Brezilya: İnsan haklarına karşı açıklamalar hükümet politikası haline gelmemeli

Jair Bolsonaro’nun Brezilya Devlet Başkanı, Hamilton Murao’nun ise Başkan Yardımcısı olarak seçilmesi üzerine Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) bir açıklama yayımladı. UAÖ Amerika Kıtası Direktörü Erika Guevara-Rosas, “Yeni devlet başkanı, seçim kampanyası boyunca açıkça insan haklarına karşı bir gündem izledi ve sık sık toplumun farklı grupları hakkında ayrımcı söylemlerde bulundu. Bolsonaro’nun Brezilya Devlet Başkanı olarak seçilmesi üzerine söylemlerinin kamu politikalarına dönüştürülmesi halinde, Yerli Halklar ve [Afrika kökenli] quilombola toplulukları, geleneksel kırsal bölge toplulukları, LGBTİ+’lar, siyahi gençler, kadınlar, aktivistler ve sivil toplum örgütleri açısından çok ciddi riskler yaratabilir” dedi.

Bolsonaro’nun seçim kampanyası boyunca verdiği sözler arasında silah denetimi yasalarının gevşetilmesi ve kolluk kuvvetlerine insanları öldürme izninin önceden verilmesi de bulunuyor. Kabul edildiği takdirde bu öneriler Brezilya’da süregelen ölümcül şiddet ortamını daha da kötüleştirebilir. Brezilya’da, her yıl, yüzde 70’i ateşli silahlarla olmak üzere 63.000 kişi öldürülüyor ve polis, birçoğu yargısız infazlarla olmak üzere, neredeyse 5.000 kişiyi öldürüyor. Bolsonaro, Yerli Halkları da toprak üzerinde sınır belirleme süreçlerini değiştirmek ve önemli doğal kaynakların sömürülmesini öngören projelere izin vermekle tehdit etti. Çevreyle ilgili düzenlemeleri hafifletmekten söz eden ve Brezilya’nın çevre koruma örgütlerini eleştiren Bolsonaro, tüm insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını da tehlikeye atıyor. 

Erika Guevara-Rosas, “Seçim süreci bittiğine göre tüm Brezilyalıların insan haklarını koruma mücadelesi bizi bekliyor. Uluslararası Af Örgütü, Brezilya’nın geleceğinin insanlara daha çok hak ve daha az baskı getirmesini sağlamak için sosyal hareketlerle, sivil toplum örgütleriyle, aktivistlerle ve insan haklarını savunan herkesle dayanışma içerisinde olacak” değerlendirmesinde bulundu.

Tüm dünyada en yüksek sayıda insan hakları savunucusu ve aktivistin öldürüldüğü ülkelerden biri olan Brezilya’da her yıl onlarca kişi, devletin güvence altına alması gereken hakları savunduğu için öldürülüyor. Böylesine vahim bir ortamda yeni seçilen Devlet Başkanı’nın aktivizmi sonlandırma ve örgütlü sosyal hareketleri bastırma yönündeki açıklamaları, ulusal ve uluslararası hukukun güvence altına aldığı ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarına yönelik çok ciddi tehlike oluşturuyor. Ayrıca, daha önce Brezilya ordusunda görev yapmış olan Bolsonaro ve Mourao, işkence de dahil olmak üzere önceki askeri rejimde işlenen devlet suçlarını kamuoyuna açık bir biçimde savundu. Bu durum, askeri rejimin son bulduğu ve 1988 Federal Anayasası’nın kabul edildiği tarihten bu yana gelişmeyi sürdüren insan haklarında gerileme yaşanabileceğine işaret ediyor.

“Brezilya’nın kamu kurumları, ülkedeki insan haklarını ve hakları savunma mücadelesi veren herkesi korumak için sağlam ve kararlı bir biçimde harekete geçmelidir. Bu kurumlara hukukun üstünlüğünün korunması ve baskıcı politikaların uygulamaya geçmesinin engellenmesinde çok önemli görevler düşüyor” diyen Erika Guevara-Rosas, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Uluslararası toplum, Brezilya devletinin insan haklarını koruma ve güvence altına alma yükümlülüğünü yerine getirmesi konusunda ihtiyatlı olmayı sürdürecek.”