Bölünmez Bütünün Bölünmez Bütün Mücadelesi
Dünya 75 kere döndü kendi etrafında.
Kara kışlar, rengarenk sonbaharlar geldi geçti.
Kimileri göçtü gitti, kimileri ise daha yeni başladı hayatına.
Paris’te soğuk bir kış gününde kabul edilen bir bildirge eşitliğin vücut bulmuş hali oldu, ya da en azından buna teşebbüs etti. Magna Carta ile ilk defa tanınan insan hakları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB) ile kapsamı ve kapsayıcılığı açısından tam olarak yerine oturdu. Tüm insanların din, dil, ırk, etnik köken, cinsiyet ve cinsel yönelimlerinden bağımsız olarak eşit olduklarını söyleyen bu bildirge tarihte insanlık ve onurlu bir yaşam adına çok önemli bir kırılma yarattı.
Peki 10 Aralık 1948 günü İHEB’i hazırlayan ve kabul edenlerin yarattığı bu kırılmaya ne oldu? Aradan geçen 75 yılda, beyannameye kabul oyu veren devletler tüm dünyada insan haklarının sağlanması adına üstlerine düşen görevleri yerine getirdi mi? O gün o tarihte insan haklarını merkezine alma taahhüdünde bulunanlar, bugün hala aynı duruşu sergiliyor mu?
İHEB BM Genel Kurulu’nda oylanırken ‘kabul’ oyu veren ABD’nin, bugün BM Güvenlik Konseyi’nde İşgal Altındaki Filistin Topraklarında ateşkes yapılmasına yönelik karar taslağına ‘karşı’ oy vermesi bir çelişki değil midir? Veya, insan haklarını dış politikasının temeli olarak tanımlayan Almanya’nın Gazze ile dayanışma faaliyetleri yürütülen STK’ların fonlarını kesmesi, Danimarka ve İsveç gibi İHEB’e ‘kabul oyu’ verenlerin Filistinli insan hakları örgütlerine sağlanan fonları kısıtlayacaklarını açıklamaları, Birleşik Krallık’ta bakanların Filistin yanlısı protestolara yönelik polis şeflerini etkilemeye çalışan mektuplar göndermesi, İran’da “Kadın, Yaşam, Özgürlük” protestolarında gözaltına alınan kadınlara, erkeklere ve çocuklara yönelik güvenlik güçlerinin uyguladığı tecavüz, toplu tecavüz ve diğer türde cinsel saldırılar, Türkiye’deki protesto yasakları, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı söylemler, Gezi tutuklulukları ve daha nicesi dehşet verici bir çelişki değilse nedir?
İHEB’in 75. yılında, dünyada yükselmiş otoriter rejimler, baskı, zulüm, işkence ve kötü muamele, cezasızlık, yoksulluk, çevre katliamları ile karşı karşıyayız. Ve ne yazık ki, dönüp 70. yılına baktığımızda bir insani kriz çözülmeden yenisinin eklenerek bugünlere gelindiğini görüyoruz. Ancak, aynı kalan tek şey ihlallerin ve faillerin kendisi değil, yükselen zulme karşı yükselen hak mücadelesi de aynı zamanda. Mirabal kardeşlerden devraldıkları meşaleyi Afganistan’dan ABD’ye sokaklarda taşımaya devam eden kadınlar, barikatları gökkuşağı rengine boyamaya kararlı LGBTİ+’lar, Plaza Del Mayo Anneleri’nden aldıkları ilhamla 1995’ten beri gözaltında zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri/İnsanları, Greta’dan Rabia Nine’ye çevre katliamlarına karşı direnenler, Mahsa’nın ölümünden sonra İran’da sokakları bırakmayanlar, İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Topraklarına yönelik saldırılarına ve savaş suçlarına karşı dünyanın dört bir yanında ateşkes çağrısında bulunan milyonlar ve daha niceleri…
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
İHEB’de yer alan ilkeler, Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’ne göre (m. 38, 1/c), “Hukukun, uygar uluslarca tanınmış, genel ilkeleri”ni oluşturur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi gibi birçok metinde İHEB’e atıflar vardır. Ayrıca, bildirge politik, kültürel, sosyal, ekonomik ve sivil hakları bütünlemesine ve aralarında herhangi bir hiyerarşi olmadan ele alır. Aynı zamanda, uluslararası insan hakları hukukunun geliştirilmesinde de İHEB’in oldukça önemli bir rolü vardır. Kısacası, İHEB herkesin haklarını her yerde koruyan, özgürlük ve eşitlik için küresel bir yol haritası görevi görür.
