Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ardından adaletsiz iki yıl geçti

Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü bugün, iki yıl önce Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı anmak için buluştu. Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018 saat 13.14’te girip bir daha çıkamadığı konsolosluk binası önünde bulunan Cemal Kaşıkçı anıtında bir açıklama yapıldı. Açıklamada Suudi Arabistan’da görülen yargı süreci tiyatro olarak nitelendirildi ve adil, tarafsız bir yargılama çağrısı ve adalet talebi dile getirildi. 

Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü adına yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’da gazetecilerin ve insan hakları savunucularının toplu halde gözaltına alındığı bir dönemde zulme uğramamak için ülkesinden ayrılmıştı. Washington Post gazetesi köşe yazarı, iki yıl önce bugün, buraya gelerek Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giriş yaptı. Suudi Arabistan yetkililerinin gözetimi altındayken öldürülen Kaşıkçı’nın cansız bedeni asla bulunamadı.”

Uluslararası Af Örgütü & Sınır Tanımayan Gazeteciler

Açıklamada, Suudi Arabistan yetkililerinin olayı örtbas edemeyeceklerini anladıktan sonra alelacele bir yargılamaya giriştiği belirtilerek, yargı süreci hukuk tiyatrosu olarak nitelendirildi, “Suudi Arabistan’ın sözüm ona bir yargılamayla, sanıkları ölüm cezası ve ağır hapis cezasına mahkûm etmesi adalet getirmedi. Şeffaflıktan yoksun ve cinayet emrini verenlerden hesap sormaktan uzak kalan ve bağımsızlığı şüpheli mahkemelerce yürütülen yargılamalarla bir hukuk tiyatrosu sergilendi.

Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen yargılamalarda Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumlusu oldukları gerekçesiyle sekiz kişi mahkûm edildi. Fakat başından itibaren cinayeti planlayan ve emir veren üst düzey yetkililer asla yargılanmadı. Dava kamuoyuna ve bağımsız gözlemcilere kapalı bir şekilde görüldü ve soruşturmanın nasıl ilerlediğine ilişkin hiçbir bilgi verilmedi. Cemal Kaşıkçı ve yakınları için adalet sağlamayan bu yargılama, hakikatin üstünü örtme ve asıl sorumluları gizleme amacı taşıyor.”

Ortak açıklamada, İstanbul’daki yargılama süreci hem Arabistan yetkilileri içerisinde cinayeti azmettirenlerin yargı önüne çıkması hem de gerçeklerin tüm berraklığıyla ortaya çıkması için bir fırsat olarak değerlendirildi. Açıklama şu ifadelerle son buldu: 

“Uzun süre boyunca Suudi Arabistan yetkilileri tarafından örtbas edilmeye çalışılan bu cinayet, dostlarının ve hak örgütlerinin ısrarlı takibi sonucunda cezai soruşturmaların konusu haline geldi. Fakat adaletin sağlanması noktasında hala bir gelişme yaşanmadı.

Göreve geldiğinden beri ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü üzerinde ciddi baskılar uygulayan ve sırf bu özgürlüklerini kullandıkları için birçok insanı tutuklatan Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, geçtiğimiz yıl, Kaşıkçı cinayetinin kendi gözetimi altında gerçekleşmesi nedeniyle sorumluluğu üstlendiğini açıkladı. Geçtiğimiz bir yılda ise, Kaşıkçı Ailesi üyelerinin katilleri affettiklerini açıklaması dışında, bu beyanın altını dolduracak somut adımlar atılmadı.

Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak, başından beri bu süreci takip ediyoruz. Bugün, Cemal Kaşıkçı’nın vahşi şekilde öldürülüşünün ikinci yılında, bu cinayetin aydınlatılması ve sorumluların adil bir şekilde yargılanmak üzere yargı önüne getirilmesi ve uluslararası, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesi için tekrar çağrıda bulunuyoruz.”

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan da anma sonrası konuştu. Beyhan, Suudi yetkililerin Muhammed bin Selman’ın 2017’de veliaht prens olmasının ardından, ülkedeki muhalif seslere yönelik baskılarını giderek artırdığını ifade etti. Bu baskıdan özellikle insan hakları savunucuları ve gazeteciler etkilendi diyen Beyhan “Sadece barışçıl ifadeleri nedeniyle baskı altında olan tüm muhaliflerin neredeyse hepsi tutuklandı” dedi.

