BM Genel Sekreterine Açık Mektup: Çin’in Sincan’daki İnsan Hakları İhlalleri

Çin’in Sincan’daki insan hakları ihlallerine dikkat çekmek üzere beş insan hakları örgütü bir araya gelerek, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e hitaben bir mektup kaleme aldı. 

Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Hukukçular Komisyonu ve Dünya Uygur Kurultayı’nın imzasını taşıyan mektupta, yaklaşık bir milyon Türki Müslüman Çin vatandaşının Sincan bölgesinde “siyasi eğitim” kamplarında keyfi olarak gözaltında tutulduğu ifade ediliyor ve BM Genel Sekreteri’nin bu konuda kamuoyunda yükseltilen seslere katkıda bulunması isteniyor.

Mektup, Çin yetkililerinin diplomatlara ve gazetecilere kendi seçtiği kampları ziyaret etme izni verdiğini, kamplarda tutulan kişilerin “aşırılıkçı düşüncelerle zehirlendiklerini” itiraf etmeleri için önceden hazırlandıklarını ve bu nedenle ziyaretler sonrasında kamuoyuna yapılan açıklamaların yanıltıcı ve gerçeklikten uzak olduğunu belirtiyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i şimdiye kadar sessiz kalmakla eleştiren insan hakları örgütleri, Guterres’e, milyonlarca Türki Müslüman Çin vatandaşına yönelik geniş kapsamlı baskılara son verilmesi için harekete geçme çağrısında bulunuyor.

17 Eylül 2019
António Guterres 
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
New York, NY 

Konu: Çin’in Sincan’daki İnsan Hakları İhlalleri

Sayın Genel Sekreter,

Bizler, beş insan hakları örgütünün temsilcileri olarak, sayıca bir milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen Türki Müslüman Çin vatandaşının Sincan bölgesinde keyfi olarak gözaltında tutulmasından derin kaygı duyduğumuzu ifade etmek isteriz. Size, bulunduğunuz makamdan, 10 Temmuz’da Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde Sincan ile ilgili ortak bir açıklama yayımlayan 25 ülke de dahil olmak üzere bu konuda kamuoyunda yükseltilen seslere katkıda bulunmanız için çağrı yapıyoruz. Çin hükümetinin kötü muamele politikalarını kamuya açık ve kesin bir şekilde kınamanız ve Çin’e “siyasi eğitim” kamplarını acilen kapatma çağrısında bulunmanız, günümüzün ve Genel Sekreter olarak sürdüğünüz görev süresinin en acil insan hakları sorunlarından birinin ele alınmasına çok önemli bir katkıda bulunacaktır.

2018 Uluslararası İnsan Hakları Günü’nde insan hakları hakkında, “insanların ırksal aidiyeti, inancı, yaşadığı yer veya diğer türde farklılıkları her ne olursa olsun herkes için geçerlidir. İnsan hakları evrenseldir ve bakidir” demiştiniz. Bu sözlerin Sincan’da yaşayan Müslümanlar da dahil olmak üzere tüm Çin halkı için de geçerli olduğunu Çin’de yaşayan insanlara açıkça ifade etmenizi talep ediyoruz.

Ayrıca, sizi, bir milyondan fazla Uygur ve diğer Müslüman Çin vatandaşının hukuka aykırı bir şekilde gözaltında tutulmasının terörle mücadele açısından gerekli bir tedbir olduğunu söyleyen Pekin’in bu anlatısını destekleyebilecek herhangi bir fiilden kaçınmanız konusunda uyarmak isteriz. Nisan ayında Pekin’e yaptığınız son ziyaretten sonra, sözcünüzün, Uygurların yaşadıkları eziyete dair gazetecilerden gelen sorulara verdiği yanıttan bilhassa kaygı duyduk. Kendisi, bu sorulara yanıt olarak, “Terörle mücadelede ve şiddet içeren aşırılığın önlenmesinde insan haklarına bütünüyle saygı gösterilmelidir” demişti. Soyut bir önerme olarak itiraz edilmesi mümkün olmayan bu açıklama, Sincan bağlamında dile getirildiğinde Pekin’in kuşkulu gerekçelerine yersiz bir haklılık payı katmış ve temel meseleyi örtbas etmiştir. Bu açıklama ile örtbas edilen temel mesele, Çin’de yaşayan etnik ve dini bir azınlığın on yıllardır benzerine rastlanmamış boyutlarda sistematik olarak zulme uğruyor olmasıdır.

