BM, Çin’in Sincan’daki toplu gözaltı kamplarını kapatması için harekete geçmeli

İnsan hakları krizinin ele alınması için uluslararası veri toplama misyonunun kurulması şart

Sivil toplum örgütlerinden oluşan bir grup bugün Birleşmiş Milletler (BM) üyesi devletlere Çin’deki yaklaşık bir milyon Türki Müslümanın Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde keyfi olarak gözaltında tutulmasına dair ortak bir açıklama iletti. Açıklamada, BM İnsan Hakları Konseyi’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde görevlendirilmek üzere uluslararası bir veri toplama misyonu kurulmasını öngören bir karar alması gerektiği belirtildi.

BM İnsan Hakları Konseyi 25 Şubat ile 22 Mart 2019 tarihleri arasında gerçekleştireceği bir sonraki toplantıda, Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması’nın Kasım 2018 tarihli Çin raporunun sonuçlarını değerlendirecek. Çin yetkilileri, raporda yer alan ve Sincan’daki ağır insan hakları ihlallerine dikkat çeken iddiaları reddetmişti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Yönetici Müdürü Kenneth Roth konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Sincan’da işlendiği öne sürülen ihlallerin boyutları, İnsan Hakları Konseyi’nin tavizsiz bir inceleme yapmasını gerektiriyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsan Hakları Konseyi’nin bütünlüğü gereği üye devletler, Çin’in hesap vermekten kaçmak için konsey üyeliğinin veya ekonomik gücünün arkasına saklanmasına izin vermemelidir.”

Çin yetkilileri, tüm yasal süreçlerin dışında kalan bir uygulamayla, Uygurları ve diğer Türki Müslümanları, hükümete ve Çin Komünist Partisi’ne sadakatsizlik iddiasıyla “siyasi eğitim” kamplarında gözaltında tutuyor. Söz konusu kamplarda tutulanlar, zorunlu siyasi telkine maruz kalıyor, inançlarından vazgeçmeye zorlanıyor, kötü muameleye ve bazı durumlarda işkenceye uğruyor. Çok sayıda BM uzmanı ve gözlem komitesi ile BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Sincan’daki durumdan çok ciddi endişe ettiklerini ifade etti ve bölgeye sınırsız erişim talebinde bulundu.

Çin, bu taleplere olumlu yanıt vermedi. Çin hükümeti, Aralık ve Ocak aylarında bazı gazetecilerin ve diplomatların hükümetin sıradan “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı yerleri ziyaret etmelerini sağladı. Bu ziyaretler sonrasında Çin devlet medyası, ziyaretçilerin gittikleri yerlerdeki koşulları “etkileyici,” gözaltında tutulan kişileri ise “keyifleri yerinde” bulduğunu öne sürdü.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Kumi Naidoo konu hakkında yaptığı açıklamada, “Çin geçen yıl boyunca birçok kez Sincan’daki korkunç duruma ilişkin önemli sorulara yanıt verme fırsatı buldu, ancak her defasında güvenilirliğini zedeleyen açıklamalar yaptı” dedi. Naidoo, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin, yalnızca uluslararası bir veri toplama misyonunun gerçeği yalandan ayırabileceğini ve varsa yanlış anlamaları ortadan kaldırabileceğini kabul etmeli."

BM İnsan Hakları Konseyi’nin çıkarması tavsiye edilen karar, İnsan Hakları Yüksek Komiseri’ni durumu değerlendirmesi ve bir sonraki toplantısında İnsan Hakları Konseyi’ne (İHK) rapor etmesi için veri toplama misyonu kurmaya teşvik edecektir. Karar, aynı zamanda, Çin’in uluslararası uzmanların erişimine izin vermeye istekli olduğunu ifade etmesini memnuniyetle karşılamalıdır. Uzmanların erişiminin bağımsız ve sınırsız olması gereğinin yanı sıra erişimin denetlenmemesi gerektiğinin de altı çizilmelidir. Ayrıca, Çin’e, İHK üyesi olarak “en yüksek insan hakları standartlarını koruma” ve “İHK ile eksiksiz işbirliği yapma” yükümlülükleri de hatırlatılmalıdır.

Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası İnsan Hakları Derneği ve Dünya Uygur Kurultayı tarafından yapılan ortak açıklama, bölgesel ve küresel ölçekte çok çeşitli örgütler tarafından da destekleniyor.

Konu hakkında yaptığı açıklamada, “Ülkedeki insan haklarının kötüye giden durumu uzun zamandır kaygı yaratıyordu, ancak bu bardağı taşıran son nokta. Dünyanın hiçbir ülkesi kendi vatandaşı olan bir milyon kişiyi keyfi olarak gözaltında tutup üstüne bir de cezasız kalmamalıdır” diyen Uluslararası İnsan Hakları Derneği Direktörü Philip Lynch şöyle devam etti: “Veri toplama misyonunu yetkilendirecek bir karar, şayet insan haklarını geliştirme yükümlülüklerini ciddiye alıyorlarsa, İnsan Hakları Konseyi üyelerinin atması gereken en temel adımdır.”

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa ise “Uygurlar ve diğer Müslümanlar çok uzun zamandan beri Çin yetkililerinin uyguladığı korkunç baskılara maruz kalıyor” diyerek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Mevcut durumda İHK’nin harekete geçmesini ve hakikati ortaya çıkarmasını bekliyoruz.”

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Çin ve Tibet’le ilgili raporlarına ulaşmak için bkz.
https://www.hrw.org/asia/china-and-tibet

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ile ilgili raporlarına ulaşmak için bkz.
https://www.hrw.org/topic/united-nations/human-rights-council