Bir gazetecinin başkonsolosluk binasında yargısız infaz edilmesini “son yıllarda görülen en şok edici vaka” olarak tanımlayan Beyhan, bunun Suudi Arabistan yetkililerinin barışçıl muhalefete karşı ağır baskılarının vardığı noktayı göstermesi açısından önemli olduğunu vurguladı. Beyhan “Suudi Arabistan’da görülen davada verilen karar, Suudi yetkililerin bu feci suçtaki sorumluluğunu veya Cemal Kaşıkçı’nın naaşının nerede olduğunu açıklığa kavuşturmadı” dedi ve Kaşıkçı’nın öldürülmesinden bu yana insan hakları savunucularına, gazetecilere ve sivil toplum örgütlerine yönelik baskılar hız kesmeden devam ettiğini belirtti.

"Suudi Arabistan yetkilileri acilen baskılara son vermeli, tüm insan hakları savunucularını ve gazetecileri koşulsuz olarak derhal serbest bırakmalı ve Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için uluslararası bir soruşturma gerçekleştirilmesi için iş birliği yaparak emri verenlerin yargı önüne getirilmesini sağlamalı ve bağımsız insan hakları temsilcilerinin gözlemleyebileceği duruşmalarda adaleti tesis etmelidir.” 

Tarık Beyhan
UAÖ Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü

Beyhan sözlerini şöyle sonlandırdı: “Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinden sorumlu olanların adil şekilde yargılanarak gerekli cezayı alması, devlet yetkililerinin cezasızlıktan faydalanamayacaklarını tüm dünyaya gösterecek, Cemal Kaşıkçı ve yakınları için adaleti tesis edecek ve dünyanın dört bir yanındaki Suudi Arabistanlı insan hakları savunucuları ve muhaliflerin güvende hissetmelerini sağlayacaktır.

Suudi Arabistan yetkilileri acilen baskılara son vermeli, tüm insan hakları savunucularını ve gazetecileri koşulsuz olarak derhal serbest bırakmalı ve Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için uluslararası bir soruşturma gerçekleştirilmesi için iş birliği yaparak emri verenlerin yargı önüne getirilmesini sağlamalı ve bağımsız insan hakları temsilcilerinin gözlemleyebileceği duruşmalarda adaleti tesis etmelidir.” 

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi ve gazeteci Erol Önderoğlu da açıklama ardından söz alarak, Suudi Arabistan’a G20 dönem başkanlığının bahşedilmiş olmasını hazin bir çelişki olarak değerlendirdi. Bu tür yaklaşımların küresel adalet arayışlarına itibarsızlık katacağını söyledi. Uluslararası toplumun Kaşıkçı cinayeti ve Arabistan’da hak savunucularına yönelik ağır baskılar konusunda sesini daha da yükseltmeye çağırdı.

RSF olarak, bugünden itibaren ve Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi’nin son bulacağı 22 Kasım’a kadar Kaşıkçı dosyasını çeşitli haber ve çağrılarla uluslararası gündemde tutacağımız bir kampanya başlatıyoruz.

Erol Önderoğlu
RSF Türkiye Temsilcisi

Önderoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Aydınların, gazetecilerin, hak savunucularının başka topraklarda kaçırıldığı veya infaz edildiği toplumlar hiçbir yurttaş için güvenli değildir. Birleşmiş Milletler Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard’ın BM’ye sunduğu Kaşıkçı raporunda, gazeteciler gibi topluma mal olmuş kişilere yönelik saldırı ve tehditler konusunda BM düzeyinde bir müdahale ve mücadele mekanizması oluşturulması ve Kaşıkçı cinayetinin uluslararası bir soruşturmanın parçası olması gerektiğine dair tavsiyelerini önemsiyoruz. Uluslararası toplumun Kaşıkçı cinayeti ve Arabistan’da hak savunucularına yönelik ağır baskılar konusunda sesini daha da yükseltmesi gerektiğine inanıyoruz. RSF olarak, bugünden itibaren ve Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi’nin son bulacağı 22 Kasım’a kadar Kaşıkçı dosyasını çeşitli haber ve çağrılarla uluslararası gündemde tutacağımız bir kampanya başlatıyoruz. Unutulmamalıdır ki, günümüz toplumların güvenliği ve geleceği, aydınlarının düşüncelerini özgürce, kaçırılma, tutuklanma, taciz edilme korkusu yaşamadan ifade edebilmelerine bağlıdır.”