Bölünmez Bütünlük
Bütünlük veya bölünmezlik olarak kullanılan indivisible kavramı insan hakları bağlamında ilk kez 1950 yılında BM Genel Kurulu Üçüncü Komitesi’nin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni bağlayıcı bir anlaşma biçimine dönüştürülmesini tartıştığı esnada kullanılmıştır.
İnsan haklarının bütünlüğü farklı anlamlar ifade eder:
- Farklı hak türleri (politik, kültürel, sosyal, ekonomik ve sivil haklar) aynı öneme sahiptir ve aralarında bir hiyerarşi yoktur.
- Tüm haklar birbirini tamamlar niteliktedir, birinden diğerleri olmadan tam olarak yararlanılamaz.
İnsan haklarının bir bütün oluşu, objektif ve eşitlikçi bir sistem oluşturur, kişisel yargıları veya düşünceleri bertaraf eder.
Peki, insan hakları neden bütündür ve bölünemez?
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan haklar her ne kadar kapsamları ve odakları farklı olsa da birbirini tamamlar niteliktedir. Eşitlik ve ayrımcılık yasağını vurgulayan 1. ve 2.maddeler, bildirgenin geri alan maddelerinin uygulamasında ortaya çıkabilecek/çıkartılmak istenebilecek ayrımcılığın önünü keser. Ayrıca, madde 3’te tanımlanan yaşamak ve kişi güvenliği hakları ile madde 4, 5, 9, 13, 14, 18, 19, 22, 23, 25 ve 28 birbirinden bağımsız düşünülemez; bu maddelerde yer alan haklar kişi güvenliği ve yaşam haklarının ifasında oluşabilecek ayrımcılıkları ve ihlalleri ortadan kaldırmaya ve insanların kişi güvenliği ve yaşam haklarının tam bir ifasının sağlanmasına yöneliktir. Ek olarak, madde 20’de tanımlanan barışçıl protesto hakkı ve madde 18 ve 19’da tanımlanan ifade özgürlüğü hakkı var olan ayrımcılık ve hak ihlallerine yönelik kişilere taleplerini dile getirebilecek çok önemli alanlar sağlar. Bu maddeleri İHEB’den ayırmak/ayrı düşünmek demek diğer haklara yönelik ihlallerin ve ayrımcılığın önünü açmak demektir.
Yukarıda verilen örnekler, insan haklarının bölünmez bir bütün olduğunu gösteren yalnızca birkaç örnektir. İHEB’de yer alan maddeler tek tek incelendiğinde anlaşılacaktır ki tanımlanan tüm haklar birbiri ile bağlantılıdır ve hiçbirinden diğerleri olmadan tam olarak faydalanılamaz.
İşte tam olarak bu sebepten, insan hakları mücadelesi de bir bütündür. Tüm insanların tüm insan haklarından yararlanabilmesi için bütünlüklü bir mücadele yürütmeden adil ve eşit bir dünyanın inşası da mümkün olmayacaktır.
Bir kez daha söylüyoruz ki tüm insanların, insan haklarının tamamından yararlanabildiği bir dünya için mücadele ediyoruz!
Bize katıl, değişimi birlikte başlatalım!
Deniz Akdeniz Belovacıklı
Kampanyalar Koordinatörü
Blog
- İnsanlığın geleceğini güvence altına almak için küresel olarak harekete geçmeliyiz
- 2024’ün ilk yarısında elde edilen insan hakları kazanımları
- Gazze'de acil bir ateşkes, uluslararası toplumun kendisini yeniden yaratması için bir zorunluluktur
- “Temas kurmak, güvenli alanlar yaratmak ve varoluşumuzu kutlamak için Trans Onur Yürüyüşü’ne ihtiyacımız var”
- Oyun Fransa için değişmiyor: Paris Olimpiyatları ve sporda başörtüsü yasağı
- Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Yeri Galatasaray Meydanı’dır!
- İşgal Altındaki Filistin Topraklarında İsrail’in Apartheid Rejimi