtiyacı olan fonun üçte biri oranında bağış yaptı.

Yeterli fon olmadan Suriye’deki şiddet olaylarından kaçanlar yeterli korumaya erişemeyecek ve kızgınlık ile -bazı durumlarda- şiddet olaylarına, Ürdün’deki Zaatari mülteci kampında son dönemde yaşananlar gibi, yol açacak kötü koşullarda yaşamak zorunda kalacak.

Çocukların oyun oynama ve şahit oldukları korkunç olayları unutma, bölünen eğitim süreçlerine yeniden başlama ya da yeterli psiko-sosyal desteği alma şansı kalmayacak.

Her ne kadar onları saran korkunç olayların yarattığı sıkıntıyı atlatmalarına bir nebze yardımcı olsa da, bir insan hakları araştırmacısının getirdiği birkaç kağıt ve boya kalemi, bu çocukların ve ailelerin ihtiyacı olan uluslararası yardımın yerini tutmayacaktır.