Bununla birlikte, Çin hükümetinin BM Genel Sekreter Yardımcısı Vladimir Voronkov’un yakın zamanda Sincan’a gerçekleştirdiği ziyaretten faydalanarak, bu ziyareti, gerçeği yansıtmayan terörle mücadele anlatısını kamuoyu nezdinde pekiştirmek için kullandığını da ifade etmek isteriz. Voronkov’un ziyareti, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’nin perde arkasından yönetilmeyen gerçek bir ziyaret gerçekleştirebilmenin koşullarıyla ilgili Pekin’le anlaşmak istediği söylenen bir zamanda gerçekleşti. Çin hükümetinin Genel Sekreter Yardımcısı Voronkov’un ziyareti bağlamında attığı adımlar, Birleşmiş Milletler sisteminin tüm yapılarının, devletlerle kurdukları ilişkiler çerçevesindeki tüm etkinlikleri ve kararlarında insan hakları kaygılarını merkeze alması gerektiğini göstermiştir. Bu durum, Çin yetkililerinden, Yüksek Komiser Michelle Bachelet ve uzman ekibinin kamplara acil ve sınırsız erişimine izin vermelerini istemeniz gerektiğinin de altını çizmektedir. Ayrıca, sizden, Sincan’daki ihlallerin niteliği ve boyutlarının değerlendirilmesi için son derece gerekli olan BM Veri Toplama Misyonu’nun oluşturulmasını da kamuoyuna açık bir şekilde desteklemenizi talep ediyoruz.

Sincan konusunda Çin hükümeti ile sükunete dayalı bir diplomasi yürütmeyi tercih ettiğinizin farkındayız. Fakat Çin hükümeti şimdiye kadar ancak ilgili hükümetler, insan hakları örgütleri ve basından gelen yoğun baskılar sonucunda Sincan’da yaptıklarıyla ilgili açıklama yapmak zorunda kaldı. Pekin, bugüne kadar, kendi seçtiği kamplara perde arkasından dikkatlice yönettiği ziyaretler aracılığıyla kendini savundu. Bu ziyaretlerde diplomatlar ve gazeteciler, “aşırılıkçı düşüncelerle zehirlendiklerini” itiraf etmeleri için önceden hazırlandıkları anlaşılan tutuklularla buluştu. Sincan’daki üst düzey yetkililerin tüm tutukluların “topluma geri döndüğü” yönündeki son günlerdeki açıklamaları da aynı ölçüde yanıltıcı ve gerçeklikten uzaktır. Çok yakın zamanda, Pekin, Çin’in Uygurlara yönelik politikalarına övgü toplamak için dünyada insan hakları ihlallerini en çok işleyen ve birçoğu çok kötü insan hakları sicilleri nedeniyle BM yapılarının soruşturması altında olan ülkelerin de aralarında bulunduğu bir koalisyonu bir araya getirdi. 

Şimdiye kadar, Çin’in Sincan’daki uygulamalarını kamuoyuna açık bir şekilde eleştirmekten kaçınmakla kalmadınız, Pekin tarafından yürütülen ve Sincan’ın merkezinde bulunduğu Kemer ve Yol Girişimi projesini de, insan hakları konusunda yarattığı kaygılara rağmen sınırsız bir şekilde methettiniz. Böylesi övgü dolu yorumlarınızla birlikte Sincan’daki toplu gözaltılara ilişkin sessizliğiniz, kendileri ve aileleri için devamlı korku duyarak yaşayan milyonlarca Türki Müslüman Çin vatandaşına yalnız bırakıldıklarına dair tedirgin edici bir mesaj iletmektedir. Durumlarını ilk ağızdan dinlemek üzere ilk fırsatta Uygur topluluğunun temsilcileriyle bir araya gelmenizi tavsiye ediyoruz. 

Çin yetkililerinin, Sincan ve Çin’in diğer insan hakları sorunları karşısında sessizliklerini korumaları yönünde diğer hükümetlere baskı uyguladığının farkındayız. Şüphesiz makamınız da buna benzer bir baskı ile karşı karşıyadır. Ancak yaşam hakkı, özellikle de keyfi şekilde özgürlüğünden yoksun bırakılmama hakkının kesinlikle temel bir insan hakkı olduğunu ve Çin’in bu hakka saygı göstermek ve bu hakkı korumakla yasal olarak yükümlü olduğunu hatırlatmanız gerekmektedir. Bu boyutta ve bu şiddetle gerçekleştirilen hak ihlalleri, ancak azim ve kararlılıkla son bulabilir. Giderek artan küresel itirazlara etkin bir şekilde katkıda bulunarak, dışlanmış bir topluluğa yönelik geniş kapsamlı baskılara son verilmesini sağlayabilirsiniz. Bu konu, sizin Genel Sekreter olarak sürdürdüğünüz görev sürenizin en belirgin başarılarından biri olabilir.

Saygılarımızla,

Kumi Naidoo 
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri
Dimitris Christopoulos 
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Başkanı
Kenneth Roth 
İnsan Hakları İzleme Örgütü Direktörü
Saman Zia-Zarifi 
Uluslararası Hukukçular Komisyonu Genel Sekreteri
Dolkun Issa
Dünya Uygur Kurultayı Başkanı