'Bu İnsanlar Neden Yargılanıyor?'

Andrea de Ruijter

Uluslararası Af Örgütü Hollanda Şubesi

Twitter: @andreaderuijter

Şikayetçi olmak istemeyen bir müşteki, 255 sanığın yargılandığı dava için 50 kişinin sığabileceği bir duruşma salonu ve kendini savunmak için ülkeye girmesi yasaklanan yabancı bir sanık. Bütün bunlar geçen hafta görülen Gezi Parkı davasında öne çıkan birkaç başlık. Ve dava yakın zamanda bitecek gibi gözükmüyor.

2013 yılında, on binlerce insan İstanbul’daki Gezi Parkı’nın yıkılması planını protesto etmek için sokağa çıktı. Aslında ekolojik bir protesto olarak başlayan eylemler, polisin barışçıl eylemleri dağıtmak için cop, biber gazı ve tazyikli su ile aşırı güç kullanması nedeniyle kısa sürede ülke çapına yayıldı. Uluslararası Af Örgütü’nün “Yaralar Açık, Adalet Hala Yok: Gezi Parkı Eylemlerinden Bir Yıl Sonra” isimli raporunda da belgelendiği üzere, 5.500’den fazla insane eylemlere katıldıkları ya da eylemleri organize ettikleri için davalarla karşı karşıya kaldı.

6 Mart günü 255 kişi, Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları için mahkemedeydi. Yargılandıkları suçlar arasında Türk hukukunda suç olarak düzenlenen yasadışı eyleme katılmak, kamu görevlisine mukavemet etmek ve camiye zarar vermek bulunuyor. Şaşırtıcı ama, yargılananlar arasında eylemle katılan kişilere ilkyardımda bulunan iki doktor da var. Eylemlere katılan kişilerin şiddete başvurduklarını, zarar verdiklerini ya da suç işlediklerini gösteren hiçbir delil yok. Yargılanan 255 kişinin tek bir ortak noktası var, o da İstanbul’daki Gezi Parkı eylemlerine katılmış olmak. İşledikleri iddia edilen suçlar, aynı gün ve hatta aynı yerde bile işlenmemiş. Neden bir arada yargılanıyorlar? Daha doğrusu, bu insanlar neden yargılanıyor ki?

Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye araştırmacısı olan Andrew Gardner ve ben, 6 Mart’taki duruşmada mahkemedeydik. Bir sure duruşmanın yapılacağı salonu aradıktan sonra – salon değiştirilmişti fakat bazı avukatların bile bu durumdan haberi yoktu – sanıklar ve avukatları ile dolu küçük bir duruşma salonuna girdik. Neyse ki bütün sanıklar duruşmada değildi çünkü salon 255 kişinin sığabileceği büyüklükte değildi. Bir sanık ise başka bir nedenle duruşma salonuna giremedi: Yabancı sanıklardan birinin, hakkında dava açılmış olmasına rağmen, olay yerinde gözaltına alındıktan sonra sınırdışı edildiği için Türkiye’ye girişi yasaklanmıştı. Avukatının da söylediği gibi: “Eğer burada olamazsa, kendini savunmasını nasıl bekliyorsunuz?”

Duruşma başladıktan yaklaşık iki saat sonra hakim duruşmayı bitirdi ve davayı 12 Haziran’a erteledi. Bu ara sanıklar için uzun bir sure olacak ama bir dahaki sefer duruşma salonunun bütün sanıkların ve avukatlarının sığabileceği büyüklükte olmasını umuyorum. Uluslararası Af Örgütü, davayı gözlemlemek için bir sonraki duruşmada da orada olacak.